5

Hayata Anlam Vermeye Çalışmak.

Ne ilginçtir, yeni yılın ilk gününde internette birşey ararken yıllar önce okuduğum ve bende iz bırakan ilk kitabın bilgilerine ulaştım wikipedia.org‘da:

Yabancı.’

Albert Camus’un 1942’de yayınlanmış belki de en ünlü kitabı, orijinal adı “l’Etranger”.

İşte aynı yerden aldığım Yabancı’nın felsefesi;

Etrafımızı çevreleyen evren de, toplum da anlamsızdır, saçmadır. Meursault’un bir hiç yüzünden bir insan öldürmesi de göstermektedir ki, bu boş, anlamsız evrende her şey insanoğlunun iradesi dışında cereyan etmektedir. Onun için de, o bu anlamsız dünyaya bir anlam, anlayamadığı olaylara da bir mantıki görünüş vermeye çalışmamalıdır. Zahmete değmez bu. Kişinin dünyaya gelişi gibi, dünyadan gidişinin de bir anlamı yoktur. Gelişini, dünya ne kadar kayıtsızlıkla karşılamışsa, gidişine de o kadar kayıtsız görünmektedir.

Bu anlamsız evrende, kişinin, özlemini duyduğu mutluluğu araması boşunadır. Mutluluğa erişmesine imkan yoktur. Aslında mutluluk, aldatıcı bir görünüşten başka bir şey değildir, hayat da öyle…

Kişi, ölüme mahkum edilmiştir ve ölüm düşüncesi ona bunalım vermektedir. Akıp giden zamanın kendisini sürükleyip götürdüğü ölüme karşı güçsüzlüğünü anlamaktadır. Kendisini bir kırılmaz çember gibi sıkı sıkı kavrayan her günkü hayatın bunaltıcı biteviyeliği içinde, bir otomat gibi, her gün belirli bir işi, belirli saatlerde, belirli biçimde yapmak zorunluluğunda oluşu, nihayet onu hayatın gerçekten bir anlamı olup olmadığı konusunda kuşkuya düşürmektedir. Ve kendisine böyle bir soru sormaya başladığı anda da kaderine karşı baş kaldırıyor demektir. Ama etrafını çeviren hayatına son vermesi bir çözüm şekli değildir ve zahmete değmez.

Ama tersine, bu hayata bir anlam vermeye kalkışacak yerde, onu gururla yaşamalı ve dünya nimetlerinden yararlanmalıdır. Bu hayatı yaşamak kişiyi daha bir yükseltecek, ona daha bir soyluluk kazandıracaktır. Bu da, evrenin anlamsızlığına karşı onun zaferi olacaktır.

Katılsam da hayatın otomatlığına sonuna kadar, katılsam da çok fazla mantık aramaya gerek olmadığına; katılmıyorum mutluluğun aldatıcı bir görünüş olduğuna.

Üstelik kalkışıyorum hayata da bir anlam vermeye.

Benimkisi ‘tutkuyla sevmek.’ Ne olursa, seni hayata ne bağlıyorsa. Hani derler ya ölesiye sevmek, içten; işte o. Ancak o zaman başkalarının değil ama, senin dünyan kalır sana kayıtlı.

Yorumlar 5

  1. Pingback: Yüzyıl Sonra Dünyada Bambaşka İnsanlar Yaşıyor Olacak | Eğitim Kütüphanesi ? Kariyer Planlama

  2. Pingback: Fikir Atolyesi Yüz Yıl Sonra Dünyada Bambaşka İnsanlar Olacak.

  3. Çağlar

    Bu kitaptan esinlenerek çekilmiş Zeki Demirkubuz’un “yazgı” adlı filmini izlemenizi tavsiye ederim.

  4. Seren

    Yabancı’nın ilk cümlesi bence kitabı okuduktan sonra kafanızda yaratmaya çalıştığınız felsefeyi özetliyor:

    ‘Annem bugün vefat etti. Emin değilim, dün de olabilir.’

    Nasıl bi umursamazlıktır! Kesinlikle çok özendirici…

  5. Burcu Yavuz

    Böyle bir evrende yaşamak ne demektir? Şimdilik geleceğe ilgisizlikten ve verilmiş olan herşeyi tüketmekten başka hiçbirşey… Yaşamın anlamına inanmak herzaman bir değerler basamağını varsayar, seçmeler, yeğlemeler varsayar. Uyumsuza, inanç tanımlarımıza göre bunun karşıtını öğretir. Ama bu konu da üzerinde durulmaya değer…

Düşünceni Paylaş!

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir