20

Var mı Sorusu Olan?

Garanti Bankası, Volvo, Tefal, Soyak, Atlasjet veya Bosch-Siemens… Bu altı firmaya sormak istediğiniz bir şeyler var mı?

22 Kasım Çarşamba günü Hilton Convention Center İstanbul’da Marketing Türkiye önderliğinde yapılacak olan “Etkileşimli Pazarlama Zirvesi 2006: Pazarlama 2.0” konferansında “Sonuç Alan Kampanyaların Perde Arkası : Türkiye Vaka Analizleri” bölümünün yönetimini yapacağım. Hani şu moderatörlük denen olay.

Her konuşmacıya, kendilerine ayrılan sürede sunumlarını bitirdikten sonra, bazı sorular sorma şansım olacak. Ben de bu moderatörlükte yeni bir şey denemek istiyor ve soruları sorma şansını size bırakıyorum!

Şimdi söz hakkı sizde. Bu markalara yöneltmek istediğiniz soruları bu yazıya yorum olarak girebilirsiniz. Zirvenin konusu interaktif pazarlama. Ancak bu vaka analizleri bölümünde ağırlık daha çok internet uygulamaları ve bu markaların internetten nasıl fayda sağladıklarında… Dolayısıyla sorularınız bu kapsamda olursa daha bir anlamlı olur.

Sizlerden gelecek her soruyu o sırada sahnede sorma şansım olmayabilir doğal olarak. Gelenler içinde (orada oluşacak ortama uygun) seçeceğim soruları ise mutlaka soracağım. Verdikleri cevapları daha sonra burada yayınlayacağım. Ayrıca gelen tüm soruları ise ilgili firma yöneticisine basılı bir kağıtta vereceğim, bundan emin olun.

Firmalar ve konuşmacıları şöyle:

Garanti Bankası: Garanti Bankası’nda Etkileşimli Kanalların Yönetimi / Barbaros Uygun (Şubesiz Bankacılık Müdürlüğü Birim Müdürü)
Volvo: İnternet’ten Showrom’a Başarılı Trafik Yaratmak / Cana Reutergardh (Pazarlama Direktörü)
Groupe SEB (Tefal): 360 Derecede İnteraktif Pazarlama / Aytuğ Elerman (Ürün Müdürü)
Soyak: İnternetten Konut Satılır mı? Satılır! / Aybars Kızılsencer (Satış ve Pazarlama’dan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı)
Atlasjet: İnternette Yüksek İrtifa / Altar Kartal (Alternatif Satış Kanalları Müdürü)
BSH (Bosch – Siemens Ev Aletleri): Hodri Meydan İnternet! / Onur Özçelik (Kurumsal Satış E-Business Müdürü)

Bu arada bir de eğlenceli bir şey yapalım. Ben bu yazıdan altı konuşmacıya da bahsetmeyeyim. Zirvenin konusu zaten etkileşim. Konular ağırlıklı olarak internet etrafında dönüyor. Bakalım bu markalar blogları ne kadar yakın takip ediyorlar. Eğer zirve gününe kadar öğrenmemiş olurlarsa, bu durumda benden sahnede ilk defa duyacaklar ve gelecek sorulara da bir ön hazırlık yapma şansları olmayacak.

Amacımız konuşmacıları sıkıştırmak değil tabii ki, ancak blogların artan öneminin bakalım kim ne kadar farkında, onu da anlamak.

Buyrun, bekliyorum sorularınızı.

Yorumlar 20

  1. Pingback: PAZARLAMAAAA

  2. Pingback: Fikir Atölyesi’nden kullanıcı etkileşimine güzel bir örnek

  3. ALİ KILIÇ

    Ben Volvo’ya şunu sormak istiyorum; alkolü sadece ünüversteli gençler mi kullanıyor?

    Vatandaşa etkinlik yapılmayacak mı, neden hep üniversiteler?

  4. Pingback: Anafikir.com » Fikir Atölyesi'nde Pazarlama 2.0 örneği

  5. Tunç Kılınç

    Öncelikle soruları ile katkı sağlayan herkese kocaman bir teşekkür… Etkileşimli Pazarlama Zirvesi bugün yaklaşık 400 izleyici ile gerçekleşti. Genel hatlarıyla da başarılı bir konferans oldu. Ayrıca Marketing Türkiye ve Project House’a gerek etkili organizasyon, gerek nazik davetleri için bir kez daha teşekkür ederim.

    Sizlerin de yukarıdaki yorumlardan görebildiğiniz gibi, bu oturum için 14 Fikir Atölyesi takipçisinden toplam 30 soru geldi. Zirvedeki zaman kısıtından dolayı bunlardan 6-7 tanesini sahnede sorma şansım oldu. Gün sonunda ise tüm konuşmacılara soruların tamamını basılı olarak verip bana cevaplarını mail atmalarını rica ettim. Altı markanın yöneticisi de en kısa süre içinde cevapları bana göndereceklerini söylediler. Bana ulaştıkça hiç bekletmeden cevapları Fikir Atölyesi’nde (sahnede aldığım cevaplarla birlikte) yeni bir yazıda paylaşacağım.

    Sizlerle birlikte yaptığımız bu etkileşim (yanılmıyorsam) bugüne kadar Türkiye?de gerçekleştirilen konferanslar için bir ilk idi.

    Benim açımdan yorgunluğa değdi. Umarım izleyici ve konuşmacılar da keyif almıştır.

  6. Ege Ermeç

    Başlıklara bakarak çok düşündüm ve aşağıda aklıma gelenleri sıraladım ama takıldığım nokta şu ki Tefal çok sevdiğim bir marka olmasına rağmen ?360 derece interaktif pazarlama? konusunda ne yapmışlar? Tüketicileri olarak ben hiçbir şey hissetmedim ve ben loyal bir Tefal kullanıcısıyım.

    Neyse sorulara gelecek olursak:

    Garanti:

    1- Aldıkları uygulama kararlarını almadan evvel müşteriye yönelik nasıl bir süreç yaşıyorlar? Nabız tutma konusunda somut değer katan uygulamaları var mı?

    2- Bu kanallar üzerinden müşteri kazanmayı etkileyen ana faktörler neler ve bunlar hakkında ne aksiyonlar alıyorlar? İletişim planlarında bunların özel yerleri var mı?

    Volvo:

    1- Başarılı trafikten kasıt nedir? Satışa dönebilecek tüketiciler midir?

    2- Eğer cevap evet ise bunu nasıl bir database altyapısı ile yönetiyorlar? Yoksa internet üzerinden olası potansiyel kitleyi çekecebilecek uygulamalar mı geliştiriyorlar?

    3- Bunlar daha sonra nasıl bir CRM programı çerçevesinde değerlendiriliyor?

    4- CRM?in ürün ve iletişimi geliştirecek boyutu olan bildirim alma ve değerlendirme bacağı verimli kullanılıyor mu?

    Genel:

    1- Müşteri-satış geliştirme faaliyetleri stratejilerini oluştururken somut hedefler konuşabiliyorlar ve bunları sonrasında ölçümleyebiliyorlar mı?

    2- Yenilikçi ve müşterinin deneyim yaşamasını sağlayacak kurguları bu aksiyonlar içerisine dahil edebiliyorlar mı?

  7. Yusuf İBİLİ

    Merhabalar, kısa ve öz bir sorum olacak.

    Neden bizim ülkemizde diploma bu kadar önemli? Elbet Dünya’nın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de diplomalı insanın bir artısı vardır kesinlikle ama neden sadece bizim ülkemizde bu kavram olmazsa olmaz oluyor?
    Yurt dışı kökenli firmalar veya yöneticileri bunun farkındalar. Özel sektörde bize iş yapan eleman gereklidir diyorlar, diploma sonraki iş.

    Fakat gelelim ki bugün neredeyse perakende bazında üretim yapan, hiçbir dış ülke firması veya pazarı ile alakası olmayan Türk firmaları neden bu kadar diploma olmazsa olmaz ayaklarına yatıyor?

    Tamam gelişelim, açılalım bizim de pazar payımız olsun diyoruz ama hep diploma diploma… Zaten ÖSS denilen bir baş belası var ki sağolsun Türkiye‘de kimseye asıl mesleğini yapmasına izin vermiyor. Yanlış bir seçim veya kodlama bir ömür cezasını çekmemiz gerekiyor ki, bu insanlar da bunun bilincinde iken neden bu diploma sevdası anlamış değilim?

    Onlara sormanızı istediğim diploma onların veya sizlerin fikirlerine göre çok şart mı?

    Kendimden örnek vermek istersem genç yaşlarda olmama rağmen çoğu mühendis diye geçinen arkadaşların veya diploması ile hava atan kişilerin projelerinin başında yer alıyorum. Benim de bir diplomam var ama Üniversite değil. Biz aldığımız eğitimin değerini bildik ve kendimizi geliştirdik. İyi dostlar edindik, saygın yerlere geldik.

    Peki diğer arkadaşlarım veya benimle bu kaderi yaşayanlar… Diplomazedeler ?

    Bu mantığa taaaa uzaklarda bilmediğimiz görmediğimiz yerlerdeki yöneticiler / firmalar kavuşmuş iken neden bizim insanımızda yok bu? Bizler can atıyoruz Türk firmalarında çalışalım hep beraber büyüyelim, ülkemiz kazansın derken nedir bu diploma sevdası?

    Saygılar, sevgiler efendim.

  8. Turgay Adıyaman

    Garanti Bankası: web sahtekarlıklarında sorumluluk ve kayıp müşteride kalıyor… Bu konuda bir gelişme olacak mı?

    Son olaylardan sonra şubesiz bankacılık kullanım oranı düştü mü?

  9. FULYA HALICIOĞLU

    Ben şunu öğrenmek istiyorum; okullara bu tür firmalar sponsor olamıyor mu?

  10. Pingback: Tavsiye Elektronik Dergiler

  11. Selin Cebeci

    Merhaba Tunç,

    İlk başta tebrikler :) Sonraa şikayetler:

    Bu şikayetim etkinliğin gerçekleştiği gün çalışmamdan dolayı. Çok katılmak istememe rağmen zirvenin olduğu gün ofiste olmalıyım. Keşke teknoloji ile bu kadar iç içe bir etkinlik internet üzerinden de yayın yapsaydı ve buna da kayıt alınsaydı..

    Soruma gelince:

    Ben call center ile konuşmaktan hoşlanmayan, bankaların açık oldukları saatleri yakalayamayan ve finanstan pek anlamayan bir insanım. Online bankacılık esnasında messenger benzeri bir platform üzerinden bir yatırım danışmanı ile görüşebilmeyi istiyorum. x lira para ile şu anda ne yapmam en akıllıca olur bana bunun cevabını verecek bir kişi ile bağlantı şansı hayal mi? Bu gizliliğe aykırı mı, güvenlik açığı yaratıyor mu veya bu online bankacılık için fazla profesyonel bir servis olarak mı kalıyor?

  12. Cuzo

    Atlas Jet’e sormak istiyorum. Siteye girip bilet alıp çıkmak ortalama kaç dakika sürüyor acaba, hesap etmişlerdir herhalde.

    Ben kötü bir tecrübe yaşadım da, yaklaşık yarım saat uğraştım, bilgileri tekrar tekrar girdim sonunda aman be diyip Müşteri Hizmetleri’ni arayıp 2 dakikada hallettim. Benim beceriksizliğim mi acaba merak ettim.

    Bu arada iyi fikir soru toplama işi.

    Not : Tunç fazla davetiye var mı? Ya da moderator arkadaşım dersem alırlar mı içeri :)

  13. Mehmet Eskici

    Tunç Abi ilklerin altında imzanı görmek çok güzel, tebrik ediyorum.

    Benim sorum; e-uygulama alanında bu kurumların “görsellik” mi, “içerik” mi düşüncelerinden hangisine ağırlık verdikleri… Yurtdışı bazlı internet sitelerini gezerken daha çok dikkatimi çeken nokta içeriğin ön plana çıkması, ancak ülkemizde insanlar genelde satın aldıkları hizmet yada ürünün işlevselliği veya satın alış nedenine ne kadar hizmet ettiği veya sağladığı faydaya bakmadan, genelde ambalajına önem veriyor. İnternette gözlemlediğim sitelerde görsellik gene ön planda ve bu görselliğin arkasına sıkışmış içerikler…

    Konuşmacıların bu konu üzerindeki düşünceleri ve uygulamaları ne yönde acaba ?

  14. Suleyman Ve Ben

    Merhaba Tunç,

    Senin blogun cok guzel.
    Senin adi Tunç cok orijinal :) Ne demek?

    I was not able to translate your entire post, so my wife helped me out a lot…

    Senin soru cok guzel fikir.

    I have a problem with the Turkish Bank System…

    When I was in Turkey, I had to go to a bank with a friend of my brother-in-law’s. It took us 2 hrs. to get out of the bank.

    Can you believe it?

    Benim soru Garanti Bankasi icin:

    – Neden Turkiye’de banka cok yavas?
    – Neden cok uzun line up (= sira) var?

    Kanada’da banka cok kolay ve hizli.
    Bir de banka acik, sabah 08:00 – aksam 08:00 hafta ici.
    Bir de Cumartesi banka acik: 09:00-15:00.

    Neden Turkiye’de banka acik degil her zaman?

    Merak ediyorum ve cevap bekliyorum,

    Cok tesekkur ederim,

    Iyi gunler.

    Suleyman.

  15. Fatih Şentürk

    Sormak istediğim sadece Volvo’ya olurdu. Çok güzel arabaları ve de özellikleri varken neden tanıtıma ilgi göstermiyorlar ?

    Geçen gün, internet araştırmamda bir etiket sisteminde yeni S80’in tanıtımını gördüm, video ve site ingilizce çok ama araştırınca türkçe sayfasını bulup aynı şeyleri bakabiliyoruz.. bunu biri olmasa nereden görebilirdim ki ? Reklamları yok, TV, Dergi, Basım-Yayın organlarında görmedim. Türkçe reklamları yok veya yetersiz..

    Birazcık tanıtıma önem verilmeli çünkü çok sağlam araçlar..

  16. Murat Buyurgan

    1- Internet reklâmları haricinde, internette yapacağınız interakif pazarlama faaliyetlerine ayırdığınız bütçe, pazarlama bütçenizin %?e kaçını oluşturuyor?

    2- Interakif ajansınızın internet projelerinde sizi yönlendirmesine müsaade ediyormusunuz?

    3- Kullanıcılarınızın/müşterilerinizin görüşlerini web sitenizde ne zaman yayınlamaya başlayacak sınız?

    4- Internet rêklamı yaparken klasik banner yayını dışında farklı bir çalışma yaptınız mı?

    5- Reklâm bütçelerinizi sadece bilindik portallere mi harcıyor sunuz? ( e-kolay, hurriyet, superonline vb ) Size uygun olacak farklı web sitelerini araştırıyor musunuz?

    6- Hedef kitlenizi ( müşterilerinizi ) bir araya getirebilecek bir paylaşım platformu oluşturmayı düşündünüz mü?

    7- RSS nedir biliyor musunuz?

    8- Etkileşimli pazarlama konusunda hangi blogları takip ediyorsunuz?

  17. Arzu

    Tüm bu katılımcıların işletmelerine ait blogları yok. Varsada ben görmedim. Düşünün bir Tefal’in blogu olsa idi ve Refik yukardaki samimi tavrı ile bloga yorum bıraksa idi ve yine cevabını oradan okusa idi, nasıl olurdu? Gafur’un deyimi ile;”tam süper olcağhtı” değil mi? Blog okumalarını ya da takip etmelerini beklemiyorum ama en azından firmaya ait bir bloglarının olmasını arzu ederim.

  18. Selim Yörük

    Her adımında “fark” sesi çıkartan Tunç yine bir adım atmış sanırım. RSS okuyucum haber verdi : )

    Sorumu yönelteyim; Her eve girebilen bir pazarlama aracı haline gelmiş televizyondan sonra internet de aynı özelliğiyle dikkat çekmeye başladı.

    Pek tabii daha fazla reyting daha fazla reklam, daha fazla pazarlama demek. Bunun anlamı, ancak internet penetrasyonu arttıkça üzerindeki reklamlar da artacak. Yani İnternet’te daha fazla reklam görmemiz için beklememiz gerekecek.

    Acaba gelecekte İnternet’te yayınlanacak olan reklamların tarzlarını, formatlarını tahmin edebilir misiniz?

    Mesela Televizyon’da, insanların hayatlarını (gizli) reklam öğeleriyle süslü bir şekilde sunan “Truman Show” (ya da BBG) gibi pazarlama kokan hareketlerin olabileceğini gördük. İnternet’i neler bekliyor acaba?

  19. Arda Kutsal

    Tebrikler Tunç çok doğru bir uygulama gerçekleştiriyorsun.

    Ben sorumu tüm katılımcılara sormak istiyorum.

    Acaba interneti pazarlamanın bu kadar içinde görürlerken bu kapsamda tuttukları araçlar sadece kendi web siteleri ve reklamveren olarak tercih ettikleri yüksek ziyaretçi kapasiteli portallar mı?

    Sorumun ana fikri aslında şu. Long Tail olarak kabul ettiğim ve WOM‘un merkezi olan ülkemizdeki yüzbinlerce blogu kendi pazarlama modellerinde nerede konumlandırıyorlar ya da böyle bir vizyonları var mı?

    Bugün en hızlı şekilde düşünecek olursak buradaki tüm katılımcıların segmentlerine uygun bloglar mevcuttur acaba hedef kitlelerine direk ulaşım sağlayabilecek bu tür yeni nesil araçlardan faydalanmayı düşünüyorlar mı? Reklam vererek, sponsor olarak ya da farklı çalışmalar modelleyerek diye sorumu daha netleştirebilirim.
    En basitinden yemek blogları Tefal için eminim çok güçlü bir etkileşim sağlayacaktır.

    Teşekkürler, başarılar.

  20. Refik Çağlayan

    hmmm bak çok iyi olmuş… Benim deneyim üstüne cuk oturdu! Ya dedim deneyimler.net‘e yazmak gerek bunu ama belki de senin konferansa nasip oldu.

    Olayı hemen anlatayim;

    Daha geçen gün (geçtiğimiz hafta) annemin doğum günü için hediye bakıyorum. Eh nereye girersin; tabi ki “herseyi düşünen” Tefal’e. Ne bileyim, öyle pompalanmış ki reklamlar beynime beynime!

    Aslında reklamlar ve sloganları işe yaramış. Anneye hediye diyince aklıma gelen ilk yer olmuş. Ne kadar büyük bir fırsat değil mi…

    Gel gör ki, web siteleri öyle mi… Oldukça kötü bir dizayn (sanki internet mahirin sitesinin tarzında gibi) ve hakkaten kötü bir içerik yönetim sistemleri var.

    Aradığım hiç birşeyi bulamadım sitede. Şunu da söylemekte fayda var; “ne aradığımı da bilmiyordum doğrusu…”

    Şimdi dersiniz ki; “Refik ne adamsın, hem ne aradığını bilmiyorsun hem de aradığını bulamıyorsun…”

    Evet aynen öle… Ama zaten amaç bu olmalı. Zaten ne aradığımı bilsem iş yapış şeklim, ya da ürün satın alma sürecim doğrudan tefal.com.tr ile başlamaz.

    Önemli olan sitenin beni yönlendirmesiydi. Benim ne aradığımı bilmiyorken beni rahatlatmasıydı.. Ben anlamam ev aletlerinden, mutfaktan banyodan…

    Hazır gelmişim işte siteye, birşeye karar verip alacağım. Bu arada sitede online satış da yok. Yani Tefal’i illa gidip herseyburdanoktakom’dan mı almak gerek?

    Daha da ilginci ben yoğun bir Firefox kullanıcısıyım. Site Firefox’u sanırım desteklemiyor… Bannerlar yazıların üstünde kalıyor. Textler birbirine giriyor. Kimse kusura bakmasın ama kimse bana I.E. kullandıramaz.

    Hakkaten kötü… Halbuki TV reklamlarında gördüğüm Tefal titizliği, sadeliği ve kalitesi bu değildi.

    Neden böylesin e-TEFAL…

Düşünceni Paylaş!

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir