Şu herkesin elinden dilinden düşürmediği meşhur! çekim yasasını anlatan kitap (The Secret) hakkında görüş belirtme niyetim hiç yoktu. Ta ki bunların kendi kendilerine ‘öğretmen’ dedikleri, hem kitap hem dvd filmlerinde bolca referans gösterdikleri David Schirmer adlı (sözde) üstadin ortaya çıkan sahtekarlığını okuyana kadar…
Bu Avusturalyalı ağbi bir yatırım uzmanı ve eğitmeni, bir konuşmacı, bir yazar… Yıllık geliri 1.5 milyon doların üzerinde.
Önce onun The Secret’da yer alan şu muhteşem sözüne bir bakalım:
“Bu ‘sır’rı ilk anladığımda birçok fatura ödüyordum, bir sürüsü de sürekli posta kutuma doluşuyordu. ‘Bunu nasıl değiştirebilirim?’ dedim.
Çekim yasası ‘Neye odaklanırsan onu elde edersin?’ der.
Bankadan hesap belgemi aldım, mevcut bakiyemin olduğu yeri silerek, olmasını istediğim miktarla değiştirdim ve bana sadece çeklerin gönderildiğini hayal ettim. Bir ay içinde işler değişmeye başladı. Ve bu inanılmazdı. Artık sürekli çek alıyorum, fatura da geliyor, ama daha çok çek alıyorum.”
Ne güzel değil mi?
David verdiği ‘Zengin Olmanın Sırrı’ eğitimlerinde, öğrencilerinden ‘kısa dönemde yüksek faiz’ vaadleri ile kurduğunu söylediği yatırım fonuna para topluyor. Sonrasını tahmin ediyorsunuz. Bırakın faizi, kimseye ana parasını bile geri ödemiyor. (David’in şirketinde çalışıp yıllardır maaşını almayı bekleyenler de var.)
Kısaca bu yatırım hocasının sırrı, etrafındaki kişilerin cebinden paraları çekmeye odaklanmış.
A Current Affairs isimli bir TV programının ortaya çıkardığı skandal sonrası Avusturalya hükümeti kendisine vergi davası açsa da, o dünyanın dört bir yanında insanlara nasıl kısa zamanda zengin olabileceklerini öğretmeye(!) devam ediyor. Talebi de bir hayli fazla!
İşte o TV programının birinci bölümü [ingilizce, hem de Avusturalya aksanı ile!]
Bunlar da daha sonra çekilen ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci ve altıncı bölümleri.
İşte bize The Secret kitap ve dvd filmlerinde yaşamın, mutluluğun, herşeyin sırrını öğreten sözde gurulardan birinin durumu. İçler acısı… [Robin Sharma‘nın kulakları çınlasın!]
Mağdur David de boş durmuyor ve kendisi hakkında yapılan suçlamalardan ne kadar canının yandığını söylediği bir cevap videosu yayınlıyor. İçinde elle tutulur hiçbir done yok; hepimizin alışkın olduğu medya suçlaması dışında. Çok iyi bir politikacı olurmuş bu adam.
Dönelim kitaba tekrar.
Bakın bizim coğrafi, siyasi, eğitim veya sosyo-ekonomik nedenlere dayandığını sandığımız bir gerçek nasıl ters yüz ediliyor:
“Sizce neden dünya nufusunun % 1’i, dünyadaki toplam maddi gelirinin % 96’sını kazanıyor? Tesadüf olduğunu mu düşünüyorsunuz? Hayır değil! Düzen böyledir, onlar bir şeyleri anlamışlardır. Onlar ‘sır’rı biliyorlar. Şimdi siz de ‘sır’ra ulaşıyorsunuz.”
Olumlu veya olumsuz; hangi düşüncenize odaklanırsanız onu kendinize çekmiş olursunuz, o gerçek olur.
Sevgili arkadaşlarım, siz de bu sırrı bilince artık zengin olabileceksiniz. Ve dolayısıyla yeryüzünde yaşayan herkes okursa… Fakirlik tarihe karışıyor!
Piyango bileti alıp büyük ikramiyenin çıkmamasını istiyen tek kişi olabilir mi? Veya kazanmayı hayal etmeyen, çıkarsa o parayla yapacaklarını hayal etmeyen? Bilet alanlar zaten bu hayalleri satın almıyor mu? Milyonlarca kişi aynı hayali kuruyor.
Bu kitabı okuyup daha olumlu ‘istemeyi’ öğrendikten sonra hepimize büyük ikramiye çıkıyor!
Zengin olmak hiç bu kadar kolay olmamıştı. Ya da sağlıklı olmak, sevgiliye kavuşmak, mutlu olmak, uzun yaşamak… Ya da savaşların bitmesi, açlığın bitmesi, aids, kanser… Siz hayal edin, küresel ısınma da biter. Susuzluk da!
Serdar Turgut; “Büyük ölçüde ‘umutsuz ev kadınları’ olarak adlandırılabilecek toplum kategorisi nezdinde çok popüler olan bu kitabı, Türkiye’de de çok kişi okuyor. Kitabı, bu sınıfın ilgiyle okumasının başta gelen nedeni, umutsuz ev kadını tarafından yazılmış olmasıdır.” derken, Radikal’den Pınar Öğünç konuya erotik bir boyut katmış: “‘Sır’ değil, servet pornosu.” “Modern safsata” ise zihnimize yeni giren başka bir ifade…
Hatırlarsınız, Ayşe Arman Türkiye’deki yayıncının yardımı ile kitabın yazarı Rhonda Byrnes ile (mail yoluyla) bir söyleşi yaptığını zannediyor, gazetesinde yayınlıyor. Sonra anlaşılıyor ki cevapları gönderen Rhonda değil!
Başta inkar eden, sonra olay netleşince “Ha yazar cevaplamış, ha ben” deme pişkinliği gösteren bir yayıncı var karşımızda! Ve tabii ki dolandırıldığını düşünen bir Ayşe Arman.
Çekim yasası birilerin dolarları kendine çekmesine yaramış yaramasına da, olumsuz bir takım gariplikleri de etrafına çekiyor gibi. [Benim evde durmuyor bu kitap artık :) ]
Bu arada unutmadan; David Schirmer da The Secret’daki arkadaşlarıyla yeni bir zincir satış politikası başlatmışlar. Çıkardıkları 47 dolarlık “How To Apply The Secret Step-by-Step” [Sırrın Adım Adım Uygulaması] isimli yeni kitaplarını satmak için “arkadaşlarınıza tavsiye edin, zengin olun” diyorlar. David’in hesabına göre yılda 47.107 dolar kazanabilirsiniz!
‘Kolay yoldan her güzel şey benim olsun’ diyen genel insan psikoloji için bu “sır” ne güzel bir besin kaynağı değil mi? Sen iste, düşünü kur; gerçek olur! Ver damardan!
Araştırmalarım esnasında The Secret’ı tiye alan bir komediye de denk geldim. [Maalesef yine İngilizce] Biraz kafamız dağılsın!
Odaklanmanın önemini ise hiçbir zaman yadsımıyoruz. [Bknz: İstersen Yaparsın!] Hayallerinin gerçek olması için tabi önce istemek, gerekli donanıma sahip olmak ve sonrasında tutkuyla ve odaklanarak çalışmak gerekli.
Olumlu düşünmenin sırrını Hz Mevlana zaten yıllar önce bize vermedi mi?
“Kardeşim sen düşünceden ibaretsin.
Geriye kalan et ve kemiksin.
Gül düşünürsün, gülistan olursun.
Diken düşünürsün, dikenlik olursun.”
“Geleneksel hurafelerle tatmin olmayan ama hurafesiz de kalamayan; dinlerin ortodoks yorumları ve ibadet modelleriyle uyumsuz ama gündelik hayattaki maneviyatsızlıktan da mustarip günümüz insanının bu tezden çok etkilenmesinde şaşacak bir yan yok elbette.” diyen Haşmet Babaoğlu, The Secret’in asıl sırrını hayal-dua-dilek-adak ile ilişkilendirdi geçenlerde.
Pek bir keyifli dile getirmiş düşüncelerini:
“Çevreme bakıyorum da, Rhonda Byrne’nın The Secret/Sır adlı kitabının etkisi yayıldıkça yayılıyor.
Beş yıl önceki sevgilisinin fotoğrafını önüne koyup bakarak ‘geri gelmesi’ni umut edenler…
Her sabah ceket cebine yüklü miktarda uyduruk bir çek koyup evden çıkan ve yakın zamanda yerini gerçeğinin alacağından emin olanlar…
Sadece ‘pozitif’ şeyler düşüneceğim diye yanında hastalıktan, dertten söz ettirmeyen bencil alıklar…
Daha neler neler var!
Kimisi açık açık yapıyor bunu kimisi de çaktırmadan. Adı da ‘sikrıt yapmak’ olup çıkmış.
Birkaç ay önce bu konuda yazmaya kalkmış sonra uzun boylu eleştiriye girmekten vazgeçmiştim.
Öyle ya! Bu tür kitaplar taşıdıkları büyük iddiaya ve teorilerinin kapsayıcılığına rağmen okurlarıyla aslında bire bir ilişki kuruyordu.
Bir anlamda homopatik ilaçlara benziyorlardı. Hastalığa değil ama özel olarak o ‘hasta’ ya derman olan ilaçlar gibiydiler. O yüzden okurla kitap arasına girmemek belki en iyisi diye düşünmüştüm.
Fakat gözlemlediğim The Secret çılgınlığı en azından bir nokta üzerine kesin sözcüklerle yazmaya itiyor beni.
Hangi nokta mı?
Asıl sır noktası…
Rhonda Byrnes’ın yaptığı ne?
Binlerce yıllık insanlık kültürünün hayal-dua-dilek-adak konusunda biriktirdiği ne varsa hepsini bir araya getirip ona bir bilimsel yasa (Çekim Yasası) süsü vermek…
Bu ‘yasa’ya göre bir şeyi olumlu biçimde çok isteyip özellikle de ‘görselleştirdiğinizde’ mıknatısa dönüşüyorsunuz. Ve o şey eninde sonunda gelip sizin çekim alanınıza giriyor, yani isteğiniz gerçekleşiyor..
The Secret’ın baştan çıkarıcı yüzlerce örnek ve alıntıyla anlattıklarının özü bu.
Geleneksel hurafelerle tatmin olmayan ama hurafesiz de kalamayan; dinlerin ortodoks yorumları ve ibadet modelleriyle uyumsuz ama gündelik hayattaki maneviyatsızlıktan da mustarip günümüz insanının bu tezden çok etkilenmesinde şaşacak bir yan yok elbette.
The Secret.
Dinsel değil ama öyleymiş gibi..
Bilimsel değil ama öyleymiş gibi…
Kitabın etkisi ve ünü de buradan kaynaklanıyor zaten: mış gibi yapmasından…
Ama bir sorun var.
Derin bir eksiklik…
Büyük bir boşluk duygusu…
Hayır! Birçok eleştirmenin vurguladığı gibi, kitabın aşırı maddi taleplere, günümüz insanının mutlak zenginlik ihtiraslarına hoş bakmasını kastetmiyorum. O işin ‘gel gel’ tarafı!
Ama dikkat ederseniz fark edeceksiniz; yüreği titretmiyor The Secret.
Soğuk.
Bir prospektüs kadar işlevsel fakat soğuk!
Neden peki?
Sır da orada zaten.
The Secret bir operasyon.
İnsanlığın binlerce yıllık hayal-dua-dilek-adak kültürünün içinden Tanrı kavramını çekip çıkartma operasyonu…
‘İstersen olur’ diyor The Secret.
Ama kim ‘ol’ duracak?
Kimse!..
‘Zaten yasa böyle’ diyor The Secret.
Tanrı’nın adını ağzına almıyor. Onun yerine sürekli ‘evrene güvenin, inanın, inanç duyun’ diyor.
Ancak işin bilim tarafından baktığınızda da sorun şu: Bilimde ne böyle bir yasa var ne de böyle bir evren vizyonu!
Kitabı okuyunca ‘canım bu kitap babaannemin duaları ve batıl inançları gibi bir şey’ diyenler var. İyi niyetlerine rağmen özünde yanılıyorlar.
Babaannelerimiz de kırk kez söylenenin gerçek olacağına inanırdı ama ne isterlerse Tanrı’dan isterlerdi.
Bilirlerdi ki, sadece kendileri istediği için değil, Tanrı istediği için dilekler kabul olur.
Hem ilgilisine hatırlatmanın tam sırası…
İnsan dua eder, diler, ister ama bütün dinlerde kesin uyarı şudur: Neyin gerçekten hayır neyin şer olduğu bilgisi ne evrene ne de insana aittir. (‘Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey sizin için hayırlıdır, sevdiğiniz bir şey de şerdir. Allah bilir de, siz bilmezsiniz.’ Bakara/216)
O yüzden dualar takdiri Allah’a bırakır.
O yüzden dua denilen şey The Secret’taki gibi önü alınmaz bir tutku ifadesi değil, yakarış ve teslimiyettir.”
Haşmet’in dediklerine tek bir eklemem var.
İçimizdeki “umut açlığı” fırsatçı bir yazarın yazdığı bir kitap ile beslenebilen bir kıvama geldiyse, acaba umutlarımız da mı fırsatçı olmaya başladı?
Yorumlar 188
Bu tepki gösteren aliklar eleştirmenin bu işe yaradığını senin gibi enerci evren diye hayal dunyasin da yasayanlari uyandırmak için. Adam insanları dolandırmak için kullanmış yani senin gibi aliklari otur düşün para yağsın Hadi bı git ya oturma organıyla gülerler insana
Merhaba,
Ben size katılmıyorum. Bunu denedim ve tüm işlerim yoluna girdi. Mükemmel bir hayatım var şu an :)
kendini bir şey sanan ;sen daha iyisini yap ta görelim.siz eleştirmekten başka ne bilirsiniz.senin yazılarını kim biliyor seni kaç kişi okuyor yada tanıyor,bu düşüncelerinizle kimse sizi tanımaz,kitap ta zaten bunu söylüyor,sen öyle düşünüyorsun o yüzden ordasın.iyi düşünürsen iyi şeyler olur kötü düşünürsen kötü şeyler,kötü düşünürken iyi şeyler olur mu?olmaz.olur de görelim oldur hadi o zaman.
patron on numara eleştiri ozaman bi kitapta sen yazda onu okusun millet adamın kitabı şunu söylüyo bence daha iyisi yazılanakadar en iyisi bu
çok doğru bir tespit
Kardeşim boş yapma git adam akıllı elestir az bilgiyle fikir sahibi olma tanridan bahsetmiyolar diyosun git bide viseosunu iste adam tanridan isteyin ve ona sukredin diyo sağdan soldan toplamalarla yazma bilgilen kitabida iyice oku istersen bidaha iyi anlamamissin :)
Cem Yılmazın sözü aklımıza geldi. Markette nişastaların yanında satılan kitaplar değil mi bunlar
Cidden eleştiriniz çok acımasız evrendeki bu kadar açık bir yasayı nasıl oluyor da böyle 1 sayfacık yazıyla inkar ediyorsunuz. Söylediğiniz sözler de biraz da olsa doğruluk payı var şu evrenden istemek ama hala bu mecazi anlatımı kavrayamamış olmanız çok acı verici burada zaten evrenden isteme diye bir şey yok sadece maddenin atomunda meydana gelen enerjinin frekansı yoluyla siz kendinize çekiyorsunuz ben sadece secret ı okuyup saçma bulmuştum ama tüm arkadaşlara aykut oğut un kitaplarını tavsiye ediyorum bu beyefendi de çekim yasasını kullanan ve bilgi paylaşımında hiç cimri olmayan bir beyefendi. “Bu olumlu düşünme diye yanında hastalıktan dertten söz ettirmeyen insanlar” tabirini kullandığınız kişilerdenim. siz sadece mutlu olmak istemeyen her kötü durumda depresyona girmeye meyilli olan hayatın tadına varamamış bir topluluksunuz. sözlerim sizin fikrinizi değiştirmese bile şu bir gerçek bu çekim yasası var ve unutmayın hayatın tek amacı”Deneyimlemek ve keyif almak”tır
Dua ‘evrene’ değil tek olan ‘Allah’a yapılır. Yaratıcı varken yaratılandan istemek neden. Sır falan yok aga, 20 dk izledim yetti.
Yorumunuza katılmıyorum. Yorumunuzda tanrı kelimesini hiç kullanmadıklarını söylemişsiniz. Birde videolarına bakın bu şahısların. Ben Dua(istemek, dilemek), Şükür etmek duygularını gayet iyi açıkladıklarını düşünüyorum. Zaten videoyu izlediğinizde aykırı birşey düşünüyorsanız o sizin düşünce yapınızdır. Ben bir insanın pozitif düşünceyle hayatını pozitif yaşayabileceği kanısındayım. Sadece para değil bu konu placebo dan da bahsettiler bu vatandaşlar veya ilişkilerden.. Ben şunu bilirim negatif düşüncelerle sadece kendine negatif düşünceleri çeker insan. Hayat ve istekler para değildir sadece. İnsan beyni aklı da paradan daha kuvvetlidir. İnsanın aklındaki istekler elbet birgün karşısına çıkacaktır. Yeterki İsteğiyle aynı frekansta bulunsun. Yüzünüz gülsün pozitif olan bir hayat yaşamayı dileyin. Saygılarımla.
psiko danışman arkadaşım…
1- bir kitap 3 sayfa okunarak yorumlanmaz..
2-verdiğin cevaplar kanıtsız, sadece kötüleme amaçlı cevaplara benziyor (ben okuyupta beğenmedğim kitaplarda böyle yorumlar yaparım, sen daha kitabı bile okumamışsın).
3-o kadar saçma şeyler yazmışsın ki gözlerim merhamet diledi ve son sözünü merakla aşağı çektim ve yine aptalca bir yorum:
-” çekim yasası yoktur” :D :D
-çekim yasası vardır, kuantum fiziğine görede aynı yörngedeki elektronlar (proton mu oluyodu tam hatırlamıyorum :D) durmadan bir döngü halindedirler ve bu enerjiyi oluşturur.gözünle görebileceğin herşey enerjiden oluşmuştur ve en küçük atomlarına kadar gözlemleyeblirsin. düşüncelerde beynin bir ürünü olup, beyinde bir enerjiden varolmuşsa düşünce bunun bir meyvesi olarak karşımıza çıkar ve doğal olarak enerji enerjiyi çeker. bunun en mantıklı açıklaması budur.
– Allah’ı yok sayma ile ilgili teorilere gelince(kitaptaki yazılardan yola çıkarak düşünmüş bazı arkadaşlar)
Allah’ın varlığından zerre şüphe duymadım, duymam. böyle bir yasa da varsa. muhtemelen allahın yarattığı bir mucizedir. islam, mantık dinidir ve insan her geçen gün daha da ilerisini görmektedir.bunuda göremeyecek kadar kör olmayın, evet ibadetinizi yapın, duanızı ederek istediklerinizi tasdikleyin. Ancak yeniliklere açık olmanız gerekmektedir. (Bunun din ile ilgili derin açıklamalarını tam olarak bende bilemem, bütün taktir okuyan kişilerin yorumuna kalmış, o yüzden sizin de aklınızı çelmek istemem) Ancak şuna kesinlikle inanın: çekim yasası var, ve siz bilsenizde bilmesenizde, inansanızda inanmasanızda takır takır işliyor. bir sürü örnekleri varken (hem günlük yaşantımdan hemde başkalarınınkinden ) nasıl olurda inanmazsınız.
Çekim yasasına inanmak Allah’ı inkar etmek demek değildir. Aksine O’na sonsuz şükran etmenizi gerektiren bir nimettir.Değerini bilin..
Kitabın veya ticaret unsuru haline gelen şeyin ne önemi var ki? Bazı şeyler dışardan , kelimeler ile öğrenilmez. İçerde keşfedilir. Abartının alası, örnekler hiç umrumda değil. Ama ilginç bir şekilde kitaptan önce keşfettiğim bir düşünce.
Bir hint filmi Om Shanti Om…
diyor ki:orada hani bir şeyi canı yürekten isterseniz hayat size o isteğinizi ulaştırmak için canla başla çalışır manasında…
Öz içimizde. Hayat ile muhabbet etmeyi başarmak için benliğimizi aradan çekmemiz gerekiyor. Bundan sonra ben ve hayat bir oluruz. Kainatın içindeki bütün düzen “Pi” fimindeki gibi bir şablon formül gibi.Sonsuzluğu birliğe dönüştürecek birlikten(tohum) sonsuzluğu (sonsuza kadar uzanan sarmaşık) çıkaracak bir şablon. Bu düzen her yerde. Dolayısıyla benliğinin ardında sevgiyle hayata dolan dost olan insan için artık gönlün her isteği hayatın içindeki bir doğal yoldur. Ama anahtar şurda. Gönül, gönül değerleriyle hayatın bütünlüğü ve güzelliği için çabalar.Sevgi için çabalar. Yok para pul, yok mal mülk yok zevki sefa değil. Yok birini seviyorum değil. Belki varlığımın önemi yok, dostumun bir tek tebessümü uğruna hayatım feda dendiğinde dostunuzun tebessüm etmesi için edeceğiniz bir duadır gerçekleşecek olan.
Pazarlayanlar ne kadar adi bilemem ama bu zenginliğe sahip olmayabilirler.
benc
saçmalık diyen insanlar kesinlikle saçmalıyor.Bu kitabı sonuna kadar okuyan her insanın istediği olucak ve çok şaşıracak
Bu kitaba saçmalık diyen insanlar saçmalığın daniskasını yapıyor.Kitabı sonuna kadar okuyup uyguladığında herşeyin gerçek olduğuna ve aşırı bir mutluluk yarattığına inancaksınız.Ama kitap alıp okuma gereksinimi duymayan ve kitabın başını okuyup saçmalık diyip te çok bilmişlik yapanlar,gerçekten cahilliğin bu kadarı olur :) Kitapta yazılanları uygulayanlarn gerçekleri görceğini biliyorum.
kitabı okudum . Kitaptaki herşey çok dogru ve saniye sapmadan gerçekleşiyor..hisler çok önemli kitabı iyi anlamak gerkiyor? . bu sırrı herkesin ögrenmesini istemeyen kişiler kitabı karalayıp olumsuz yorumlar yaparak okuyan insanların inanmalarını engelliyorlar..,tabi olumsuz yorumları duyup inanan insanda işe yaramıyor..hislerrr çokk önemmliii.(ana fikir ve tüyo)bırakın işe yaramıyor işlerini..ben biliyorsam ve yaşıyorsam gerisinin bir önemi yok.secret çok güzel çekiyorda… bunu insanlar çekemiyor kıskanıyorlar …insanın yapısnda var kendinden iyi oldugunu kimse istemiyor
Bi düşünceye hemen savunma şeklinde yaklaşıp karalamak yersiz.Ben insanları olumlu düşünmeye yöneltip mutlu insanlar oluşturulmaya çalışıldığını gördüm.kimsenin tanrı kavramanı kaldırmak için yaptığı bi girişim olarak görmüyorum.kitapta ‘evren’ adının kullanılması evrensel amaçla yazılmış olduğu için herkesin düşünce yapısına göre ortak bir şekilde seslenmek amaçlı yazıldgını düşünüyorum.insanların belirli güçlerinin olduğu zaten bilinen birşey.bilinçaltının insanın bedeni yaşamı üzerinde ne kadar etkili olduğu psikologlar psikiyatrlar tarafındanda ispatlanmış ve tedavi olarakta kullanılıyor.bunu dine yapılan bir saldırı olarak görmek yersiz.dinimizde insanların bunları gerçekleştirebilecek güçte oldgunu belirtir.dini anlamak için kuranı okumanızı ve düz mantık algılamak yerine inceliklerini düşünmenizi öneririm. insan sanıldığı gibi sıradan bir varlık olmadığını oradada okuyacaksınız. bilinçaltınızın gücünü fark edin. psikoloji kitapları okuyun. araştırın. insanların sadece inanarak neler başardığını göreceksiniz.ne zorlu hastalıkları sadece iyileşecegine inandığı için atlatan insanlar var. kendinizi sıradan basit varlıklar olarak görmekten vazgeçin. kuranı doğru anlayalım. dinimizi yaşarken kulaktan dolma bilgiler ve ibadetlerden çok kitabını okuyup araştırıcı sorgulayıcı olalım. Allah bunu ister. ezberletilmiş kalıplara göre hareket eden köleleri değil.
Teşekkürler, bu saçma sapan kitabı arkadaşım önerdi ve bende haberdar oldum birazını okudum ve o birazcık kısım bile “hadi len” dedirtmeye yetti. Bu kitabı çok tehlikeli bulduğumu belirtmek isterim. Sonuna kadar okumama gerek yok çünkü kişisel gelişim zırvalıklarına sonuna kadar karşıyım.
Kitaptaki anlatım dili bende bir saadet zinciri çağrışımı yaptı, haydi sende bize katılmalısın bak bu şunu yaptı böyle oldu, haydi mutlu olacağız zengin olacağız falan çok geride kaldı bunlar. Hala bunlara inananlar var bundan eminim, çünkü insanlara gerçek olan şeyleri alıp farklı isimler altında sizinde belirttiğiniz gibi aradan Tanrı’yı kaldırarak adına evren doğa vs demek suretiyle ittirme çabası çok açık görülebiliyor. Zırvalık resmen…
Kitabı okuyun herşey gayet açık . Bırakın şu savsataları
gerçekten işe yarıyor. Bununla ilgili bi kaç hikayem var. Arkadaslarla buluscaktık ben cüzdanımı evde unutmuştum . Bende yolda 10 tl diledim. 5 dk bile geçmeden birden rüzgar esti ve karşımdaki kadının 10tl si hava uctu ve magazanın kapısına sıkıştı bunu tek gören bendim ve şokun etkisiyle parayı kadına verdim. Bu ilk denemelerimden biriydi. Ufak tefek alıştırmalarla düşünce gücümü ilerletiyorum bu güzü kullanmanızı tavsiye ederim
evet belkı bıraz ucarı ama kımse ıspatlayamaz cekım yasası dıe bır seyın var olmadıgını.. bzım zorumuza gıden allah ı ıcın ısıne katmayısı ama o her ne kadar bundan bahsetmese de yazdıklarıylada anlattıklarıylada hersey ortada zaten yazarın 2. kitabıda cıktı the power dıe evet secreta ınanacaksınz ama emek olmadan yemek te olmaz bununda farkında olup yasayacaksınız
Biraz önce bir kaç sayfasını okuma gafletinde bulundum. okurkende hemen kendime notlar almaya basladım. Ve daha birkaç sayfasını okumuşken şunun farkına vardım. Kendime bu şekilde notlar almaya devam edersem. Bu kitabı okumam bir asır alacak. Ve kitabı okumaktan vazgeçtim. Çünkü kitabın her sayfasının her satırına verecek bir cevap bulmaya basladım. Ve her satırdaki safsatalara cevap vermeye çalışmak boşuna olacaktı…
Okuyabildiğim bir kaç sayfaya verdiğim cevapları yazacağım izninizle.
“İnsanlık tarihinin en önemli öğretmenleri Evren’in en güçlü yasasının çekim yasası olduğunu bize söylemişlerdi.”
CEVAP : Evrenin en güçlü yasası çekim yasası değildir. Evrenin 5 büyük gücü vardır. Uzayda 5, Yerçekimi gibi (dünyamızdaki gibi) ortamlarda ise bu güç sayısı 4 tür.
“Yasa tarihle başladı. Daima varoldu; her zaman varolacak.”
CEVAP : yasa tarihle var olmadı. Daima varolmayacak. Çekim yasalarının bittiği, hatta hiç olamadığı ortamlar var evrende
“Evrenin kusursuz düzeni, yaşamınızın her anı, yaşadığınız her deneyim bu yasaya göre belirleniyor.”
CEVAP : Evrenin kusursuz düzeni çekim yasalarına göre değil. 5 büyük gücün birbiriyle olan iletişimlerine, birbirlerine bağımlılıklarına ve ahenklerine göre şekillenir. hatta daha mantıksal olarak bakarsanız. Bir yasanın bittiği öldüğü yerde diğer yasa devreye girerek sonsuz, genişleyen evren döngüsünü yaratıyor.
“Kim olursanız olun, nerede yaşarsanız yaşayın; tüm yaşantınız çekim yasası tarafından şekillendirilirken, bu her şeye muktedir yasa, düşünceleriniz aracılığıyla işliyor. Çekim yasasını harekete geçiren ise siz kendinizsiniz ve bunu düşüncelerinizi kullanarak yaparsınız.”
CEVAP : Tüm yaşantınız çekim yasası tarafından şekillenmez. Düşünce gücünüzle çekim yasalarını harekete geçiremezsiniz.
“İçinizde barındırdığınız manyetik güç, yeryüzündeki her şeyden daha, güçlü. Bu akıl sır ermez çekim gücünü yayan ise yine sizin düşünceleriniz.”
CEVAP : İçinizde barındırdığınız manyetik güc bakkaldan 2 çikolata parasına alacağınız 2 pil kadardır. Not : O kadarlık enerjiyi 2 patateslede üretebilirsiniz.
“Dünyanın %1?indeki zengin insanlar niye zengin oluyor, nasıl oluyor? Çünkü beyinlerinde ?servet?, ?bolluk?, ?bereket? var.”
CEVAP : Ruhlarını şeytana sattıkları için zengin oluyorlar. Servet, bolluk, bereket imgeleri insanı zengin etmez. Ruhunuzu şeytana satmanızda gerekir. İnsanlık eşittir denkleminin karşısındaki herseyi bir çizgiyle karalayabilirsiniz. Sizde o kadar zengin olursunuz.
“Çekim yasası “benzer benzeri çeker” derken, sahip olduğunuz düşüncelerin, benzerlerini de kendinize çektiğiniz ifade edilmek isteniyor.”
CEVAP : Evrensel yasalarda benzerler benzerlerini çekmez. Tam tersine benzerlerini iterler. Zıtlarını çekerler. Birde Güçlüler zayıfları çeker.
İnsan ilişkileri açısından bakarsanız doğrudur. İnsanlar kendi kusurlu idrak yapılarına benzeyen insanları çekerler. Onların kusurlu idraklarını iyileştirmeye çalışanları iterler, dışlarlar hatta öldürürler. Anlayacağınız kusurluların kusurlarını kapatma yönünde bir ittifak eğilimi vardır da diyebiliriz buna. İstisnaları az da olsa vardır. Bu istisnaların kusuru ise beyinlerindeki idrak kanallarında değişime, gelişmeye açık olma, iyiye , doğruya, güzele, gerçeğe ulaşma isteği denilen bir filtreleme sisteminin varlığının bulunmasıdır.
“Düşünceler manyetiktir ve birer frekansları vardır. Aklınızdan geçirdiğiniz düşünceler, Evren’e yollanarak, aynı frekansta bulunanları manyetik güçlerin etkisiyle size doğru çekerler. Göndermiş olduğunuz her şey kaynağına-Size geri döner.”
CEVAP : Düşünceler manyetik değildir. Beyin hücreleri üretilen biyo-kimyasal elektrikle çalıştıkları için, bütün vücudumuzdaki sinir sistemindede bu enerji kullanıldığı için 2 pil kadar enerji vardır. Bu enerjinin yaydığı bir manyetik alan tabiî ki vardır. Yazıcı çalışır, yazıcıda manyetik bir güç vardır.(kinetik enerji ) Ama çıkardığı çıktıda yazıcıdaki gibi bir manyetik güç yoktur. Çıktıda ( kağıtta ) sadece ?statik enerji? vardır. İnsanlarla benzetme yaparsak. Çalışan beyinler vardır bide bunların statik enerji barındıran gerizekalı kusurlu düşünce ürünleri vardır. ( THE SECRET i yazan hasarlı beyinler gibi ) Durduğu yerde düşünce üretmeyen 2 patates bizden daha üstün olmalı bu durumda. Baksanıza düşünce üretmeden enerji yayıyor. Bu arada üretilen manyetik enerji açısından bakarsak. 3 insan 1 patatese bedel oluyor. Çok manidar vallahi :)
Bu kitabı din ile bağlaştırmak ancak bizim millete yakışırdı, gerçektende çok cahiliz diplomalı cahiller, herkes herşeyi çok iyi biliyor maşallah… ama elle tutulur gözle görülür bişey bırakamıyorlar dünyaya. sadece konuşmak, yıkarak eleştirmek, başka birşey gören varmı ülkemizde? ben göremiyorumda. istisnalar hariç onlarda zaten düşüncelerine hakim olabilen kişilerdir.
Kitaba gelince okudum ewt kitabın size empoze ettiği şey mutlu ve iyi düşündürmek her konuda, ve tüm olumsuzlukların, hastalıkların sebebi pskiyatrik, depresyon vs. dir.
bu konuda kendinizi nasıl tedavi edebilirsiniz?
ben söliyeyim bu kitabı okuyarak örneğin, (anti depresan ilaç almaya yeğlerim)
diğer bir konu ilk aklınızın başınıza geldiği günleri düşünün, çok istediğiniz bir şeyi, ve şimdiki hayatınıza dönün o çok istediğiniz şeye sahip olduğunuzu görürsünüz.
(en azından ben gördüm ve görüyorum)
e o zaman bu kitabın kötü bir yönü olabileceğini nerden çıkartıyorsun?! Hz. Mevlana ve Kuranı Kerimle bu kitabı nasıl kıyaslarsın, kıyaslayabiliyorsan dur ve düşün kendi hakkında, lafda müslümansın tamam, ya özde? (kıyaslama yapanlara)
ben 15 yaşındayım ama boyum kısa eğer olumlu düşünürsem hep boyum uzuyacak dersem gerçekten boyum uzarmı boyumun uzamasını çok istiyorum
bu kadar unutulduğu bir zamanda, “inanma”yı ve “Tanrı”nın varlığını bu kadar cesaretle ele alabildiğin için, içim açıldı okurken…
Ne kitabı okudum ne de filmi izledim. Sadece araştırdım. Kişisel fikrim insanlara mutluluk ve başarının sırrını verdiği iddia edenlerin Kur?an-ı Kerim ve Allah?tan uzak olması.
Bu kitabı okumayın demiyorum elbette ama bu kitabı okuyarak insanın hayatında hiç bir şeyin akışı değişmez. Sadece bu kitabın yazarının hayatı, kitabın satış oranına göre değişeceği bir gerçek ama, okuyanların hayatında birkaç günlük davranış değişikliğinden başka hiç bir şey değişeceğini sanmıyorum.
Eskiler, “bir şeyi gönülden istersen olur” derlerdi, haklılık payı da var bence.
Arkadaşlar Hayatta tesadüf diye birşey yoktur?Mesela diyelim nimed,portakalı ele alalım,portakalı Allah yaratıyor?Ama arada bir perde var, ağaç, şimdi ozaman portakal ağaçta yetişiyor diyebiliriz ama bize portakalı ağaç veriyor diyemeyiz.Çünkü bize portakalı veren Allah?tır?
Ve kuranda söyle birşey var dır ?Allah her kimse dünyalık bir şey isterse onun isteğini kabul eder?sözünden yola çıkarak,Çekim yasasınında bir perde olduğunu düşünelim,çünkü çekim yasasıda bir perdedir.
Bu birçok kez bazılarının başına gelmiştir.Yalnız çekim yasası senin birşey istemene bakmaz eğer öyle olsaydı şuan gerçekten herkez zengin olurdu?İnsanlar olmayana odaklanıyor örn vericek olursak?Düşük gelirli birisini düşünelim?O hep parasızlıktan yakınır,dert,kuruntu,saptantı haline getirir.Yani parasızlığa odaklanır ve daha parasız olur.Benim başına geldi :ben bir oyun istemisişimdir,Hergeze yatmadan önce hayalini kurardım oyunda söyle yaparım böyle yaparım diye işte aradan zaman geçti bi baktım o oyunu gördüm sanki onun için gitmişim gibi tabi paramda vardı.Param zaten tam yetti sanki özellikle onu almaya gidermiş gibi.Ve sonunda o oyunu aldım Eve geldim pc ye yükledim çalıştı tabi amq biilgisayar kaldırmadı.Ama eğer bilincim ozaman olsaydı bilgisayarada el atardım?.Burda şu sonucu çıkaralım Bu dünyada herşeyde bir perde vardır.Portakalın ağaçtan çıkması onu ağacın yarattığını anlamına gelmez?Kendi kaderimizi kendimiz belirleriz.İşte O gün geldiği zaman Benim kaderim alınyazım böyleydi diyemeyiz.Allah insana herşeyi verdi ama hidayedi vermedi?
Bu sceet de Dine yer verilmemiş çünkü onlar bilmiyor larki bir perde var arada,kitabın adı bile yabancı yani onları yapan hırıstıyandır büyük bi ihtimalle…Dünya malı dünyada kalır…Allah’inananlar parada pulda gözü yok ki zengin olsunlar buna nazaran hiç bir Allah’a inananın açlıktan öldüğünü duydunuz mu duyamassınız.Çünkü Allah kendisine inanları boş bırakmaz…Elbelt biyerden kapı çıkar en zor anda…Allah kuluna portakal nimetini verecekse bunu yine ağaç yoluyla verir.
Pingback: Dı Sikrıt « yeniden
kitabı yeni okuyorum herşey iyi güzel hoş fakat her kelimesinde aklıma takılan tek şey dini yok sayma düşüncesi ne kadar beğensemde dinimize karşı yapılan bir tuzak gibi geliyor bu düşüncede son noktayı koyar zaten..
Ya insanların mutlu olması için birileri bişeyler yapmaya çalıştığında bazıları niye bi telaşa kapılıyor????Niye herkes mutlu olamasın arkadaşım ben bu kitaptan önce de bi sürü kitap dergi vs.okudum ve araştırma yaptım sen neye dayanarak olumlu güzel düşüncenin ve inanmanın insanları mutlu edeceğine inanmayın diyorsun kanıtını göster???Allah(c.c.) derki ”Kulum iste istediğini vereyim dua et duanı kabul edeyim” Ve bazı alimler der ki Gerçek manada iman etmiş biri dünyaya meydan okuyabilir!!bu ne demek biliyormusun?Eger gerçekleşeceğine inanarak Allah’a güvenerek dua ederseniz ve duanızda ısrarcı olursanız mutlaka gerçekleşir.Tamam adamlar diyoki evrene güvenin falan e biz biliyoruz ki bu adam müslüman degil baska nerden bilicek böyle bişey olduğunu biliyor öğrenmiş ama nerden olduğunu bilmiyor e biz biliyoruz ki bunu yapan Allah(c.c) bu dünyada herkesin dualarını kabul ediyor ki en kötü diye niteleyebileceğimiz insanlar bile mutluluk bolluk bereket içinde olabiliyor.Herkes kötü olabiliyor bu size normal geliyorda Herkesin mutlu olması söz konusu olduğunda Neden Bu kadar zorunuza gidiyor?Söylüyim sadece sizin olsun istiyorsunuz değil mi?Hayır göreceksiniz ki hepimiz herkes mutlu olacak bi şekilde olacak göreceksiniz ve bu telaşınızda bunun için yardımcı olacak.Ufak bi deneme yapın da görün sistem nasıl işliyor sabah kahvaltıda patates yediğinizi görün isteyin hissederek ısırın hayal ederken gülün mutlu olun inanın anti düşünjce gelince inanmaya devam edin sonra sabah patatesinizi yiyinde bazılarına kapak olsun patates için geçerli olan herşey için geçerlidir.
olumlu düşünün. ama her istediğinizi elde etmek ve ego tatminleriniz içinde boğulmak için değil.
bakın şu dünyaya, sahip olduklarınıza… birkaç kötü olay oldu diye her şeye küsülmez ki!
merhaba yazdıklarınız gerçekten beni çok etkiledi. Bende secretı okuyunca ister istemez garip düşünceler içine girmiştim. Fakat kitabın bana asıl etkisi şu oldu. Daha olumlu düşünmeye başladım:) Birde ben bunu çok denedim, insanın aklına gelen başına gelebiliyor. Bir şeye çok fazla yoğunlaşınca o olay başıma geldi benim. Birde insanlardan çok duyarız, korktuğum şey başıma geldi diye. Demekki korkularımıza daha fazla yoğunlaşıyoruz. Ben Allaha inanıyorum herşeyin ondan geldiğine inanıyorum. Fakat pozitif veya negatif düşünmenin etkiside gözardı edilmemeli. Bir örnek vermek istiyorum. Gittiğim çok kötü bir korku filmi sonucu çok etkilenmiştim. Filmde kızın parmakları kopuyordu. O kadar etkilendimki o gün ellerime bişey olucak korkusuyla sürekli ellerime bakmaya başladım. Bir süre sonra tv fişini prize taktım ve birden elektiriğe benzeyen bir ışık elimde patladı. Neyseki bişey olmadı ama elim biraz yandı:) siz siz olun fazla yoğunlaşmayın
Bir tek bu blogda çekim yasası işliyor. The Secret falan hikâye… Tunç Bey maddî, manevî diye sadece ikiye ayırıp işin içinden çıkmamış, konuyu her yönüyle boyluca masaya yatırabilmiş. Tebrik etmekten kendimi alıkoyamam.
Burada bir paragrafım daha vardı Sır kitabı hakkında. Ama diyebileceklerim yukarıda yazılanların üzerine tuz serpmek olacaktı.Henüz bu çorbaya tuz koyacak kadar uzun boylu değilim diye düşündüm. Vazgeçtim.
Güzel yazı olmuş. Yazarın uslup, yaklaşım biçimi, heyecanı devamlı tutma yönleri çok iyi.
Secret ve benzeri düşünceler çok güzel bir noktadan besleniyor bu yüzden hepsi değişik adlarla daha önce de var oldu ve de isimleri değişerek yeni nesillere gelmeye devam edecekler.
Dünyanın büyük bir çoğunluğu olmayan bir varlık ya da başlangıç (tanrı) her ne denirse buna inanıyorsa bu tarz yayınlar veya genel olarak fikirler olacaktır. Çünkü dünyada fiziki olarak açıklayamadığımız birçok olay oluyor. (fiziki olarak karşılığı olmayan demiyorum henüz bunu biz bilemiyoruz diyorum. ör- hayatında uçan hiçbir makine görmemiş bir insan gökyüzünde uçak gördüğü zaman yüksek ihtimalle bunu bir sonuca bağlamak adına en kolay yoldan uçan bir tanrı olarak betimleyecek ve sonrakilere öğretecektir. İnsanoğlunun programlanışı bu şekilde. Ancak uçağın uçmasının fiziki bir açıklaması şu anda bulunmaktadır)
Yakın zamanda başımıza gelecek önemli olayları rüyalarımızda görüyoruz, yada olmuş ama haberimiz olmayan olayları rüyamızda görüyoruz, durduk yere içimiz sıkılıyor sonra kötü bazı şeyler yaşıyoruz ve benzeri. bu kısım epeyce dallanır budaklanır o yüzden uzatmıyoruz. Hal böyle oluncada sadece birşeyler söylemek ve insanların algıda seçiciliğini tetiklemek kalıyor.
Ben filmini izledim. Filmde kısa bir bölümde park sorununu işliyorlar. Adam hiç yer bulamıyor sonra hayal ediyor ve her aradığında boş park yeri bulabiliyor. Filmi izlediğimden beri hiç park sorunu çekmiyorum sıkışık sitemizin otoparkında. Acaba sadece park yeri bulduğum günlerimi hatırlıyorum, yoksa gerçekten mi buluyorum ya da otopark da herkezin birden fazla araba parketmesi nedeniyle site yönetimine olan sinirim birkaç defa üst üste park yeri bulunca geçti de umursamıyorum. Belki de site yönetimi park sorununu ele almış ve artık her daireye bir arabalık park yeri kalıyordur bu dönemde tam benim filmi izlediğim zamanlara denk gelmiştir.
Bu tarz sebepler daha da arttırılabilir. Bu nedenlerin hiçbiride olmayabilir birkaçı aynı anda gerçekleşmiş de olabilir. Burada önemli nokta bu tarz yayınların insanları ne yöne götüreceğidir. Olumlu motive ediyorsa bir problem yok. Zaten motivasyonda anlatılanların doğru olması da önemli değil. Önemli olan motive olanın buna inanması ve enerjisini hedefe yönlendirmesi.
Şimdi secret doğru, yanlış, saçma ne farkederki. İnsanı sabah kalktığı zaman daha iyi hissettriiyor ve hedeflerine daha iyi kanalize ediyorsa amacına ulaşıyor demektir. Yok bu kitabı okuyanın algısı evde oturup akşama kadar hayalimde lüks araba kullanayım lüks araba kapıma gelsin şeklindeyse o zaman saçma…
Bu yazıyı yeni okuyorum ama yorum yapmak istedim.
Herkes bu konularda ahkam kesmeden önce mutlaka Rotchild ailesinin hayaını okumalı, gerçekleri anlayabilip yeni bir perspektiften bakabilmek için.
Soru:”24 Ocak” kararlarının alınabilmesi için, onların çocuklarının, olgunlaşmasını bekleyip yaptıkları darbeden sonra kurulan; Liberalizm adı altındaki görüşe sahip ANAP iktidarından önce, bu tip kitaplara rastlar mıydınız?
Zaten bu tür kitapların satılması ve %1’lik dediğiniz kesimin; başta HSCB, ING, dolaylı yoldan De Beers v.b finans ve ekonomiyi doğrudan etkileyen kuruluşların sahipleri yani kısacası Yahudi Lobisi rahatça çalışmalarını yürütsün geriye kalan sefil yaratıklar da bu tip işlerle bu noktalara gelebilmeyi arzulayark vakit geçirsin ki ”Düzenin değişmesi” talepleri ortaya çıkmasın…
Ha bu kitap ha Turuncu ddevrim… Arada hiçbir fark yok. Onları da Yahudi Lobisi destekliyor bunların kitaplarını da onlar yayınlıyor. Bi araştırın bakalım kim basmış o kitapları ve hangi televizyon kanalları bu saçmalıkları habire milletlerin gözüne sokuyor.
30 yıllık süreci ve Globalizasyonu ancak bu kadar kaba bir dille anlatabildim….
kitabı alsammı almasammı :S :S
Dogunun mistisizmi ile batinin kuantum fizigini harmanla icine milyon dolar hikayeleri serpistir SIR diye yuttur :)
Ben bi şey sormak istiyorum fmk hareketini uyguladığımızı bir sır olarak saklamalı yoksa yakın çevremize bundan bahsedebilir miyiz? hani bu hareket faili meçhul ya o nedenle sordum şimdiden teşekkürler
tunç bey ve aynı kafada olan diğerlerine söylüyorum madem inanmıyosunuzda neden okuyosunuz SD.lerini izliyosunuz demekki çekim yasası var ve sizde bu konuya odaklanmış olmalısınızki sürekli kendinize çekip sürekli saçma saçma yorumlar yapabiliyosunuz size küçük bir örnek
arkadaşlar kitabı okuyanlara söylüyorum biraz daha dikkatli okursanız zaten kitaba inanın demiyo varlığına inandığınız her neyse ona inanarak ve yalvararak dilekte bulunun ve gerçek olmuş gibi hayal edin öyle davranın diyo yani bişeş isterken gene ALLAHTAN ve inanarak bütün kalbinle istiyosun ve ben inanıyorum ve uyguluyorum süper bi kitap hayatım değişti
Gercekten kım ne derse desın; ben yasadım ben bılırım; hayatımda hersey o kadar mı kötüydü:aglamadık günüm gecmezdı taaaaaa kı secretı kesfedene kadar elestıren arkadaslar bı kez olsun hayatlarında bunu denemısler mı; herseyım sımdı cok sükür muhtesem:öyle mutlu bı kadınım kı kımse bunu anlayamaz: ve ben herseyımı secrete borcluyum; gercekten dıyorum bunu; elestırenlere ıkı cevap; atalarımız da ıyı düsün kı ıyı olsun derlerdı öyle yapın nıye aksını düsünesınız kı cok sacma ıkıncısı de;deneyın ne kaybedersınız :ben cok sey kazandım.
yaa neden şimdi bu yazı ne gerek vardı ne güzel kendimi kandırık yapmaya çalışıyordum. tam başarıyordum bu yazıya rastladım yine hüsran oldum.
vala bence yazılanların hepsi çok mantıklı kim ne yazmışsa bana doğru gilyor….
arkadaşlar bu yazıda yanlış olan bir çok şey var. Bunlar:
1.Tabiki biz The Secret kitabında yer alan her şeyi bir yerlerden mutlaka duymuşuzdur olağagelen geçmişten gelen şeyler ama bunu nasıl kullanacağını bilen çook nadir insan vardır .’MEVLANA’ o sözü söylemiş olabilir ama o sözü uygulayan asıl manasını anlayan kaç kişi var…Bundan dolayı The Secret evet bütün geçmişteki ve şu an olan şeyleri bir araya toplamış olabilir ama bu bulduklarını uygulama yollarını bize göstermiş buda mükemmel bir şey….
2.kitabın yazarı kitaba başladığında tek inandığı bir şey varmış kitabın dünyaya milyonlara yayılması çekim yasasına inanarak yapmış bunu ve başarmış şu an dünyanın nerdeyse büyük bir bölümünde bu kitap çook yüksek miktarlarda satıyo demek ki yazdıklarını araştırdıklarına inanmış ki böyle bir şey olmuş…
3.içinde bir söz daha var diyor ki çekim yasasına inanmayanlarda çıkacaktır ama onlar gibi olmayın onlar deniyecek istedikleri gibi sonucu alamayınca yalanlayacaklardır bunun sebebi zaman kavramını anlamamış olmalarıdır.Yani anlatmak istediğim biz insan olark kısıtlama yapıyoruz yani hhayatı zaman dan ibaret kılıyoruz aslında ALLAH katında zaman yoktur bunun bizim kitabımız KURAN-I KERİM ‘ de aynen söylüyo cüzzi irade olduğu için insan zamana bağlıdır aslında zaman diye bir şey yoktur hayat paraleldir birbirine ve buda şunu gösteriyo The Secret’ı anlamak için zaman kavramını gerçekten anlamak lazım kitabı eleştirmek güzel bir şey çünkü güzel şeyler genelde çok eleştiri alır ama bence eleştirmek yerine değerlendirmek daha mantıklı…
saygılarımla..
Ben uzun zaman önce kitabını okudum, belgeselini izledim hatta eğitimine gittim…
Olay (çekim yasası yada her ne ise) bu kadar eğitsel boyuta taşındığında safsata gibi gözükebiliyor gerçekten.. Bu sırrı ders gibi çalışan hayatlarını buna adayan insanlara şahit oldum şaşırdım tabi ki!!!
Okunduğunda, izlendiğinde yada dinlendiğinde insan çok büyük gaza geliyor sanki o günden sonra bambaşka yepyeni bir bakış açısıyla doğacakmış gibi hissediyor kendini insan ama bu his malesef 2 bilemedin 3 gün sürüyor…
Bunların dışında bu bir sır mı ilahi bir güç mü ya da ben allahın sevgili kulu muyum bilemem ama ufacık bir veletken bile neyi çok istediysem oldu :) Hala daha öyle.. Abartmadığım sürece çok istiyorsam eğer eninde sonunda o şey her ne ise gerçekleşiyor çekim yasasımı secret mı bilemem ama inanırsa insan ve gerçekten kalpten isterse bir şeyi oluyor.
(bu arada büyük ikramıye de çok istiyorum ama bi o olmadı ) :D
noldu yani şimdi the secret’a yada çekim yasasına bok atınca.insanların bazen sadece inanmaya ihtiyacı vardır güçlü bir inanç insana zaten istediği herşeyi yaptırır.çünkü herbirimiz içimizde gizli o ilahi güçle doğuyoruz ve kişisel gelişim kitaplarıda bu gücün farkına varmamızı sağlıyor.
söz konusu kişinin yaptığını söyledğiniz dolandırıcılık!!!( ki kanıtlanmış bir suç varmı bilmiyorum) sadece onu bağlar evrensel yasa yine işlemeye devam eder.
sevgilerr
bizim türk dili hocasıda sınavda bu kitabı sordu.bizimde son gün haberimiz oldu.kitap saçmalıklar ötesi.
çekim kanunu (law of attraction) yani kitaptaki adıyla the secret diye bir evrensel yasa var. bunu yok sayarsak olmadığı anlamına gelmemekle birlikte, fanatikleri için söylüyorum ki kitap isteklerimizin gerçekleşmesi açısından eksik bir reçete veriyor. hak yasası, dönüşüm yasası, birlik/bütünlük yasası, bağımsızlık yasası, sevgi yasası gibi diğer evrensel yasalarla desteklenmedikçe çekim kanununun tek başına yeterli olmayacağını hatta orta ve uzun vadede tunç kılınç’ın verdiği örnekler gibi sosyeteye rezil edeceğini anlarsak daha gerçekci oluruz.
sır mır vermemiş kitabın yazarı sadece ipucu vermiş, bir parmak bal çalmış. insanlar evrenden bilgelik istesin, diğer yasaları da kendileri merak edip, öğrensinler ve hayata geçirsinler diye bir istek gönderiyorum evrene :)
ya arkadaşlar hayata pozıtf bakabılıyosan zaten mutlusundur sırra ıhtıyacın yok ha istemek baska bısey ınsan beynı öyle bı makanızmakı herseyı degıl ama hayatında var olan ve o anda ıstedıgını olmasını istedıgı seyı düşünce gücüyle çagırabılır, hersey ıstemekle olsaydı herkes yattıgı yerden trılyoner olurdu sanırım o zaman ne dıyelım dusunmek ve çalısmakla olur hersey..
Pingback: Secret’mış, hah! Asıl Sır Burada | İlker Utlu
”Secret” kitabında yazan herşey kesinlikle gerçektir… ((Bu kitapla zengin olan gördünüzmü, bu tamamen saçmalık!! YADA istediğiniz Bay/bayan a sahip olan gördünüzmü? YADA para tuzağı bu kitap!!)) diyenlere burdan sesleniyorum : BÜTÜN BU DÜŞÜNCELERİNİZ DE BİRER YARATIMDIR….
bİLMEM OKUDUĞUMUZU ANLADIk mı??
saygılar :)))
hep bazılarının para yedigini düsünerek kıskanarak ve dahası o insanları aşşağılayarak yaşamınızı sürdürmeye devam edin.
ne kadar yanlış olursa olsun sizin çevrenizdekileri dostlarınızı tabi yine sizin tabirinizle GERİZEKALI,AHMAK insanları kandırmışlar.bence bu büyük bir başarı .sizin burda dil dökmenizin hiç bir anlamı yok.
ki gerçekten eleştirmek için okudugunuz da belli .
albert einstein çekim yasası ! uuuuuu buda ne saçmalık değilmi ?
size sorarsak evet saçmalık !
beyninin en fazla %7 sini kullanabilen bu topluluk için (Kİ SİZİN O KADARINIDA KULLANDIGINIZ SÜPHELİ!)
sizden çok daha fazlasını kullanabilen birisinin fizik yasalarını değiştirmesi de saçma geliyor . sizden daha zeki olmasına rağmen gerizekalı olarak bakılıyor.
gençliğinizde öklit geometrisinin ne oldugu hakkında merakınız yoksa bu adamı anlayamazsınız dazaten !
bu kadar ağır eleştiriler yapmanızın size ne faydası olduğunu merak ediyorum.kitabı degil kişileri suçlamanız gerekirken toplu bi saldırı var sizinkisi bu anlayamıyorum.
kitaba doğru demiyorum ancak QUANTUM FİZİĞİ ve ÇEKİM YASASINI okuduktan sonra biraz bilgilenip cahilce konuşmaktan vazgeçersiniz diye umut ediyorum …
Çekim yasası’ndan bahseden ilk kitap değil The Secret. Zaten aşağı yukarı bütün kişisel gelişim kitaplarında ve bu kitaplara ilham veren -genellikle uzakdoğu kökenli- felsefe akımlarında düşüncenin gerçekliği yarattığı söylenilir. Kuantum fiziği ile ilgili en önemli çalışmaları yapan Einstein’ın da bu konuda söylediği dinlenmesi gereken sözleri var.
Kuantum fizik alanı üzerine yapılan çalışmalar ile ilgili ufak bir araştırma yapmayı es geçip, yalnızca kitap ve onun popüleritesini konu ederek bir eleştiri yazmak ucuza kaçmak olmuş. Zaten popüler kültüre karşı olmak bu ülkede gitgide popüler bir hal almaya başladı. Eğer, kuantum fiziği, biraz olsun araştırsaydınız düşüncenin daha doğrusu bir gözlemci olarak bizim “şeylere” etki ettiğimizin çok ciddi kanıtları olduğunu görebilirdiniz. Video paylaşım sitelerinde bununla ilgili grafik videolar da var. Maddenin kuark adı verilen yapıtaşlarından oluşması ve düşüncelerimizin belli bir frekansı olmasından kaynaklandığı düşünülen bir durum bu. En azından; ışık fotonlarının gözlemlendiklerinde daha farklı hareket ettikleri ispatlanmış durumda, ilgilenenler için internet üzerinde pek çok kaynak var. Bu kaynakları derli toplu olarak bulabileceğiniz, “What the bleep do we know?” isimli bir belgesel de var.
Peşin karar verip ve anti-popülizmin karizmasını kullanmak isteyip bu konuyu atlamayın. Herşeyden önce; kötü bir kuantum fizik anlatımı olan The Secret ile bir şeyleri çözmeye çalışmayın..
İyi günler..
ben bu sırrı yasıorum arkadaslar. ne derseniz deyin. gercekten ama bunu anlamak ıcın bıraz ınce dusunmek gerekır. yanı bıraz zeka gucu gerekli. bu sır zeka gucu ve yuksek kısılık ıle harekete gecıor.
Merhabalar ben İtalya-Sicilya’dan sizlerle THE SECRET adlı kitap yorumuna paylasım gonderiyorum.
Kitap GERCEK SIRRI BİLENLERİ yanıltmak icin yazıldı! Cünkü dunya bu anıtlar (yazı) pesinde ve bu asırlardır saklanmakta Nerede saklandıgı bilinmiyor ama TÜRKİYE sınırları icerisinde oldugu sanılıyor. OSMANLI DEVLETİ tarafından TERAKKİ CEMİYETİ siyasisinde anıtlastırıldı. Kitapın icerigi ile gercegi arasında cok fark oldugu sanılıyor. Yani yazılanlar gercek degil! THE SECRET kitabıda eger gercek sırrı bilen varsa Bu kitapla kafasını karıstırmak veya o anıtın pesinde olan kisileri caydırmak icin yazılan bir kitaptır.
tam da düşündüklerimi ifade etmişsiz yazar beyefendi… kitapta ALLAH lafzının hiç geçmemesine rağmen bol bol kurandaki önerilerden söz ediyor. ŞÜKREDİN. SADAKA VERİN. BİRBİRİNİZİ HAKKINDA İYİ ZAN BESLEYİN. DUA ETTİĞİNİZDE KARŞILIK BULACAĞINIZA İNANIN (bu bir hadis i şeriftir) neyse kitabı okuyalı çok oldu, bana tek yararı okurken bildiğim ayet ve hadisleri hatırlatmış olmasıydı. başka değil. ama ALLAH demeye korkan kişiler için çok tehlikeli bir başucu kitabı olabilir. allahın emir ve yasakları insanın dünya ahiret huzurunu oluşturmak içindir zaten. bunların yapmaya çalıştığı ise ALLAH demeden huzura kavuşmak. varsınlar alternatf geliştirsinler. ALLAHtan gelen ruhumuz ancak ALLAHı anmak ile huzur bulur. VESSELAM.
eee hepınız okumusunuz ıste:) kazanan kazanmak ıstedıgını almıs.. benjamin franklin :):)
ya insn bir kitabı okumaya başladımı önce yazarı hakkında biraz bilgi sahib i olmalı rhonda denen hatun ülkesinde bir çok kişiyi kandırıp usa kaçan çıktığı tv prog yüzüne karşı where is the money dendiğinde apar topar prog terkeden bi tip bu kadının abah kadın prog. çıkan kadınlardan hiç bir farkı yoktur evde dolma sararken böyle bi kitap yazmaya karar vermiş biraz hindu zırvaları bxiraz anglo sakson kültür ilave edip sözüm ona alakası olmamasına rağmen quantum fiziğiyle biraz bilim sosuyla bu kitabı pazarlamıştır zaten bu ve türevi kitap yazarlarınıntemel özelliği pazarlamacılık ve şatıştır kariyerleri budur yani aralarında hiç bir bilimadamı bulamazsınız kitabın şu cümlesi bile bunu belgeler SIR ORDAYDI ÜZYILLARDIR BUNU BAŞARILI VE ZENGİNOLAN İNSANLAR SAKLADILAR HADİ YAA.. PEKİ BU SIRRI SİZDE SAKLASAYDINIZ YA NEDEN AÇIKLAMA GEREĞİ DUYDUNU Z EİNSTEİN NEVTON EDİSON V.B DAHİLERBİLİMADAMLARI GİZLEDİAQÇIKLAMAK SİZE KALDI HE YEMEZLER..QUANTUM VE ÇEKİM YASASI VAR AMA ATOMALTI PARÇACIKLARIYLA İLGİLİ BİR KONUDUR BUNLARIN ANLATTIKLARIYLA ZERRE İLGİSİ YOKTUR İNSAN DÜŞÜNEREK BİR İĞNEYİ YERİNDEN OYNATAMAZ BIRAKIN ZENGİN OLMAYI ÜSTELİK TÜM DİNLERE DE AYKIRI EVREN DENEN BİR NESNE VAR VE O HER İSTEĞİMİZİ YAPIYOR ÖYLEMİ BİZ E HAYAT İLE ÖLÜM ARASINDA ALLAH TARFINDAN BİR SÜRE VERİLMİŞ BURASI İMTİHAN DÜNYASIDIR İSTEK KUTUSU DEĞİL ÖYLE OLSA YAŞAMIN NE ANLAMI VAR ALLAH BİZİ DÜNYAYA GÖNDERME Z CENNETTE DİLEDİĞİMİZCE YAŞARDIK
herkese iyi akşamlar demeyi unutmuşum.. iyi akşam olmasını dileyin iyi olsun;)
Kitabını eski kız arkadaşım vermişti ama daha 20inci sayfasında sıkılıdım ve bıraktım. bırakmamın sebebi konu diil anlatım diliydi. daha sonra bi sitede belgeselini izledim. ondan sonra gerçekten de hayatım değişti diyebilirim.. herşey okadar güzel akıyordu ki hayatta. ailemin bana iyi davranmasını ve beni anlamasını düşündüm ve gerçekten oldu.. ailemle hiç bir sorunum yok.. parasızlık evet daha önce hep bizim paramız yok biz açız esprisi yapıodum. bu belgeseli izledikten sonra ben zenginim param war, böyle bi abartıya gittim param warmış gibi yaşamaya başladım (olmasada) 2 ay gibi sonunda cidden benim artık param wardı.. çünkü sigarayı bırakmıştım alkol içmiyordum bunlar sebep olabilir ama bence ben öyle düşündüğüm için sigara ve alkolu bıraktım.. kesinlikle tesadüf değil.. hayatımda tek kötü birşey oldu o da kız arkadaşım beni terk etti :) hani herşeyin bedeli war o bedel bumudur diye merak ettim doğrusu.. aslında kız arkadaşım terkettikten sonra bu olumlu şeyler başıma geldi..
burdaki mesele kitap diil. kim ne yaparak para kazanmaya çalışması beni alakadar etmiyor. böyle bi duruma okadar yenik düşüyoruz ki günlük hayatta.. bu nedenle eleştirilmesi gereken sadece bu kitap mı kaldı sırf para kazanmak için yapılmış önyargısı.. ewet belki böyle olabilir ama bence kesinlikle faydalı bir düşünce.. bazı yorumcu arkadaşlarımızın da dediği gibi öncelikle insanı olumlu düşünmeye itiyor.. ki belgeselinde sen düşün otur demiyor ki.. sen düşün inan hisset şükret gerisi bi şekilde gelicek diyor.. tıpkı qadamın aklına kitap yazma düşüncesi gelme gibi.. kitap kesinlikle otur demiyor aktif ol diyor aksine.. sonra gelsin başarılılık diyor..
demek istediğim tamamen doğru bir düşünce.. böyle bir sır veya yok bilmiyorum ama bu belgeseli izledikten sonra hayatımda çok olay değişti ve artık (Kız arkadaşım yüzünden olanlar hariç) hayatta çok daha fazla gülüyorum..
kader demişsiniz.. kader işte sen bu olucaksın sen şu olucaksın diye bir şey değildir ki.. kaderin yanında insanın özgür iradesi de wardır.. sadece Allah senin bu özgür iradenle ne yapacağını bilir ve bu işte kaderdir..
diğer yorumlara gelince.. lotodan bahsetmişsiniz.. geçen ki loto programını islediniz mi bilmiyorum tam tarih veremiyecem.. hani sayılar çekilirken ekranda sarı kutucuklar içinde hangi sayı çıktıysa o yazılıyor ya.. işte sayılar bir bir butona basılıp çekilirken ilk rakam çıktı (atıyorum şimdi) 35 çıktı ekranda 35 çıktı sonra ise bi sayı daha düştü düşen sayı 15 ti ama ekranda 3 yazıyodu.. sonra bi sayı daha düştü düşen sayı 32 idi ama ekranda 45 yazıyodu.. üç sayı çıkmış olmuştu.. düşen sayılar 35,15,32 ekranda yazanlar ise 35,3,45, sonra kadın düzelttirdi… düşmesi gereken üç sayı daha wardı.. bu 3 sayının 2 si neydi sizce.. ekranda daha önce yanlışlıkla yazılmış olan 3,ile 45ti :) biraz karışık oldu ama yorumu size bırakıyorum.. yani burdaki olumlu düşünce pek bi işe yaramaz.. ki böyle bişey olmasa bile kimin çok daha fazla istediğini nerden bilebileceksin ki.. lotoyu tutturan belki en çok isteyendir ??
yorumum böyle.. kesinlikle doğru bi düşünce.. siz isteyin yeter gerisini Allaha bırakın.. tevekkül edin.. mutlaka erişeceksiniz er ya da geç.. bıkmayın usanmayın derim size…
hem düşünsenize madem sır bu kitabın adı, sır hiç açıklanmayan gizli demek değil mi? hani iki kişinin bildiği sır değil derler ya arkadaşlar, bu bir sır değil :)) anladınız siz onu!
zenginlik hayalleri, fakirlik kaygısı, ekonomik bunalımlar, savaş korkuları, yaşanılan hayal kırıklıkları, işsizlik derken insanlarımız artık gülmeye, umuda muhtaç hale geldi ve bu kitap işte bunu arayanlara bi deva gibi geldi, ama yazarın da umudu gerçekleşmiş oldu; kitabi çok sattı, iyi kazandı; herkes almak istediğini aldı yani…
bu kitabi okumaya değer mi diye önce araştırayım dedim.. ve okumaya değer görmedim nedense.. çünkü herkes çok iyi biliyor ki zaten içimizdeki ses bize neyin doğru neyin yanlış olduğunu söylüyor… neye inanmamız gerektiğini de ve ne yaparsak mutlu ne yapmazsak mutlu olmayacağımızı biliyoruz bal gibi de…
kitabı değil kendimizi okuyabilirsek o zaman sorun kalmıyor değerli yorumcu arkadaşlarım… hepinize iyi geceler.
