Bir kafesimiz var, içinde de beş maymun. Kafeste hayatta kalmaları için yetecek miktarda ancak lezzetsiz yemek ve biraz da su. Kafesin tavanından ise iple sarkıtılan bir salkım muz, hemen altında da muzlara ulaşmak için kurulu bir merdiven.
Muzu gören ilk maymun merdivenlerden çıkmaya başlıyor; tam alacağı anda, dışarıdan hortumla fışkırtılan buz gibi bir soğuk suya maruz kalıyor ve tek bir muz alamadan merdivenlerden yere düşüyor. Üstelik sadece o değil, aşağıdaki diğer dört maymun da sırılsıklam olup üşümeye başlıyor.
Sonradan denemeyi yapan diğer maymunların başına gelen de aynı. Şiddetle püskürtülen buz gibi bir su. Artık kimse muzlara ulaşmak için merdivenlere dahi yaklaşmaz oluyor.
Bu aşamada, içerideki maymunlardan biri kafesin dışana alınıp, hiçbir şeyden haberi olmayan yeni bir maymun içeri konuluyor. Yeni gelen muzu gördüğü gibi merdivenlere yöneliyor ancak bu defa soğuk su püskürtülmeye başlamadan diğer dört maymun tarafından güzelce bir dayak yiyor.
Ertesi gün eskilerden bir maymun daha dışarı alınıp, yeni bir tane içeri konuluyor. Onun başına gelen de aynı. Merdivenleri çıkamadan ölesiye bir dayak. Üstelik dayak atanlar arasında dün kafese girip neden dövüldüğünü bilmeyen diğer maymun da var! Muzlara yaklaşamadığı için, dışarıdan püskürtülen su da olmuyor.
Bu şekilde devam edip, eskilerin hepsi teker teker yeni gelenlerle yer değiştiriyor, son girenler muzlara ulaşamadan dayağı yiyor ancak kimse de ıslanmıyor.
Beşinci gün sonunda içeride kalanların hiçbiri hortumla püskürtülen soğuk suya maruz kalmamış olanlar. Muzu almaya giderlerse dayak var tamam da, neden dayak var; onu işte hiçbiri bilmiyor ve muz’suz bir hayata alışıyorlar!
Bu hikaye bana, büyürken yıllarca annesinin babası tarafından dövüldüğüne şahit olan kız çocuklarını anımsattı. Bu, o kızların da yarın evlenip kendi kocalarından dayak yediğinde, yaşananların nasıl oluyor da ‘normal’, ‘kader’ veya ‘hayatın bu’ olduğunu sanarak yaşayabildiklerini açıklamıyor mu?
Kendime aldığım dersler de var:
– Özgürlüğün değerini kafese girmeden bil. Olur da girersen, ilk önceliğin o kafesten çıkmak olsun; oradaki şartlara alışmak değil. [‘Konforlu uyuşukluk’ uyuşturucuların belki de en beteri.]
– Birileri kalkıp da “bizim burada işler böyle yürür” derse; nedenini sorgula. Açıklama gelmiyor veya gelen seni tatmin etmiyorsa, uzaklaş oradan. [Ne pahasına olursa olsun, yaşanacak tek bir hayat var.]
– ‘Tabu’ya dönüşen her türlü düşünce veya felsefeyi hayatlarının merkezine alanları kendi haline bırak. [Onlar öyle mutlu!]
– Maymunları izle. [Yaptıklarını yapma!]
– ‘Muz Cumhuriyetleri’ var. [Evet!]
——-
“Beş Maymun Deneyi” adı verilen yukarıdaki hikayenin benzerleri etrafta bolca dolaşsa da, deneyin bilimsel anlamda doğruluğunu ispatlayan tek bir kaynağa denk gelmedim. Bu da sanırım bizim ‘kartal hikayesi‘ gibi bir metafor! [Ancak hikayenin şehir efsanesi olması, verdiği mesajın önemini değiştirmiyor!]
Yorumlar 22
Benim için bir nevi gömü bulmak oldu. Amerika?yı keşfetmişim gibi adeta. Bırakıpta uyuyamıyorum
Eğer nasıl sorusunu kullanacak maymun gelseydi görürdünüz. Dayağı yemeden merdivene çıkmanın yolunu bulur ve bu su nasıl oluyorda geliyoru anlar sonrada nasıl sulanmadan muzu alırımı sorar ve muzsuz bir hikayeniz olurdu. O zaman bu yorumların hepsi manasız kalmazmıydı?
Bence yazının sonucu da tüm yazılanlarda yanlış eğer siz insanlar “nasıl oluyorda …. ” sorusunu sorsaydınız.
Maymunlara takılmayın arkadaşlar. onları da örnek almayın. Cevaplara odaklanın. Cevap için ise sorulara…
Herşeyin cevabını bulabilirim(hemen hemen) yeter ki neyi soracağımı bileyim.
Öğrenilmiş çaresizlik ne acı… Tabir caizse, yazdıklarınıza hasta kaldım! Utanıyorum ama blogunuzla bu gece tesadüfen tanıştım. Ve Allah sizi inandırsın şimdiye kadar hiç yaşamamış gibi hissediyorum kendimi. Benim için bir nevi gömü bulmak oldu. Amerika’yı keşfetmişim gibi adeta. Bırakıpta uyuyamıyorum, bknz: saat kaç :)
Allah kaleminize zeval vermesin…
güzel bir paylaşım eline sağlık.
bu deneyin yapılıp yapıladığını bilmiyorum ama teorik olarak doğrudur. bir çok ahlak kurallarının ve toplumsal kurallarının benzer oluştuğu düşünmekteyim.
fillere de küçükken zincir bağlarlar ve bakıcısı tarafından terbiye edilir. fil büyüdüğünde ise küçük bir zincir bağlayıp o zinciri çekmek süretiyle fili kontrol ederler. halbuki o fil büyüdüğünde zincir onu tutamaz. fakat fil bu eğitimde çaresizliği öğrenmiştir ve zinciri hiçbir zaman koparamayacağını düşünmektedir.
Çok güzel bir yazı olmuş. Dilerim herkez bir şeyler çıkarabilmiştir.
Süper ötesi bir örnek olmuş. Gerçekten tebrik ediyorum sizleri. Böyle bir konu ancak bu kadar mükemmel anlatılabilir. Peki ne yapılmalı ? Ne önerebilirsiniz? Millet bu olayları biliyor dayak yiyor sesini çıkarmıyor. Sesini çıkardığı zaman’da öldürülüyor !
Bu konuya parmak bastığınız için teşekkürler. İnsanlar nedense nedenini bilmeden neredeyse her şeye boyun eğip kabul ediyorlar.
bireyler olarak ne kadar cok uc maymunu oynarsak sanirim ister istemez bes maymun oluyoruz…
Çok güzel bir yazı, tabi anlayana. Tarihte de bu tür oyunlar var malesef. Sadece maymun, insan ya da herhangi bir canlı için değil, toplumlar, milletler için de geçerli bir durum bu…
önemli notlar çıkartılabilecek güzel bir yazı olmuş.
George Orwell’in Hayvan Çiftliği kitabını anımsattı.
Özgürlük çok değerli ama değerini bilmeyen ve farkedemeyenler için ne kadar önemsizse, bilenler için de o kadar değerli.
Herkesin bir şeyler çıkarabileceği başarılı bir yazı olmuş, teşekkürler ;)
12 Eylül darbesini yiyen yayın evi sahibi bir ailenin oğlu ve torunu olarak şunu söyleyebilirim. Benim ailem (annem, babam) dışındaki tüm aile bireyleri kendi aile çıkarlarını gözetmeye başladı ve onların da kendi çocukları (kuzenlerim) sadece BENCİL oldular. Neyseki bunu yüzlerine de söyleyebiliyorum.
Düzene karşı duran değil, düzenin savunucusu oldular ama hala sorsanız SOL’cular.
Kısaca kafesteki maymunlardan ikisini annem ve babam olarak değerlendirirsek; ben şu an muza neden ulaşamadığımı değil, suyu sıkanı veya neden sıktığını da değil, sıktıranın kim olduğunu bulmak ve bir daha kimseye SU sıktırmaması için gereken çabayı gösterdiğimi düşünüyorum.
Bence siz de çocuklarınıza olayın kaynağını bulmalarını öğretin.
Kadınınki şartlanmışlık değil. Anneni de görsen dövülürken, yoldan geçen bir adamı da; şiddeti görürsün ve doğru olmadığını bilirsin. Yani kadınlarda durum pek de dediğiniz gibi öyle olmuyor: ?normal?, ?kader? veya ?hayatın bu? olduğunu sanarak yaşayabilemiyorlar. Sevgilerimle..
Hikaye çok doğrudur ve son derece önemlidir. Ve gerek kamu gerek özel hatta insan hayatında bile binlerce benzer hikayeler vardır. Okullarda kesinlikle öğrencilere öğretilmesi hatta özümsetilmesi gereken bir hikayedir.
Bu hikayeden çıkan sonuç sürekli neden sorusunun sorulması gerektiğidir. Bu hikayeyi iyi anlayan ve kavrayan insanlar hayatta iyileştirilecek sonsuz konu bulabilir. Yani kendini ve çevresini değiştirebilir.
incil’de “Dar kapıdan geçiniz, çünkü insanı yıkıma götüren yol rahat ve geniştir…” diye bir uyarı bulunmaktadır.
Yine Kuran’da şöyle bir uyarı bulunmaktadır: “Ey inananlar, “Raina (bize çobanlık et, bizi güt, bize bak)” demeyin; “Unzurna (bizi gözet)” deyin…
Biz babadan böyle gördük’çülere armağan olsun(!)
Ne mutlu Babadan gördüklerini sorgulayanlara !..
Teşekkürler Abi… Sağol.
insanı tüm canlılardan ayırt eden özelliği aklı, muhakeme yeteneği. her sürüden ayrılanı kurt kapmaz, her sürü de doğru bir sistem oluşturmuyor olabilir.
tunç bey güzel paylaşım olmuş, emeğinize sağlık.
Sevgili Ender,
Benim de denk geldiğim elle tutulur tek şey senin verdiğin Stephenson, G. R.’ın deneyi oldu.
Ancak orada da bizim hikayedeki kafes ve muz deneyinden net olarak bahsedilmeyip, maymunların davranış eğilimlerine yönelik bilimsel bir açıklama getiriliyor. Gerçi o açıklama bile deneyin doğru olabileceğine dair sağlam bir bilgi veriyor.
Ancak nedense insan tam emin olmak için hikayedeki deneyden daha net ve kesin bahseden bir kaynak arıyor.
Sağol paylaşımın için.
Neden dayak yediklerini bilmeyip sürü mekanizmasına maruz kalan maymunları bir derecede anlam verebiliyorum ama önemli olan dayak yediğinde “Asch Deneyi” gibi yapılanların yanlış olduğunu bile bile bu sürüye uyma mekanizmasına anlam vermek istemiyorum.
“Ancak hikayenin şehir efsanesi olması, verdiği mesajın önemini değiştirmiyor!”
Önemli olanda zaten kişilerde etki bırakması abi.
Eline sağlık…
http://wiki.answers.com/Q/Did_the_monkey_banana_and_water_spray_experiment_ever_take_place
Hadise bilimsel kanıt değeri olan gerçek bir deneymiş galiba :)
Herkesin bir şey kazanabileceği, çok güzel bir yazı olmuş.