Fikir Atölyesi doğduğunda ‘bebekliği nasıl geçecek, ömrü ne kadar olacak, ona bakma ve büyütme güç ve sabrım olacak mı’ soruları kafamı meşgül ederken, bugün ikinci senesini bitirdiğini görünce içimde hoş bir duygu oluşuyor.
Esasında keyif alarak ve tutkuyla yaptığınız bir iş için bu süre, göz açıp kapamayla geçecek kadar kısa.
“Geride Nasıl Bir Miras Bırakmak İstersin?” başlıklı yazımızın içinde Ralph Waldo Emerson’un “başarı nedir?” sorusuna verdiği bir cevap vardı:
– Sık ve çok gülebiliyorsan,
– Akıllı insanların saygısını, çocukların sevgisini kazanabiliyorsan,
– Dürüst eleştirmenlerin takdirini alabiliyorsan,
– Sahte dostlarının ihanetine katlanabiliyorsan,
– Güzelin değerini biliyorsan,
– Diğer kişilerde en iyiyi bulabiliyorsan,
– Daha iyi bir dünya için geride ister sağlıklı bir çocuk, ister iyileştirilen bir sosyal durum, ister ufak bir parça yeşil bahçe bırakabiliyorsan,
– Tek bir kişi bile olsa, biri senin varlığından ötürü daha rahat nefes alabiliyorsa…
İşte bu başarmış olmaktır.
Yarın üçüncü yaşından gün almaya başlayacak Fikir Atölyesi isimli bebeğin büyümesine siz [133 yazı için ayda 95 bin okur, 350 bin sayfa gösterimi, toplamda 2.500 yorum] çok önemli bir katkı sağlasanız da, [onun Emerson ağbisinin başarı tanımına gelebilmesi için] daha önünde alması gereken uzun bir yol var.
Uzunluktan daha önemli olan ise sanırım cesaret. Cesaretin en büyük düşmanı “korkuyu” yenmenin sırrı ise yine içimizde.
Massive Attack’ın Angel video’su işte belki de bu yüzden bende unutulmayacaklar arasında:
İsterse herkes bizden farklı düşünsün. Yol da istediği kadar uzun olsun. Hatta hiç bitmesin!
“Bugün Hayatınızın Son Günü Olsaydı…” yazımızda bahsettiğimiz o tutku olduktan sonra…
“Fikir Atölyesi’nde sizlerle buluşmak, konuşmak, paylaşmak buna harika bir örnek benim için. Her yeni yazımı yazarken, her gelen yorumu okurken inanın kalp atışlarım artıyor. Tıpkı aşık olduğunuz birini görmek gibi bu. Sizler benim tutkumsunuz.”
Olmaya da devam ediyorsunuz.
İyi ki varsınız…
Yorumlar 24
5 yıl olmuş koskoca bir elin parmakları kadar yani helal olsun. Gerçi ben bu projeye katılalı bir yıl olmadı ama yazılanlar çizilenler hemen beni etkisi altına aldı.
Başarılarınızın devamını dilerim. Hep beraber tabiki…
belki geç bi paylaşım ama. ben de yeni tanıştım ve harika buldum, kendimi gördüm… içimde isim koyamadığım düşünceler netleşti gibi biçok faydasını sayabilirim.
iyi ki doğdun fikir atölyesi….
Malesef insanlar hep başkalarının içinde bulundukları durum nedeni ile kendi morallerini bozuyorlar evli olanlar ah bir bekar olsaydım diyor, bekar olanlar ah keşke evli olsaydım diyor, çocuğu olanlar of be kafam şişti nerden yaptık şu çocuğu sorunlar bitmiyor diyor, çocuğu olmayanlar ise keşke çocuğumuz olsa hayat böyle çekilmez diyor.
Bu liste böyle uzayıııııp gider. Gördünüz mü her halükarda mutsuz oluyor insanlar. heeeey hatırlatırım ben benim benim şu anda yaşadığım bir hayat var ya halime şükredip mutlu bir şekilde yaşarım ya da onun bunun hayatı diye diye hayıflanır mutsuz olurum.Ben bardağın dolu tarafına bakarım bu hayatta kimse dörtdörtlük değil olsa da umurumda değil, ben kendi hayatıma bakarım.
Bir şirket yönetiyorum, benim şirketimde herkes gülmek zorunda mutsuz insanla çalışmam, şirketime dahi sokmam. Hergün gülerim pozitif yaşarım başkalarının parası pulu medeni hali vs. ilgilendirmez ben kendime bakarım. Benim 3 çocuğum var; ikizlerim 2 yaşında erkekler, kızım 3 yaşında, ev tımarhane gibi ama ben mutluyum. Kimseyi kıskanarak vakit geçiremem, hayat çok değerli kıymetini bilelim lütfen, bu gün burdayız yarın yokuz. Kontratımızın tarihi belli değil
Tunç, hiç kimsenin birileri için elini dahi kıbırdatmadığı bir zamanda sen ve fikir atölyen insanlara fikir jimlastiği ortamı yarattığı bir platform olarak görüyorum, hatta daha ileri boyutta daha da faydalı neler yapılabilir diye kafa patlatmalı. Bana göre en güzel duygulardan biri değil midir paylaşmak?
Ben 1 yıldır tanıyorum Fikir Atölyesi’ni, ikinci yılını kutluyorum. Nice nice 2. yıllar diliyorum. Tebrikler.
Bence de asıl sen ve Fikir Atölyesi var Tunç’cum.
2 yıldır yazdıklarınla, öğrettiklerinle, şaşırttıklarınla, yeni haberlerinle, tecrübelerinle, söyleşilerinle, heyecanınla, renk kattın hayatımıza.
Yeni bakış açıları yarattın, güldürdün, heyecanlandırdın, ders verdin, vay be dedirttin çoğu zaman. Fikir Atölyesi hiç bitmesiiiinnn olurmuuuu:)
Bazen bir hafta gecikmeli, bazen bir ay gecikmeli olsa da hemen hemen her yazınızı okuyor olmak; bazen yorum ekleyerek, bazen iki üç kere okuyarak yazdıklarınıza bir yerinden dahil olmak güzel oluyor, iyi oluyor.
İmrenerek, ben ne zaman böyle olurum diye düşünerek seyirdeyiz.
Yazma ve üretme tutkunuzun hiç tükenmemesi dileğiyle.
Tebrik ederim. Benimkisi su an yeni dogdu. Daha 1 aylik. Umarim cocuklarimizin (bloglarimizin) mürüvetlerini de goruruz :)
Herkese hayatın yasantı arama yeri degil, kendini arama yeri oldugunu hatırlattıgınız için tesekkurler.
Fikir Atolyesi’nin daha cok başarıya bulanmasını ve çitileseler de çıkmamasını dilerim :)
Nice yıllara diyoruz. İlgiyle takip ettiğim bir site, son gün lafını duymak bile ürpertici. Başarılarınızın devamını diliyorum. Sizin başarınız bizim başarılarımızı da katlıyor. Teşekkürler!
Türkçe içerikli blog dünyası -genel anlamda- kopyala yapıştırla google adsense gelirlerine odaklanmışken, siz hiçbir reklam kaygısı taşımadan, bizlere bir şeyler söylüyorsunuz…
“Hey arkadaş, kendine gel” tarzı yazılarınız çok etkili… O çok bilmiş (sonuçta kendi reklamını yapan) sözde zeki, kişisel gelişimcilerden en önemli farkınız da bence “samimiyetiniz.”
Yazılarınızı okurken sanki benle sohbet eder gibisiniz.. Çay içiyoruz, siz de karşımdasınız… O kocaman, ünlü köşe yazarlarının bile çok azının gelebildiği bir mertebe bu.
İyi ki var mıyız?
Pardon da, n’olur eli kalem tutan her 10 kişiden biri (karşılık beklemeksizin!) paylaşsa keşke beyninin içindekileri…
Dostsunuz… Bana enerji veriyorsunuz.
Şimdi; iyi ki var olan kim acaba?
Fikri ve içeriğiyle, Fikir Atölyesi’nin varlığından çok memnunum. Uzun süredir ilgiyle takip ettiğim sayılı bloglardan biri, benim için.
Varlığınız, aktardığınız enerji ve paylaştığınız birbirinden güzel, yararlı yazılarınızla; zihinlerimizin odacıklarında ışıklar yakıyorsunuz, bu çok değerli. Teşekkürler…
Nice yıllara. Sevgiler…
iyi ki sen de varsın.
gecenin bir vakti arayıp sesini duyduğum,
bir dost selamıyla…
Abi tebrikler. Seninki kadar hayırlı evlat olur mu bilmem ama darısı başıma.
Bayramın kutlu olsun.
Hayata TUTKUYLA bağlanmış bir insan olarak yazılarınızı okumak bana keyif ve ilham veriyor. Devamını dilerim.
Tebrik ederim Tunç. Daha nice yazılara.
Sevgili Tunç,
Yazıların ve fikirlerin ile hepimizi farklı şeyler düşünmeye sevk ediyorsun, biz yazılarını okumayı seviyoruz… Yazma şevkinin hiç kırılmaması dileğimle,
Sevgiler, tebrikler…
Fikir Atölyesi’ni geç keşfeden biri olarak; güzel yazıların sayesinde beyin jimnastiği yapmayı çok seviyorum. Bu bebek iyi ki doğmuş ve inşallah daha uzun yıllar yaşar:)
Nice mutlu senelere…
Bazen gokyuzune bakip, uzayin derinliklerini hayal ederiz. Kimi zaman da bulundugumuz ve yasadigimiz noktalarinda uzay oldugunu hatirlariz. Yani ic ice gecen ama birbirine de karsidan bakan ve ne hikmetse, aradaki cizgiyi cogu zaman kendi dusuncelerimizin cizdigi bir etkilesimdir yasamimiz.
Fikir Atolyesi; o cizgilerin var olmadigi bir yasam vaat etti biz okurlara. Aslinda bu nefes alislari bu hali ile, cizgisiz ve mesafesiz, kalplerimizin derinliklerinde yasatmaya calisiyorduk. Sen de Tunc, insanlari bu gayretten, Atolye’nin tornasindan gecirdigin sureclerde alikoydun. Baska bir rahatlama ve mutluluk halini bizlere gosterdin ve gostermeye de devam edeceksin Insallah.
Birisi bizi guldurdugunde Allah da seni guldursun deriz ya; sen de iste oyle bizi mutlu ettin, verdin karsiliksiz, almadin geriye muhabbetsiz ya; Yaratan da seni mutlu etsin, istedigin tum yasam enerjisini ve mutluluklari sana versin ve muhabbetini ve hos sohbetini bizlerden eksik etmesin, nice mutlu yillara…
Tutkular karşılıklı. Nice seneleri kovalamamız dileğiyle.
Tunç Bey dilerim insanı motive eden yazılarınız hiç bitmez ve biz de heyecan tazelemeye, feyz almaya devam ederiz…
Paylaşımlar için teşekkürler, nice yazılara, nice yıllara…
Sevgi ve Saygılarımla.
Fikir Atölyesi, beni her türlü etkileyen bir atölye, oluşum. Umarım bu bebek bir gün ölmek zorunda kalmaz, her zaman yaşar.
Tebrikler…
Esas, sen ve dolayısıyla Fikir Atölyesi iyi ki varsınız.
“Cesaretin en büyük düşmanı ‘korkuyu’ yenmenin sırrı ise yine içimizde.” demişsin yazında, çok doğru. Zaten “cesaret korkunun yokluğu değildir. Tehlikeye rağmen, korkuya ve ümitsizliğe rağmen adım atmaktır.”
Bence sen de istediğin ve tutkuyla inandığın her konuda son derece cesursun.
Tutkuyla yaptığın işlerden “yaşadığını” hissettiğini ve bundan da büyük bir zevk aldığını zannediyorum. Konfiçyus’a inatla;
Konfiçyus’a sormuşlar insanoğlunda sizi en çok şaşırtan şey nedir diye?
“İnsanoğlu para kazanmak için sıhhatini verir, sonra sıhhatini kazanmak için parasını verir. İstikbali düşünürken insanoğlu, yaşadığı günü unutur. Böylece ne bugünü yaşar, ne istikbali. Aslında ölüm yokmuşçasına yaşarken; yaşamamış gibi ölürler.” demiş..
Yaşadıklarını, düşüncelerini, olayları yorumlayışınla bizlere hep bunu anlatmaya çalışmıyor musun zaten?
Tebrikler…