Hürriyet Gazetesi için yaptığımız söyleşiye sevgili Elvan Yarma “Kendimi sokakta yatmaya hazırlıyorum” lafını başlığa taşımış. Haksız sayılmaz, karavan da benzer kafa sonuçta : ) Yaz ortası gibi yollara düşmeyi hayal ettiğim 1979 model Volkswagen T2 Westfalia şimdilik sanayide. İçi, kaportası ve yürüyen aksamındaki eksikleri gideriyoruz. Sıfır‘dan sonra gelecek ikinci kitabımızı da Serseri (ismi bile var : ) ile birlikte yollarda yazmak istiyorum. Deli günler : ) …
Gelsin 2016, Bildiği Gibi Gelsin!
2006 yılından beri, her sene sonunda Fikir Atölyesi‘nde biten seneyi değerlendirip, önümüzdeki yıl için ‘kendimizden beklentilerimizi’ paylaşıyoruz. Sonra da, bizden bir önce yazan kişinin dediklerine kendi düşüncelerimizi söylüyoruz. Bu, onuncu senemiz. İnanın bana, koca bir yılı devirdikten sonra buraya geri dönüp yazdıklarımızı hatırlamak, kendimizle yüzleşmek adına hem tuhaf, hem de epey eğlenceli oluyor. Şu üç soruyu birlikte cevaplıyoruz: 1.) 2015 denince ne hatırlıyorsun? 2.) …
Gelsin 2014, Bildigi Gibi Gelsin!
Geçmiş yıllarda olduğu gibi, 2013 için de demiştik. Geldiği gibi gitti! Şimdi sırada 2014 var. İyi ki de var! [audio:http://www.fikiratolyesi.com/wp-content/uploads/2006/12/03-Gelsin-Hayat-Bildigi-Gibi-feat.-Sezen-Aksu.mp3|titles=Gelsin Hayat Bildigi Gibi] Fikir Atölyesi’nde artık geleneksel oldu. Geçen seneyi değerlendirip, önümüzdeki yıl için ‘kendimizden beklentilerimizi’ yazıyoruz. Bir yıl sonra geri dönüp okuması ilginç olduğu kadar, düşündürücü de oluyor. Deneyin derim. Şu üç soruyu birlikte cevaplıyoruz: 1.) 2013 denince ne …
Gelsin 2013, Bildiği Gibi Gelsin!
2012 için de demiştik. Geldiği gibi gitti! Şimdi sırada 2013 var. İyi ki de var. Fikir Atölyesi’nde artık geleneksel oldu. Geçen seneyi değerlendirip, önümüzdeki yıl için ‘kendimizden beklentilerimizi’ yazıyoruz. Bir yıl sonra geri dönüp okuması şaşırtıcı olduğu kadar, düşündürücü de oluyor. Deneyin derim. Şu üç soruyu birlikte cevaplıyoruz: 1.) 2012 denince ne hatırlıyorsun? 2.) Aynı soruya, mutlu bir insan olarak, …
Mezar Taşım Olsun!
Deliydi. Paraya değil ama tutkularına teslim oldu. Deliydi. Adam gibi sevdi. Deliydi. İyi yaşadı. Deliydi. Mutlu öldü. — Yaşanacak daha çok şey var, o yüzden ölüm henüz erken. Ben yine de… Başkalarına kalsın istemedim mezar taşımda ne yazacağı! Taşlara video konulursa, varsın oynasın şu da:
Yedi şey!
Hepsi benle ilgili. Yaşadıklarımla. Belki ucundan işinize yarar. – Kararsız anlarda kendime şunu soruyorum: ‘Altı aylık ömrüm kaldığını bilseydim, neyi seçerdim?’ [Yeter ki o an bu soru aklıma gelsin. Karar nasıl olsa peşinden geliyor.] – Bunaldığım anlarda ise sorduğum şu: ‘Aradan iki yil geçse, ben bunu hala dert eder miyim?’ [Cevap hep hayır oluyor, ben de sokağa çıkıyorum.] – Sürekli …
Konforlu Uyuşukluk!
Çok uzun yıllardır ısrarla aynı iş yerinde çalışan bir arkadaşımla sohbetliyoruz. Kocaman gülen gözleriyle atlıyor lafa… – Geçen gün yürüyüşe çıkıp, sokak köpeklerini sevip onlara yemek verdim. Ne kadar mutlu oldum anlatamam. – Sokağa çıkmaktan mı, köpeklere mama vermekten mi? – İkisi de. – Sen kaç yıldır aynı şirkette çalışıyordun? – Yirmi altı. – İyiymiş! Peki söylesene bana, orada yaşadığın …
Günaydın, Sizi Seviyorum, Harika Bir Gün Geçirin!
Yer; Bermuda Adası. Başkent Hamilton’da yoğun bir kavşak… 25 yılı aşkın bir zamandır, aralıksız, haftanın beş günü her sabah saat 04 – 10 arası… Yanında ufak çantası, kafasında şapkası ve yüzünde kocaman gülümsemesiyle bir adam, yoldan geçenlere el sallayarak sesleniyor: “Günaydın, sizi seviyorum, harika bir gün geçirin!” Yaşı 88. Adası’nın delisi. Yerel halkın ve turistlerin sevgilisi… Adı Johnny Barnes. Çoğumuzun yanı …
Ahmet İnam: “Bilge dediğin hem fırlama olur, hem de puşt!”
Rakı balık sofrasında tanışıp, sabahlara kadar sohbetlemek istediğim ne kadar çok insan var… Prof. Dr. Ahmet İnam da eklendi şimdi o listeye! “Ben hep celep olmak istedim, ancak felsefe profesörü oldum. Şimdi bunu herkes yalan sanacak. Ama ben çok ciddiyim… Koyun çobanlığıyla başlayıp oradan da celep olmaktı hayalim” diyen Ahmet hocamıza, peki siz kimsiniz dendiğinde verdiği cevapsa şu: “Hıyarım. Türk?üm. …
Sen kimseye kulak asmadan, rüzgara karşı uçabiliyor musun ona bak.
Yerine kimseleri koyamayacağını sanıp, belki de aldandığın kişiler olacak hayatında. Ve sen uslanmadan acı çekmeye devam edeceksin… İşte o zaman anlayacaksın yaşadığın şeyin aşk olduğunu. Sahiplenmeden seveceksin… Unutma ki, sen bile sana ait değilsin. Bakmayacaksın da öyle rengine, cinsine… Gözleri mesela… Yetecek onu deli gibi sevmene… Yolda yürürken kızmayacaksın mesela ona baktıklarında… Hem zaten dert de etme… Bulduğu müddetçe o …
Annenin karnından çıkıyorsun, çıktığın gibi de başlıyorlar tepene çıkmaya!
‘Beklenti’, bir şeyin gerçekleşmesini beklemek… Senin kendinden veya bir başkasından, sevgilinden, ailenden, devletten, dünyadan… Her kimden olursa işte, bir şeylerin olmasını ‘bekleme’ durumu. Bir de bizden ‘başkalarının beklentileri’ var. Ailen adam olmanı, hocan iyi not almanı, sevgilin ilgi göstermeni, eşin sadık bir eş ve iyi bir baba olmanı veya patronun iyi bir çalışan olmanı bekliyor… İçinde yaşadığın toplumsa din, ahlak …
Kendini bir şey sanmazsan, kaybedecek şeyin de olmuyor!
Dokuz yıl önce Kaş’a yerleşen bir Hollandalı amca, ‘neden Kaş‘ soruma şu cevabı verdi: “Tembellik ve kolay hayat.” Gerçekten de insanın kalp atışlarının azaldığı, zaman kavramının anlamsızlaştığı, büyük şehir hayatından kaçıp yerleşenlerin bolca bulunduğu bir Akdeniz kasabası burası. Dolayısıyla herkesin en büyük meşgalesi konuşmak. Tanı tanıma, yanındaki kişilerle biranın köpüğü nasıl oluşuyordan başlayıp, dünyayı kurtarmaya giden bir muhabbet diyarı. Meydan’da …
Kimseden bir şey beklememek!
– Anlatacak ne çok şey var, dinleyense ne az. [Konuşan hep ben olsam!] – Sözümü kesme sakın! [Benim anlattıklarım daha değerli.] – Vallahi cin fikirleri olan, hayata farklı pencereden bakan biriyim. [Kimse anlamıyor, o ayrı!] – Nasıl oluyor da ben herkese destek olurken, ihtiyacım olduğunda herkes sırt çeviriyor? [Sıra bana da gelecek!] – Sendeki imkanlar şimdi bende olsa! [Nasıl biri …
İtiraf Ediyorum!
Ne kadar farkındalar bilmiyorum, ancak, koçluk yaptığım kişiler bana, benim onlar için açmaya çalıştığım kapılardan çok daha fazlasını açıyor. Kimin kime katkısı daha fazla, tartışılır :) Şaka bir yana, hayat bir terazi değil sonuçta. Olsa olsa bir öğrenme süreci olur, ancak buna da ömür yetmiyor. Keşke, öğrendiklerimizi uygulayabileceğimiz bir başka hayatımız daha olsa! Neyse; Varsa da o ‘başka hayatı’ beklemeden, …
Aşk; Hoşumuza Giden Bedenlerin İçine Hayal Ettiğimiz Ruhları Yerleştirmenin Adı mı?
Fikir Atölyesi’ne anlamlı, düşündüren hatta zaman zaman başka diyarlara götüren o kadar güzel yorumlar geliyor ki.. Her sabah, her gece, her fırsatım olduğumda çocuklar gibi heyecanla okuyorum onları. Geçenlerde “Yüz Yıl Sonra Dünyada Bambaşka İnsanlar Olacak” yazımıza gelen bir yorum da aldı beni benden… 21. yorum, yazan Deniz. “Hayata çok da başkalarını katmamak gerekiyor bence. İlle de her gün beni …
- Page 1 of 2
- 1
- 2