Hep bir şeyler anlatıyor bana. Her defasında farklı. Hep bir öncekinden daha derin. Her defasında yeniden. İfade tek, dediği çok. Gözümü alamıyorum! Size de şu an dedikleri var. Duyuyorsunuz, değil mi? 1985 Haziran’ında National Geographic Dergisi’ne kapak olan, Afgan Kızı Şarbat Gula. Steve McCurry‘nin deklanşöründen.17 sene sonra tekrar bulunmasının hikayesi ise: Afghan Girl Revealed.
Kendini bir şey sanmazsan, kaybedecek şeyin de olmuyor!
Dokuz yıl önce Kaş’a yerleşen bir Hollandalı amca, ‘neden Kaş‘ soruma şu cevabı verdi: “Tembellik ve kolay hayat.” Gerçekten de insanın kalp atışlarının azaldığı, zaman kavramının anlamsızlaştığı, büyük şehir hayatından kaçıp yerleşenlerin bolca bulunduğu bir Akdeniz kasabası burası. Dolayısıyla herkesin en büyük meşgalesi konuşmak. Tanı tanıma, yanındaki kişilerle biranın köpüğü nasıl oluşuyordan başlayıp, dünyayı kurtarmaya giden bir muhabbet diyarı. Meydan’da …
Kimseden bir şey beklememek!
– Anlatacak ne çok şey var, dinleyense ne az. [Konuşan hep ben olsam!] – Sözümü kesme sakın! [Benim anlattıklarım daha değerli.] – Vallahi cin fikirleri olan, hayata farklı pencereden bakan biriyim. [Kimse anlamıyor, o ayrı!] – Nasıl oluyor da ben herkese destek olurken, ihtiyacım olduğunda herkes sırt çeviriyor? [Sıra bana da gelecek!] – Sendeki imkanlar şimdi bende olsa! [Nasıl biri …