36

Kimseden bir şey beklememek!

– Anlatacak ne çok şey var, dinleyense ne az. [Konuşan hep ben olsam!]

– Sözümü kesme sakın! [Benim anlattıklarım daha değerli.]

– Vallahi cin fikirleri olan, hayata farklı pencereden bakan biriyim. [Kimse anlamıyor, o ayrı!]

– Nasıl oluyor da ben herkese destek olurken, ihtiyacım olduğunda herkes sırt çeviriyor? [Sıra bana da gelecek!]

– Sendeki imkanlar şimdi bende olsa! [Nasıl biri olurdum acaba?]

– Sen kısa şortla gezerken, ben? [Neler gördüm, neler yaşadım!]]

– Adamı gözünden tanırım. [Önyargı değil, ‘deneyim’ bunun adı!]

– Bitti. [Kaybeden o!]

Neden bu kadar zor insanın kendini aynada görebilmesi; savunmasız ve çırıl çıplak. Neyse onu itiraf etmesi işte; huzurla? Sonra da sevmesi o gördüğünü, bu değil dediklerini değiştirmesi? Başkası değil, sadece kendisi için.

Diğerlerinin gözünde bir takım [akıllı, başarılı, yaratıcı, zeki, mutlu, yetenekli gibi] sıfatları sahiplenme sevdasına, aynada kendine bakmaya çekinir oluyor insan!

— Başkalarının beni dinlemesini beklemek değil, anlattıklarımın yarattığı değer ile saygı kazanmak.

— Sözümün kesilmemesini beklemek değil, karşımdakinin söyleyeceğini merak etmek.

— Bana yaratıcı denmesini beklemek değil, hayata geçirdiğim fikirlerimle kendime yaratıcı demek.

— Karşılık bekleyerek kişilere destek olmak değil, destek olarak mutlu olmak.

— Deneyimin yaşta olmasını beklemek değil, deneyimsizliğin cesaretle açtığı o yeni kapılardan geçmek.

— İmkanları paradan beklemek değil, parasızlıktan yeni fırsatlar yaratmak.

— Kalıplarla oluşan o deneyimlerden hep doğru kararları almayı beklemek değil, herkesin hikayesini anlamaya hevesli olmak.

— Kazanmayı beklemek değil, kaybetmeyi göze almak. İstemek hatta!

Veya mümkün müdür bir adım ötesi?

Kimseden bir şey beklememek… Kendinden bile!

Yorumlar 36

  1. sezen

    yabancı kadın kitap yazarı Danielle Steel’in sitesinde ben kendim hiçbir mesaj yazmayı düşünemediğimde olayların hiçbiri patlamamıştı gelişmemişti ama zamanın göstermediği gerçek olayların hepsini benim hatırlamam çok fazla azaldı.

  2. sezen

    Yabancı kadın kitap yazarı olan Danielle Steel’in sitesinde ben kendim ilk olarak neyi yazdıysam Danielle Steel kitap yazma işinde durdu ve olaylar patladı gelişti.Yabancı kadın kitap yazarı olan Danielle Steel’in sitesinde ben kendim ilk olarak neyi yazdıysam gelişen patlayan olayların hiçbirini ben kendim unutamadıkça benim dileğim gerçekleşmiyor.Yabancı kadın kitap yazarı olan Danielle Steel’in sitesinde ben kendim mesaj yazmayı hiç düşünemediğimde Danielle Steel’in hergün bir kitabı piyasaya çıkıyordu.Yabancı kadın kitap yazarı olan Danielle Steel’in sitesinde ben kendim ilk olarak neyi yazdıysam gelişen patlayan olayların hepsi zamanın göstermediği gerçek olaylardır.

  3. Erdem

    Bu zamanda kuru ekmek su iç tok gibi yasa insanoglundan bisey bekleme….

  4. Pingback: Annenin karnından çıkıyorsun, çıktığın gibi de başlıyorlar tepene çıkmaya! | Burak Güllüler

  5. Pingback: Kimseden bir şey beklememek! | eblogcu.net

  6. kendim

    Uzun zamandır bunlar üzerine düşünüyorum aslında…Kimseden bişey beklememek
    mümkündür belki de ama insanın kendinden bişey beklememesi…Bence o dibe vurdurur bizi…ya kendini yok sayıp sırf diğer insanlara göre hareket edersin ya da tam tersi…Kimseyi umursamayıp kendi olmayı becerebildiğnde insan zaten başkalarından bişey beklemez o zman gerçk mutluluğu bulmuş olur zaten…

  7. aysegül

    kendınden bırsey beklememek? aslında baya bi düşündürücü olsa gerek hatta akıcı bı yazının sonuna beklentılere ayrıkı bı bıtıs cu cumle bence kendınden hayattan bır beklentısı olmayan tek ınsan aklını kullanmasını bılmeye aciz hatta deyımı yerındeyse beyınden engellı ınsanlardır…

  8. uğur

    aslında böyle bir şeyi yapabilsek harika olurdu. bu hayatta birilerinden bir şey beklememek kadar güzel olan bir şey olmazdı heralde. ben kendime muhtaç olmaktan bile nefret ederken, başkalarından kurtulmayı başarabilirsem çok şeyi başardığıma inanırım. ama günümüz yaşantısı bu söylediklerimizi imkansız hale getiriyor.

    ya bu hayatta siz mükemmel olacaksınız başkaları size muhtaç olacak. ya da siz başkalarının mükkemler yaptıklarını alkışlayarak onları muhtaç olduğunuzu göstererek bitireceksiniz bu hayatı. bu iş bu kadar basit bence…

  9. boşvermişlik

    haklısınız aslında ama o kadar öğretilmişlikler ile yaşıyoruz ki! Bunun dışına çıkabilenler bence şanslı azınlıklar. Aslında yazdıklarında hiç te boşvermişlik yok, insanı daha çok sormaya sorgulamaya yöneltiyorsun.

    Hayatta en nefret ettiğim durum sürekli benden bir şeyler bekleniyor olması. Hatta bazıları bunu gözüme soka soka yapıyor işte o zaman ben tüm beklentileri reddedebiliyorum. Ama kızgınlıkla isyanla… halen kendimi bu konuda eğitmeyi beceremedim malesef!

    Şu an hayat o kadar çökmüş durumda ki üstüme kendimi yerden kazımamak için direniyorum. Güçlü olmaya çalışmıyorum sadece yükümü hafifletecek çözümler üretmeye çalışıp yoluma devam etmeye çalışıyorum.

    Ne alaka belki diyeceksiniz?

    işte bu bak yine ne derler diye düşündüm :(

  10. Pingback: Sinan'ca birkaç satır… » Kimseden bir şey beklememek

  11. MASAL

    Bence insan ilk önce kendisinden bir şeyler beklemelidir.
    ÖRNEK: Sevdiğin kişiye onu sevdiğini söylediğin anı hayal etmek onun gerçekleşmesini sağlamak için bir adımdır. Sonuç her ne olursa olsun (belki kızdan isteği cevabı alamayacak ama) yine de bu cesareti gösterebildim demesidir.

  12. Deniz

    Ah be Tunç, ah be bu dediklerin ne kadar beni anlattı.. Ah bi de annem anlasa :)

  13. Gizem

    diyorum ki kendimizin yarattığı kariyer sınırlarıyla, özendiğimiz yaşamlarla, aslında mutlu da olamadan, daha doğrusu kendimizi olamadan (yanında kendimiz olduğumuz insan elle sayılır cinsten) hep bir şeylerin arayışı içindeki girdaptayız. O girdaptan çıkıp kendi özgürlüğümüze kavuştuğumuzda huzuru bulacağız.

    Fakat böyle bir dünyada bu nasıl olacak? ne yapılmalı? alıp başını gitmek kolay, tek başına olduktan sonra ne anlamı var..

    İnsanlar kendileriyle yuzleşmekten korkuyorlar, çünkü karşılarına çıkacak şeyleri nasıl düzelteceklerini bilmiyorlar hala.. Bence tek çözüm kimseyi düşünmeden içindeki sesi dinlemektir…

  14. hayat hatice

    cok begendim cogu yerinde insan kendi ni buluyor;Anlatacak ne çok şey var, dinleyense ne az. [Konuşan hep ben olsam!]

    _ Bitti. [Kaybeden o!]
    ? Sözümün kesilmemesini beklemek değil, karşımdakinin söyleyeceğini merak etmek.
    ? Kazanmayı beklemek değil, kaybetmeyi göze almak. İstemek hatta!

    Veya mümkün müdür bir adım ötesi?

    Kimseden bir şey beklememek? Kendinden bile!

    beni etkileyen bir kaç söz. ilk defa bu kadar etkilendim sanırım bir yazıdan…

  15. vuslat asılsoy

    Hayatın ne verdiğini değil de, ne öğrettiğini önemseyen ve/fakat bu durumdan da rahatsız biri olarak hafiflemek adına bekleyin, hadsizce isteyin diyorum.. Ne diyeyim bilemedim:) Destek olarak mutlu olmak çok güzeldir.. Neticede her yol egoya çıkıyor.. Egodan kurtulduk mu çözüleceğiz ya da tükeneceğiz.. :) Sevgiler..

  16. BRC

    psikolojik açıdan; bir şeyler almak için güdülendiğimizde ortaya çıkan açlık

    sosyolojik açıdan; toplumsal hayatın yarattığı gereksinim duygusu

    Ve benim açımdan; hayatın acımasız bir gerçeği…

  17. Özgüç Öner

    Bence;

    Dünyaya gelirken bile kendinden bir şeyler beklenerek gelen insan. (iyi evlat olsun, büyük adam olsun, vatana millete hayırlı evlat olsun vs….) Doğası gereği kimseden bir şey beklemeden yaşayamaz.

    Kendinden bir şey beklememek ise kendini inkar etmektir, o başka bir hikayenin başlığı olur.

    Sevgiler..

  18. ali

    Deliler daima mutludur.

    Yazıyı okuyunca içeride bazı şeyler kıpırdıyor ama Pc başından kalktıktan 30 dakika sonra içerisi yine eski tas eski hamam devam ediyor.

  19. sz

    fountainhead’deki mimar karakterinin frank lloyd wright’i temsil ettigini sizin sayenizde ogrendim bu gece- tskler- fallingwater inanilmaz bir bina.

    anladigim kadariyla ayn icin “bencillik” bir yerde baskalari ne dusunurse dusunsun, kendi inandigin seylerin arkasinda gitmek gibi bir sey. bunu yapmak icin cok caliskan, inatci, ve yalniz (gercek liderler yalniz kisilerdir aslinda) olmak gerekiyor; tunelin sonundaki isigi gormeden ve tek basina uzun sure yurumek!

    tunelden cikan kisi kimseden bir sey beklememeyi bu dogal surec sonrasi ogreniyor. artik kendinize kimseden bir sey beklemeyecegim diye hatirlatmaniza gerek kalmiyor; beklemek akliniza bile gelmiyor; zira kendinize olan inanc yeni bir boyutlara ulasmis oluyor.

    bu tecrube sadece kendinize degil etrafiniza olan saygiyi da yukseltiyor. sanirim etrafa daha rahat, mutlu ve empatik bir gozle bakiyorsunuz.

  20. Mert

    Yine çılgıncasına desteklediğim mükemmel bir yazı :)

    Kendinden bir şey beklememeyi ne manada kullandığını tam olarak anlayamadım. Benim sevdiğim kısım; kimseden bir şey beklememek, hiç kimseden ve hiçbir şey. Bunu yapmaya o kadar çok çalışıyorum ki…

    Hala yaptığım bazı yanlış şeyler var ve onları gördükçe kendimden utanıyorum. Mesela hala bir şey yaptığımda beğenilmesini beklediğimi görüyorum zaman zaman veya hala bazı konularda başkası ne der hissi geliyor aklıma ne kadar kovmaya çalışsam da. Dahası, zaman zaman başkalarının yaptıklarına ilk anda eleştiriyle yaklaşıyorum, anlayıp sonra yorumlamak varken.

    Ama önemli olan bunların farkında olmak ve hakikaten yok etmeye çalışmak herhalde, çünkü kişiliğini değiştirmek en zor şeylerden biri ama insan mutlu olmadığı özelliklerini değiştirmeli, başka yolu yok. Neyse ki giderek daha azalıyor bu kötü özelliklerim ve ben de azaldığını gördükçe mutlu oluyorum.

    Bu aralar kutsal saydığım Ayn Rand (yazar, objectivism in kurucusu) kimseden bir şey beklememek ile ilgili çok yazılar yazmış. Bencilliği bir erdem olarak görüyor ve en basit haliyle kimseden bir şey beklemeden yaşamak olarak yeniden tarif ediyor. Hayatımda gördüğüm en güzel tariflerden biri.

    Ben ne kadar anlatsam yetmeyeceği için linki paylaşıyorum: http://www.objectivistcenter.org/

    Kısaca, esas bencillik Tunç abinin de üstte yazdığı; başkalarına kendisine göstermedikleri saygı ve sevgi için sitem etmek değil, alt kısımda yazdığı gibi; kişisel tatmini ve sevgiyi, saygıyı kendi içinde kendin için yapabilmektir diyor. Ve yeterince bencil olamayan insanların mutluluğu hiçbir zaman tam olarak yaşayamayacaklarını çok güzel anlatıyor.

    Bencil insan herkesin düşündüğü gibi sadece kendisine çalışmaz; gerçek bencil insan kimseye yük olmamayı, kendi ayakları üstünde durmayı erdem saydığı için daha çok çalışır, hak ettiği kadarını talep eder ve emeğe saygılı olmayı bilir diyor kendisi.

    Daha hatırlayamadığım pekçok yazısı var kitaplarında, mutlaka okuyanınız vardır Atlas Shrugged ve Fountainhead iki önemli eseri bu kitapları okuyanlar ne demek istediğimi zaten biliyorlar.

    Son olarak beraber birşey yaparken kendin için yaptığını düşünmek yerine “birisi için yaptığını” düşünmek bile yeteri kadar bencilleşememişsiniz demektir.

    Tunç Abiye:

    Biliyorum bu kitapların reklamını biraz fazla yaptım, neredeyse her yazdığımda bahsediyorum ama hem konu çok müsait, hem de hakikaten hakediyorlar abi :)

    Bu konularda yazıp beni gaza getirdiğin içinde ayrıca teşekkürler :)

  21. Esin karaca

    Sevgili Tuğrul, (sayın desem çok resmi o yüzden hitap şeklimi mazur gör lütfen)

    Yazın hakikatten bu sayfada ortak bir payda oluşturduğun için bana farklı bir pencere açtı. Eyleme geçmeden önce başlıyor değil mi hemen beklentilerimiz, Ve her birimizin farklı veya birtakım benzerlikleriyle.

    Örneğin yazmadan önce “yazacaklarımızın birkaç insanın zihninde ve yüreğinde ışık olacağını düşünürek yazmak” ya da “en iyisini yazarak onaylanmak çabası” ve fark edemediklerimiz… Bu beklentiler arasında da farklılıklar var sanırım.

    Bu arada sevgilinle kurmuş olduğunuz hayal, gerçeğe de bir o kadar yakın olduğunuzu gösteriyor. Kendi gerçekliğinizde ona yakın bir hayat yakalamanız da ihtimal olsa gerek.

    Sevgiyle…

  22. Eylem

    Neden olmasın?

    Düşüncesi bile bu kadar güzelken ve hayatımızdaki onca saçmalık için zilyon çaba sarfederken, “kimseden ve hatta kendinden bile bir şey beklemeden yaşamak” için az biraz uğraş vermek… Hmmm, ben başladım bile denemeye…

    Çok sevdim bunu Tunç! Teşekkür ederim, tebrik ederim!

  23. tugrul

    geçenlerde düşünmüştük sevgilimle, yanımıza 500 kitap 500 film alıp buradan gitmeyi ve tarlada biseyler yetiştirmeyi. o, hem ben sana ev ekmegi de yaparım diyordu. kimseden zengin, kimseden akıllı, kimseden iyi olmayı düşünmeden yaşamak ne kadar da guzel olur diye hayal etmiştik…

    fikirlerini paylaşıyorum tunç abi ama ne kadar zor oldugunu sanırım 30 sn önce gördüm, yorumları okuyorum ama aklım, kendi yazıcagım yorumda guzel bı yorum yazıp kendimi ifade etmeliyim ve alt yorumda aaa ne guzel diye soylenmeli, aaa ne kadar guzel diye dusunulmeli dusunceleri içinde kimsenin ne yazdıgını tam anlayamadım!

    yani çıkmazın içindeyiz, en azından sorunumuzun farkındayız, kendimize bi sorun cıkartıyoruz, hiç biseyin farkında olmadan yasamıyoruz ama hala bi sorunumuz var…

    son bi sozle noktalıyayım, cok uzun oldu kimse okuyup beni anlayıp, benim için iyi seyler dusunup, soylemeyecek yoksa =)

    ”kendi kimliklerimizin esiri olmuş… kendi yaptığımız hapishanelerde yaşıyoruz…”

  24. DeDe

    Kimseden bir şey beklememek…

    Galiba ara sıra da olsa hepimiz çevremizden duyduğumuz o sıfatların, anlamsızlaştığı, önemsiz hale geldiği anları yaşıyoruz. “O” olduğumuz halde karşımızdakinin (ister A kişisi ister B kişisi olsun) bunu ifade etmiş olmasının üzerimizde hiçbir etkisinin olmadığı. Ama bütünüyle böyle bir duruş…

    Evet mümkündür ama, insanın kendi benliği ile yüzleşmiş, tüm egolarından sıyrılmış olması gerekir sanırım. Bu da kendine doğru derin ve uzun bir yolculuk demek… Cesareti olan için çıkılabilecek en güzel yolculuk belki de…

    Kendinden bile bir şey beklememeye gelince… Sanırım bu da “ölmeden önce ölmeye” takabül ediyor.

    Becerebilmeyi isterdim, isterim, istiyorum…

  25. sinan f.

    Tunç gerçekten haklısın abi. Bir kimseden bir şey beklemediğin zaman daha fazla mutlu oluyorsun. Ama maalesef yaşam şartları ve görmüş olduğumuz ilgi bizi ben merkezcil olarak yaşamaya hapsetmiş durumda.

  26. Ayşe Düşünceli

    Ölmeden önce ölünüz

    Becerebilmeyi isterdim ama öyle bir derinlik ki, dünyada tam anlamıyla bunu becerebilen kaç kişi vardır acaba?

  27. anıl

    dünya oyununun yapımcısı ben olsaydım insanların en önemli özelliğini, parametresini “coşku” yapardım (bir çeşit aşk).. coşkubilitesi yüksek olanlardan çıkartırdım mutlu ve başarılıları. belki o da öyle yapmıştır.

  28. sz

    Bu konularda uzman degilim, ama sanirim zen, budha ve jung gibi filozofilerde gorulen temalar bunlar. Cidden okumaya ve ogrenmeye degen fikirler! Hatirlatma icin tskler.

  29. Esin karaca

    Yazınız için teşekkürler. Ben de yazının bana çağrıştırdıklarını paylaşamak istedim:

    Hayatımızda var olan “ben”sözcüğü sık kullanıldıkça bahçemizdeki çiçekler o kadar susuz kalmıyor mu? Örneğin; – Büyük bir şevkle paylaşmaya başladığımız bir olayın peşinden “Ben sana dememiş miydim?”cümlesiyle aniden büyük bir “ben” ortaya çıkıveriyor.

    Evet, benlik içimizde ruhumuzun ta derinlerinde. Hep onaylanma tutkumuz birilerinin bize “çok güzelsin, yakışıklısın, harikasın,..” dediğinde okşanan egomuz bir bakmışız “ben” oluvermiş.

    “Sözümün kesilmemesini beklemek, bana yaratıcı denmesini beklemek, karşılık bekleyerek destek olmak, kazanmayı beklemek…” = EGOMUZU HER FIRSATTA ŞİŞİRMEYİ BEKLEMEKTİR.

    Bedenimiz var, ama “ben” kavramının ruhumuz olduğunu fark etiğimizde, uzuvlarımızdan bir nebze de olsa arındığımızda “hayat ve ben”olabileceğiz. Penceremiz sonsuz ufuklara açılacak, doğan güneşin ruhumuzu ısıtmasını bekleyeceğiz, ve hayatta güzellik ve iyilik adına var olacağız. (Kainatta her şeyin var oluş sebebi olduğunu ve birbirini beslediğini düşünecek olursak, beklentisiz yaşamak pek olası değil sanki.)

    Sevgiyle:)

  30. Pingback: Kimseden bir şey beklememek | Blogir.Net

  31. Ümit Kurt

    – Veya mümkün müdür bir adım ötesi?
    Kimseden bir şey beklememek? Kendinden bile!

    Yok üstat, sanmıyorum bunun mümkün olabileceğini. Hayal ediyorum, ümit ediyorum, olursa ne âlâ vs. diyerek farklı şekillerde dile getirsek de, hepimizin beklentileri var hayatta ve olmalı da. Asıl mesele bunların gerçeğe dönüşmesi veya gerçekleş(e)memesi durumunda verdiğimiz tepkide bitiyor bence.

    İnsan hayatını beklentilerinin sonuçlarına göre kurgulamamalı, yaşadıkları her ne olursa olsun gülümseyip devam edebilmeli yoluna…

Düşünceni Paylaş!

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir