17

Çıplak Kalma !

İnternet’te insanların fayda sağladıkları, keyif aldıkları ve parçası olmak isteyecekleri topluluklar yaratıp yaratıcı fikirlerini hayata geçiriyorlar.

Çok çalışıp, çok eğleniyorlar.

Ve şimdi de güzel paralar kazanıyorlar!

Threadless: internet üzerinde bir t-shirt mağazası… Fikir yine çok basit. Her iyi ve iş yapan yaratıcı fikirde olduğu gibi.

İnovatif / yenilikçi bir iş modeli: Geniş kitleleri içine alan bir kişiselleştirme veya uyarlama projesi. Müşteriler arasında sağlanan etkileşim ile yaratılan yüksek çeşitlilik. Ve sıfır risk!

Jake Nickell ve Jacob DeHart internet’te bir tasarım forumunda tanışıyorlar. Her ikisi de 500’er dolar sermaye koyarak skinnyCorp adını verdikleri firmalarını kuruyorlar. Yıl: 2000, yer: Chicago, Amerika.

Bir hobi olarak başlıyorlar işlerine. Ve öyle bakmaya bugün de devam ediyorlar.

Odak alanları hemen herkesin nerdeyse her mevsim ilgisi çeken, üzerinde renkli grafik tasarımlarının olduğu bir moda ürünü: t-shirt.

T-shirt’ler üzerinde yer alacak grafik tasarımların çok büyük bir kısmı kullanıcılar tarafından yapılıyor (kalan az miktardaki tasarımlar da iç tasarımcılarca yapılıyor). Threadless.com‘da yayınlanıp yine kullanıcıların görüşüne ve oyuna sunuluyor. Sadece kullanıcılar tarafından en çok beğenilen tasarımlar üretime giriyor. Böylece yüksek yatırım riskine girilmemiş oluyor; işte bu yüzden risk sıfır.

Sadece en çok kabul görenler, üstelik sınırlı sayıda üretildiği için satış da kendi kendini garanti etmiş oluyor. O tasarım tükendiği zaman siteden kaldırılmıyor. Re-print, yani yeniden üretim için talep toplama devam ediyor. Yeterli istek toplarsa aynı tasarım yeniden üretilip talep edenlere satılıyor. Risk yine sıfır! Araştırmaya harcanan para da; o zaten iş modellerinin tam ortasında.

“T-shirt’ünü tasarla; meşhur ol!”

Herkes kendi tasarımını gönderebiliyor. Çünkü tüm tasarımlar sitede yayınlanıyor. Haftalık ortalama gelen 600+ tasarım içinden en çok oyu alan 4 veya 6 tasarım üretime giriyor. Üstelik ödül de var! Seçilenlerden biri sizin yarattığınız grafik tasarımınız ise, 1.500 dolar nakit para ve 500 dolar değerinde hediye ve puan da kazanıyorsunuz: Yani toplam ödülünüzün değeri: 2.000 dolar! oluyor. Üretilen t-shirt’ün yaratıcısı olarak da adınız t-shirt’ün etiketine basılıyor.

Şirket büyüdükçe, daha çok kazandıkça bu ödül miktarını da büyütmüşler. İlk zamanlarda 50 dolar. Sonra sırasıyla 100, 250, 500, 1000 dolara yükseltmişler ödülü. En son, geçen hafta bu rakam 2.000 dolar oldu!

8 defa bu para ödülünü alan bir müşterilerine de bu kadar çok para kazandırdıktan sonra iş teklif etmişler; “gel bizim iç tasarımcımız ol” diye. O da kabul etmiş!

Threadless’in şimdiye kadar gelen 60.000 farklı tasarıma görüş bildiren 300.000’nin üzerinde kayıtlı kullanıcısı var. Her hafta ortalama 3.000 kişi ekleniyor topluluğa. Bugüne kadar en çok oy alan 450+ tasarım satışa sunulmuş.

Street Team” yani Sokak Takımı isminde bir programın da öncülüğünü yapıyorlar: Threadless.com’a kendi sitelerinde verdikleri link ile satın alınan her t-shirt için 2 ‘Sokak Takım Puanı.’ Bir Threadless kullanıcısının satın aldığı t-shirt ile çektiği kendi resmini sitede yayınlaması 1 ‘Sokak Takım Puanı.’ Her bir puanın karşılığı ise bir sonraki alış verişlerde geçerli 1.5 dolarlık indirim anlamına geliyor.

Özellikle ilk yıllarda tüm kazançlarını şirkete geri veriyorlar; ilgi çekici tasarım sayısını arttırmak ve daha iyi bir çalışma ortamı sunmak amaçları. Hiç bir yatırımcının da finansal gücünü almıyorlar arkalarına. Kendi enerjileri yetiyor kendilerine.

Threadless makul fiyatlara satış yapan; tüm çalışanların ilk amacı para kazanmaktan çok, yeni fikirleri eğlenerek hayata geçirmek olan ve kendi etki alanlarında çok olumlu algıya sahip bir şirket.

Ağustos 2005’deki New Orleans Katrina Kasırgası sonrası muhteşem ses getiren bir sosyal sorumluluk projesi yapıyorlar. Katrina için özel tasarım t-shirtleri (normalde 15 dolar) 10 dolara indirip satışa sunuyorlar. Satılan her t-shirt için bir 10 dolar da kendileri koyup toplam 20 dolar bağışlıyorlar Kasırga Kızılhaç’ına. Bizde bu tarz kampanyalarda sık görülen satılan ürünün yüzde üçü beşi değil; hasılatın tamamı çarpı iki! 100.000 dolarlık bir yardım yapıyor skinnyCorp tek başına, tek bir t-shirt tasarımıyla. Yazılı ve görsel basında aldığı olumlu haberlerin yoğunluğunu tahmin edebiliyorsunuz. Yaratıcı bir sosyal sorumluluk projesi az bir maliyetle ancak bu kadar başarılı yapılabilir.

skinnyCorp’un Threadless’ın dışında yaptığı işler de var: OMG Clothing [Aman Tanrım Giyim] ile t-shirt’lere slogan, Naked&Angry [Çıplak ve Kızgın!] ile desen tasarımı, 15megsoffame [15 mb ile Ün] ile müzik, Extra Taste [İlave Lezzet] ile içki kokteyl tarifleri yapan ve tüm bunlar ve fazlası için online toplulukların nabzını tuttukları forum YayHooray.com gibi. Esasında hepsi aynı özgün pazarlama fikri etrafında dönen ve birbirini destekleyen işler. Yeni projelerin de yolda olduğunu söylüyorlar.

Müşterilerin çoğunluğunun ne istediğini öğrenip onların memnun olacağı düşünülen az çeşitte (ancak sunduğu farklı opsiyonlarla kişiselleştirilmiş ve çok çeşitli gibi duran) ticari ürünleri hayata sokmak [‘conventional mass customization’] yerine; çoğunluğun sürekli katılımıyla, onların belirlediği çok çeşitli ürünleri, daha ufak ve farklı müşteri segmentleri için, pazara sunmakdan bahsediyoruz. Yani ‘customized mass production’dan. Şirketlerdeki ürün yönetimi, araştırma, yeni iş geliştirme, pazarlama, satış, reklam ve halkla ilişkiler departmanları’nda çalışanların ve ayrıca girişimcilerin fark yaratan öğrenimler kazanabileceği bir proje Threadless.

Ünlü ‘gelecekçi’ Alvin Toffler‘ın 1980’de yayımlanan “The Third Wave” kitabında Robert H. Anderson (RAND Corporation’ın eski Bilgi Sistemleri Başkanı) bakın ne demiş:

“Bundan 20 yıl sonra müşterilerin yapacağı en büyük yaratıcılık; çok yaratıcı birer tüketici olmaları olacak. Oturduğunuz yerden kendi kıyafetlerinizin tasarımını yapacak veya var olan tasarımlarda dilediğiniz değişiklikleri yapacaksınız. Bilgisayar lazer yardımıyla kesim işlemini yapacak; diğer bilgisayarlı makineler de size özel kıyafetinizi dikecek.”

skinnyCorp ve benzer (sayıları hala az da olsa) anlayışdaki ‘gerçek’ müşteri odaklı firmalar sayesinde, Toffler ve Anderson’ın 2000 senesi için yaptıkları gelecek tahmini – gecikmeli de olsa – tutacağa benziyor.

Ve gelelim bitiriş notumuza;

Parlak fikirlerin doğması ve hayata geçmesinde esin kaynaklarının ne olduğu ile ilgili bir soruya Jack ve Jacob’ın verdiği cevap; fikir bulmak, yaratıcı olmak ve fark yaratmak adına birçok şeyi çok iyi özetliyor. Ancak ben onların cevabını kurumsal kültür oluşturma adına ‘her çalışanını aynı kıyafete sokmaya çalışan’ firmalara atfetmek istiyorum:

“Şirket olarak ‘birlikte’ çalışıyor olmamız bizim için sürekli bir ilham kaynağı. Çünkü bizde herkesin dünyası ve geçmişi birbirinden ciddi anlamda farklı. Hepimiz için bir araya gelip yeni fikirler ortaya atmaktan daha keyifli bir şey yok. Başka bir esin kaynağımız da, online offline fark etmeksizin, gördüğümüz veya kullandığımız şeylerden tatmin olmamamız. Sağlıklı ölçüdeki ego her bireyin herşeyi daha iyi yapabileceğini düşünmesini sağlıyor”

Yorumlar 17

  1. Ilker

    @angel, 2007 yılının Mayıs ayından beri eposta göndermeye çalışıyorum sana. _ sayısını tutturamadım sanırım bir türlü :)

  2. Pingback: Ekşi Karartma! | Fikir Atölyesi

  3. Pingback: Niş Pazarlama, internet ve büyük fikirler | MKB TR

  4. ASYA ASLIM

    Asya’dan Avrupa’ya selam eder, beyin kıvrımlarınızdan öperim :)

  5. seda erdik

    İnsanlara hem başarmış olmanın verdiği keyif tattırılıyor. Hem de yollanılan tasarımlardan yeni tişörtler yapılıyor. Az kazandırıyor, çok kazanıyor ama alan memnun, satan memnun.

    Süper fikir!

  6. beceriksiz

    Böyle yazıları okudukça kendimi moron gibi hissediyorum.

  7. Musa YILDIZ

    Yaklaşık iki yıl önce (askere gitmeden ve işyerimi kapatmadan önce :D) bu girişimden haberdar olmuştum. Web üzerine çalışan bir işyerim vardı. Burada da böyle bir projenin uygulama olanaklarını araştırıyordum (imalat ve baskı konusunda) ki askerlik meselesi maalesef bir çok çalışmama olduğu gibi buna da engel oldu.

    Bu kadar büyük bir proje olduğunu/olacağını hiç tahmin etmemiştim. Ben sadece t-shirt giymeyi seven iki kişinin kendi t-shirtünü kendin üret tarzı bir hareketten yola çıktığını biliyorum ama finanasal getirisi bu kadar yüksek bir çalışma olduğunu düşünememişim. Bir de sitede müşteriden çok ilginin asıl amacı tasarım ve üretim sürecine bir katkı sağlaması.

    Teşekkürler.

  8. feryal sürel

    Ben bu ortaya atılanları heyecanla takip ediyorum fakat beni düşündüren nokta şu ki Maaliyetler. Bir t-shirt’den kaç adet satmalısınızki sadece o modelin maliyetini kurtarabilsin. Yani modelin kalıp, kumaş, dikiş ve baskı; ön hazırlığını oluşturabileceğiniz fiyatı yakalayabilesiniz. Birim fiyatı artı kar.

  9. Anonymous

    Sipariş vercekseniz…Geçen Mayıs 11/2006 de netten yaptığım alışveriş, sitede söyledikleri gibi 15 gün içinde elime ulaştı. Amerika’dan istanbul’a shipment ücreti olarak 8$ çekiyorlar ki, bu fiyat gayet iyi…MNG kargo adrese teslim yaptı. Herşey sorunsuz geldi. Temiz çalışıyorlar yani….

  10. onur yuksel

    Siteyi ilk gördüğümde çok beğenmiştim, hatta blog yazmaya başladığım ilk zamanlarda hemen haber olarak duyurmuştum. http://yukselonur.blogspot.com/2005/10/tirtn-se.html

    Bu ayrıntılı analiz içinde çok teşekkürler. Siteyi inceleyen olursa bu sitenin tiryakileri olduğu kesin. Her defasında fotoğraf yollayan aynı simaları görebilirsiniz. Müşteri sadakati bu demek ki…

    Son olarak da tüketici olarak değil de müşteri olarak hizmet sunma ve bunun karşılığında dost kazanma. Ürün dostu, Firma dostu. Artık “müşteri” kavramı da internet sayesinde değişmeye başlıyor. “Dost” kelimesi daha sıcak gibi geliyor bana. Ben bir playstation dostuyum :)

  11. Zeynep Özata

    Çok güzel bir örnek olay çalışması olmuş. Tabi yazıda benim en çok ilgimi çeken bölüm Toffler’dan yaptığın alıntı oldu. A.Selim Tuncer ve benim tam da bu konuda karşılıklı bir yazımız (yazışmamız desek daha doğru olur sanırım:) olmuştu. Adresleri aşağıda (biraz uzun ama ilgilenen olursa diye belirtmek istedim)

    http://selimtuncer.blogspot.com/2006/03/tketen-retici-prosumer.html

    http://selimtuncer.blogspot.com/2006/03/reten-tketiciye-benden-de-bir-katk.html

  12. Murat Kaya

    Post’u okurken, bir dergide (yanılmıyorsam, dergi idi) okuduğum ve beni düşüncelere gark eden bir cümleyi hatırladım.
    Cümle şu idi;

    “İnsanlık hiçbir zaman örtünmek için giyinmedi.”

    Bana biraz fazla iddialı gelmişti bu cümle. E hani diyorum, Eskimocuklar niye giyiniyorlar o zaman? Peki ben bu yazıyı okurken neden bu cümle aklıma geldi? Onu hiç bilmiyorum işte :)

    Güzel. “Back to the blog” diyebilir miyiz buna? :)

  13. Alper Akcan

    Süper! Fikri çok tuttum. Burada inovasyondan fazlası var, bunu iş modeline de dökebilmek. Bu tür büyük başarıların ardında iki vazgeçilmezi var;

    1- Süregelen iş süreçlerini tamamen revize etmeleri. İşleri sadece daha iyi yaparak sadece küçük farklar ve kazançlar elde edersiniz. İşlerin yapılış şeklini kökten değiştirirseniz, marjinal farklar ortaya çıkar.
    2- Ortaya çıkan fikirler, hızla uygulanabilecek şekilde basit olmalı. Kimsenin roket teknolojisi üretmeye vakti ve sabrı yok.

    Ben fikri çok tuttum, çok! Belli ki müşterileri de çok tutmuş. Fotolardan belli.

Düşünceni Paylaş!

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir