9

Yaratıcılık Başa Bela!

Yurtdışındaki meşrubat makinalarını buzdan yapılmış para ile kandırma yaratıcılığını gösteren medar-ı iftiharlarımızı (!) duymuşsunuzdur.

Düşünsenize bu makinalardaki paraları toplama sorumluluğunda olan kişinin içine düştüğü durumu. Zorlama yok, kırma dökme yok, buz eriyip buharlaştığından arkada kalan bir iz de yok. Fakat hasılatta açık var. Ancak denetimler sıklaştırılınca, para haznesindeki ıslaklığı görünce anlayabiliyorlar durumu.

Bu da bazı beleşcilerin futbol maçlarına biletsiz girmek için buldukları yaratıcı (!) çözüm:

Giriş kapısındaki görevli polise telaşlı bir ifadeyle; “Memur bey çok acil bir durum oldu. İçeride maçı seyretmeye gelen kuzenim var; hanımını hastaneye kaldırdık, onu acilen alıp hemen hastaneye yetiştirmem lazım” deyip, ehliyetini rehin bırakıyor. Görevli de 10 dakika içinde geri gelmesi kaydı ile veriyor izni.

Beleşci hemen diğer kapıya koşup çıkıyor dışarı. Çıkarken kapıdaki polise “Abicim benim arabayı çekiyorlarmış, bir çıkıp bakabilir miyim?” diyor. Bu polise de diğer kimliğini bırakıyor. Çıkar çıkmaz ilk girdiği kapıya koşup; “Memur bey; Allah razı olsun ben kuzenimi buldum, diğer kapıdan çıktık. Ehliyetimi geri alabilir miyim lütfen?”

Ehliyeti aldığı gibi çıktığı kapıya gidip “Abicim ben araba işini hallettim çok sağol, kimliğimi alabilir miyim?” deyip kimliğini de alarak içeriye giriyor maçını seyretmeye.

Bunun gibi yanlış kanalize olmuş (hinliğe çalan) yaratıcılık örneklerini çoğaltmak mümkün. Birbirimize olan saygımız o kadar yıpranmış ki; ‘beleşciliğin kime ne zararı var’ diyen defans mekanizması giriyor hemen devreye.

İnsanın istediği zaman yapamayacağı birşey yok derler ya; doğru. İçimizde var esasında yaratıcılık potansiyeli. Bazen muzurluğun verdiği eğlencenin tadı, bazen de ekonomik kısıtların bizi içine aldığı durumlar bu yaratıcılığın çıkması için önemli itici güçler olabiliyor.

Bu potansiyeli içinde yaşadığımız toplum faydasına olacak işlerde gösterme motivasyonu ve etik anlayışına sahip olduğumuzda elde edilecek kazanç bir kutu kola veya maç biletiyle de sınırlı kalmayacak.

Heyecan ise aynı heyecan.

Yorumlar 9

  1. Pingback: » Msn Yasak. İnternet Yasak. Bak Sevgili Patronum! | KahkahaNet.Com

  2. Pingback: Msn Yasak. İnternet Yasak. Bak Sevgili Patronum! | Fikir Atölyesi

  3. jack sparrow

    ‘Bu potansiyeli içinde yaşadığımız toplum faydasına olacak işlerde gösterme motivasyonu ve etik anlayışına sahip olduğumuzda elde edilecek kazanç bir kutu kola veya maç biletiyle de sınırlı kalmayacak.

    Heyecan ise aynı heyecan.’

    Hiç bunları yapan adamların bu paragrafı okuduktan sonra neler düşünebileceklerini aklınızdan geçirdiniz mi? Bence ilk iş ileride buna benzer cümleler kurabileceklerini düşünüp bir çeşit gelecek korkusuna kapılırlar.

    Yaptıklarını harikulade şeyler olarak gördüğümü veya benim de onlardan biri olduğumu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Yalnızca onlardan istediğiniz şeylere bir bakın. Belki şu sıralar çok fazla haber programı veya film izliyorum ama “içinde yaşadığımız toplum faydasına olacak işler” deyince aklıma gelen şeylerle biletsiz maç izlemenin yolunu bulmayı karşılaştırıyorum da..

    Bence bırakın yaratıcılıklarını kafalarına göre kullansınlar.

  4. Arda

    Maç ve bekleme kuyruklarında yapılan cinlikler ancak Biz Türkler’in aklına gelir.

    Sıfır risk…

  5. Anonymous

    Harç yatıracağım zaman yapıyordum böyle bir pislik ben de.

    Bankanın önünde deli gibi sıra oluyordu. Kapıdaki görevli onar onar falan alıyordu içeri. Ben az önce benim bilgilerimde bi sorun çıktığını, gidip öğrenci işlerine sorup, sorunu hallettiğimi söyleyip giriveriyordum içerideki sıraya. Her dönem işe yaradı…
    tuyk.

  6. İLkTiM

    yazıya örnek bi olay, ne kadar doğru bilinmez. Forward mail olarak gelmişti bana:

    POLIS KAYITLARINA GEÇMİŞ KAYSERİDE YASANMIS GERCEK BIR HIKAYE

    Hırsızın biri, bir evin çatısına çıkmış ve anten kablosunu kesmiş.
    Evin reisi de tam TV’ye dalmışken yayın kesilince televizyonunu biraz kurcalamis, “bozuldu herhalde” diyerek yatmış.
    Ertesi gün işe gittikten sonra hırsız kapıyı çalıp adamın karısına,
    “Yenge, beni abi gönderdi,televizyon bozuk, alın da bir bakın dedi” demiş.
    Saf kadıncağız da televizyonu vermiş.
    Akşam adam eve gelip de televizyonu görememiş ve karısından olayı öğrenince dumura uğramış tabii.
    O hafta sonu balkonda keyif yaparlarken bizim hırsız aşağıdan ıslık çala çala onlara bakarak sokaktan geçmiş.
    Kadın hırsızı tanımış ve
    “Bak bey! Televizyonu çalan adam işte buydu!!” demiş.
    Adam bunu duyunca pijamalarla adamı kovalamaya baslamış.
    5 dakika sonra diğer hırsız adamın evine gelip, karısına “Yenge,ben polisim, abi hırsızı yakaladı. Simdi karakoldalar.Pantolonuyla, cüzdanını istiyor.” demiş ve kadın da vermiş normal olarak.
    Adam hırsızı uzun bir saat kovaladıktan sonra kan ter içinde eve dönmüş.
    VEEE yine dumur!
    Artık adam karısını ne yapmış bilinmiyor.

  7. Mehmet Ali Abbasoğlu

    Abicim insanlar artık o moda geçmiş nerde beleş orda yerleşş…

    Yazarımızın bir yazısında dedii gibi

    Do It Yourself

    için kullansak bu yaratıcılığı neler çıkar ortaya…

  8. Anonymous

    Sevgili Canan

    Marsa gitmek çalışkanlıkla alakalıdır. Süreklilikle alakalıdır. Kuralları vardır, maliyeti vardır. Kurallarına uyarsın, maliyetini karşılarsın ve gidersin… Gidip ne yapacağınla alakalı birseydir bu.

    Örneğin yüksek ihtimalle ben gerekli olan parayı versem, sen Marsa gene gidemezsin çünkü o kadar çalışkan değilsindir.

    Yaratıcılık ise daha farklıdır. Çoşkuyla alakalıdır, doğaya uyum ve onunla başa çıkabilmekle alakalıdır.

    Bir insan yaratıcıdır çünkü… Eğer ayakta kalabilmesi için, tutunabilmesi için bir imkanı yoksa yaratması gerekir. Doğanın insana verdiği en önemli özelliktir. Birşeyin yoksa ve sen olmasın istiyorsan yaratırsın. Kriz anında yada ihtiyaç anında şıp diye bir yol buluverirseniz. Bu özellik pankreas gibi körelirse, insan da hayattan körelir.

    Yazıda anlatılan hikayeleri uygulayan binlerce insan var. Ama yaratıcı olan yada (devamlı dalga geçilen) o meşhur Türk zekasına sahip olan ise sadece bir kişidir. O’da bu yöntemi bulan….

    Diğerleri bunu niye mi yapıyor? Ya yapmak zorunda kaldığı için (sanırım bu biraz maddi yetersizlik) yada yasakları, kuralları delmenin verdiği dayanılmaz hafiflikten dolayı…

  9. canan

    Türk aklı işte!!!

    Ancak böyle hinliklere kullanıyoruz engin! bilgilerimizi…
    Eminim daha yararlı şeyler için bu kadar düşünsek, Marsa gider gelirdik şimdiye…

Düşünceni Paylaş!

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir