Galatasaray; Türkiye’nin yurt dışındaki en başarılı futbol takımı, UEFA ve Süper Kupa sahibi ve Avrupa’da çok az sayıda kulübün başarabildiği bir şeyi yapıyor ve bu sene onuncu kez Şampiyonlar Ligi’ne katılıyor.
Şampiyonlar Ligi; Avrupa’nın kulüpler düzeyindeki en önemli, en büyük futbol organizasyonu.
Ve Atatürk Olimpiyat stadı; olimpiyatların bir gün ülkemizde gerçekleştirme hayali ile yapılmış, geçen sene bu prestijli kupanın finaline Liverpool-Milan maçıyla ev sahipliği yapmış, 75 bin koltuklu Türkiye’nin en dev stadyumu!
Uzunca yıllar Galatasaray?ın maçlarına kombine kart alan, hemen her maçına giden, lisanslı ürünlerini satın alan ve aynı zamanda kongre üyesi bir taraftar olarak Salı gecesi bir kez daha Galatasaray?lı olmaktan hiç de haz almadım. Evet bir kez daha diyorum çünkü, en büyük rakibimizin dünya standartlarındaki stadına biz yıllarca Ali Sami Yen gecekondusundan hep imrenek baktık? Lisanslı ürün çeşitliliği ve satış stratejilerini (geçtim daha iyisini) kopyalayamadık dahi. Lobi faaliyetlerini anlayamadık?
Geçmiş senelerde ?Ali Sami Yen artık kullanılamaz halde ve yıkılacak? dendi ve Olimpiyat Stadı atıl kalmasın diye Galatasaray?a teklif edildi. Biz de ayrıldık hüzünlü bir şekilde unutulmaz anılarımız olan stadımızdan, hatıra olsun diye bir de stadın tuğlasını satın aldık. Her maç bir mecera İkitelli?ye yolculuklar başladı, saatlerce yapılmamış yollarda kalarak, eziyet çekerek. Buraya seyirci çekemeyince Galataray Ali Sami Yen?i yıkmaktan vazgeçip, eski açık tribünü yeniden inşa etti, biz de döndük yenilenmiş(!) mağbetimize. Rengi az biraz kızarmış bir şekilde tuğlamız hala evimizin en güzel köşesinde durmaya devam ediyor.
Sonra biz tekrar Ali Sami Yen?de maçlarımızı izlerken, 16 ay önceki Olimpiyat Stadındaki Şampiyonlar Ligi finaline gitmiştim, çekine çekine. Öncesinde verilen ?tüm sorunlar bitti? benzeri tüm demeçleri yalanlarcasına, yollardaki eziyet hiç de azalmamıştı ancak, stad içi organizasyon muhteşemdi. Unutturmuştu çektiklerimizi.
Ve bu sene? Doğal olarak Ali Sami Yen UEFA kriterlerine uymayınca, yine bize gözüktü İkitelli yolları. Ancak bu sefer, geçen senelerden daha da bir iddialı konuşuyordu yetkililer. Trafik sorunu kalmadı, çile bitti beyanatları geliyordu Belediyeden ve Galatasaray Kulübünden.
Bakın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve Galatasaray Başkanı Özhan Canaydın Bordeaux maçından önce ortak basın toplantılarında neler dediler:
Kadir Topbaş: ??Göreve geldiğimizde stadın bir çok sorunu vardı. Şampiyonlar Ligi final maçının ertelenmesi dahi konuşuluyordu. Biz tüm gücümüzle bütün sorunları hallettik. Bu hem bizim şerefimizdi, hem İstanbul?u tanıtmak için çok önemli bir fırsatı kaçırmak istemiyorduk. Başaramasaydık, diğer organizasyonların önünü keserdik. ?İstanbul bunu başaramıyor? denirdi?. Dünyanın hiç bir yerinde bir stat 45 dakikada boşalamaz. Biz maçlarda bunu başaracağız. Metro buraya gelmeye başladı. Kazı başladı. Yapılan işler az değil. Önemli olan bunun sonucunu alabilmek. Burada Galatasaray maçlarını oynayacak, inşallah diğer bütün takımlar da önemli maçlarını burada yaparlar. Statta hiç problem kalmadı. Biz bize düşeni yaptık. Artık insanlarımızdan kurallı davranışlara uymasını, centilmenliği elden bırakmamasını istiyoruz.’?
Canaydın: ??Şampiyonlar Ligi maçlarımızı Ali Sami Yen Stadı?nda oynayamayacağımız için, hem buraya yapılanları göstermek hem de Galatasaray?a faydası olduğu için buraya geldik. Hedef koyduk, 3 maçta 200 bin taraftarı buraya getireceğiz. En fazla 45 dakikada getireceğiz, aynı dakikada dağıtımını yapacağız. Hiç kimse sıkıntı çekmeyecek.? Canaydın, UEFA Şampiyonlar Ligi?ni yöneten aynı ekibin, aynı organizyonu Galatasaray?ın bu sezonki Şampiyonlar Ligi maçlarında yapacağını dile getirdi. ??Milli takım bu stadı istemiyor’? denilmesi üzerine Özhan Canaydın, ??Bu milli takımın kararıdır, inşallah 3 maç sonra onların da kararı değişir. Marsilya stadında 365 gün rüzgar eser, futbol oynanır, bütün takımlar buna alışır. İnşallah diğer kulüplerimiz de Olimpiyat Stadını değerlendirecektir’? dedi.
Peki ya gerçekler: ?Yine kandırılmıştık!? Eziyette, çilede en ufak bir azalma yoktu. Yine saatlerce yolda kaldı taraftarlar. Muhteşem bir ticari zeka örneği gösteren yönetim 3 maçlık kombine biletleri çıkarıp bunları önceden satıp, parayı hiç bir şey göstermeden almayı bilmişti oysa. Hedef üç maçta 200.000 kişi!
75 bin kişilik stadta ilk yarı 55 bin kişiye oynandı. İkinci yarının ortalarına doğru doldu stad: 70 bin kişi. Yaklaşık 5 bin kişi de ellerinde biletleri olduğu halde saatlerce yollarda kalıp, maça giremeyip geri dönenler.
Biz geçen senelerden tecrübeli olduğumuz için erken çıkmıştık yola. Saat 5.30?da stad yakınlarında bir restaurant?da tüm ekiple buluştuğumuz için maç başlamadan önce de yerimizi almıştık. Ancak ona rağmen aracımızı park ederken, kapılardan içeri girerken, koltuklarımızı bulmaya çalışırken yaşadıklarımıza girmek dahi istemiyorum. Yine tecrübeliyiz ya, maç bitmeden 10 dakika erken stad dışında, arabamızın içinde olmamıza rağmen, TEM?e çıkabilmek 1.5 saatimizi almıştı.
Osman Tamburacı bakın nasıl yazmış:
?Ey koca Galatasaray!?
Şampiyonlar Ligi tarihinde hiç bu kadar ?sorunlu ve sorumsuz? hale düşmemiştin?
Takım kurmakta zorlandın?
Olimpiyata giderken perişan oldun!
Fransızlara top yekun rezil olduk!
Üstüne üstlük galip de gelemedin.
Amaç doğrudan doğruya taraftardan para koparabilmekti, kopardın rahatladın?
Ama ya vicdanlar?
?200 bin bilet Avrupa?yı titret? dedin.
Vicdanları titrettin?
Bu taraftar perişan oldu?
Yollarda hepsiyle tek tek konuştum? Ağlıyorlar?
Değil çektikleri eziyet için, ellerinde biletlerle dışarıda kaldıkları için?
Yollarda üç saat sürünüp, maça yarım saat geç gelenler ?kapılar? kapandı denince deliye döndüler?
İlgili arıyorsun ?bir Allah?ın kulu yok!?
Taraftar, çektiği eziyete yanmıyor?
Galatasaraylı olarak; biz gün gördük? Bu perişanlık bize yakışmıyor, diyorlar.
Biz Avrupa kaldırımı çiğnedik?
Biz Başkanımız ?gel? dedi geldik?
Hata mı ettik, diyorlar.?
Bu arada UEFA?nın Belçikalı gözlemcisi Alain Courtois, Galatasaray-Bordeaux maçından sonra raporuna ?Bu statta maç oynanmaz? diye yazdığı söyleniyor!
Sonra bakın 5 gün önce el ele basın açıklaması yapanlar topu nasıl birbirine atıyor.
Canaydın der ki: ?Yaşanan sıkıntılar nedeniyle taraftarımızdan özür diliyoruz. Biz maç öncesi yetkili makamların bize ilettiği ifadeleri taraftarımıza naklettik. Ama kulübümüzün yaşananlarda sorumluluğu yok. Ali Sami Yen Stadı?nın UEFA?nın standartlarına uymaması nedeniyle Atatürk Olimpiyat Stadı?nı tercih etmek durumunda kaldık.?
Bu da Topbaş?ın değerli açıklaması: ?Biz o bölgeye olması gereken karayolu altyapısını sağladık. Bu yönde bir problem yok. İlerisi için buraya metro yapılması gerekiyor. 42 ay sonrasına göre planlar yapıldı. Metro buraya gelecek, bu artı bir çözüm daha sağlayacak. Saat 20.30 itibariyle ağır yük kamyonlarının TEM Otoyolu üzerinde olduğunu gördük ve şaşırdık. Çünkü bunların girişi saat 22.00 olmalıydı. Gerekli yolları, altyapıyı bitirdik. Bizden taraf bir kusur yok. Yönlendirme ve kullanım açısından eksiklikler var. Bunu da Sayın Valimiz değerlendirecek. Vatandaşlarımızın çıkış için kestirme yolları kullanması, park çıkışlarını kullanmadan park bariyerlerini aşarak farklı yollara girmesi nedeniyle tıkanıklıklar yaşandı. Yönlendirme tabelaları çok iyi değildi, onu gördüm. Kullanılan 200 İETT otobüsünün yetersiz olduğunu gördük.?
İstanbul Valisi Muammer Güler de der ki: ?Yönlendirmede eksiklikler oldu. Alternatif yol da kullanılmadı. Stat, 8 dakikada boşalmasına rağmen taraftarlar bu bölgeden bir türlü ayrılamadı. Toplu taşıma araçlarını kullanmaya ağırlık vermekte yarar var. Bunu sadece trafikçilere yıkmamak lazım. İlgili yerlere yazı yazdım. Kim nerede hata yaptı öğreneceğim. VIP için yollar kesilmedi. G. Saray kulübünden biletler üzerine yapıştırılacak stickerlerla ilgili yönlendirme talep edeceğim.?
Belediye başkanı, vali, kulüp başkanı? hepsi haklı! Eziyeti çeken taraftar. Herkes koltuklarında oturmaya devam ediyor, edecekler de. Burası Türkiye.
aslanlar.com imzasıyla yayınlanan Müşteri Şikayeti başlıklı yazı herşeyi çok iyi özetliyor esasında:
?Geldiğiniz günden itibaren yararlı hiç bir iş yapmadığınız gibi sürekli olarak aldatılmaktan yorulduk. Söz verip yapmadığınız icraatları saymak istesek sayfalarca yazı yazmak gerekir.
Basın toplantıları yapıp, basını da yanınıza alarak şovlar yapıp Atatürk Olimpiyat Stadının ne kadar da hazır olduğunu gösterdiniz. Müşterilerin hiç bir problem çekmeden nasılda kolay maça gelip gideceklerini anlattınız. 3 maçta 200 bin taraftar sloganı attınız, tüm ?sporseverleri? maça gelmeye davet ettiniz.
Gene hata ettik, size inandık. Galatasaray?lı büyüğümüzdür dedik sözlerinize kandık.
Rezaleti bilmiyoruz Şeref Tribününden izleyebildiniz mi? Diğer Lig takım başkanlarını ağırlamakla ve Klüpler Birliği Başkanlık görevinizi ifa ederken, yollarda çekilen cefaların raporu bilmiyoruz size ulaşdı mı?
Müşterilerinize hizmeti bırakın, artık eziyet çektirtmeye başladınız. Bu maç için verilen tüm sözler kasaya girecek kombine kart satışı içindi ise bu, müşteri ne yapar yapar o miktarı hibe ederdi, bunca eziyet çekmesine gerek yokdu.
Hepiniz profesyonel işverensiniz. Bilirsinizki bu kadar kötü yöneten, müşteriye bu kadar kötü davranan hiç bir yönetici makamında duramaz, durmamalı.
Bu ?şirketin? hayrı için, müşterilere hizmet için lütfen gidin.?
Galatasaray?ın yöneticilerinden Fatih Gökşen de adeta dalga geçiyor müşterileriyle, yani taraftarlarıyla: ?Taraftarlarımız yönetime ve futbol takımına, yoldaki çektiği eziyetten dolayı küsmesin. Bu maçı unutalım. Önümüzdeki Beşiktaş maçı çok önemli. Derbi maçı oynayacağız. Ona konsantre olalım. Taraftarlarımızı Ali Sami Yen Stadı?na ve salı gününü unutmaya davet ediyorum.?
İşte size bir Galatasaray taraftarı olmanın ve şark zihniyetiyle yönetilen İstanbul?un Olimpiyat Stadında bir Şampiyonlar Ligi maç izlemeye çalışmanın dayanılmaz deneyimi.
Yorumlar 1
Bir Galatasaraylı olarak yönetimden ve yönetimin acizliğinden utanıyorum. Son yıllarda sanki Avrupa Şampiyonu olmuş bir takım değil de, insana daha çok İstanbul’a maç oynamaya gelen memleketinin takımının taraftarıymış gibi bir duygu yaşatıyor.
Yönetim değişmeli demiyorum. Profosyonellik hakim olmalı. İş bilen profesyoneller gelsin.