“Ben sıradan bir kişi değilim, olmak da istemiyorum. Olaylara herkesten farklı bakabiliyor ve bundan keyif alıyorum. Yeni fikirlerim var. Ancak bunları hem paylaşmaktan çekiniyor, hem de nasıl hayata geçebileceklerini bilmiyorum, ne yapmalıyım?”
Fikir Atölyesi’nde bana gelen mail’lerin büyük bir çoğunluğu işte bu soruyu soruyor. Şimdiye kadar farklı yazılarda bu konuyu ele almış olsak da, bu kez dilerseniz daha kapsamlı ve farklı bir yöntem deneyelim.
Yöntem sohbet olsun, konuk da bu sorunun cevabını vermiş ve hayatına içselleştirmiş biri olsun. Türk olsun, genç olsun. Şımarmamış ve gözü de dolar işaretinden çok güzellikleri görebilecek yetenekte olsun. Yaratıcılığı sadece projelerinde değil, hayatının her alanında kullanan biri olsun.
İşte böyle biri kim olabilir diye kendime sormamla cevabını bulmam eş zamanlı oldu.
O; İTÜ İşletme Mühendisliği okurken blog tutmaya başlayan ve bu (Türkçe ve İngilizce) blog sayesinde kendi vizyonunu bulan biri. Bir fikir avcısı. Birçok markaya danışmanlık veren, uluslararası yayınlarda yazıları yayınlanan bir trend gözlemcisi. Örneğin trend avcılarının en önemli network’ü sayılan Springspotters‘da tüm dünyada en fazla gözlemi yayınlanan kişi.
“Flickrpreneur” gibi pazarlama dünyasına hediye ettiği kavramlar var. Geçen sene yapılan Kariyer Net’in Fikir Yarışması birincisi, Lovemark Konferansı paralelinde yapılan “Türkiye Marka Aşklarını Arıyor” yarışma birincisi, Second Life Business Plan yarışması dünya ikincisi.
Google Earth üzerinde yarattığı farklı CV çalışması ile binlerce kişinin dikkatini çeken, şimdi de bu binleri milyonlara çekecek “Google Bize Logo Yapsana!” projesi ile gündeme gelen bir genç. Marmara Üniversitesi İşletme’de yüksek lisans yaparken, aynı zamanda 41 29 isimli dijital pazarlama ajansında yarı zamanlı çalışıyor. Yaşı 24.
Adı Özgür Alaz.
İki saati aşkın karşılıklı bir sohbetimiz oldu geçen gün. Bazıları sıkıştırmak amaçlı da olsa aklıma gelenleri sordum, o da tüm içtenliği ile cevapladı. Şimdi alın elinize kahvenizi, siz de katılın sohbete.
— Özgür, kimsin sen?
Fikir avcısı olarak tanımlıyorum kendimi. Dünyada yeni ne var, insanların neye ihtiyacı var, çevremi sürekli gözlemleyip bunlardan faydalı fikirler çıkarmaya çalışıyorum. Bu yüzden okuyorum, bol bol geziyorum, bol bol soru sorup merak ediyorum.
— Fikir avcılığı diye profesyonel bir iş var mı?
Evet. Danışmanlıktan veya filozofluktan biraz daha farklı, belki de ikisinin karışımı. Buna biraz da proje yönetimini katınca kendim için veya dünya için faydalı bir şeye dönüştürmek diyebiliriz.
— Kim para veriyor sana?
Şuanki modelde amacım öncelikle kendimi geliştirmek. Tunç, daha doğrusu bu benim bir eğlencem aslında. Ticari anlamda ise markaların trend’lerini izleyip ajanslarla çalışıyorum. Şirketler bunun için para veriyor çünkü fikir değerli onlar için de.
— Özgür, diğer bir söylemle sen ajanslara ve şirketlere fikir mi satıyorsun?
Yeni fikirler ve projeler. Onlara para kazandıracak yeni fikirler, yeni ürün veya servisler geliştirmelerine yardım ediyorum.
— Yaptığın, gerçek hayattan bir örnek verebilir misin? Fikri senin bulduğun, geliştirdiğin, daha sonra bir şirkete satıp hayata geçen bir örnek…
Bugüne kadar bunu daha çok ajanslar aracılığı ile yaptım. Youth Republic isimli ajansla 1.5 yıl çalıştım. Burada Turkcell, Cafe Crown, Pepsi, Nivea gibi bir çok markaya güzel işler yaptık. Ajans olduğu için daha çok reklam ve promosyona yönelik fikirlerdi bunlar. Youth Republic bu dönemde altı kat büyüdü. Şimdi de 41 29’da part-time benzer işler yapıyorum.
Fikir satıyor musun sorusuna ise cevabım ben şimdi Avea, Evyap ve yurtdışındaki bazı trend ajanslarına aylık trend raporları hazırlıyorum. Trendleri gözlemleyip bu markalar için ne yapılabilir, bunları sunuyorum. Trend gözleme, trend analistliği de bu zaten.
— Firmalara “senin müşterilerin yakında bunları sevecek, bunları isteyecek” demek midir bu? Ağırlıklı olarak internetten olup biteni izleyip markalara uyarlamak mı bu diğer bir deyişle?
Aslında dünyada bir yenilik patlaması var. Ve yenilikler sadece senin içinde bulunduğun sektörden gelmiyor. Standartları koyanlar farklı sektörlerden gelebilir, mesela mağazacılıkta Apple iyi bir örnek. Apple müşteri hizmetini “Genius Bar” isimli bir konsept’le sunuyor. Müşteri temsilcileri burada birer barmen gibi, müşterilerle sohbet ediyor, ikramlarda bulunuyor. Rahat bir atmosferde müşterilerini dinliyor ve çözüm üretiyor. Müşteri servisleri ön planda olan (bilgisayar veya gsm sektöründe olduğu gibi) firmalara ‘siz de buna benzer hizmetler sunabilirsiniz’ tarzı raporlamalar yapıyorum.
— Dolayısıyla sen başkasının hayata geçirdiği bir fikri araştırıp buluyor ve sonra da uygun bir markaya uyarlıyorsun?
Doğru. Yeni fikir denen şey zaten birşeyle birşeyi bağlamak. Evet yurtdışında böyle bir konsept var, burada da böyle bir ihtiyaç var; o ikisini bağlayıp bize özgü yeni bir fikir, yeni bir servis veya yeni bir kampanya haline getirmek yaptığım.
— Mesela “Google Bize Logo Yapsana!” projenizin de bir benzeri yapılmış mıydı başka bir ülkede?
Hayır. Bunun için daha önceden bir ülkede kampanya yapılmamış, bu bir ilk. Google farklı ülkelerin özel günlerinde farklı logolar tasarlayıp bunu o ülkenin Google sayfasında yayınlıyor. Bunun için özel bir talepte bulunan bir ülke bildiğim kadarıyla daha önce yok.
— Peki bu güzel fikri Google’a bizzat gidip anlatmak yerine neden kendine taraftar bulma yöntemini seçtin. Onlar zaten fikri senden duyup harekete geçebilirlerdi?
Talep yaratmanın çok önemli olduğunu düşündük. Türkiye’de internet kullananların % 99’u Google kullanıyor, biz de kendimizi ‘Google Sever’ olarak nitelendiriyoruz. Fikrim geldi diyen herkes Google neden bizim için logo yapmıyorsun diyebilirdi.
Ancak “fikrim geldi” demekten “benim bir projem var” demeye ince bir çizgi var, o da harekete geçmek. Herkesin onlarca fikri var, bu belki başka kişilerin de daha önce aklına gelmiştir ancak uygulama, yani harekete geçmek çok önemli. Bir fikri (talep toplayacak şekilde) herkese yaydığınız zaman Google zaten bunu kendisi fark edecek.
Biz bunu yapmayıp onlara direkt gitseydik; bir; ulaşamayabilirsin, iki; seni dinlemeyebilirler, üç; biz bunu zaten düşünmüştük diyebilirler.
Ancak olaya ters yönden bakarsak, yani bir kişi yerine milyon kişinin aynı fikir için Google’a gittiğini düşünürsen şansın çok artıyor. Bu onların ister istemez öncelik listesine giriyor. Milyon kişiye ne kadar kayıtsız kalabilirsin?
— Dolayısıyla sen olayın biraz da hız kazanmasını istedin. Bu onların işleri arasında ufak bir proje olarak kalmasın, bu zaten şu aşamada onların değil senin projen. Dolayısı ile “ben onlara gidip sadece anlatmakla yetinemezdim, harekete geçmek, hızlanmak, biraz da insanların tepkisini görmek istedim” mi diyorsun?
Evet Tunç, aynen öyle.
— Biraz da heyecanını da yaşamak istiyorsun sanırım. Gidip onlara anlatmayı denesen ve bunda başarılı olsan, belki onlardan en fazla bir teşekkür veya bir plaket alacaktın. Fikir hayata geçseydi de; kendi arkadaşlarına “bu fikri esasında onlara ben verdim” demenin ötesinde sırtın sıvazlanmayacaktı, heyecanın da çok kısa ömürlü olacaktı. Oysa bu yöntemle hem taraftar topluyorsun, hem de çok sayıda kişiden takdir görüyorsun. Yaratıcılığın en büyük ödüllerinden biri de alkış alabilmek değil mi? Herşey para değil veya Google beni işe alsın diye bunu yapmıyorsun?
Tabii ki… Orada daha büyük bir resmi de düşündük esasında. Günümüz sıradan bir kişinin bile dünyayı harekete geçirebilmesi, milyon dolar kazanabilmesi, firmalara, hatta ülkere meydan okuyabilmesi dönemi.
Eğer bir milyon kişi bir araya gelebilirse Google, kendi hazırladığı logo dışında, sıradan bir kişinin, bir kullanıcısının hazırladığı logoyu anasayfasına taşıyabilir. Bizler de onların gözünde sonuçta sıradan kişileriz. Bakalım sıradan kişiler Google gibi bir deve meydan okuyabiliyor mu, bunu da görmek istedik.
— “Google Beni Dinleyecek Misin?” hikayesi ile Aaron Stanton’dan ilham aldın mı?
Yöntem olarak evet, bunu Fikir Atölyesi’nde okuduktan sonra, özellikle taraftar toplama ve teşekkür listesini hazırlama konularında Aaron’dan etkilendik. Bu aslında basit bir fikir ve neredeyse bedava. Biz dört arkadaş ve sadece bir domain parasına yaptık bunu ve üç gün içerinde 150 bin kişiye ulaştık.
Bu aynı zamanda viral marketing açısından da örnek bir çalışma. Tanıtım olarak msn listelerimize ve 2 blogumuza yazmak dışında bir şey yapmadık. Tanıtım hep bizi destekleyenlerden geldi, çünkü biz insan dokunuşu sağladık, onları teşekkür listemizle katılımcı olarak aldık.
Bunun dışında büyük, heyecan veren hedefler koyduk ve bunları şeffaf olarak paylaştık. 1 milyon ziyaretçi, 10 bin yorum, YouTube video’muzun 100 bin kere izlenmesi, gazete ve televizyonlarda haber olmak gibi büyük hedefler insanları da heyecanlandırıyor. Sonuçları da yine güncel olarak şeffafca paylaşıyoruz.
Yüzlerce de logo geliyor. Tüm Türkiye’yi ilgilendiren (siyasi olanlar hariç) logoları da yayınlıyoruz. Başarının geldiğini şimdiden görüyoruz ve bunun da katlanarak devam edeceğini düşünüyoruz.
— Nasıl doğdu bu fikir?
18 Mart Çanakkale savaşının yıl dönümünde, Google’ın Avusturalya sayfası için laleli bir logo görmüştüm, Anzak şehitlerini anmak için. Bu sadece Avusturalya’ya özgü yapılmış bir logoydu. Bunun gibi Belçika’lıların, Kore’lilerin özel günlerinde de farklı logolar yapıldığını görünce Google neden Türkiye’nin özel günlerinde de logo yapmıyor dedim. Bu talebi yaratır, insanları harekete geçirirsek bu bizde de olur düşüncesiyle kampanyaya başladık.
— Yaratıcılığın “işe yarar olması” çok kritik. Bu sence işe yarar bir fikir mi? Veya Google bize logo yapsa bu memleket kurtulacak mı?
Bu proje sıradan bir insanın, çok büyük bir firmanın stratejik bir kararını etkileyebilmesi adına önemli. Bu tüm gençliğe örnek olabilecek, ufkunu açabilecek bir çalışma. Çünkü internet elimizin altında ve internette herkes eşit.
— Google’ın zaten diğer ülkelerde yaptığı bir uygulamayı Türkiye’de de yapmaya başlaması çok mu stratejik bir karar sence?
Buradaki asıl hedeflerden biri sıradan bir tasarımcının yaptığı logonun Türkiye anasayfasında yayınlanması. Çünkü Google diğer tüm ülkelerin özel günlerinde yayınladığı logoları Koreli bir tasarımcına yaptırıyor. Biz bunu becerebilirsek, Google tarihinde de bir ilk olacağız. Koreli tasarımcı yerine bizden bir tasarımcının hazırladığı logo yayınlanacak.
— Özgür, bunu sitenizde çok iyi ifade etmiyorsunuz o zaman. Çünkü ben, tek ve asıl hedefinizin bizim özel bir günümüzde logo yayınlatmak olduğunu sanıyordum. Oysa sen bunun yanında tasarımcının da bizden olması gibi bir hedef koymuşsun. Eşit ağırlıklı mı bu hedefler?
Evet, Google kendi tasarımcısına yaptırdığını yayınlarsa kendimizi % 50 başarılı olmuş sayarız. Bizi asıl heyecanlandıran kısım da bizden bir logonun yayınlanması, Koreli’nin yaptığı değil. Bu dünyada da bir ilk olacak.
— Hedeflerin büyük olsun, arkasına sağlam bir strateji koy, açık bir şekilde bunları paylaş, insanların eleştiri ve yardımlarını al, kişileri sadece izleyici olarak görme, onlar da bir şeyler katsın, katılımcı olsunlar, onları harekete geçirecek bir sebep ver, projeyi onlar da sahiplensin çünkü sahiplenirlerse zaten konuşurlar, dolayısıyla ağızdan ağıza pazarlama ile de yayılır ve proje kendi içinde büyür. Biraz da çorbaya bizden özel (milliyetçilik duygularını tetiklemek gibi) bir şeyler ekledin mi başarının tarifi tamamdır gibi gözüküyor. Diyelim Google’u açtın bir gün, ve bizden yayınlanmış bir logoyu yayında gördün, nasıl hissedeceksin?
Ağlarım herhalde! Bu gerçekleşirse özel teşekkür listemizdeki kişilerle de bir party yapar, kutlarız diye hayal ediyorum. Bu esasında Google için milyon dolarlık bir proje. PR değeri anlamında… Milyon kişiye Google ile bir haberi okutmuş oluyoruz.
— Sen Google’ın gizli ajanı mısın yoksa? :)
Yok, Hayır!
— Veya Google bu projenden dolayı sana iş teklifi yapsa kabul eder misin? Bilinç altında bir yerlerde Google’da çalışma isteği olabilir mi?
Google benim gerçekten çok sevdiğim ve hayatımda en çok kullandığım markalardan bir tanesi. Kabul etmem diyemem, kabul ederim herhalde. San Francisco ofisleri bir oyun parkı gibi, çok eğlenceli. Gerçekten bu ilginç bir deneyim olurdu. Ancak böyle bir hedefim yok veya bunun için yola çıkılmış bir proje değil bu.
— Peki Google Türkiye Ofisi sana bir teklifte bulunsa aynı heyecanı duyar mısın?
Duymam. GoogleLand’in eğlenceli ortamı beni heyecanlandırır.
— Google eğlenerek çalışma kültürünü Türkiye’ye taşıyamadı mı sence?
Türkiye sadece Google’ın bir ofisi, bir ayağı. Ayakta beyin yok! Türkiye Ofisi’nin hedefi reklam satmak, iletişim kurmak ve iyi gözükmek. Beni daha çok beyindeki noktalar çekiyor; fikir bulmak, araştırmak gibi…
— Google, Türkiye Ofisi’nden beyinsel bir takım görevler beklemiyor bu durumda?
Bu sadece Türkiye’ye has değil, Macaristan veya Belçika’da da böyle. Ülke ofisleri daha çok taktiksel görevler üstlenirken, stratejik kararlar merkez ofiste alınıyor.
— Google Türkiye sana; önce “bize gel, sonra (başarılı olursan) seni San Francisco’ya göndeririz” derse?
Kabul etmem, benim hayat amacım Google’da çalışmak değil. Ben kendi yolumda ilerlemek istiyorum.
— Nedir o yol?
Kendi ajansımı kurmak ve trend avcılığı anlamda dünya çapında bir “guru” olmak istiyorum. Pazarlama trend’leri anlamında bir guru olabilmek kastım. Tüketimin geleceği, eğlencenin geleceği, yaşamın geleceği ile ilgili söz sahibi olabilmek.
— 4 arkadaş ortak hareket ediyorsunuz?
Muammer Okumuş, Cihan Ergür, Can Oktay Heper ve ben Özgür Alaz.
Biz kendimize bir proje grubu kurduk, adına da UnitedPlankton diyoruz. Plankton’lar okyanuslardaki tek hücreli canlılar. Bir araya geldiklerinde okyanustaki hayatın kaynağı. Ufacık boylarıyla dünyanın temelini oluşturuyorlar.
Biz de tek hücreliyiz, küçük, yeni ve eğlenceli işler yapıyoruz. “Google Bize Logo Yapsana” projesinden önce de, aynı dört arkadaş dünya çapında yapılan “Second Life Business Plan” yarışmasında 470 takım arasında ilk üçe kalmıştık. Second Life içinde para kazanabilecek yeni girişimler, yeni iş fikirleri ortaya çıkarmaktı amaç.
UnitedPlankton‘daki diğer üç arkadaşım benim eski işim Youth Republic’de çalışmaya devam ediyorlar. Herşeyden önce biz çok yakın dostlarız ve eğlenerek yeni fikirler üretip hayata geçirmeye çalışıyoruz. Gelecekte kendi ajansımı kurma hayalim gerçekleşirse yine aynı dörtlü olarak hareket etmek isterim.
— Bir fikrim var, bunu kişilerle paylaşmaktan çekiniyorum! Ne yapmalıyım? İşte en çok sorulan sorulardan biri bu. Zihninde olan fikir paylaşılmadığı veya hayata geçmediği sürece senle beraber mezara gidecek bir fikir olarak kalmaz mı?
Tabii ki. Ancak fikir de tabii ki sadece aklımıza geldiği haliyle kalmamalı. Bu fikrin hangi soruna çare olduğu veya neden işe yarar bir fikir olduğu kağıda dökülmeli, yani yapılandırılmalı. Kimin işine, nasıl uygulanırsa yarar bu fikir. Hangi kaynakları kullanacağız. Yani bir strateji oluşturmaktan ve fikrimizi bir projeye çevirebilmekten bahsediyoruz. Bunu yaptığımızda artık elimizde bir fikir var diyebiliriz. Ancak bu aşamadan sonra fikri başkalarına (doğru insanlara) anlatabiliriz.
Ancak inanki Tunç insanların %99’u bu ilk adımı atmıyor; ya bilmediklerinden, ya da zor geldiğinden. Halbuki sadece bu fikri yapılandırma/projelendirme işini bile yapabilsek farklılaşmış oluyoruz.
— Fikri saklamadık, peki kimle ve nasıl paylaşacağız?
Bunun için internetin gücünü (en son projemiz ile) konuştuk, online dünyada neler yapılabileceği hakkında güzel örnekler oluştu artık. İnternet çok çok önemli bir mecra ve mümkün olduğunca etkin kullanılmalı.
Ancak sanal ortamın yanında off-line da çok önemli. Çok sayıda insan tanımak işte burada devreye giriyor. (Çoğu kez fikrinden daha önemlisi, kimi tanıdığın ve onlarda nasıl bir izlenim bıraktığın.)
Fikrimizi kime anlatacağız; araştırmamız sonucu uygun bulduğumuz lider markalara, fikre göre doğru oyunculara. Bunun dışında ilgili sektörlerdeki yeni veya küçük oyuncular da beklenmedik bir şekilde iyi fikirlere değer verebilir, hatta büyük şirketlerin yapmakta zorlanacakları (ortaklık gibi) tekliflerle bile gelebilirler.
Dolayısıyla büyük firmalar ilgi göstermezse bu dünyanın sonu değil. Yılmadan diğer seçenekler zorlanmalı.
Seçtiğimiz firmalarda ise orta kademeye değil, mümkünse tepe yönetime, hatta genel müdüre gidilmeli. Çünkü fikrin orta kademe yöneticiler arasında kaybolma veya önemsenmeme riski yüksek. Onlar pek karar alamıyorlar.
Genel müdürün ismini internet ortamında bulmak ise o kadar zor değil. Bulduktan sonra da neden, nasıl, neden ben gibi sorulara cevap veren sunumuzu, yani projenlendirilmiş fikrimizi mail gönderebilmek için isim.soyad@sirket.com (şirketin mail formatı her ne ise) denenebilir. Mail formatını (isim.soyad veya isimbaşharfi.soyad, her ne ise) bulamazsak da aklımıza gelen diğer seçenekleri deneyebiliriz.
— Peki attığımız mail yerine ulaşmadı veya cevapsız kaldı?
Araştırmacı kimliğimiz yine devrede. Genel müdür (olmuyorsa diğer tepe yöneticiler) nerelerde geziyor, nerelerde konferans veriyor veya hangi event’lere katılıyorlar. Bunları internette bulmak mümkün, bulamıyorsak da, bu kişilere ulaşabilecek (orta kademe yöneticiler veya iş birliği yaptıkları diğer şirket yöneticileri, arkadaşları) kişileri bulmaya çalışmak bir yöntem. Takipçi olmaktan bahsediyorum kısaca.
— Kendinden verebileceğin bir örnek var mı Özgür?
Staj yapmak istediğim Koç Paro‘nun Genel Müdür Yardımcısı Engin Oytaç’a ulaşamayınca internetten araştırıp bir üniversitede konuşmacı olarak katılacağı konferansa gitmiştim. Bire bir dokunma fırsatıydı aradığım. Etkileyici de olmak gerekiyordu, Engin Bey’i görünce elden vermek üzere farklı bir CV yaptım. Datamining’in bence ne olduğunu benim özgeçmiş bilgilerimle birleştirdim. Bunu çarpıcı bir şekilde elden verdim ona, “gel başla” dedi.
Seçeceğiniz iletişim kanalının kendisi bile tek başına çok önemli bir mesaj. Takipçiliğim, bire bir dokunma fırsatı yaratma girişimim ve çarpıcı CV’im toplamda hızlı sonuca ulaşmamı sağladı.
Tepe yönetime ulaşmak için Linked-in veya Çember Net gibi profesyonel sosyal ağlardan faydalanmak mümkün. Şirketin ismiyle yapılacak aramalarda bulunan şirket çalışanlarınla kurulacak samimi diyaloglar tepe yönetime ulaşmak için fırsat sunar. Bu kişiler de çoğu kez değerli bir fikriniz olduğunda size verecekleri bilgilerle destek olmaya çalışırlar.
— Fikrimizin ne olduğunu, ne işe yaradığını (kime ne faydası var) ve nasıl uygulanabileceğini yazdık, kimlerle ve nasıl paylaşacağımızı konuştuk. Sonra?
Bunu neden senin yapabileceğin, fikirde sen nasıl yer alacağın net ifade edilmeli. Senin farklı kaynakların olabilir, fikrin patenti sende olabilir, bu fikrin olabilmesi için gerekli olan insan kaynağını sen temin edebiliyor olabilirsin. Kısaca sen projeye nasıl katkı sağlayacaksın? Fikir sahibi kendi konumunu (nedenleriyle) çok net belirlemeli.
— Herşeyi denedik, fikrimizi kimselere kabul ettiremedik?
Yılmak yok. Dediğim gibi sektörün yeni oyuncuları daha ilgili olabilirler. Olmadı kendimiz deneyebiliriz, girişimcilik yani. Fikirde değişiklikler yapıp başka sektörler için de cazip hale getirebiliriz, yani havuzu genişletmek yine bizim elimizde.
Çok meraklı olup çok şey öğrenme isteği olunca zaten insan tek fikirle de yetinemiyor. Tek bir fikire güvenmeyip çok sayıda fikir üretirsek bunlardan en az biri hayata geçecektir.
— Özgür, öğrenme derken, bilgi bombardımanı olan bu yeni dönemde, doğru bilgiye ulaşma yöntemleri hakkında da görüşlerini söyle istersen.
Doğru bilgi için Google tek başına yeterli değil, hatta yanlış bir yöntem. Kendimize yeni bilgiye ulaşma yöntemleri geliştirmeliyiz. İlgili blogları takip etmek, Del.icio.us, YouTube, digg, Flickr gibi farklı mecralardan, farklı şekilde beslendiğiniz zaman bile %1’lik dilime girmiş, yani farklılaşmış oluyorsunuz.
— Peki ya İngilizce bilmeyenler?
İngilizce bilmek bir avantaj, ancak bilmiyorsanız da öğrenmek artık eskisi kadar zor değil. Bilmemek bahane olmamlı. Çünkü bilginin çoğu dışarıda. Çok kişi ile tanışmaya çalışmak, meraklı insanlarla akıllı tartışmalara girmek, kitap okumak, gezmek… Bunları yapmak için yabancı dil bilmeye gerek yok.
Ayrıca internette artık Türkçe içerik oldukça fazlalaştı, özellikle blog dünyasında. Çok sayıda (yeni iş fikirlerinin ve girişimciliğin konuşulduğu) pazarlama blogları bile kendi başına çok önemli bir kaynak.
— Özgür, teşekkür ederim bu keyifli sohbet için. Bir iki cümle ile toparla istersen.
Bilgiye ulaşma yöntemi ve ne bildiğin hayatın akışını değiştiriyor. Benimkini değiştirdi. Google’a ismini yaz, neler oluyor bir bak. Bence “yeni CV” bu. Birey kendi gücünün farkında olmalı. Meraklı olmak ve yeni fikirler benim tutkum. Herkes kendi tutkusunu bulmalı ve bununla ilgili bir blog tutmalı.
Bu sohbet için asıl ben teşekkür ederim Tunç. Umarım Fikir Atölyesi okurlarına katkı sağlayacak bir söyleşi olmuştur.
— Güncelleme [22 Nisan 2007]: Proje başarılı oldu. Detaylar burada.
Yorumlar 86
gelişmesini istediğim ve gelişeceğine inandığım çok güzel bir fikrim var sana nasıl ulaşa bilirim.
bu arada hayal gücünüz çok yüksek olmasını isterim şunu unutmayın insanoğlunun yapamayacağı hiç bir şey yoktur bunu ben çok iyi biliyorum
sayın arkadaşlar öncelikle hepinizi tebrik ediyorum bunun hafızalarda kalmasını isterim ki öyle olacak çok yakında göreceksiniz henüz ülkeler diyorum genelinde görülmemiş iki adet projem var şu an çözüm arıyorm
Yenilik dunyada. Uygulaması yapılan. Yeni dalgakran deniz ve gollarda nehir kenarlarında uygulanır suyu geri sararak enerji üretilir 4metre dalga yalnız 150 DB
Gurultu oluşturur bu sistem en ekonomi dalga kran insaatidir hızla insa oluşturulur.
İlgilenenlere duyurulur bizdenteklif isteyin.
dünyada yenilik,degerli genc arkadaslarımın yazılarını okuyunca kalpten tebrik etmeden gecemiyecegim bravo .
Benim genlestirdigim ve nöbetim çalışmakta olan yerçekimi prensibi ile 600v.elektrik uretiyorum yakında 4 kw Elktrik üretecek jeneratörü bitirmiş olacağım .60 DB gürültüsü var. Hiçbir enerjiye ihtiyacı yok perpetiummobile mobile değildir ben inanıyorum ki tr decokcok başarılı gencler var sizi kutluyorum ben isviçrede yasıyorum
Selamlarımız
boş şeyler gaflet uykusunun neticesi şu an ölse neye yarar
Pingback: GoogleBizeLogoYapsana!! *UPDATED* | Journey To Blue
sayin fikir atelyesi -satilik fikirlerim var .Ve poblemlerine cözüm arayanlar bize danisabilirler.50 yil meslek tecrubesi Isvicrede 40 yil isletme sahibi cenevre ve nurnbergde odül alanim. arastirma ve uygulamalarimla ve insn ve teknik yayinina katilim almanyada.
Simdi-Emekli ve bir fikir fab.miz var ismi -Rentner fabrik- her meslekten uzmanlar ve yalniz 65 yas üstü ilim uzmanlari Rentner fabrisindan cözüm satin alabilirler .
Selam ve saygilarimla
özgürü tebrik ediyorum
Takdire şayan bir olay.
Elemanı cidden taktir ettim, bu devirde kafayı kullanmak gerekiyor gerçekten.
reklamlara göre yaratıcı fikirler satmak isterm ama bunu yapmak içi birisinin bunu keşif etmesi gerek saygılar ilgilenen kişi olursa beklerim
Güzel bir röportaj olmuş gerçekten.. özgür, tarafsız ve nokta atışlı sorular..
Özgür bu arada benimde bir FİKRİM var ve Türk insanın yüzde 90 ‘nın çoğunlukla yaşadığı sorununa kısa vadede çözüm getirecek ve piyasada olmayan bir fikir..
Cafe.in35@hotmail.com
Eklemeni istiyorum beyin jimnastiği yapalım;)
arkadası gercekten tebrık edıyorum.benımde buna benzer fıkırlerım oluyor.konseptlere musterı gozunden cok o dusuncenın mımarı gozuyle bakıyorum.bu ınsanlar bunu nasıl dusundu nasıl ınsaa ettı dıye arastırıyorum kendımce .ulastıgım bır sonuc varkı oda genel anlamda ezbez bozmus ınsanların daha cok ılgı cektıgı ,alısılmısın dısına cıkıp ınsanlara farklı bır dunyanın kapısını actıgını dusunuyorum.benımde aklıma olmadım zamanlarda bırcok ezberbozan fıkır gelıyor fakat not almadıgım ıcın unutuyorum.en son ucak kazaları konusunda ucakların daha kolay bulunabılmesı ıcın renklerının cırtlak renler olması aklıma geldı karlı daglara dusen ucaklar beyaz oldukları ıcın bulunamıyor.renklerı bu yuzden sarı pembe kırmızı olsa daha bırde bu araclara acıl durumlarda yanıp sonecek flasorler takılsa ornegın uc orta ve arka kısımlara bu sayede daha kolay bulunabılır.tunc kılınca abımede selamlar sunuyorum…
winnovateam Türkiye’de şirketler bazında ulusal ya da uluslararası düzeyde ödül almış arkadaşları beklediğimiz onlarla tanıştığımız bir platform, Türkiye’deki eğitimli genç fikir cinlerini Türkiye’nin genç potansiyelini bir araya getiren bir portal. saygılarımızla.
merhaba Tunç abi, ben de tam bugün fikirlerimi açığa çıkardım doğru insanlarla paylaştığıma da inanıyorum, bir sır olarak saklamanın mantıksız olacağına inandım ve cesaretimi toplayıp, bir ajanda dolusu yazılı fikirlerimden yazdım bir kaçını:))..hayat çok enteresan çok özel bunun farkına varmak ise daha keyifli yapıyor hayatı…iki günde yaptığım şeyler küçücük te olsa iki büyük adım attım kendimce:) yaşamak rüyadır, gerçekleştirmeyi bil sözünü uygulamaya başladım şimdi:) ve hayatın neşesi de bunlarda saklıdır değil mi?… her seferinde en çıkmazlarımda yeni güzelliklerle uyanıyorum yeni bir güne insanlar beni ne kadar üzse de, bazıları ön yargılı davransa da, beni incitse de, mutlu olmanın ve insanları mutlu etmenin kötü bir yanı olmamalı..her incindiğimde sanki küllerinden doğan bir anka kuşu gibi yeniden tutunuyorum yenii bir güne, ve avucumdaki kelebeğide hiç incitmemeye gayret ediyorum ve edeceğim, ve dün de facebookta bu isimde grup oluşturdum, hayat kovalamaca sanki :)) ve yeni fikirli insanların arasında olduğum, sizleri bulduğum için şanslıyım..teşekkürler
merhabalar benimde bir fikrim var.bizim ulkemiz bir doga harikası yeşiliyle agacıyla yani FİDAN satalım.bakın hemen bitişik komşu ulkeler petrol var yeşili yok col bunlara fidan satalım karşılıgında petrol alalım agır iklim şartlarına dayanıklı fidan satalım ustelik bunları ozel olarak yetiştirmeye bile gerek yok orta karadenizde ormanlarımızda bol miktarda var her agacın dibinde bahcelenmesi gereken fidanları kesmeyip satalım.ilgilerinizi bekliyorum saygılar.
arkadaşlar bir fikir yazacagım ama bi turlu beceremedim.ya bunu daha kolaylaştırsanız olmazmı her yaştaki insan kullansa bu interneti yazıyorum eşleşmedi diyor falan filan bu konuda yardımcı olursanız sevinirim.yani siteye girip adımızı adresimizi yazıp gondersek olmazmı .
Çok güzel bir yazı olmuş tebrikler,yaratıcı kişiliğinizle biz gençlere çok iyi yol göstericeğinize eminim,aklı yaşta değildir,buna bize en iyi şekilde öğretenlerden oldunuz….
Yeni fikirleri olanları ve bunları hayata geçirenleri ve taktir edenleri tebrik ederim?
ben üniversite öğrencisiyim ve nerdeyse tüm günüm okul ve lab.da geçiyor akşamları internetde reklam okuyarak para kazanma yazıları gördüm bunlar ne kadar doğru veya yanlış? bilgi verir ve yardımcı olursanız çok sevinirim, ek gelire ihtiyacım olduğu için yazıyorum.
en gıpta ettiğim, yalana ne luzum direk haset ettiğim, cekemediğim, kıskandıgım insan tipi..
18 Ağustos 2009, 22:01belki dalga gibi gelebilir ama diil benim pratikte olmayan fakat düşüncede dogru sayılck bi fikrim var elektirikle çalışan ve kendi elektiriğini kendi üreten bi araba nano teknoloji sayılabilecek hatta nano teknoloji arabası petrole tarihinin en büyük tokatını atacak olan bir araba eğer bu konuyla ilgilenen uzman gerçekten anlayan biri varsa burak_06_18@windowslive.com cevabınızı bekliyorum
Pingback: Tekno Seyir » Blog Arşivi » Birkaç Not
tebrikler Özgür, keşke her insan aklına gelen her fikri hemen yapabilme olanağına sahip olsa. ne kadar yılmadan peşinden koşmak gereksede biraz şansında insana gülmesi gerekiyor bana göre. ama yapılan güzelliklerde takdirsiz kalmamalı.
bence süperrrr
yaratıcı düşünce… farklı fikirlerim var… farklı olmak var… farklı olanı bulmak var… farklı düşüncelerle dünyaya ışık tutmak var… ışığın kaynağını güçlendirmek var… reklam tasarımlarımıla fark-ı fark ettirmek var…
internet her türlü fikire açık aslında yenilenebilir geliştirilebilir.
ihtiyaç doğrultusunda akla gelinen fikirleri hayat geçirmenin güzel bir yolu anlatılmış.
fakat herkes gibi ben de fikrimin çalınmasından korkuyorum.
bu yüzden de pısmış bir şekilde oturmaktan başka birşey gelmiyor eldden.
umarım bu ülke gençleri bu dünyada bir gün ciddi bir marka olurlar :)
internet aracılığıyla görüntü var ses var ama YOK HA,İŞTE BU KONUDA BENİM Bİ FİKRİM VAR.HEMDE GERÇEKLEŞMEMESİ İÇİN HİÇBİR İHTİMAL OLMAYAN.EVET YAPIMI ZOR AMA SONUÇ MÜKEMMEL BENCE BU ZORLUĞA DEĞER.FİKRİMİ SİZLE PAYLAŞAYIM BERABER YAPALIM BU KEŞFİ.05056657626
az önce yazdıgım projeyi gerçekleştirmek istiyorum ama konuyu birtürlü oturtamıyorum. bu sadece bir fikir olarak kalacak galiba, [TÜRKCELL] SELOCANLAR BEYAZ PERDEDE
Pingback: Fikir Atolyesi Bir Fikrim Var!
ben de tebrik ediyorum. benim de çok çok fikrim var. ama hayata nasıl geçireceğimi bilmiyorum. bulduğum fikrin benim olduğunu kanıtlamak için öncelikle notere mi gitmeli? cevap bekliyorum.
cesaretine ve farkındalığına hayran kalmamak mümkün değil..tebrkler Özgür Alaz ve
unitedplankton….
umarım bir yerlerde karşılaşırız..
İyi günler özgür abi isimlerimiz aynı ama ne tesadüftür ki düşüncelerimizde aynı, çünkü bende dünya pazarının büyük olduğunu ayrıca da iyi bir proje varsa da dünyada yankı yaratabileceğini düşünen bir kişiyim daha doğrusu düşünenlerdenim. neyse abi sana hayatının geri kalanında başarılarının devamını dilerim.
Gerçekten çok güzel ve ufuk açıcı bir röportaj olmuş. Teşekkürler.
Benim de kendime ait ilginç projelerim var. Ama gerek finans gerekse diğer destekler olmak üzere henüz bir kaynak bulamadım. Özellikle bunlardan bir tanesinin hem kazanç potansiyeli yüksek hem de Türkiye’de ilk defa uygulanacak bir proje.
Bu projem hizmet ve internet sektörüyle ilgili. 6-7 ay süre zarfında, bilgili ve tecrübeli kişilere danışılarak hazırlanmış, uygulama amaçlı gayrı resmi olarak denenmiş ve olumlu neticeler almış bir projedir. Proje kapsamında ilk yıl harcanacak gider 158.000 YTL, buna mukabil ilk yıl getirisi 1.224.000 YTL’dir. Projenin amacı, uygulama planı, maliyet analizi, projenin gerçekleşebileceğini destekleyen makaleler, riskler, fırsatlar, vb. gereken bütün bilgiler, ayrıntılı bir şekilde yazılı hale getirilmiştir.
Şu anda birkaç firmayla irtibattayım, ama henüz netlik kazanmadı. En iyi teklifi değerlendirmek istiyorum. Bu tip projelerle ilgilenen şirketlerin irtibat numaraları veya web adreslerini gönderen birisi olursa çok sevinirim. Ayrıca ilgilenmek isteyen olursa e-mail adresime mesaj gönderebilir. Teşekkürler…
mmsprojesi@mynet.com
Teşekkürler bu güzel yazı için.
Arkadaşımı takdir ediyorum..
Sürekli olarak fikirler üreterek hayat sürdürüyorum ama şimdiye kadar faliyete gecirmedim. Ve şu son zamanlarda bu iyice artmaya başladı ama ne var ki fikirlerim tek başına bir anlam ifade etmiyor, icraat gerek. Bunun için de bir ekip gerekli.
Bu tür fikirleri olan arkadaşlarla güç birliği yaparak ciddi işlere adım atmak için ilk adımımı burada atıyorum; ilgilenen arkadaşların bu mailden bana ulaşmasını rica ediyorum: eflatunkelebek@hotmail.com
Büyük şehirlerde emekli olan insanların en büyük sıkıntısı vakit geçirmek ve vaktini değerlendirmek.
Yaşlı, emekli insanların hoş vakit geçirebilecekleri, sigarasız temiz bakımlı ve hoş yerler yapılabilir, bu yerlerde hobi olanakları sunulabilir, malzeme ücreti hariç bir ücret alınması gerekmez. Yani çaylar bizden!
Bu işin çok iyi gelir getireceğini düşünüyorum.
Benim kendimce güzel fikirlerim var. Amacım para kazanmak.
Fikirlerimi çaldırmadan ya da kandırılmadan nasıl değerlendirebilirim?
Gerçekten çok güzel işlere imza atmışsınız. Sizleri can-ı gönülden tebrik ediyorum.
Değişen dünyanın ihtiyaçlarına cevap verebilen, ufku geniş, proje sahibi insanlara ihtiyacımız var. Eminim birçok insan işe yarar düşüncelere sahip fakat bunları yaşama sunanlar hakettikleri başarıya ve değere kavuşuyorlar.
Umarım farklı fikirlere öncü olursunuz…
Özgür Alaz arkadaş kesinlikle yaratıcılık ötesi bir çalışmaya imza atmış. Kendisini tebrik ediyorum.
Ben daha yeni farkettim parlak fikrinizi ve kendimi geliştirmek için bu gibi tecrübelere ihtiyacım var, allah yolunuzu açık etsin.
Ben de araştırmacı bir insan olarak yetişmek istiyorum, her zaman farklılık iyidir ve bomba gibi fikirler. İnanın böyle fikirlere çok ihtiyacı var Türk gençliginin.
Öncelikle kahve iyi bir fikirdi :)
Gerçekten insanı heveslendiren ve benim de bir fikrim var dedirten bir söyleşi olmuş… Bir şeyler yapmak için geç olmadığını bir kez daha gördüm…
Teşekkürler Özgür.
Pingback: WP 2.3 TR » Blog Arşivi » Birkaç Not
Peki param yok, yaşadığım yerde de firma ve şirket pek nadir varsa ne yapmam gerekiyor? Başka ile de gidemiyorum.
Merhaba; benimde sizin gibi yaratıcı fikirlerim var.
Örneğin;
1- Kendi kendini yenileyebilen enerji santrali (Atıklarından tıpta faydalanılacak)
2- Depremde yıkılmayan evler
3- ABD’de ki hortumlara çözüm
4- Mevcut Rüzgar enerjisinden farklı rüzgar panelleri
5- Yeni nesil buzdolabı
Ve bunlar gibi birçok. Olmayan gıda makinaları.
Bunları hayata geçirmek istiyorum. Ama ne yapacağım kime anlatacağım bilemiyorum. Web sitesi açmayı düşünüyorum.
Girişimcilik açısından hele ki genç beyinlerin çabalarından dolayı kutluyorum. Biz de arkandan geliyoruz.
Takdir etmemek elde değil.
Fikir çok güzel, çok teşekkür ederiz. İnşallah herkes böyle fikirler üretebilir.
Tebrikler, Türk insanı isterse yapıyor. Yapmaya da devam edecek ben buna bütün kalbimle inanıyorum.
Bu röpartajı yapan arkadaşımıza ve Özgür arkadaşımıza teşekkür ediyorum. Dar olan pencerimizi bir nevi olsa da araladığı için. Linkedin, cember, blog gibi bilmediğimiz adresleri verdiği için. Pes etmemeyi yani güvenimizi yitirmemeyi bize hatırlattığı için ve en son bizi biz yapan bize değer katanın fikirlerimiz olduğunu hatırlattığı için çok büyük bir teşekkür borçluyuz sana inan.
Sana hayatta daimi başarılar.
“Ticaretin sadece iki basit işlevi vardır: pazarlama ve yenilik. Gerisi masraftan ibarettir.” Peter Drucker
Özgür’ün çalışmalarını takip ettikçe Peter Drucker’ın izinden gittiğini görüyorum.
Arkadaşlar bu dünya bizim… Yeni fikirleri olanları ve bunları hayata geçirenleri ve taktir edenleri tebrik ederim…
Çok faydalı işler var ama sitende tebrikleri okudukça bir başkasını okumam gerektiğini anlıyorum.
Bu yazın ve söyleşin de çok güzel, ufkumu genişlettim biraz daha.
Pingback: Yaratıcı, yenilikçi, keyifli? | MKB TR
Pingback: İnovasyon mu? Fazlası Bizde Var, Sen N’olur Yeni Fikir Getirme! | Fikir Atölyesi
Bir şekilde Dinodream’den ulaştım bu siteye, aklımda hiç google ile ilgili bir şey yoktu.. Şans dedim ya, neler başardıklarınızı gördüm ve bunun nasıl bir anlam taşıdığını fark ettim.
Başarılar diyeceğim ama siz zaten başarmışsınız.
Saygılar.
Merhaba ben Manisa’nın Turgutlu ilçesinden yazıyorum, ismim Şerif Çakırca. 1.70 boyunda kumral ela gözlü 80 kiloluyum yaşım 25. Hayat tarzım müzik dinlemek, resim çizmek, ahşaptan Osmanlı kılıç çeşitleri yaparım.
Sizinle paylaşacak olduğum düşünce şekli 2005 tarihinden bu anıma değin proje tasarımı yapmaktayım. Mayın arama ve toplu imha projesi geliştiriyorum ama elektronik konusunda bilgim olmadığından ilerliyemiyorum. Mezuniyetim ilkokul olduğundan herkes küçük, akılsız görüyor.
Niye okumayı devam ettirmedin diyecek olursanız ilkokulun en tembel en sakin birisiydim sadece yazı yazmayı biliyorum. Çocukluğumda sakin yapılı çocukları beyin hücreleri yavaş işlediği için bu gençler ergenlik çağında daha iyi düşünme yapısına kavuşuyor.
Sizden isteğim bilim dalında hertürlü eğitimi alacağım okula yazılmayı diliyorum, proje tasarımlarımı bunları öksüz yetim fakir evsiz barksız insanlara yardım için bağışlamayı diliyorum, sizden isteklerim bunlar.
Güzel; yeniyi tanıdık yaparsanız, tam olacaksınız.
Saygılar.
Benim de çok yaratıcı fikirlerim var. Var da var demekle olmuyor.
Türkiye daha yeni kabuğunu kırıyor. “Türk Mucitleri” gibi artık tv programları yapılıyor. Biraz geç kalınmadı mı?
Ben sürekli beyin fırtınası yapmayı seven, yenilik peşinde koşan, orjinal fikirler üretmeyi seven biriyim. Ama henüz o desteği bulamadım.
Bu site gerçekten hoş olmuş arkadaşlar.
Başarılar….
Özgür; ‘bu arkadaş en az benim kadar iyi’ dediğim 3-5 kişiden biri. Senin gibi arkadaşların sayısın artmasını diliyorum. Tek başımıza bir anlam ifade etmiyoruz ama belki ilerde birlikte projeler geliştirebiliriz.
Geleceğin sektörleri konusu da benim uzmanlık alanlarımdan biri. Ne zaman ihtiyaç duyulursa katkıda bulunmak isterim Özgür’e ve tüm bu tip arkadaşlara. Çalışkan yaratıcı azimli arkadaşları her zaman tüm imkanlarımla destekliyorum. Ayrıca konu bir womm olduğu içinde benim ilgi alanıma giriyor.
Gerçekten de bir başarı örneği oldu bu bizim için.
Pingback: İnternet ve Yaşam
Kendi Google Logonuzu Oluşturun ve Kullanın. Dilerseniz google aramalarınızda kullandığınız sayfada kendi belirlediğiniz logonun yer almasını sağlayabilirsiniz.
googleokulu.com adresinden ulaşabileceğiniz hizmet sayesinde dilediğiniz metni giriyorsunuz ve bu size özel bir logo haline getiriliyor. Bu sayfayı da sık kullanılanlarınıza eklediğinizde artık kendi logonuzla aramalar yapabiliyorsunuz.
Ayrıca sitede metin logolar dışında hazır logolardan da istediğinizi seçerek kullanabiliyorsunuz.
Ne diyeyim. Hani derler ya bu benim de aklıma gelmişti. Evet gelmişti ama sadece bir sövgüde kalmıştı Gugıla :) Evet sizi destekliyor ve sitelerimde link veriyorum.
Çok hoşuma giden bir proje aslında, açıkcası çok yakında google’ın bunu görüp Türk’ün sesinin ne kadar yüksek olduğunu görüp gerçekleşmesi dileklerimle..
Bende bu yüzden desteklemek adına birşeyler yapıp ileteyim :)
Çok beğendim çok. Ellerinize, fikrinize sağlık Tunç. Genç arkadaş ve diğer planktonların da.
Yazık ki herşey moda şeklinde yürüyor bu ülkede.. Aslında bu da “moda”laştırılabilir.. Şimdi “mucit” avcılığı moda örneğin.. Yakında “fikir” avcılığı da moda olabilir.. Hatta eminim bunu bir televizyon şovuna da dönüştürebilirler..
Bu arada bir fikrimiz gelince size danışabiliyor muyuz hocam?
Tunç abi, bir süredir siteye gereken ilgiyi gösteremedim. İş güç, boş kalan zamanda yat uyu derken baya koptum siteden. Genel bir göz attım sonra bu yazıya takıldım. Kahve demişsin ama sabahın bu saatinde ağır kaçacaktır kahve ve halihazırda çayım vardı. Çay eşliğinde de inan iyi gidiyor :P
Konu ile ilgili öncelikli olarak biraz gerçekçi olmak lazım derim. Bu arkadaş bu şekilde burada konu olabiliyorsa kesinlikle bir özelliği olduğu içindir ve bu tür kişilerin sayısı ne yazık ki az.
Genel olarak yaşadığımız hayatta gerçek olan şey para. Bazen belli fikirler para etmeyebiliyor veya fikirlerle insanın karnı doymuyor. Eğer ki az çok bir maddi imkan varsa bu sefer bu tür yönlere yönelmek daha kolay oluyor. Özgür’ün bu işlerden maddi manevi max seviyede kazançlı çıkmasının nedeni bence kendisi için maddi bir hedefin olmaması. Bu da otomatikman bu işe sarılmasına ve her yönde kazanmasına yardımcı oluyor.
Bu güzel röportaj için sana ve Özgür’e tekrardan teşekkür ediyorum. Zevkle okudum.
Başarılarınızın devamını dilerim.
Pingback: potkal.org
Bu çocuğu ilk Hürriyet IK ekinde farklı CV’si ile görmüştüm. Yine bir şeyler yapmış çıktı ortaya :) Daha bakalım neler yapacak, nelerle karşımıza çıkacak :)
Bu güzel sohbet için teşekkürler
Not: Bu çocuk demem yakınlıktan. Özgür’ü tanımam ama nedense arkadaşımmış gibi ;)
Açığı çok güzel fark edip eyleme geçmesi takdire şayan.
ozgur, cihan, muammer ve oktay!!! biliyorum cok basarili olacaksiniz ve o partide hepimiz cok egleniyor olacagiz!!!! ((((:
Çok samimi bir söyleşi olmuş teşekkürler :)
Özellikle takipçi olmak konusunda verilen örnek kafamdaki ampulleri yaktı.
Biz geçlere bu tarz yazılar gerekiyor e bir yerden başlamak gerek, biri bizi iteklemese bizim hiç bir şey yapmaya niyetimiz yok.. Bizi iteklediğin için teşekürler :)
Pingback: Marketallica
Uzun süredir yapılmasını beklediğim bu ropörtajı okumak oldukça keyifli bir deneyim oldu benim için.
Tutkunuz, onun için sonsuza kadar savaşacak olmanız ve bunu ifade şekliniz varlığıyla bile enerji veriyor insana.
Teşekkürler Tunç ve Teşekkürler Özgür
Röportaj soruları çok zekice ve güzeldi. Hem yanıtlayanı hem de soranı tebrik etmek lazım…
Başarılar hepinize.
Çok güzel bir röportaj olmuş. Özgür Alaz’ın pek çok insanın ufkunu açabileceğini düşünüyorum. Başarılar.
Önce şöyle bir yazınn uzunluğuna baktım; başlamadan bir kahve iyi gider dedim. Biraz ilerledikten sonra bir yerlerde aynı öneriyi görmek keyifliydi :)
Bundan önemlisi tutkuların ne kadar önemli olduğunu gördüm. Bir fikrin herkesin içinde saklı olanı nasıl ortaya çıkardığını yaşadım…
Pingback: AntiFit
Bence fikirler hayata geçirilmeli işe yarar bir şeylerse eğer, Özgür’ün fikri harika, mesela 23 Nisan için hazırlanmış logoyu google’de görmek çok güzel olurdu, hazırlayanı da bizden olunca daha da etkileyici…
Tebrikler ve ufkun açık olsun Özgür…
Nefis bir söyleşi olmuş…
Özgür’ün kendi zihninde yaktığı bir ışık var. Şimdi bu yazıyı okuyan herkesin de eminim gözleri parlamıştır… Teşekkürler Özgür.. Başaracaksın eminim.
Bu söyleşinin birçok yerinde Melih Arat’ı andım. Özgür’e başarılar diliyorum ve biliyorum çok şey başaracak!
Pingback: Google Bize Logo Yapsana
Tunç, çok güzel bir röportaj olmuş. Eline; ağzına sağlık.
Özgür: Eğer duyuyorsan senin de “fikrin bol olsun.” Beyninden fosfor eksilmesin!
– “Bu ülke adam olmaz”
– “Bu ülkede bir şey yapılmaz”
– “Amerika internet pazarı Türkiye’nin yüz katı, oraya gidiyorum ben”
– “hımm… Şimdi bizim Osman’a (average Joe) bu işi anlatamayız ki”
– “Çocuklar kusura bakmayın, projeniz harika ama Türkiye’de bunu finansal bir modele oturtamazsınız” (diyen bir VC)
ve benzeri yorumları sarf eden herkesin bu yazıyı yazıcılarından çıkarıp,
duvarlarına çerçeveletip asmalarını,
ve belirli aralıklarla sık sık okumalarını önermek lazım.
Sevgi ve Saygılarımla;
Volkan Özçelik
Kurucu, linkibol.com
Tebrikler Özgür, gelecek konusunda eskimiş kaygıları olan bir üniversite öğrencisi olarak Tunç gibi ufkumu açtın. Yolun açık olsun!.. Ve tabiki teşekkürler Tunç, bizi Özgür’e ve yaratıcı fikirlerine ulaştırdığın için…
Bir fikre aşık olmak bu olsa gerek :) Tebrikler Özgür.
Tebrikler Özgür, sevdiğin işi yapma konusunda gösterdiğin cesaret için de ;) Umarım bu cesareti herkes, tüm işletme mühendisleri gösterir :)