20

Uzmanlarımız, Sizin Kendinizi Aşağılık ve Aptal Hissetmeniz İçin Sürekli Yeni Çözümler Üretiyorlar. Çünkü Aptalsınız!

– Biz olmadan başarmanız mümkün değil, denemeyin bile.

– Bizdeki beceri sizde yok. Kişisel almayın. Bu bizim zımbırtımız.

– Tasarım ve pazarlama hizmetleri için fiyatımız yüksek, çünkü yüksek tutabiliyoruz. Çünkü siz ödeyeceksiniz.

– Biz müşterilerimizin ihtiyaçlarına cevap verebiliyoruz. Öyle veya böyle.

– Havalı ünvanlar bizi daha zeki ve akıllı gösteriyor.

– Biz sadece herkesten daha iyi değil, aynı zamanda daha da zekiyiz.

Seçkin müşterilerimize, değişen ekonomilerde saldırgan ve yaratıcı şekilde rekabet etmeleri için, çığır açan iş stratejileri ve aşmış tasarımlar sunuyoruz.

Dünyanın en dinamik online pazarlama, tasarım ve danışmanlık ajansına hoşgeldiniz.

Danışmanlık fikirlerimiz sizi baştan çıkaracak ve heyecanlandıracak. Profesyonel tasarım çözümlerimiz size başarmanız için güven verecek. Ve internet sitemiz size, işimizi iyi yaptığımızı düşündürtecek.

İsmimiz kafanızı karıştırabilir ama itiraf edin; logomuz çok havalı. Çünkü web 2.0 teknolojisi ile yapıldı. Biz aynı zamanda sıradan kelimelerin başına “e” koymakta uzmanız; e-business, e-word, e-commerce gibi.

Ana danışmanlık stratejimiz; müşterilerimizi, kendilerinin tek başlarına bu işleri yapamayacaklarını ve bunu yapmak için bizim çok para kazanmayı hak ettiğimizi ikna etmektir. Bunu yapmanın en iyi yolu da; her zaman iyi görünmek ve dile getirdiklerimizle senin bilmediklerini bizim bildiğimizi göstermektir. Çünkü öyleyiz.

Kafanız karıştı değil mi? Tabii ki. Bu zaten bizim istediğimiz. Pazarlama uzmanlarımız, sizin kendinizi aşağılık ve aptal hissetmeniz için sürekli yeni çözümler üretiyorlar. Çünkü öylesiniz. Ve biz değiliz. Biz yeni nesil, e-değişken, pazarlama danışmanlarıyız.

Hala ikna olmadıysanız, kafanızı karıştırmak için size yığınla pazar araştırma ve danışmanlık fiyat analizleri ve global tasarım konumlandırma raporları gösterebiliriz ki bu da size, biz olmadan asla başarılı olamayacağınızı düşündürtür. Çünkü olamazsınız. O yüzden denemeyin bile.

Bizde, sizin için tamamen harika çözümler üreten akıllı insanlar var. Kocaman, yuvarlak ve pahalı masası olan bir toplantı odamız var. Pazarlama ve danışmanlık işleri için bizi tuttuğunuzda, bu masa etrafındaki toplantılarda çok zaman harcarız.

Duvarımızda modern digital beyaz tahtalardan var. “Pazar konumlandırmasına yaratıcılık enjekte etme” ve benzeri konularda sırayla bu tahtanın üzerinde beyin fırtınası yapar, akış diyagramları çizeriz. Veya bunun gibi havalı diğer konular işte.

Yeni nesil pazarlama guru’larımızdan, tasarım uzmanı veya danışmanlarımızdan biri bir fikir ile geldiğinde, hepimiz ciddi bir tavırla ona bakar ve önümüzdeki kağıda bir şeyler karalarız.

O büyük toplantı masasında size bir şeyler sunduğumuzda verdiğiniz paranın karşılığını aldığınızı düşüneceksiniz. İlerleyen tarihlerde bizden ne satın aldığınızı dahi unutacağınız için, yapacağımız takip telefonlarında bunu size hatırlatıp, iyi görünmeye devam edeceğiz.

Kadın çalışanlarımızın tamamı çok seksi. Toplantı yapacak bir neden olmadığında dahi, onlara kur yapar, zamanı size faturalarız.

Genel müdürümüzün ofiste olduğu zamanlar çok azdır. Tüm bayan çalışanların onunla yatması ya da en azından buna istekli görünmeleri beklenir.

Bizi aradığınızda telefona ilgisiz bir stajyer çıkacaktır. Çünkü sizle konuşamayacak kadar önemli insanlar olduğumuz izlenemini vermek durumundayız. Zaten öyleyiz de.

Çok sayıda ve prestijli müşterimiz var. Kimler olduğunu bilseydiniz hak verirdiniz, bilmediğinize göre bizim dediklerimize inanmak durumundasınız. O kadar güçlü ve büyük firmalar ki, paraları da çok. O yüzden tasarım ve pazarlama hizmetlerimize bu kadar yüksek ücretler isteyebiliyoruz.

Ofisimiz gerçekten çok modern ve güzel bilgisayarlarımız var. Bir görseniz; “ooh, harika bir ofis. Bu adamlar meşru.” dersiniz.

İş yerinde çok sayıda parlak kahve makinaları var. Danışmanlarımız işe VW Beetle marka arabaları ile gelir. Dış görünüş herşeydir. Çünkü, kaliteli iş üretmekten ziyade, ancak bu yolla sizden daha çok para alabiliriz.

—–

Doğru tahmin ettiniz, yukarıdaki [çoğu kurumsal hayatın gerçekleri olan] satırlar Fikir Atölyesi‘nden tanıdığınız Tunç’un sözleri değil.

“Hayal dünyamızı yönetmeye çalışanlara” karşı düşüncemizi biliyorsunuz zaten.

İnternette daldan dala atlarken karşıma çıktı: huhcorp.

Greg SmithYaratıcı fikri hoşuma gidiyor ve “gerçek misin?” diye gönderdiğim mail sayesinde sitenin sahibi Greg Smith‘le sohbete başlıyoruz.

“Tunç, huhcorp benim havalı ve aşmış danışmanlık şirketleri ile kafa bulduğum, hiciv yaptığım bir site. 2002’den beri yayında. Bir pazarlama aracı olarak kullansam da, burası daha çok web tasarım ve hiciv becerilerimi sergilediğim bir alan oldu” diyor.

Sohbeti [mail ortamında] ilerletiyoruz.

Greg 41 yaşında bir sanatkar, editör, karikatürist, web tasarımcı ve geliştiricisi. Güney Kaliforniya’nın Leucadia şehrinde yaşıyor. Sekiz çalışanı olan BuildingOnline isimli bir web tasarım/geliştirme ve online pazarlama ajansında yaratıcı yönetmen, aynı zamanda da bir ‘freelance.’

Kişisel web sayfasına şunları yazmış:

“Yeni sitemin üzerine hummalı bir şekilde çalışıyorum. Kısa süre sonra yaptığım çok özel ve sihirli işleri göreceksiniz. Yazdığım bir program var. Siteme geldiğinizde, bilgisayarınızın DVD gözünden Oreo kurabiyeleri çıkacak. Şimdilik bazı hataları var. İlk testlerde bazı kullanıcılar kurabiye yerine jambonla karşılaştı. Düzeltmeye çalışıyorum.”

Çalıştığı şirkette, havanın güzel olduğu bir gün ofiste hapis kalmaya sinirlenip, acısını yaratıcı ve her şeyi bildiğini iddia eden ajanslardan çıkarmaya karar vermiş. 8 saatte hazırlamış sitesini Greg.

Gerçekte var olmayan huhcorp‘un, gerçekte işine yarayıp yaramadığını sordum.

“O kadar çok mail alıyorum ki, bunların bazıları gerçek işe dönüşüyor. Ancak asıl amacım eğlenmek ve kişileri gülümsetmek. İşin ilginç ise yanı dalga geçtiğim kurumlardan az sayıda da olsa iş alabiliyor olmam” diyor.

Reklam veya web ajanslarının sitelerinde verdikleri abartılı ve benzer sözler onun ilham kaynağı olup huhcorp isimli hayali şirketini kurmuş. Hemen hepsinin sitesinde yer alan bu içi boş, saçma ve komik vaadler “onlarla dalga geçmek için yeterli bir sebepti zaten Tunç. Kurumsal zırvalık işte.” diyor.

Çalıştığı BuildingOnline’ın sitesinin de “bu kurumsal zırvalıktan yeteri kadar payını aldığını” söylediğimde ise aramızdaki mail’ler hızlandı! [sanki msn’de konuşuyoruz.]

Greg: haha! tabii ki…

Tunç: ve senin için rahat?

Greg: bir yere kadar evet. aptal gerçek şu ki müşteriler alımlı lafları seviyor. fakat sonrasında başarının anahtarı; yüz yüze geldiğimizde dürüst ve açık olmak. ve çıkan iş hızlı ve iyi olmalı. bu işe yarıyor.

Tunç: aptal söylemlerle müşterileri yakala. onlar da oltaya gelsinler. çünkü aptallar. sonra yüz yüze gelince dürüst ol. yine gelsinler oltaya. çünkü aptallar. kurumsal zırvalık işte bu olsa gerek. sen de bunun bir parçasısın greg. neden? faturalar ödenmek zorunda değil mi?

Greg: çok doğru. oyunu kazanmak için oyunu oynamak gerek.

Tunç: huhcorp sitesinden aldığım ilk izlenim ‘Fight Club’ filminden aldığıma benzer duygulardı. fakat günün sonunda o sadece bir film. senin huhcorp da öyle. günün sonunda o sadece bir site.

Greg: sanırım insanlar benden “kurumsal zırvalığı” nasıl yok ettiğimi duymak istiyorlar. gerçek şu ki, ben de herkes gibi para kazanmak için çalışan bir web ‘geek‘im. bir gizemin kapısını aralamıyor, sadece olaylarla dalga geçiyorum.

Tunç: hmm, dürüst ve yeterli bir cevap. teşekkürler, bu gece yayına veririm yazıyı. ingilizce tercümesini sakın isteme benden.

Greg: hangi dilde olursa olsun, insanları gülümsetebildiğimi görmek mutluluk verici. ben teşekkür ederim ilgine.

Ufak bir hayal kırıklığı yaşasam da konumuz bu değil.

Dış görünüş ve sunumun “içerikten” daha fazla prim yapması çok sektörde var. Hatta bırakın firmaları, ilginizi çekip yanına gittiğiniz çok kişi için bile; “keşke ağzını açmasaydı da, ben de hayalime devam etseydim” dediğiniz olmuyor mu?

Yorumlar 20

  1. Pingback: Bildiğiniz KARnaval Değil!

  2. TRKSVR

    Ne oyunu Yaaa!! İLginç. Arkadaşlar Bırakalım hayalle yaşamayı da, Yalan dünyada aslında bir sınav içinde olduğumuzu unutmayalım. Asıl oyun Öldükten Sonra başlıyor. her son yeni bir başlangıçtır ama bu son, sonun bağlangıcı…

    O yüzden gerçek sonsuzluğa erişmeden Gerçek oyuna başlamadan Kendimize gelelim, oyunda kaybedenler olmamak için bu dünya sevigisinden (mal, mülk, para, hırs, şöhret vs.) vazgeçelim. Terk edeceğimiz bir şeyi sevecek kadar sevelim ki… (ki den gerisi size kalmış)

  3. hülya'da buluşalım

    yazınızı okuyunca “hadi canım deyip” biraz abartmış olabilirsiniz diye düşündüm açıkçası ama huhcorp.u inceleyince “yok ya yanılmışım” dedim kendi kendime…

    firmalarla dalga geçmek basit bir iş ama bunu bu kadar güzel ve duygulara hitap eden şekilde yapmak ve hele okuyucu/müşteri siteyi gezerken konuların ustaca birbirine bağlı olduğu yazıları okurken gülümsemesini sağlamak ise hiç de kolay bir iş değil.

    ve ben eminim ki, pek çok firma sahibi huhcorp.u gezerken foyaları ortaya çıkmış olmasına rağmen kahkahalarla gülmüştür…

    We have a meeting room with a big, round, expensive table.
    When you hire us for marketing and consulting projects, we spend lots of time sitting around the table having meetings.

    ve size de ekşi’ye göre teşekkürün çokçası olan teşekkürler, paylaştığınız için …

  4. Erol Özdemir

    Merhaba, uzun uzadıya cevap yazmak isterdim ama boş zamanım yok, kısaca şunu söylemek istiyorum.

    Doğru. Yaratıcılık önemli fakat asıl önemli nokta hayatı ciddiye almadan ama özenle yaşamaktır bence… Kendini hiç bir şeyden uzak görmemek gerek ve her şeyin bizim ulaşmamız için varedildiğine yürekten inanmak yeterli olacaktır.

    Arkadaşım teşekkürler (konudan çok taştım sanırım:))

  5. Duru

    Varsın birileride aptal olsun…

    Geçen gün benden çok daha zeki olduğunu düşündüğüm iş arkadaşım bana ‘sen niye aptala yatıyorsun’ dediğinde çok şaşırdım. Bunu farkettiğine göre sen benden zekisin dediğimde galiba beklemediği bir cevaptı. İkimizde güldük ve geçtik. O günden sonra adım akıllı bıdık kaldı ama olsun. Varsın birileri de aptal olsun…

    Greg :çok doğru oyunu kazanmak için oyunu oynamak gerek.

    Tüm samimiyetiyle demiş bence. Oyun kelimesi beni, hep kalbimden vuran bir kelime olmuştur. Herşey tüm bu yapılanlar oyunun devam etmesi için değil mi? Birileri üretecek, birileri üretilenleri sunacak, birileri üretilenleri satın alacak; oyun bu şekilde devam etmiyor mu?

    Tüm bu olanlar içinde beni en çok ilgilendiren taraf bu paranın kimin cebine ya da hangi firmaların kasasına girdiği. Eğer dünyanın bir çok yerinde açlıktan ölen çocuklara, doğa ve çevre yararına, tedavisi bulunamamış hastalıkların araştırmalarına yine biz insanların yararına kullanılabiliniyorsa işte o zaman bana bir değil iki kere varsın aptal desinler.

  6. idemaxmurat

    arkadaşlar ben yıllardır bunların mücadelesini veriyorum. sizin gibi bilinçli gençlerin varolduğunu görmek çok hoş. bana daha çok mücadele azmi verdiniz. tşk ederim. hepinizin emeğine yüreğine sağlık.

  7. www.addlas.com

    Şekil ve gösterişle insanı ele geçiren ancak içi boş olup tamamen zaman kaybı olan her şeyi eleştiririm. Ben de böyle olmamak için uğraşıyorum, Dünya Atlası sitesi yaptım, içini doldurmak için çabalıyorum. Çünkü bize gelen burdan çıkmak istememeli, öğrenmeli, siteden yüzünde memnuniyet belirtisi ile ayrılmalı.

    Büyülenmeyin, büyülemeye de çalışmayın. Siz ne olduğunuzu biliyorsanız, elbet size hak ettiğiniz değeri verenler zamanla ortaya çıkacaktır.

  8. Ertuğrul

    Aslında bu hayali firma sitesinin, bir benzeri de yıllar önce Türkiye’de vardı. Amatörce çalışan, sözde hosting firmaları ile aynen bu şekilde dalga geçiyor idi site. Hafızamı çok zorladım ama bir türlü ismini hatırlayamadım sitenin. Bu yorumu okuyunca, birilerinin hatırlayacağını ve buraya yazacağını ümit ediyorum.

  9. volkanalabaz

    Merhabalar;

    Sadece insanın bir ürünü değil kendini belli sektörlere pazarlaması da bunun gibi bir şey bence. Türkiye’de yaşadığım dönemlerde Antalya’da eşimin çalıştığı baya büyük, böyle 300 kişinin çalıştığı ayda milyon dolar cirolar yapan bir kuyumcu turizm şirketin de bir imajmaker eleman almışlar. Sahipleri de yakından tanıdığım sevdiğim saydığım büyüklerimdi.

    Ara, ara yaptığım ziyaretlerde birkaç kere karşılaştım bu arkadaşla da. Ama öyle bir arkadaş ki konuştuğu Türkçenin zerresini anlamak imkansız. Konuşuyor ama nece konuşuyor anlamıyorum. Cengiz abiye, patrona sordum yani, dedim niye aldınız abi bu adamı. Vallaha Volkan’cım baktık diğer rakiplerimiz de böyle bir çalışan yok. İşte onca şirket mağaza var topluca hepsinin dizayn mizayn işlerine bakar, ne bileyim. Yaa iyi de abi sizin zaten bir iç mimarınız ya da sürüyle mimarlarınız var, gereksiz bir harcama. Ya öyle deme Volkan’cım çok bilgili bir arkadaş gerçekten dedi.

    Tabi ki ben işin peşini bırakmadım, çünkü adam herkesi salak yerine koyup kendini bir güzel satmış. Bir yerde durdurup sordum. Ne iş yaparsın sen dedim? Adam güldü, dedi bak akşam patronlar falan hep beraber vitrin yapacağız gel gör ne iş yaptığımı, aslında benim işim itiraz etmek ve sıradan şeyler yapmak, bu sıradan olan şeylere güzel bir kulp bulup kendimi değerli kılmak.

    Akşam oldu vitrin yapılıyor, örnek bir tane ona göre hepsi değişecek yüzlerce vitrin var. Vip odaları var falan filan. Cengiz abi diyor yok Bülent bu böyle olmamış değiştirelim. Bizim meşhur imajmaker da yooo diye konuşmaya bir başladı adam en az 10 dakika. Yok efendim taşların bakışsal açılarının güncel transplantasyonu hususunda ki anlatım biçimlerinin yaklaşımları şöyleymiş. Gerçek göz görsel hizalarının olması gerekeni buymuş falan.

    Kimse hiçbir şey anlamadı. Patron döndü bak Volkan görüyor musun adam ne kadar çok şey biliyor, helal olsun vallah dedi. Dönüp tamam Bülent kardeşim sen devam et usta olan sensin. Bizim çok sevgili arkadaşta bana yaklaşıp işte ben bu işi yapıyorum dedi, insanların kafalarını karıştırıyorum, salaklaştırıyorum sersemletiyorum ve değerli bir hale geliyorum. Yani aslında kendimi pazarlıyorum.

    Greg Smith’in yaptığı da aslında bir yanda kendini pazarlamak. Amaç bu değil ama bir yöntem haline gelebiliyor bence. İnsanlar dünyanın her yerinde ve her pazarında birilerine güvenecek kişiler arıyorlar. Burada ise akıl kazanıyor diğer tarafın abartı yaklaşımını sadelikle ve onların beyinsiz olduklarını inkar etmekle pazarı kendi üstünüze çekiyorsunuz.

    Fazla uzattım, özür dilerim.

    Saygılar.

  10. NightShadow

    Adamın yaptığı şey -her ne ise- hoşuma gitti :) Ben de böyle bi site açıp sinirime dokunan firmalarla maytap geçebilirim aslında :p

  11. Gülter Özgür

    Bizim gibi alışveriş manyakları varken onlar daha çok edebiyat yaparlar.

    Her gördüğümüz reklama kapılıp sürekli bir şeyler almaya hedeflenmiş beynimiz alışverişe ara verip aynaya bakmaya kalksa sorun kendiğinden çözülür aslında. Ama bunu yapacak bayan olmadığına göre onlar da bu şekilde havalı sözlere devam edecekler.

    Çünkü bütün sektörlerde alım-satım söz konusu olduğuna göre hepsi diyecek ki bizim ürettiğimiz ürün daha iyi. Bunu demenin tek yolu da reklam ve pazarlamadır. Reklam ve pazarlama alanında kim daha iyiyse en çok kazanan da o olur.

    İşin özeti biz bayanlar olmazsak hiçbir sektör iş de yapamaz, para da kazanamaz. Çünkü sektörler iş anlamında zincirleme bir birine bağımlıdır.

    Diyeceksiniz ki sadece bayanlar mı alışverişe düşkün, ben de size diyeceğim ki dönün de etrafınızdaki bayan ve erkek yakınlarınızın alışverişlerini inceleyip kendinize bir özet geçin.

    İsterseniz ben kabaca bir hesapla o özeti size sunayım: %80 bayanlar, %20 erkekler alışveriş eder.

    Not: Lafı uzatıp saçmalamış olabilirim, kusuruma bakmayın :)

  12. Hakan Yamanoğlu

    @Tunç:

    Abi şu noktada adam haklı, insanlar bir ürün caf caf’lı (cem yılmaz’ın tabiriyle kımıl kımıl janjanlı) ise balıklama hatta bodozlama o ürüne atlıyorlar, o ürünün sağladığı faydalar nelerdir bilmeden hem de.

    Örnek olarak I-Phone’u ele alalım. Bugüne kadar IPhone’da olupta diğer telefonlarda olmayan ne vardı Allah aşkına? Ki günümüzün teknolojisi 3G bile yok iphone da. Ama ne oldu? Piyasaya çıktığı ilk 3 haftada 1 milyondan fazla sattı, neden? Çünkü başlarında pazarlama dehası bir adam var: Steve Jobs.

    Jobs çıktı ne dedi? “Bugüne kadar olmayanı yaptık, başarılamayanı başardık“. İşin özünde, caf caflı, ısıya ve titreşime duyarlı bir ekrandan bahsediyordu aslında Jobs. Neydi bu ? Telefonu eline alıyorsun bir video izlerken telefonu yan çevirirsen videoda yana dönüyordu üzerindeki sensörler sayesinde. Bir de çok noktalı dokunmatik tft ekran. eee?

    İçindeki özellikler vasat seviyede bir cep telefonunda hatta pda’de olan özelliklerdi aslında. Ne yaptı insanlar? Caf caflı sözlere, şık görünüme, pahalı etikete inandı ve 4 milyondan fazla iphone satıldı şu ana kadar.

    Steve Jobs pazarlamayı çok iyi bilen zeki bir adam.

    @Burak (onetwolater)

    Abi al sana bir örnek daha, Hüsnü Şenlendirici. Kimdir abi bu Şenlendirici, nereden çıktı patladı bir anda, adını sanını bilmezken bir anda klarnet duayeni oldu başımıza? İsim yaptı çeşitli yollardan (herkes biliyor reklam kanallarını, istanbul gecelerinde nasıl isim yaptığını.)

    Şimdi sokaktaki adama sor Hüsnü Şenlendirici kimdir diye, hemen yapıştırır cevabı “abi adam manyak çalıyor klarneti, ağlatıyor adamı valla, adam klarneti konuşturuyor” tabi klarneti de görmüş amca (rezistans misali.)

    Açın bakın, yöresel ama tabir yerindeyse amatör yayın yapan TV kanallarını (deşımart ve bizidürt kanal bilmemkaç) Hüsnü Şenlendiriciye bin basan müzisyenler var ama paraları yok, reklamları yok, caf caflı etiketleri yok.

    Tuzluk hazır elimizde ama hemen “hıyar” demeyelim biraz kurcalayalım, araştıralım, “acaba cacık olabilir mi” diye düşünelim..

    Tabi bunları düşünseydik Bill Gates dünyanın en zengin adamı olmazdı, Steve Jobs da Apple’dan atıldıktan sonra simit satardı.

  13. çağlayan sevindik

    Bence Greg Smith çok zeki. Takdir etmek lazım.

    Yani adam kışkırtmış. Her insan kendine az çok güvenir. Seninle çalışmayı kabul ettim çünkü sen aptalsın diyen birinin yanında neden olursun? Çünkü sen de içinden ben aptal değilim hadi beni yen de göreyim demektesindir. Yani bu düelloya davettir ve malesef herkeste şovalye ruhu vardır.

    Erkek kadınları aşağılamaktadır, ama etrafı farkını ispatlamaya çalışan kadınlarla doludur, ya da tam tersi
    Müdür elemanlarını küçümsemektedir, ama elemanları performans kaybı olmadan çalışmaktadır gibi…

    Yani arkadaşlar bence asıl önemlisi reklam ya da fark yaratma değil ne kadar kışkırttığınla ilgili…

    Ve tüm bunları bilerek yapmasına rağmen adam bunun farkında değilmiş gibi herkes gibi para kazanmaya çalışıyorum diyecek kadar da kurnaz.

    Adam işi biliyor…

  14. Fiona'laşmış Işıl

    hayal kırıklığı=evet:)
    yemezler=doğrusu bu..
    ben aşık olmak istiyorum=liste no 2.sıra
    güzel yazıydı..

  15. Mehmet SOYLU

    Kurumsal zırvalıklara, faturaların ödenmesi gerektiğine, dünya bankası başkan yardımcılığı konusuna, deterjan hakkındaki gerçeklere söyler misiniz kim katılmaz ki?

    Dilimiz ne kadar enteresan değil mi? Bir bir daha iki etmez bunu herkes bilir ama bunu bir bir daha iki eder diye söylemek gerek. Çünkü ilk söylediğim içinde bir doğruluk barındırmıyor ama ikincisi hem bir doğruluk hem bir sonuç barındırıyor.

    Oysa biz kurumsal işlerde böyle olursak sizce her türlü abartılı reklamı yapan, bir bir daha iki etmez diye bağıran diğer kurumsallarla nasıl başederiz. Üstelik bunun hesabını yapmayı bilen ama binlerce farklı şekilde duymayı seven garip bir müşteri profiline sahipken?

    Kontör reklamlarını düşünün mesela. O kadar avantajlıdır ki o hattı kullanmak diğerinin tam yarı fiyatıdır. Süper, mega, hiperdir o gsm hattı. Ama gel gör ki o hattın olası bir doğal felakette ancak belirli bir kullanıcıya kadar çalışacağı sonra ise kilitleneceği söylenmez. Ya da baz istasyonlarının bebeklerimize ne kadar zarar verdiği.

    Şans oyunu reklamlarını, canavar gibi bilgisayar reklamlarını, uçan kaçan araba reklamlarını düşünün. Tüm bu abartılar karşısında normalize olmuş halkımıza sizce bu iş böyledir dediğimiz de ne kadar çekici gelebiliriz ki? “Eee bu kadar mı, bunun ne olduğunu bilmediğim bir şeyi falan yok mu? Mesela bir şeyi olsa ya şeyi şeyi” diye ne olduğunu bilmediği bir yanını sormaz mı? İnanın soruyor.

    Keşke herkes bu yorumu okuyanlar kadar mantıklı olsa ve bilimsel gerçekliği pozitif bir algı ile kabul edebilse. Ama o kadar yüksek bir yerde ki bazı akıllar nefes almakta zorlanıyorlar, yıldızlar görüyorlar sanırım her yerde.

    Çok konuştum ben. :)

  16. OneTwoLater

    İlk deterjan üretimi 1917 yılında yapılmıştır. Alman kimyacı F. Günther, naftalini alkilleştirerek elde ettiği maddeyi sülfonlamış ve böylece ilk deterjanın aktif maddesini elde etmiştir….

    ve ogünden bu güne yüz milyon tane daha yeni formül ve arıtma tekniği geliştirilmiş ve çamaşırlarımız her yeni reklamla daha beyaz ve daha canlı olmuş antibakteriyel habitatımız katbekat sterilleşmiştir.

    Ortalama 1 yıl içerisinde bir deterjan firması 7 farklı yeni ürünle karşımıza çıkar. Her biri bir diğer üründen daha iyidir, daha iyi temizler, çamaşırların içine zekreder, sizi ve makinenizi korur.

    petrol türevlerinden elde edilen bu maddeyi doğadan kim korur..
    *aabi boş ver makinenin rezistansını koruyo (rezistans görmüş)
    – kaç para o rezistans
    *bilmem
    – 12 Ytl
    * höö

    bize ne anlatılırsa inanıyoruz.. elimizde tuz, birisi salatalık desin diye bekliyoruz.

    elimizden gelebilecek hiç bişi yok (çünkü tuzluk var) insanız bişeylere inanmaya mahkumuz.

  17. lord rothschild ;)

    pazarlama “satma” eylemini, oyle veya boyle, hayata gecirme islemi degil midir? greg de iyi bir pazarlamaci bence. yaraticiligini konusturmus.

    satis dedik de, daha once mail ile gelen bir sey vardı. iyi bir satiscinin is bitirme kurnazligi:

    diplomatin biri fakir bir adama gider ve:

    – oglununun evlenmesini saglayabilirim, der.

    fakir adam yanitlar:

    -asla oglumun hayatina karismam.

    -ama kiz lord rothschild’in kizi.
    -o zaman baska…

    diplomatin siradaki duragi lord rothschild’dir:

    -kiziniz için bir kismet buldum lordum.
    -ama benim kizim evlenmek için çok küçük.

    -ama bu delikanli halihazirda dünya bankasi baskan yardimcisi.
    -o zaman baska…

    diplomat bu sefer solugu dünya bankasi baskaninin yaninda alir:

    -size baskan yardimcisi olarak tavsiye edecegim bir delikanli var.
    -ama benim simdi ihtiyacimdan fazla baskan yardimcim var zaten.

    -ama bu çocuk lord rothschild’in damadi.
    -o zaman baska…

  18. h-yaman

    Evet, huhcorp’da da adamın dalga geçerek gerçekleri yansıttığı belli. Senin de dediğin gibi böyle firmalar hep var. İcraat yok vaat var. Yani ses var görüntü yok tarzı şeyler.

    Güzel bir yazı olmuş, eline sağlık.

Düşünceni Paylaş!

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir