Evrenin, dünyanın ve doğanın bizi ciddi anlamda ‘umursadığından’ olsa gerek ki, mucizevi bir şekilde yaşama göz açıyor ve bugün hala nefes alabiliyoruz.
Peki ‘biz’ bu hayatta neleri umursuyoruz?
Veya bizi kimler umursuyor?
Neden?
Uzunca bir süredir var kafamda bu ‘umursamak‘ konusu. Hal böyle olunca da denk geldiğim herkeste “bu kişi hayatında gerçekten neleri önemsiyor, neden?” sorularına yanıt ararken buluyorum kendimi. [Hem de onlara pek çaktırmadan!]
Dr. Patch Adams, “Bir hastalığa karşı savaşacaksak, önce gelmiş geçmiş en kötü hastalık olan ‘umursamazlıkla’ savaşalım” demişti bir keresinde. Gerçekten de çağımızın en büyük hastalığı -geçtim dünyayı, doğayı- çevremizde olup bitenlere ‘kayıtsız kalmak’ olmalı.
Hadi olup bitenleri de geçtim, nasıl oluyor da bir insan onu yürekten sevip, kendisine hakettiğinden bile daha fazla değer verenleri yok sayabiliyor? Ve en şaşırtıcı olanı; bu umursamazlık nasıl oluyor da zaman zaman ona ‘zafer‘ olarak geri dönebiliyor?
‘Bir kişiyi umursamak nedir’ diye kendime sorduğumda, ilk aklıma gelen kavram ‘önemsemek’ oluyor. Veya aldırış etmek… Önemseyip değer verdiğin kişinin ne hissettiğini hissetmek, onu olduğu gibi kabul edip, daha iyisi için birlikte adım atmak gibi şeyler…
Önce bazı sorularım var:
– Umursamazlık denen şey doğuştan mı gelir?
– Yetişme döneminde yaşanılan deneyimlerin -gördüğü ilgi ve sevginin- etkisi nedir?
– Umursamak sonradan öğrenilebilir mi?
– Umursamaz kişilerin -az sayıda da olsa- umursadıkları şeylere olan ilgisi nereden gelir?
– Vurdumduymazlık bir güç göstergesi midir?
– Umursamaz insanlar gerçekte daha mı mutlu?
– Başkasını umursamak, umursanma ihtiyacından mı kaynaklanır?
Bu kişilerde dikkatimi çeken bazı davranış ve söylemler ise şunlar:
– Pek soru sormuyor, genelde dinlemede kalıyorlar.
– İlgi alanları fakir, hedefleri günlük. Tutkuları yok.
– Merak ve öğrenme becerileri limitli.
– Kendi çıkarlarını her şeyin üzerinde tutuyor, bencilliğin kralını yaşıyorlar.
– Umursar göründükleri anlar ‘istediklerini elde edene kadar’. Sonra gerçek kişiliklerine geri dönüyorlar.
– Değer bilmiyor ve sahip oldukları hemen her şeyi kaybetmeyi göze alıyorlar. Kendilerini çok seven kişileri bile… En azından dışarıya verdikleri algı bu; sen gidersin başkası gelir!
– Takasız, dertsiz gibi dursalar da, iç dünyalarında anlık patlamalar yaşıyorlar ancak yine de ‘reset’ becerileri çok gelişmiş durumda.
– Umursar göründükleri kişiler içinse en büyük motivasyonları; ‘belki bir gün işim düşer!’
– En çok kullandıkları söylemler: hayırlısı, bana ne, salla gitsin, hallederiz, bakarız, rahat ol, her şey olacağına varır, yapacak bir şey yok…
Umursamaz tavır takınanların -kısa süreliğine de olsa- bir cazibe merkezi olma durumları var gerçekten. Gizem ilgi çekiyor çünkü. Karşısındaki insanın onu merak etmesi, çözmeye çalışması, kendisi için “bana ilgi duyuyor” dedirtmesi egoya iyi geliyor!
Umursayan kovalayan, umursanan ise kaçan oluyor. Kaçanın değere binmesi umursamazlığa pirim verince, kişi daha da çok umursamaz oluyor. [Zincirleme reaksiyon!]
Umursayan ‘vazgeçmekte’ zorlanıyor. Çünkü o, başta aldığı umursama kararının doğru olduğuna tüm dünyayı inandırmak istiyor!
Oysa kovalama durumu genelde, başta kişiye fiziksel olarak çekici gelen kişiler için oluyor. Ancak kaçanın içi boşsa ve gizem bittiğinde umursanma da biteceği için o; “dün yoktu, yarın da olmaz, bu onun kaybı” gibi reset’lerle kendini kolayca avutuyor. Gerçekten de esasında onun gaza geldiği durum, baştaki o kovalanma sürecinin kendisi.
Aradaki bağlar sağlamsa ve en azından taraflardan biri geri adım atmayı becerirse, o zaman bir şans daha doğuyor. Ancak bu sefer de kaçan; “bak işte beni çok seviyor, o bensiz yapamaz” diyebiliyor! Daha çok acı çeken öğrendikleriyle, kayıtsız kalan da kendi üretip inandığı mazaretleriyle devam ediyor hayatlarına.
Önceki nesillerin etkisi var mıdır bilmem ancak yetişme döneminde yaşananların, kişinin “umursama yeteneğini” derinden etkilediğini düşünüyorum. Aile, yakın çevre, öğretmenler, ilk sevgililer… Genç yaşlarda gördüğün sevgi ve ilgi türüyle, sen de ‘neyi, ne kadar umursarsan mutlu olursun’ tarifi yapılıyor bilinçaltlarında.
Bu tarifi sonradan sarsmaya yetecek en güçlü iki şey ise; ‘çok sevdiğin birinin kaybı’ ve ‘aşk’ olmalı. Ölümün tokadı sarsar gerçekten de, ancak geç kalınmıştır. Aşkın ise bu konuda eli çok güçlü. Hele bir de bugüne kadar kaçan artık kendisini umursanmaz koltuğunda bulursa! [Laf aramızda, o kimseleri takmayan nicelerini gördüm, gönlünü kaptırdığında köpek olan!]
Deneyim kazandıkça insan, ‘değiştiremeyeceğini’ anladığı şeyleri daha az umursamayı da öğrenir oluyor. Bu sanırım stres için de iyi bir şey. Zaten diğer türlüsü “takıntılı” olmayı beraberinde getiriyor ki, o işte gerçek bir ömür törpüsü. Aşk için bile olsa bu, izin vermemek gerek. [Demesi kolay!]
Emin olduğum bir şey varsa, o da; kimseyi takmaz görünen insanların esasında en fazla ‘ilgi’ye muhtaç kişiler olması. Onlar sadece ilgi çekme yöntemini böyle bulmuşlar!
En yakınlarımız ve bizi en çok sevenler ise… Onlardaki gönül kredimiz hiç azalmayacak sanıyoruz ve ne tuhaf ki onlar zamanla ‘en az’ umursadıklarımız oluyor. Oysa bu hayattaki pek az kişi bizi onlar kadar sevecek ve yanımızda olacak. Ve -aile dahil- hiç bir ilişki karşılıklı beslenmediği sürece büyümüyor.
Derim ki kısaca; umursamak içten merak etmektir. Seni merak etmeyeni, sen de yok say! Bunu sanırım becerebilmenin yolu da, keyif alarak yaptığımız diğer konulara odaklanmak. Geri kalanını beynimiz zaten zaman içinde halledecek. [Hem bakarsın bu sayede belki kovalanan da olursun!]
Değer bilmek gerek de, o değeri sadece hakedene vermeli. Çünkü yürekten umursayan birinin her zaman yapabileceği bir şeyler var bu hayatta.
Yorumlar 36
Çok aydınlandım. Harika bir yazı. Emeğinize fikrinize sağlık
Umursama konusu ancak bu kadar kısa ve güzel anlatılabilir.
Çok güzel. Elinize sağlık.
Henuz yakin zamanda Umursamayanin gazabina ugramis biri olarak bu yaziyi okumak sans olmasa gerek. Google amcaya umursamazlik diye haykirinca bu yaziyi okumaya hak kazandim.
Cok iyi tespitler. Yasamayanin anlayacagini sanmiyorum. Umursuyorsan vicdanlisindir. Affetmeyi biliyosundur.
Bu yaziyi yazanin , umursamazlara umursamayi ogretmekle ilgili calismalarinin oldugunu dusunuyorum.bu umarsiz kisi hayat arkadasi olacakken yan cizen biriyse, inanin ona umurlu davrandigin icin kotuluk yaptigini dusunmek, ilerde herkese boyle kolayca nankorluk yapabilecegi hakkini vermis gibi hissetmek, intikamdan öte, yine vicdanli insanin işi. Zira bunu anladiginda cok gec olacak. Aciyor insan. Gercekten cok yazik. Kendini herzaman yalanlarla bencillikle kurtarabilecegini saniyor. Bilmiyor ki bu yontemler yalnizca karsinda bir umursayan varsa işe yarayacaktir.
Umursamak ile umursamamak insanın egosu ve kendini koruma duygusuyla ilgili bişey. diyemezsiniz ki umursamaz insanlar herşeyi umursamıyor yada sizin deyiminizle “Bu kişilerde dikkatimi çeken bazı davranış ve söylemler ise şunlar:
– Pek soru sormuyor, genelde dinlemede kalıyorlar.
– İlgi alanları fakir, hedefleri günlük. Tutkuları yok.
– Merak ve öğrenme becerileri limitli.
– Kendi çıkarlarını her şeyin üzerinde tutuyor, bencilliğin kralını yaşıyorlar.
– Umursar göründükleri anlar ?istediklerini elde edene kadar?. Sonra gerçek kişiliklerine geri dönüyorlar.
– Değer bilmiyor ve sahip oldukları hemen her şeyi kaybetmeyi göze alıyorlar. Kendilerini çok seven kişileri bile? En azından dışarıya verdikleri algı bu; sen gidersin başkası gelir!
– Takasız, dertsiz gibi dursalar da, iç dünyalarında anlık patlamalar yaşıyorlar ancak yine de ?reset? becerileri çok gelişmiş durumda.
– Umursar göründükleri kişiler içinse en büyük motivasyonları; ?belki bir gün işim düşer!?
– En çok kullandıkları söylemler: hayırlısı, bana ne, salla gitsin, hallederiz, bakarız, rahat ol, her şey olacağına varır, yapacak bir şey yok?
Umursamaz tavır takınanların -kısa süreliğine de olsa- bir cazibe merkezi olma durumları var gerçekten. Gizem ilgi çekiyor çünkü. Karşısındaki insanın onu merak etmesi, çözmeye çalışması, kendisi için ?bana ilgi duyuyor? dedirtmesi egoya iyi geliyor!
Umursayan kovalayan, umursanan ise kaçan oluyor. Kaçanın değere binmesi umursamazlığa pirim verince, kişi daha da çok umursamaz oluyor. [Zincirleme reaksiyon!]
Umursayan ?vazgeçmekte? zorlanıyor. Çünkü o, başta aldığı umursama kararının doğru olduğuna tüm dünyayı inandırmak istiyor!”
bunlar yanlış izlenimler
Umursamak Her insan icin olan birşey
İlgisini çeken herhangi bir olayı herkes umursar . Ama sizin deyiminizle umursamaz insanlar hayatta hiç birşeye ilgi duymaz ve bilgileri kıt kalır …..
Kısacası insan kendi iç dünyasını korumak için veya ilgi alanına girmediği için olayları yada kişileri umursamaz görünebilir. ve herkesin içinde olağan birşeydir.
Reklamları izlerken işinize yaramayan bir objeyi ne kadar umursadığınızı düşünün ve reklamı değiştirme sebebinizi bir düşünün….
Kendimden sanki bir parça hissettim bu bölümde tunç. Yine sanki hissettim içimde o evhamı ve yine sanki o aynı kajmeranı. Çok iyi geldi çok. Şimdi bir şeyler karalama vaktidir kaçmadan. Selametle..
Gerçekten etkileyici ve içinde bulunduğum duruma çözüm oldu bu yazınız. Tesadüfen Güven Borça’nın sitesine girdiğimde okudum yazdıklarınızı Tunç bey, kaleminize sağlık.
Umursamama gibi bir lüksümüz yok bence hayatı ne kadar iplemiyormuş gibi yapsakta aslında herşey aklımızın bir köşesinde bizi tırmalıyor.
Yazınızı çok beğendim,teşekkürler.
tunç abi düşünen beynine sağlık çok güzel olmuş ama @umursamazın teki de doğru söylüyo, galiba en iyisi ortayı bulabilmek dengeyi bulabilmek diye düşünüyorum.
Eksik yönleri olsada tespitler güzel, teşekkür ederiz
Doğuştan gelen bir şey değil bence. Hayat sizi yönlendiriyor. Ha şunu da yaşayabilirsiniz. Bir şey sizin için çok önemlidir, üzerine çok düşünürsünüz, düzeltmek için kafa yorarsınız ama olmaz. Bir noktadan sonra pes edersiniz. Pes ederken de sadece o şeyi değil hayatınızdaki çoğu şeyi umursamaz olursunuz.
***NOT***: “şey” diye bahsettiğim şeyi sadece bir kişi ya da nesne olarak algılamayın :)
umursamazlık, sanki biraz da doğuştan sahip olduğumuz insani bir dürtü gibi geliyor bana.
hani çok hoşlandığın biri vardır da, onu görünce görmezden gelirsin, sanki o yokmuş gibi davranırsın, beden dilin “umrumda değilsin” mesajları yollar; ama bir taraftan da için içini yer… bilmiyorum; belki de yaşadığımız toplumun değer yargılarına göre sonradan öğrendiğimiz bir davranıştır bu: “sevdiğini belli etmek zayıflık göstergesidir” gibi…
dozunda ve kontrollü kullanıldığı vakit, canımızı sıkan olaylardan bizi koruyan psikolojik bir savunma mekanizması görevi görebilir; fakat insani ilişkilerde, kibirli, kendini beğenmiş algısı yaratmamak ve yalnız kalmamak için pek de başvurmamak gerekiyor galiba…
Pingback: Ne Umursamazlar Gördüm | eblogcu.net
Umursayabilmenin bir insanın gençken yahut çocuklukta yaşadığı şeylerle yakından ilişkili olduğunu düşünüyorum.
Bununla birlikte çok derin ve ağır bir şeyler olmadıkça, yaşananların faturasını kendisini umursayan kişiden ego tatmini eşliğinde çıkarabilmek ciddi bir kişilik problemi. Bir noktadan sonra bunu idrak edip bir şeylerin ayırımını yapabilmeli insan. Birini ya da bir şeyi umursayabilmek bu tip insanların çoğaldığı bir zamanda kıymetli ve bir o kadar can yakıcı:)
Aynı tespitleri yapmama yardım edecek insanlar tanıdım maalesef. Şanslı mıyım bilinmez.
Bu güzel yazı için teşekkürler..
“Çünkü yürekten umursayan birinin her zaman yapabileceği bir şeyler var bu hayatta.”
güzell demişsin abii :)
sayfanı ve seni yeni tanıyorum. mükemmel yazılar içinden çıkamıyorum. oku oku bitmiyo. defter aldım ortasını fazla olanından. yazılarından öğreneceğim çook şey var anlaşılan. not ala ala gidiyorum :)
sağlıcakla kal…
bu yüzden mi umursamadığım insanlar peşimi bırakmıyorlar? saçma.. çünkü ben asla onların düşündükleri kişi değilim! yalnızlık özgürlük, insanlarsa ayak bağı benim için. o yüzden bence de
de umursamaz insanlar da rahat bir nefes alsın.
ya da bizim gibi
çünkü asıl siz – her seye değer veren, sevgi dolu insanlar – sizi pışpışlamadığı için insanları küçümsüyorsunuz!
Tunç yazın çok tutarlı. Merak ediyorum psikolojiyle falan mı ilgileniyorsun ?
Harika bir yazi. Son aylardir nelerden gectim, neler atlattim bu umursamak yuzunden.
Bence herkes hem umursayan hem de umursamayan durumuna dusebilir. Fakat yetistirilis tarzina gore ve maalesef fiziksel gorunum avantajiyla (kisinin piyasa degerini etkilemesi uzerine) bazi kisiler, digerlerinden daha uzun sure umursamaz konumunda olabilirler.
Kacan kovalanir’in analizi olmus bu, ve akilli davranmak isteyen herkes kacmaya baslarsa karsilikli sevgi imkansiz olur. Peki bu durumda ne yapmak lazim? Umursayanlar olarak toplanip sadece birbirimize asik olup, umursamayanlari dislarsak onlari da tarafimiza cekeriz gibi geliyor.
Ama insanoglu’nun devreleri bi kere yanlis baglandigindan bu utopya ise cogu zaman sIkIcI olarak nitelendirilecektir. Ondan basa gelen cekilir deyip hepimiz siramiz geldiginde umursanmayinca cezamizi veya odulumuzu toplayacagiz.
Bu tarz duygulari tattirip insan oldugumuzu ve her zaman mantikli olamayacagimizi bize hatirlatan umursamazlarin da bir katkisi oldugunu gormeliyiz bence.
bugun basimdan gecenlerden sonra ustune bu satirlari okumak… Dejavu oldum…
Açık ve Net …Ben ağladım …neden bunu kendimize yapıyoruz ki ….Çok kızdım şimdi :(
Bence de aldığı, alabildiği sevgi ve ilginin etkisi büyük.. Umursanma ihtiyacına duyulan özleme de katılıyorum.. Kayıtsızlık bana çok şey öğretti, farklı öğrenmelere de açığım elbette.. :) Umursandığını, sevildiğini bilmek çok güzel, güzellikler olsun.. Sevgiler..
cok sey ogrendim
Diğerlerinden Farkımız Nedir?
Her gün yeni insanlarla tanışırken bizi, diğerlerinden ayıracak ya da yanımızdaki insanı bizim için önemli olduğunu göreceğimiz, işiteceğimiz ve hissedeceğimiz özelliği ne olabilir ki! Tabi ki umursanmak. Diğer bir deyişle önemli ve değerli olduğunu hissetmek = hissettirmek.
Bu da gerçek duyguları göstererek olabilir. Saçma sapan güç oyunları yaparak, akıl karıştırıp bulandırarak olmaz. Duyguların en güzeli ve kalitelisi verdiğimizi alabilmektir ya da bize verileni dönüştürebilmek.
Bilinçaltı bizi yanıltabiliyor çünkü bilinçaltı sadece söyleneni olduğu gibi alır. Doğrusu, eğrisi, yanlışı yok. Söylediğin her sözü bilinçaltı değiştirmeden alır ve kaydeder tıpkı bir ses kayıt cihazı gibi. Sonra da gerçekmiş gibi oyunlar oynar. Tıpkı bildiğimiz şeyleri reddederken ‘umursamıyor aslında umursamayan insanlar daha çok umursar’ gibi.
Bilinçaltı + bebeklikten başlayarak bulunduğumuz ortamda gördüklerimiz, işittiklerimiz ve hissettirilenler = Davranışlarımız ve sürekli aynı davranışlarla oluşan kalıplar, alışkanlıklar…
Yazınıza yorum yapmaya son anda karar verdim.
Yazınızı okurken kendimden çok şey buldum. Ama bu onları önemsemediğim anlamına gelmiyor diye düşünüyordum, hatta çok fazla önemsememe rağmen bunu gösteremiyordum. Demek ki dışarıdan farklı görünüyormuş.
Ne yazık ki eleştirdiğiniz olguya kısa bir dönüş yapıp, oluşumuna neden olacak cümleler kullanmışsınız “Derim ki kısaca; umursamak içten merak etmektir. Seni merak etmeyeni, sen de yok say” Etrafında çokça umursamaz insanla karşılaşan, belli bir süreden sonra umursamaz olabiliyor. Hatta oluyor da… Farkında olanlar bile çözümü onları siz de umursamayın diyorlar. Herkes birbirini umursamazsa, umursanmayacak kimse kalmaz. Kısır döngü…
Farkında olmadan da olsa herkes aynı hayatı yaşıyor dünyada. Değişen sadece biçim…
Eline sağlık Tunç abi, umarız bu sene geleneksel buluşma gerçekleşir.
“Umursamayan aslinda en cok umursayandir ve ilgiye ihtiyaci olandir.”
Galiba beni en derinden vuran cumle buydu.
Cevremdekiler beni umursamaz goruyor, ama bilmiyorlar ki ne kadar deger verdigimi, dusundugumu, ilgilendigimi… Disaridan degil de, insanin kendi kendini sorgulamasi durumu belki de bu umursamazlik denilen kavram.
Belki de butun bu dediklerim bir umursamazlik… -kime gore, neye gore…
Kaybedenler kulubune hoş geldiniz diye bitirseydin..
Tunç süpersin!
şu andaki yaşadığım durumu gayet özet geçmişsin.
Yukarda saydığınız özelliklerden biri hariç diğerleri bana uyuyor :)
Aslına bakarsanız problemin ben de farkındayım ama bir türlü bir şeyleri umursayan biri haline gelemedim. İstiyorum ama olmuyor. 1-2 kişi dışında arkadaşım yok. Facebook ta 300’e yakın arkadaşım var ama biriyle çevrimiçi olup sohbet etmemişimdir. Mesaj atarlarsa cevap veriyorum sadece. msn kullanıyorum ama sürekli çevrim dışı görünüyorum. Cep telefonunu sadece iş için kullanıyorum. Ailemle bile yabancı gibiyiz.
Böyle olmasını ben de istemiyorum ama umursamaz olduğunuzda bu durumu da umursayamıyorsunuz.
Bülteninize çok uzundır üyeyim, içinde bulunduğum durumdan olsa gerek, yazınızı keyifle okudum, çok teşekkürler. Sizin de zorlu bir aşk içerisinde olduğunuzu düşündüm şimdi. Başarılar dilerim :)
sanirim umursamanin seviyeleri var. insan olarak bence cevremizdeki iliski kurdugumuz herkesi belli seviyelerde umursamaliyiz. bu insana verilen degerin, acik bir kalbin, mutlu bir insan olmanin belirtisi bence.
umursamadaki dengelere gelince, evet seni umursamayani cok zorlamamak, seni umursayani da iyi tanimak dogru yaklasimlar.
cok yakinlarimiza ve aska gelince, iste en cok uzuntuler burada; kalp kirikliklari var- zira beklentiler sacildi mi ortalara gel de toparla.. sen kovala ben kacayim, sen dur ben gideyim.. beklentileri kafada minimuma indirip, rollere girmeden, herkes ne istedigini bilse ve yapsa her sey daha kolay olmaz mi!
evet biliyorum… bu en ideal durum olur.
‘Umursamayan aslinda en cok umursayandir ve ilgiye ihtiyaci olandir’ tesbiti cok yerinde olmus.
Egoist olmalarindan kaynakli umursamazlik karsisinda gordukleri talep haz yaratir. Merakli kisilikler uzerinde istediklerini yaptirabilirler, insanlari duygusal yonde yonetme kabiliyetleri gelismistir umursayanin meraki onun umursamamasi karsisinda. Ademin yasak elmasi etkisi yaratir. Ask da umursadigini cok gosterdiginde kaybedersin.
Umursamayanin aklindaki karisiklik, doyumsuzluk ve heyecan arayisi artar, umursayana karsi odaklanamaz, umursayani kaybettigini anladiginda takinti baslar ve o zaman o takinti ile bilincaltindaki umursamayi disari atar. Aslinda kendine guvenmediginden umursamazlik ortusunu ortunur.
Doyumsuzlugunu asamamasi umursamamaz tavir takinmasina, cikarci dusuncesi ise kopmamasina neden olur. İki durumda da acik kapi birakmasinda sadece kendini garanti altina alma dusuncesi yatar. Tekrar sansi kazandiginda kucuk oyunlar tekrar baslar.
Insanlari umursamak kisinin kendisini sevmesinden ve kendine saygi duymasindan gelir, kendini sevmeyen saymayan kimseyi sevip sayamaz, bu yuzden umursamazligi ortunur.
Özellikle şu sıralar kafamda gezdirdiklerimi kaleme almışsınız. Bu yazı vesilesiyle tanışmış olduk.
hiç birşey anlamadım. ali topu at. at ali topu. topu ali at, mantığıyla yazılmış sanki. belki de kafam baya yoğuun tam sindiremedim. emek için sağol.
Yaşadıklarımı okumaya hiç bu kadar ihtiyacım olmamıştı. Teşekkürler!
Mükemmel tespitler. Teşekkürler yazı için.
Ellerine sağlık.