Hürriyet Gazetesi için yaptığımız söyleşiye sevgili Elvan Yarma “Kendimi sokakta yatmaya hazırlıyorum” lafını başlığa taşımış. Haksız sayılmaz, karavan da benzer kafa sonuçta : )
Yaz ortası gibi yollara düşmeyi hayal ettiğim 1979 model Volkswagen T2 Westfalia şimdilik sanayide. İçi, kaportası ve yürüyen aksamındaki eksikleri gideriyoruz. Sıfır‘dan sonra gelecek ikinci kitabımızı da Serseri (ismi bile var : ) ile birlikte yollarda yazmak istiyorum. Deli günler : )
Söyleşimizin tamamı şu:
Tunç Kılınç 16 sene beyaz yakalı olarak çalıştı, büyük firmalarda üst düzey yöneticilik yaptı. Sonra bir gün ‘Ferrari’sini satan bilge’ gibi her şeyi bıraktı. 2009’da hızla yayılan ‘Faili Meçhul Kıyak’ hareketine fikir önderliği yaptı. 2015’te yazdığı kitap Sıfır, 19 haftadır çok satanlar listesinde.
‘Özgürlük mü, alıştığım düzen mi?’ ayrımındaki her insana ilham olacak Tunç Kılınç’la günümüz insanının yarasına parmak bastık. Kendini bi b.k sananları çekiştirdik. Hayatımızda bizi mutlu etmeyen işlerden yakayı nasıl kurtaracağımızın formüllerini tartıştık.
16 yıl boyunca birçok şirkette yöneticilik yaptın. Sonra ne oldu? Bir gece uykundan uyanıp, ‘tak etti canıma’ mı dedin?
İyi bir üniversiteden mezun olduğun ve iyi bir şirkette işe girdiğin zaman tabi ki havalara giriyorsun. Kendini bir b.k zannediyorsun.
“İş hayatında kendini çark sanıyorsun ama bir somun bile değilsin!”
Orada sana bilinçli olarak uyguladıkları şey şu: Aman sen çok önemlisin. Plaza hayatında sen kendini çark sanıyorsun ama aslında bir somun bile değilsin! 2002 yılında aşık olduğum annemi kaybetmek hayatımın kırılma noktası oldu. Ardından severek evlendiğim eşimden ayrıldım. Birlikte uyuduğum köpeğim öldü. Tüm bunlar ardı ardına gelirken hayatı sorgulamaya başladım. Düşün 16 yıl boyunca güzel paralar kazanmışsın, bu düzende iyi yaşıyorsun, iyi para kazanıyorsun, kariyerin olmuş, kendini çok iyi hissediyorsun… Ama işte aynı zamanda her geçen sene daha da boğuluyordum. İş hayatında gerçekten fikrimi söyleyip, karşımdaki bana akıllı cevap vermediği zaman, kendi koltuğunu koruyan bir yanıt verdiği zaman, boğuluyordum.
Ama sen de üst düzey yöneticilik yaptın. 16 yıl boyunca sen kendi koltuğunu koruyan cevaplar vermedin mi hiç kimseye? Hep anarşist ruhla mı bu günlere geldin?
En başlarda kesinlikle ben de öyle cevaplar verdim. Fakat yıllar ilerledikçe bu huyum hemen hemen hiç kalmadı. Bu arada ilk kez böyle bir soruyla karşılaşıyorum çok güzel soru. Kurumsal hayatta öyle bir denge var ki hep yaratıcı olmanı istiyorlar, bak ilanlara fark yaratmanı istiyorlar, ama şirketin içine girdiğin zaman bunun tam tersini istiyorlar. Kuralları sorgulamanı, didiklemeni, değiştirmeni istemiyorlar. Çünkü söylediklerin değişim gerektiren konular. Değişim de birilerinin masasının, koltuğunun sarsılması anlamına geliyor. Bir de mücadele ettiğin şeyler o kadar komik şeyler olmaya başlıyor ki kendine soruyorsun, bu mücadeleyi ne uğruna yapıyorum diye?
“6 aylık ömrün kalsa, şu an yaptığın işe devam eder miydin?”
Birçok değişimin anahtar sorusu şu olmuştur bende: “Tunç, 6 aylık ömrün kaldığını bilseydin şu an yapmış olduğun şeyi yapmaya devam eder miydin?”
Kitabın kapağında “Kendini bir b.k sanmazsan kaybedecek bir şeyin de olmuyor!” diyorsun. Kendini bir b.k sanmak çağımızın vebası mı?
Kesinlikle. Yeni nesil eski nesili bile yok bunun. Pozisyonlar yükseldikçe kendini bir b.k sanmak kesinlikle artıyor. Ama şu gerçek var; kurumsal hayat bazı insanların karakterlerine çok uygun. Belli bir saatte işe gidip, tek tip kıyafet giyen ve kendilerinden ne isteniyorsa onu yapanlar… Onlar zaten plaza hayatında devam etsinler. O hayattan çıkarlarsa mutsuz olurlar.
İşte ben bu noktada çoğumuzun yaşadığı o ‘konforlu uyuşukluk’tan kendimi uyandırmaya başladım. Tabi bu sürede kendime de hep şu soruları sordum: Bu zenginlikten, iyi maaşlardan uyanmak istiyor muyum?
İş hayatında o kadar para kazanmamış olsaydın, maddi kaygıların olsa kurumsal hayattan çıkmayı başarabilir miydin?
Başarabilmek lazım. Kurumsal hayatı bırakınca kazancım çok ciddi oranda düştü. Ama son 10 yılda daha az para kazandığım halde daha mutluyum.
Eski zamanlarda memuriyet dediğimiz şey, şimdi Y kuşağında ‘beyaz yakalı’lığa evrildi. Ve ben de dahil tüm Y kuşağının şöyle bir hayali var. 5 yıl sonra pılı pırtı toplayıp, güneyde bir dükkan açmak. Ama sahip olduğumuz konumu, hayatı da bırakamıyoruz. Bu kısırdöngü hakkında ne düşünüyorsun?
Seninle aynı fikirdeyim. Ama gönlünden geçen şeyle bir şeyi şiddetle arzulamak hakkında büyük fark var. Bu söylediklerin Y kuşağının şiddetle arzuladığı şeyler değil, gönlünden geçenler. Kendimden örnek vereyim, küçüklükten beri bir karavanım olmasını istedim ama onu alacak param olduğunda gidip daha konforlu arabalar aldım. Demek ki ruhen buna hazır değilmişim. İnsan eğer bir şeyi istiyorsa önce buna kendini hazırlaması lazım. İnsanların 20 yıl kredi ödeyip, ev satın almalarını da anlamıyorum. Benim hiçbir zaman evim olmadı. Hep kirada oturdum. Çünkü dört duvar satın alıyorsun!
Bak çoğu insan kendi evinden çıkamaz. Alın teriyle kazandığı, hayatının 20 yılından ayırdığı kredi borcu o dört duvara aşık ediyor insanı.
“Beynimi sokakta, parklarda yatmaya hazırlıyorum.”
Gelecekte evinin kirasını ödeyememekten de mi korkmuyorsun?
Asla korkmuyorum çünkü beynimi gerekirse sokakta yatmaya hazırlıyorum. Parklarda yatmaya hazırlıyorum. Hazır mıyım, henüz değil. Ama mesela şimdi çocukken düşlediğim karavanı aldım ve yılın 4-5 ayını onda geçireceğim. Dünyanın neresi hoşuma giderse oraya gideceğim.
Çünkü bence… Bir ömre birden çok hayat sığar!
Elvan Yarma / eyarma@hurriyet.com.tr
Yorumlar 116
Helal olsun Tunç bey kimileri sadece hayal eder kimileri hayalleri gerçeğe dönüştürür👏👏👏👏
Karavanda yaşamak bugünün popüler kültürü oldu denilebilir. Bunu çok önceden görmüş birini tebrik etmek gerekir.
Eline sağlık çok besleyici olmuş.
Çok az kaldı benimde bu hayalimi gerçekleştirmeme
Teşekkür ederim
Bizde eşimle kaç senedir hayal ediyoruz ancak henüz gerçekleştiremedik
harika güzel bir makale
Teşekkürler güzel bir makale olmuş.
Merhaba son 2.3 gündür yazılarınızı okumaya başladım. Umarım daha çok insanlara ulaşır ve bu tecrübeleri aktarabilirsiniz.
Kaleminize sağlık! Her çalışan benzer duyguları yaşıyor bazen. Ama herkes sizin kadar cesur olamıyor. Ben de bir zamanlar özgür olmak için arabalarda yattım. Aslında iş hayatının ilk beş yılı en aşağılardan sürünmedir. Ama bu sürede işi öğrenip kendinizi iyi satarsanız, çalışma saatlerinizi de kazanacağınız parayı da siz belirlersiniz. Çok teşekkürler!
Ellerinize sağlık güzel bir yazı olmuş .
Hayaller hayatlar :/
elements (case, binding).
Keşke bende karavanda yaşayabilsem. En büyük hayallerimden biri…
Güzel bir yazı olmuş.
Çok müthiş bir yazı tebrik ediyorum
Gerçekten Güzel Bir Hikaye Keyifle Okudum Su Gibi Aktı :) Maddi Durumunu Düzeltmene Sevindim.
Harikasınız gerçekten.
Teşekkürler…
Harika bir fikir hep aklımdan geçen ve yapadığım şey.
Yaşıyorsun bu hayatı :)
Her zaman hayalimdir bir karavanla tatile çıkıp kafamın estiği yerde dinlenmek :) gezmek güzel yazı için teşekkürler
Bu harika bir fikir olmus
fsafsaf
Karavanda yaşamak zordur ama tadını aldıktan sonra insan eve giremez.
FMK mucidi tekrar sahalara dönse ne güzel olur…
Harika bir düşünce yapınız var :)
Başarılar diliyorum.
İnsan mutlu olduğu işi yapmalı tebrik ederim.
Teşekkürler
Ya bu benim hayalim 😭😭
Hayallerime tercüman olmuşsun. Güzel bir karavan ile kafa nereye biz oraya. Yeni gezilecek yerleri keşfetmekte ayrı bir güzellik olsa gerek.
1974 model BIG serisi bir vosvosumuz vardı. Çocuğumuz dünyaya gelince arka koltuğa girip çıkarken artık zorlanmaya başlayınca satmak zorunda kalmıştık. 3 yıl kullandık ve en büyük hayalimiz bir T2 karavan alıp onunla yollara düşmekti. Belki oğluşumuz biraz daha büyüyünce 3 kişilik bir aile olarak hayalimizi gerçekleştirebiliriz
Yazınızı her nekadar geç okumuş olsam dahi günümüz insanın ruh halini çok sade ve doğal bir şekilde anlatmışsınız, tekrardan tebrik ederim, harika bir iş!
Valla bende yapmak istemiyorum değil, süper ya.
Yazılarınızı takip ediyorum ve bayılıyorum teşekkürler
Yazıyı okuyunca ilk aklıma gelen şey: Mandıra Filozofu Filmi
Gerçekten çok güzel hikayeler ve yazılar. Ben de mi acaba kitap çıkartsam ?
Aslında en güzeli… Karavan olsun, sabit bir yer olmasın. Gönlünüze göre yaşamanız dileğiyle…
Harikasınız gerçekten
Başarılarınızı diliyorum.
Yazılarınızı beğeni ile okudum. Umarım hayal ettiğiniz tüm hedeflere ulaşırsınız. Başarılar diliyorum!
Herkesin Yaşamayı istediği ama çok nadir insanın yaşamaya cesaret edebildiği bir hayat tarzı
hayaller ..
hayatlar..
çok isterdim imkanlar el vermiyor malesef. :(
elinize sağlık güzel bir blog, güzel bir paylaşım.
Benimde çoçukluk hayalim Allah izin verirse işlerden para kazandıktan sonra sizin gibi ilk adımı atıcam
blogunuz harika sürekli takipteyim. başarılar.
Blogunuzu çok beyeniyorum her zaman takipteyim
Teşekkür ederim, örnek alınacak bir kişiliksiniz. Bir çok insanın alıp başını gideceğim buralardan dediği şeyi gerçekleştiriyorsunuz.
Binlerce belki milyonlarca insanın hayali sende vücut bulmuş tebrikler…
Yazınızı okudum. Aynı şeyleri düşündüğümü anladım ama sanırım ben bile kendimi iyi tanıyamamışım. Yazınızı okuyunca bazı şeyler netleşti.
Teşekkürler bu güzel yazı için🙏
Abi seni örnek olarak blog yazmaya başladım. Teşekkürler…
referans alın, birebir aynısı olması size hiçbir fayda sağlamaz.
Karavan bende çok istiyorum. Yürüyen ev ya özgürlüğe açılan kapın var nerede istersen oraya kapı açabilirsin.
Çok güzel bir yaşam tarzı.Gittiğin her yer senin.Benimde hayallerimi süsleyen bir fikir ama sabit bir gelir şart.Şimdilik motosikletle kaçışlara devam.
Zor değil mi bu seçim sizin için ? bana biraz zor geliyor bunları düşünmek yapmak uygulamak daha doğrusu. Cesaretinizi kutlarım.
Bir çok kimsenin yapmak istediği ama cesaret edemediği şeyi başarmışsınız. Helal olsun demek düşer bize :)
Ah be hocam herkesin hayalini kurduğu dünya, karavanda yaşayıp dünyayı gezmek, keşke yapabilsek :)
tunç kılıç bey paylaşımınızı büyük bir zevkle okudum gerçekten çok samimi ve güzel bir insan oldugunuzun kanıtına vardım kendimce :) karavan fikriniz de gerçekten harika..
Gerçekten ilginç fikirler. Çok hoşuma gitti. İçimdeki maceracıya gün yüzüne çıkarmak için biraz daha heveslendim ve cesaretlendim açıkçası. Teşekkürler
Ben bırakıp gitmek değil Kalmayı başarabilmek istiyorum. Yeni yerler değil doğup büyüdüğüm yerde kalmak istiyorum. Reşit olmadan üniversite sebebiyle ayrıldığım, kararsızlıklar ve hatalarla terkettiğim, iyi şeyler yapmaya fırsat bulamadığım, zamanlara dönmek.. O zamanları, o gününün bakışlarını, o zamanların kokularını… Lanet olsun para ve sağladıkları…. sevgili eşim, çocuklarım onlara bile kızgınım. Bırakmıyorlar geçmişte kalayım
yazınızı okudum teşekkürler
Yazınızı okudum teşekkürler.
Karavanları ben de severim. İnsanlar her zaman elinde olmayanlara özenir. Sen şirket yönetimi zirvelerindeyken özgürlüğe özenmiş ve bunu yaşam felsefen edinmişsin. Büyük başarıların getirdiği buhran… (Büyük başın büyük derdi..) Benim gibi gerek iş yaşamında gerekse özel yaşamında istikrarkı bir başarı sağlayamayıp çevrenizden de bunun psikolojik baskısını yaşıyor olsaydınız; son 6 aylık hayatınızda prestijli bir kariyer sahibi olarak yaşamak sizi mutlu ederdi. Ne diyebilirim ki herkes hayata kendi çakrasından bakıyor.
6 ay ömrün kalsa şuan yaptığın şeyi yapar mıydın? bu gerçekten sağlam ve sarsıcı bi soru. keyfim kaçtı :(
Gidiş o gidiş sanırım:(
Günümüzde hayalleri gerçekleştirmek oldukça zor olabilmekte. Bu hayalinizi ve inandığınız şeyleri gerçekleştirmeniz oldukça önemli. Sizi kutluyorum. Şahanesiniz.
hep hayalimdi karavan birgün elbet olur inşallah
darısı başımıza :)
Gerçekten oldukça etkili bir yazı olmuş. Keyifle okudum. Teşekkür ederim..
Günümüzde hayalini gerçekleştirmek için çabalayan çok nadir insanlar var. Sizde bu nadir insanlardan birisiniz kesinlikle. Bu noktada en önemli şey hayalin peşini bırakmamaktır. Sizi gerçekten takdir ediyorum :)
Karavanla dünya turu yapmak herkesin hayali değil mi?
Slm tunç kardeşim bende de Transporter Caravelle vip var Allah nasip ederse bu yaz bende plan yapıyorum yurt içi olarak inşallah karşılaşırız Allah’a emanet
Paraya karsiyim
Insan once kendini paraya mahkum eder, (en basitinden telefon, su, elektrik aboneligi) sonra da bunlari odeyebilmek icin – yani para icin- omur boyu calisir.
Harikasiniz
tunc bey kitabınızı okumadan yazıyorum not aldım iş cıkışı hemen alacağım,yorumları okudum sadece yorumlar bile beni heyecanlandırdı okumuş gibi oldum kitabınızı.
amann yarabbim
bu ne cesarettir yiğidim
seni tanımak istiyorum
beni mutlaka ara
Tunç bey selamlar. Ben de hayallerini yaşayamamış mutsuz bir öğretmenim ve galiba benim hayatımın en acı yanı öğrencilerime beğenmediğim bir hayat tarzını seçmeleri için rehberlik yaparken rol yapmak. Benim hayalim ise alkovenli bir karavan edinip hayatımın geri kalan kısmını onun götürdüğü yerlerde yaşamak ancak bunu yapmak için mutlaka bir finansman gerekiyor. İşin bu kısmını nasıl halledeceğim sorusu beynimin içinde çınlayıp duruyor. Neyse size ve herkese hayallerini yaşayabilecekleri mutlu günler diliyorum.
karavanda yaşamak değilde karavanla türkiyeyi gezmek çok hayalimdir.
Nerelerdesiniz Tunç Bey? Bizde karavan planlarımıza başlamadan tecrübelerinizi öğrenmek isteriz.
bir karavan alacak param yok belki ama elimde olan her şeyi bırakmaya hazırlamalıyım kendimi
belki sokaklarda yatarım orası bilinmez ama ömrümü somun olmaya çalışmakla geçiremem. sevgilerle kalın arkadaşlar
Yeni bir hayat için eski hayatımızı gözden çıkartmak zorundayız Belki bir gün o cesareti kendimde bulurum
Deli Emin!
Çok şaşıran bir insan değilimdir. Ta ki senin kitabını alıp okuyana kadar.
İtiraf ediyorum Havalimanında kitabını kazara alana kadar seni tanımıyordum. Ama şimdi değil tanımak yazdıklarından sonra seni ben bile zannedebilirim, o derece.
Evet çok şaşırdım. Hatta şaşkınlığımın uçakta kitabın ilk sayfalarını okuduğumda yanımda oturan adını bile bilmediğim genç arkadaşa dayanamayıp telefonumdaki notu gösterip “enterasan değil mi!” dediğimde onun boş boş bakışıyla son bulduğunu sanmıştım ki, yanılmışım.
Kitap o gün Almanya uçuşu ve ertesi sabah otel lobisi arasında bitti. Tadı mı? Hala damağımda. Tattığım en güzel an’lardan biriydi. Teşekkürler.
Şaşkınlığımın sebebini ve neden başta Deli Emin yazdığım konusu ise şöyle;
Tarih 26 Ekim 2016. Uzun zamandır kafamda bir şeyler karalama isteği. Açtım telefonumun not kısmını, başladım ilk başlığı atıp yazmaya. Kurgumun başlık konusu “ya bugün son günün olsaydı” ama artık senden sonra Deli Emin’in “ula ben bunu düşünmüştüm, yeminle!” repliği olur herhalde yeni kurgum:).
Ama kardeşim bu nasıl güzel bir anlatımdır, nasıl güzel tespitlerdir. Hatta okudukça sevincimden, yazmış olduklarından duyduğum hazdan dolayı sevgili arkadaşım, güzel insan Kerem’e attım mesaj, dedim “birader bu adam sanki beynimi çalmış”.
Akşam döndüm Almanya’dan, bu sabah karıma ve oğluma ben bu kitabı başucu kitabı yapıyorum. Artık 10 kere mi ya da kaç kere okurum bilmem. Bugün 2. tur başladı bile, onlarında herbirine ayrı ayrı hediye edicem en kısa zamanda. Okumayanlarsa okuyup uyansın bir an önce, zira zaman herkes için daralıyor!
Bu kadar kitabı ne mi yapıcam, bişeyi çıkıncada onları FMK’da kullanırım elbet:)
Sonuçta seninle yüz yüze tanışmasak da yüreklerimiz buluşmuş artık sevgili kardeşim. Sen yüreğinde bol yer aç, gelenler artacak zira. Sağolasın, varolasın,
Duygu ve düşüncelerini büyük bir keyifle okudum ve çok mutlu oldum İlker. Ayrıca samimi paylaşımın için de teşekkür ederim. Sevgi ve sağlıcakla : )
Güzel yürekle yazılmış kitabınız ”sıfır” için alkış diyorum. ”AN” havuzuna düşebilmek için hayat rahmini yırtmak gerek sanırım, kalıplara sığamayan çocuğa geri dönmek, kum tanelerine minik adımlar bıraktığımız zamanlarda, hatıraların hayallerden büyük olduğunu öğrenmemiştik. Söz hatıralara geçti hayallerde kana kana suyunu içip çocukluğu yutkundu ve biz büyüdük;) hayatımım gepettosu olup küçük burunla kalabilirsem karavanımı bende almış olurum sanırım…
Sanırım her şey önce beynimizde başlıyor Burcu. Teşekkür ederim.
yazınız için teşekkürler
ilgin için sağ olasın.
Gerçekten çok güzel bir yazı daha.. Takipteyiz :)
Çok teşekkür ederim.
harika bir plan karvanda yaşamak istediğin yerde istediğin manzaraya karşı çayını içmek
haklısın, teşekkür ederim : )
Çocukken anneannem yağmurluk aldığında kendimi motora atlamış dünya turuna çıkarken hayal etmiştim. Yine rüyalarımda evimiz yer değiştirdi ve ben karavan nedir bilmiyordum:))
beni de çok heyecanlandırıyor gerçekten : )
Gerçekten Güzel Bir Hikaye Keyifle Okudum Su Gibi Aktı :) Maddi Durumunu Düzeltmene Sevindim.
Teşekkürler, ancak ‘maddi durum’ ile ilgiyi pek anlayamadım : )
Şunu merak ediyorum abi. Cidden. Cevabını da bulamıyorum. Mesela sen abi, sana benzer konumda olup da sesini duyuran ya da benim görebildiğim herkes gibi, Sevdiklerini kaybettikten sonra bu yakayı çıkardın. Elbette hala sevdiğin insanlar veya başka şeyler vardır ama aşık olduğun annen, sonra karın sonra ise hayat arkadaşınla iletişimin kesildi. Kendi başına kalınca insan, varlığa mala mülke daha az değer verebiliyor ki bana kalırsa keşke her zaman yapabilse. Ama abi, var mı aklında bişi benim için, -metafor olarak kullanacağım, ben bu karavan hayatının adamıyım, sevdiğim şeyi yapmak, bunu yaparken gerekirse risk almak istiyorum. Bunu yapmamam ama ben. 26 yaşımdayım. Desteğim sadece maddi değil, kardeşlerime onların istediği gibi bir örnek olmak için farklı bir insan gibi davranıyor ve o hayatı yaşıyorum. O hayatı yaşıyorum ki rol yaptığım anlaşılmasın. Kendi için yapabildiğim çok az şey var, ve yapabildiğim herşeyi yapıyorum. Sevdiklerimin bende istedikleri dışında küçük şeylerde kendi kimliğimi çıkarıyorum ortaya. Bana kalsa, isteklerim için sokakta bile yaşarım, yaşayabilirim, hazırım. Şunu merak ediyorum, sevdiklerinin hayatına karşı kendi hayatını yaşayabilir mi insan? Benden Istedikleri şey zihinlerindeki karakteri görmek değil, zihinlerindeki karakterin onlara dokunması. Bu durumda sen olsan ne yapardın? Çıkarabilir miydin o yakayı?
Sıfır kitabımızda paylaştığım bir cümle vardı Fervan, sanırım soruna karşılık bulacak:
“Sevdiklerime verebileceğim en değerli hediye daha mutlu bir ben.”
Sağlıcakla kal,
Tunç.
Yine dolu, dolu bir konu olmuş. Emeğinize sağlık. :)
teşekkürler caner : )
23 yaşında yeni kuşak bir beyaz yakalıyım. Fazla kitap okumam. Sosyal medyada Sıfır’ın birkaç yorumunu gördüm, nedense merak ettim ve standartlarını aşamadığım günlerime biraz renk verir diye üşenmeden gidip kitabı aldım. Gittiğim kitapçılarda bulamayınca D&R ye gittim tabi. Kitaba hemen ulaşamadığım için moralim bozulmadığı değil :) ama yılmadım. Kitabın ortalarına geldiğimde eğitim-öğretim hayatımı, hayattan maddi-manevi beklentilerimi, geçmişimi kendimce sorguladım ve kitabın ortalarını geçtiğimde kitaba devam etmekten korktum.
Sonra kendi kendime kitabı okumaktan dahi korktuğumu, benden başka insanların da yaşadıklarının duygusal yönden aynı şeyleri hissettirdiğini, insanların sorunlarının aynı ama savaşma yöntemlerinin farklı olduğunu, o yüzden insanların davranışlarını takip etmek yerine sevmeyi öğrenmem gerektiğini, hayatta ne kadar başarılı olursam olayım hayatımın içinde bulabileceğim “peponide” yaşamayı “sadece hayal edebileceğimi” düşündüm.
Sonunda kitabı bitirdim. Gidip hayal ettiğim gibi motosiklet ehliyeti için kursa yazıldım diğer ay güzel bir motosikletim oluyor :) Çevremdeki insanlar normal karşılamıyor ama hayalimi gerçekleştirmem gerek. Neyse maaşımdan fazla bir şey kalmasa da ağustosta biraz kendime zaman ayırıp, sahteliklerden uzaklaşıp güneye doğru bir seyahat düşünüyorum.
harika çağatay, düşüncelerini içtenlikle paylaştığın için teşekkür ederim.
Kitabı şimdi bitirdim ve yazarı olsa da ona bi kahve yapsam diye içimden geçirdim istemsizce :) her insanın içinde olan ve yapmaya cesaret edemediği bi konumdasın tebrik ediyorum…
çok teşekkür ederim büşra : )
Çocukluğumdan beri tamda sizin şuan “faili meçhul kıyak” kartlarındaki uygulamaya benzer şeyler yaparım. Tek farkı benim kartlarım yoktu. Bunu bana öğreten de babaannem olmuştur. İnsanları mutlu edince yaşanılan mutluluk diğer hiç bir duygu ile kıyaslanamaz bence… Ama tabi fiiliyatta bazen sevdiklerinize bu kadar çok şey yapınca hayatınızdaki kişiler alışık olmadıklarından dolayı korkup kaçıyor. Ama inanıyorum ki “Dünyayı güzellik kurtaracak”
Sevgiyle kal
teşekkürler sevim : )
Yazınızdaki paylaşımlarınızı, önceki yaşamınızı, düşüncelerinizi, fikirlerinizi ve hayallerinizi, yapmayı düşlediklerinizi dikkatlice okudum. Almış olduğunuz kararlar sizin ne kadar cesur yürekli bir kişi olduğunuzun göstergesi. Aynı zamanda mutlu olmak için aldığınız kararları hayata geçirmenizi kutluyorum.
çok teşekkür ederim günsel.
Kitabinla dun tanistim ve yeni okumaya basladim ..kitap icin yorumum daha sonra..
yasadiginiza benzer birsey yasiyorum sanirim..
5 yil once Finans sektorunden ayrildim.Digerlerine gore kariyerinde iyi yerlere geliyordun nerden cikti bu idi…Ama daha fazla o carkin icinde kalamazdim ..’o yalani ‘yasayamazdim..Babami kaybetmem cesaretlendirdi beni ve ayrildim..O gun bugundur istedigim biseyleri yapmaya calisiyorum ama bu cok zor oldu benim icin.Maddi manevi en dibi gordum sanirim.Donusmek cok.zor gercekten ve hala bu zorlugu yasiyorum..Ama pisman degilim ve mutluyum sanirim..
‘Sıfır”kitabinizi gorunce ..anlatmasi zor..herseye sıfırdan baslayabilmek umuduyla..
yorumundan kendime özellikle ders aldığım “pişman değilim ve mutluyum” cümlen oldu sibel, teşekkür ederim : )
Karavanı da merak ettik yazıya bir fotosunu koysan güzel olurdu :)
şu an yapım aşamasında, bitince söz paylaşacağım : )
bende sizinle aynı düşüncelere sahip biri olarak gözümü kırpmadan yasadığım lüks hayatı bırakabilirim. hedefler ulasıldığında degerini yitiriyor. hedeflenecekcok fazla bir sey kalmayınca insan hayatında sadeliği dogallığı özlüyor tıpkı benim su an içinde bulunduğum durum gibi
o zaman bir yerden başlamak gerek hatice : )
Çocukken anneannem yağmurluk aldığında kendimi motora atlamış dünya turuna çıkarken hayal etmiştim. Yine rüyalarımda evimiz yer değiştirdi ve ben karavan nedir bilmiyordum. “Darısı başıma”derken size gıpta ediyorum.
Teşekkür ederim Gülenay. Sevgiler.
Merak ettiğim bir nokta var Tunç abi maddi zorluklar yaşayarak her şeyle mücadele ederek o beyaz gömlekli konuma gelseydin eğer yine de böyle düşünür muydun? Bunu samimiyetine güvenerek soruyorum çünkü mesela şu an bir sürü hedefim var ve bi çoğu ulaşamadığım şeylere ulaşmak için koyulmuş hedefler ve ben onlara ulaşınca yaşadığım konforu bırakamayacağımı düşünüyorum açıkçası. Bu Plaza insanı olup her şeye evet demek değil tabi sonuçta kendini bi bok sanan insanlardan olmamak için çabalıyoruz.
Selam Saniye.
Senin deyiminle “maddi zorluklar yaşayarak her şeyle mücadele ederek o beyaz gömlekli konuma” gelmiştim zaten : )
Sevgiler.