Belliki Tunç Bey,
Secret kitabını ya tam okumamış yada anlamaya aklı yetmemiş. Çünkü secret Allah’a yani yaradana karşı bir kitap değil ve istediğin her şeyin olacağını savunmuyo. Sen olumlu düşün kendini iyi hisset iyiyi kendine çekersin diyor eğer geri gelmesini istediğin eski sevgilin senin için hayırlı değilse geri gelmeyecektir, olumsuz şeyler hayatından çıkacaktır diyor.
Neden beyinleriniz bu kadar kapalı? Böyle geldik böyle gitçez diyonuz yani? Siz, biz kimiz, hiç kendinizi keşfetmeyi düşünmediniz mi, vücudunuzu kastetmiyorum, ruhunuzu, beyninizi veya kalbinizi. İste size açık bir yol gerisini siz düşünün.
Anlamıyorum secret teoremine karşı çıkanları, kitapta olumlu olmak, şükretmek anlatılıyor, evet hastalıktan bahsetme diyor, bencil ol demiyor…Ben bu kitabı okuduğumdan beri daha olumlu, mutlu ve en azından şükreden biriyim. Umutlarım var. Allah’a şükür beynimde çalışıyor, iyiyle kötüyü ayırt edebilecek kadar.
Secret herkese göre değil, ev kadınlarına göre diye gruplayamazsınız (umutsuz ev kadınları!), secret sorgulayanlar için, düşünenler ve beyni daha fazlasını almaya hazır olanlar için. Yeterli IQ’su olmayan okumamalı zaten, zararlı etkileri oluyor .
Kısaca anlamadık deyin, kurcalamayın.
bence scret. şukur konusu ve pozıtıf düşünce konusu cıddı manada etkılı ve guzel, amma velakın ınsana allaha(c.c) ait ozellıkler yuklemek sonderece yanlış, ınsan ıstedıgını duşunsun sonsuz kudret sahıbı allahtır. Bu kıtabı dua ve şukur manasında yorumlarsak super, ama ılahı bır guce sahıpmış gıbı yorumlarsak çok tehlıkelı herkes kendını ılah sanar bu da pıskolojık bır puroblemdır. Ama ben faydasını gordum kıtabın ıyı tarafları alınıp, ayıklanmanı beyınde oyle işte! benım fikrım.
Merhaba,
Geçen yıl sırrı okudum ve ufak şeyleri kendime çekme deneyleri yaptım bazılarında başarılı oldum bazılarında olamadım, ve sırrı bulduğum yerde bıraktım. Sonra bir gün Robin Sharma’nın ferrarisini satn bilge ismindeki kitabı elime geçti, sırrı unuttuğum yerden çıkardım ve araştırmaya devam etmeye karar verdim. Sabahlara kadar uyumadığım günler oldu, okuduğum kitapları tekrar tekrar okudum. Sonra bir gece daha önce almış olduğum okumaya niyetlendiğim ama anlamakta zorluk yaşadığım ünlü kötümser Nitschze’nin ilk kitabı ‘İnsanca, pek insanca’yı okumaya başladım. Okuduklarım beni hayrete düşürdü, şaşkınlıktan neredeyse dilim tutuldu, o da biliyordu. Korktum, ağladım, güldüm tüm kitapları gözümün önünden kaldırdım. Bir yanım merak ediyor bir yanım dehşete düşüyordu. Cennetin anahtarı elimde cennetin kapısında korkuyla bekliyordum. Sır hayatımda inandığım her şeyi yerle bir etmişti. Sonra her yerde sırrı görmeye başladım. Zaten sır derki neyi görmek istersen onu görürsün. Bu büyü uzun sürmüyor ama, bir uykuluk zamanınız sonucunda başladığınız yere dönmüş hissediyorsunuz. Önemli olan süreklilik galiba denemeye çalışmayı sürdürücem.
Yalnız beni dehşete düşüren bir şeyi paylaşmak istiyorum. Yanlış yorumlamış olabilirim. Benim anladığım sırrın özündeki düşünceye göre Allah’ın varlığı inkar edilmiyor. Sır sonsuz mutluluğunu ara diyor. Sonsuz mutluluğa seni ulaştıracak şey, senin isteyerek severek yapacağın şey olacaktır. Yani sen bu dünyaya olmaya geldin. Ve sonuç olarak olmaya geldiğin şey olacaksın. Kaderin bu. Eğer sırrı anlar ve olmaya geldiğin şey olmak için çaba gösterirsen Allah’ın sadık bir kulu olacaksın. Bu çıkardığım bir yorum ve beni dehşete düşürdü.
Bir de şu var, bu düşünce tüylerimi diken diken etti. Nitcschze kitabında özgür ruhlardan bahseder, kitabını onlara adar. Kuantum fiziğine göre de madde hem dalgadır hem parçacıktır. (BKZ Schrödinger’in kedi deneyi) Onu bir t zamanında gözlemlemeye çalışırsanız ya dalga ya da parçacık olacaktır. Aynı anda ikisini birden gözlemleyemezsiniz. İnsan da hem ruhtur (dalga), hem de beden (parçacık). Bir t anında insanı gözlemlemeye çalışırsanız ya ruh olacaktır ya da beden, ikisini de aynı anda gözlemleyemezsiniz. Ben sırrı uygularsam bedenime hükmeden bir ruh olucam yalnızca. Bu düşünce ben de ölecekmişim gibi bir imaj yarattı. Korktum dehşete düştüm. Hele bana göre sırrı bildiğini varsaydığım Nitschze’nin hayatının son 11 yılını nadiren zeka belirtisi gösterek bakıma muhtaç geçirdiğini düşündüğümde kanım dondu resmen. Neye bulaşmak üzere olduğumu sorguladım tekrar tekrar.
Belki de tüm bunlar paranoyak aklımın bana oyunları. Gene de kendimi araştırmak ve sırrı deneyime dönüştürmeye çalışmaktan alıkoyamıyorum.
Herkese sevgiler.
Tunç Bey Mevlana’dan örnek vermişsiniz.Toplumumuzda geçerli bir figür olan Mevlana’nın sözlerinden alıntı yaparak kitabın anlattıklarını savunmuş mu oluyorsunuz? Yoksa biz bunları yüzlerce yıldır biliyorduk şimdi niye kuşe kağıda yazıp önümüze koyuyorlar mı diyorsunuz? The Secret’ı okuyanların Mesnevi’yi okuyanlara oranı kaçtır dersiniz?
selam herkes fikrini açıklamış.. hepsini ilgiyle okudum. çünkü secret kitabını okumadım.. sayenizde okumuş kadar oldum ayrıca teşekkür ederim.. şimdi benim tüm yorumlardan çıkardığım bi sonuç var tabi bu bence…
örneğin genel olarak herkes bi tarafından tutmuş kitabın yani hep uç taraflarından, mesela biri demiş ki harika dünyanın insanlığın mutsuzluğunun sırrı, öteki demiş TANRI’yı yaradanı inkar ediyor.. ben ise şöyle diyorum, hedefi tam 12 den vursak evet içinde inançsızlık var yaradan yok yanlış ama bazı dediklerini yaparsak bu da doğru sonuca gidebilir mutlu ve huzurlu bir hayat yaşayabiliriz…
diğer kısım da hayal denizinde cansimitsiz yüzmek yerine evet bu yazılanlar çok doğru ammmma bu rahat mutlu hayata ulaşmanın da ağır bir bedeli var her ne kadar pozitif düşünsen de, bir yerde duymuştum… zafere giden yolda çekilen acılar kutsaldır diye.. acaba diyorum olaya bu pencereden baksak daha sağlıklı olmaz mı en azından bu da benim düşüncem.
sevgi saygıyla kalın.
secret dendiğinde birilerinin entellektüellik adına bildiğimiz düşünce ve bilgileri bize farklı kelimelerle geri sunması olarak düşünmüştüm.kitabı okumaya başladığımda bir serüvenin içinde çok hızlı bir şekilde aktığımı hissettim. müthiş bir duyguydu. insanların kaderci yaklaşımlarına inat okuyun bence. kaderimiz var evet biçimlendirmek bizim elimizde.bunu key başarı akademisi ile attığım ilk adımla başlayıp secret ile devam eden yeni kaderi yaşadığım için çok mutluyum.
başarılıyım. mutluyum. sağlıklıyım. zenginim. seviyor. seviliyorum. yaşadığım ve yaşayacaklarım için binlerce şükürler olsun RABBİM. Yaradılanı seviyorum yaradandan ötürü.
ya düşünüyorum da yorum, dil, ifade ediş şekli hepsi fevkalade ama YARATMAK kelimesini bir insan için dile getirilmesini çok yanlış buluyorum. yaratmak insana ait bir özellik değildir. biliyorum hepiniz o da onu kastederek yazmamıştır diceksiniz ama sevgili yazarımız rhonda byrne madem yazar, neyi ifade etmek neyi anlatmak istiyorsa ona oturucak bir kelime seçseydi.
herseyy ne kadar istemekle inanmakla olsada KADER’İ DE UNUTMAYALIM arkadaslar.
the secret !!!
her insanda olann ama çok az insanın kavrayabildiği bir özellik. çok az insanın farkedebildiği bi özellik. aslında tam olarak bu kitapla bu sırrı insanların öğrendiğini, tanıştığını sanmıyorum çünkü hani hatırlayınn geçmişinizi diyoduk ya İSTEYİN VE İNANIN yeter kii sadece bu kitapla derinlemesne kavradık bu felsefeyi.
ben bu kitabın yazılışındaki amacı tam olarak anlayamadımm. herkes bilsinn herkes faydalansın dıye yazıldığını düşünmüyorum. bir arkadasımızın da dediği gibi birilerinin rahatsız olusuyla yazılmış olabilir mi???
bu da bi ‘THE SECRET’!!!!!!!!!!
Arkadaşlar herkes kendi düşüncesinden ibarettir. Ben inanıyorsam inanıyorum, sen inanmıyorsan inanmıyorsun. Ama olumlu düşünmekte fayda var zarar yok ya da şöyle diyeyim hiçbir kaybınız yok. Hiç bir kaybı olmayan bir şeyde fayda olabilir. Katılan var mı bana?
Bu kitapta istenilen yerlerde eksiklik oldugunu düşünüyorum yürekten iste arzuyla kalbinden geçir yaradanı unutmadan..
Saygılarımla.
Merhabalar,
yorumlarınızı, eleştirilerinizi okudum… biraz şaşkınım aslında. ben de bu kitabı okudum, hem merak ettiğimden, hem de okuyanların tavsiyesinden..
Herşeyi bir yana bırakın, tabiki Allah’tır herşeye ol diyen ve olduran.. Bu kitap mutlak bir çekim yasasından bahsediyor, ama birşeye de inanmayı amaçlıyor. Dikkat edilirse, çekim yasası diye adlandırılan şey tabiki Allah.. İnanç umut güven..
Bu kitabı okuyup ta mutsuz olan bir insan görmedim etrafımda.. ben de okudum ve inanılmaz bir güven geldi.. bir cesaret vs vs.. en azından içinde olupta değerini bilemediğin kendini ve duygularını daha iyi anlıyorsun.. değerini biliyorsun bir kere herşeyin…
En azından bir umut, bir inanç geliyor insana.. ve hakikaten gülümsetiyor da insanı…
Paylaşmak istedim sadece..
Teşekkürler..
ben de okudum kitabı. sonra seyrettim. sonra denedim. sonra anladım. sonra da uygulamaya başladım.
sevgiler
PROJE 1
“7BEYAZKAPI GRUBU”
“Kuantum Düşünce Sanatı” adı altında yeni bir sanat akımının öncülüğünü yapan bir grup oluşturduk. Adına da “7beyazkapı” ismini verdik. 7 sanatçının aynı amaç uğruna, güçlerini birleştirmesiyle başladı her şey.
Grubun kurucusu olarak, senelerimin birikimini kağıda döktüm, yeniden şekillendirdim. Yeni bir üslupla yüzlerce şeklin oluşumunu sağladım.
Gönül ister ki her çizilen eserin, her boyanan şeklin, her tasarımın İstanbul’a katkısı olsun. 7beyazkapı’nın tüm fertlerinin desteği ile gerçekleşen çalışmalarım hayat bulsun kentin her köşesinde.
Yeni bir akımın ilk çizgileri, kağıt üzerinden hayata geçme zamanını bekliyor. Üç boyutlu olarak şehrin sokaklarını süslemeyi hayal ediyor her şekil.
Şekil dedim; ?Kuantum Düşünce Sanatı?nın ilk kıvılcımları demeliydim aslında. İstanbul ışıklarında aydınlanmayı bekleyen, gelecek kuşaklara ümit kapılarını aralayan yeni bir bakış açısı?
İstanbul?un 7 tepesinde gökyüzüne uzanan, yeni bir üslupla, şekilcilik ötesi soyut kavramının doruk noktasına ulaşan, üçüncü boyuta geçmeyi bekleyen hayal dolu düşlerin yansıması olacak bir proje hazırladım. Ekte resimleri gösterilen 4 ya da 5 metre yükseklikteki heykelleri, modern sanatın bir yansıması olacak diye düşünüyorum, ta ki yapılana dek. Ya siz?
Pozitif düşlerini, pozitif enerjileri ile yoğurarak bir araya gelen 7beyazkapı Sanat Grubu, yapıcı düşüncelerini birbirlerine destek olarak oluşturan bir grup.
7beyazkapı, sanatın çeşitli dallarında faaliyet gösteren, özgün fikirlere sahip 7 ayrı karakterin birlikteliklerini perçinliyor.
Resim – Heykel – Özgün Baskı – Ebru – Seramik – Sulu Boya – Akrilik – Ağaç Oymacılığı – Balmumu Şekillendirmesi – Bronz – Cam – Çini İşlemeciliği-kuyumculuk (Mücevher tasarımı) ve Türk Süsleme Sanatı üzerinde araştırmalar yapan ve uygulamalarda bulunan 7beyazkapı Sanat Grubu, sanatsal faaliyetlerine 2000 yılından beri devam ediyor.
Özgün sanatlarını icra ederken, eğitimciliği ön planda tutan grup, üretimin yanı sıra öğretmeyi esas alıyor. İlkeleri doğrultusunda eğitmenin pozitif tutkusu ile mutluluklarını yayıyorlar, sanatseverlere sanatı öğretmek isteyen öğrencilerine.
Üyeleri öğretmen olan bu grubun temel felsefesi bildiklerini öğretmek, yaptıklarını paylaşmak. Pozitif figüratif eserleri ile sergiler açıp, seminerler düzenlediler. Birbirlerini eğitirken, bilmediklerini öğrenmekle başladı aslında birliktelikleri.
Çok yönlü ve araştırmacı sanatçı kimliğim ile önderlik yaptığım grup, 1995 senesinde eğitimlerine başladı. Doyumsuz bir istekle ilgi alanları çerçevesinde öğrenilmesi, araştırılması gereken her konuda araştırma yapıp, öğrendiklerini öğretmeye başladılar.
Paylaşımcı ruhlu pozitif olan sanatın eğitici niteliklerini vazgeçilmez ilkeleri yaptılar kendilerine. http://www.7beyazkapi.com adresindeki internet sitesiyle de sanat eserlerini sergileyerek, sergilerin dışında, internet dünyasındaki ilgilenenlere de 7beyazkapılar’ını açtılar. Fikirlerini yazıp bildiklerini anlattılar. Bilmediklerini de sormaktan hiçbir zaman çekinmediler. “Her şeyi ben bilirim edası”ndan uzak tavırlarından alçak gönüllü oldukları belli; bilgi paylaşılmak içindir, diyorlar.
7beyazkapı Sanat Grubu, geçen 7 yıl zaman zarfında gittikçe büyüyen sevgileri ile 7 kişiyken 77 hatta 777 oldu? Şimdi kim bilir kaç kişi? Her geçen gün daha da güçleniyorlar. (Pozitif enerjinin, saf üstünlüğünün zevkine varmışlar bir kere).
7beyazkapı Sanat Grubu “Sanat bir iletişim aracıdır” düşüncesinden yola çıkarak sanatın felsefi boyutlarını aşan, aydınlık ruhların meraklı düşüncelerine ışık tutabilmek için bir kez daha kolları sıvadı ve “Kuantum Düşünce Grubu”nu kurdular.
2000’li yılların başında gruba destek olmak amacıyla çalışmalarını yürütebilecekleri bir atölyeyi kendilerinin kullanımına açtım. Böylece grup elemanları, çalışmalarının devamını sağlayabilecekleri, bir arada üretmenin zevkine varabilecekleri, kalıcı bir mekana sahip oldular.
7beyazkapı Sanat Grubu’nu kurarak tüm haklarını gruba devrettim. 7beyazkapı Sanat Grubu elemanları, her türlü sanat faaliyetindeki, özgün fikirlerini kalıcı olarak üç boyutlu hale getirmelerinin zevkini daha iyi yaşasın diye?
Üyeleri halen çalışmalarına devam eden grup, üretken ve pozitif düşünen herkese açık.
Adres : 7beyazkapı Sanat Grubu
Emniyet Evleri Mahallesi Taşkent Sokak No:8 Çeliktepe/İstanbul
Telefon : (0212) 2795005
Web : http://www.7beyazkapi.com
Fahri Başkan Araştırmacı Sanatçı: Ahmet Nuray
Grubun Kurucuları: Berrin Savaşcı, Nilgün Nuray, Hüsniye Yıldırım, Reyhan Sertel Ateş, Günhan Savaşcı, Önder Yıldırım, Yeşim Nuray.
Merhaba yazdıklarınız güzel şeyler. Sadece sır la ilgili başımdan geçen bir olayı anlatmak isterim. Ben aslında sır demek istemiyorum tesadüf demek istiyorum. Ama bir yanım sır diyor.
Kitabı ilk okuduğum zaman çok etkilendiğimi söyleyemem anlattıkları zaten bir bakıma yaşamımda uyguladığım şeylerdi. Sadece çek olayı ilgimi çekmişti. Bende oturdum kendime türkiyedeki sayılı firmalarımızdan birinden kendime abartı bir miktarda değil sadece deneme amaçlı olarak bir çek yazdım yaptığım işle ilgili olarakta.
O dönem içinde çekle haşır neşir oldum kitaptaki gibi kendimi inandırdım bir bakıma. Bir zaman sonra o firmadan iş aldım iş yaptım teslim ettim paramı aldım. Yazdığım miktar değildi. Ama o binaya girmem beni karşılamaları daha sonra da parayı almam. Bu sır konusunda biraz etkiledi beni. Belki iş bana yine gelecekti. Ama o dönemde gelmesi şaşırtıcı.
Bu çekim yasasını öğretenlere göre mutlak çekim yasasıdır diyecekler ben ama hala tesadüf mü sır mı bilmiyorum. O dönemin tadını çıkardım şimdi yeni bir deneme daha yapacağım. İnşallah tesadüftür.
Pingback: yeterki iste » BlogPerest
HEY YAŞASIN ÖZLÜK İKSİRİ ADAM OTLARI VE HARRY POTTER:)
Bir sırrım var yanaşın yanıma anlatacağım….
Siz aptalsınız?Neden mi?……. çünkü bu benim sırrım? Bence fazlaca aptallaştık çok merak ediyorum şu kişisel gelişim kitapları olmazsa bizi negatif sulardan pozitif limana atmasalardı ya da yaşam koçalarımız olmasa,yurtdışından gelen yogacılarımız, siz kimsiniz diye bir soru sorup hadi bakalım 10 adımda kendini keşfedeceksin aslında içinizde iyi bir yönetici saklı sadece onu bulmayı beceremiyorsunuz diyen zeka küpleri….
kişinin ya ben gerizekalımıyım diye düşünmesini sağlayan süper zekalılar (eeeee dolar bazıyla saatlerini satıyorsa diyecek laf yok) o zaman kişinin kendi ne işe yarıyor kaşıkla mamalarını bekleyen bebeklere döndük…. artık insanlar arasında garip muhabetler dönmeye başladı;ya biliyo rmusun geçen bir konferansa katıldım insanın içindeki enerjiyi hafta da 3 saat 800 dolardan çıkarıyormuş:) o parayı kime verseniz sizin içinizden aceba neler çıkar düşününce :)
Hazırcı yapıya döndük bence çok güzel bir sistem oluştu gidin ve insanlara sizde şu var içinizde şunlar saklı ama siz bunları çıkarmanın değelendirmenin yolunu bilmiyorsunuz diyenler bir yana içinizdeki ekstra kişilikleri görenler bir yana peki nereye kadar gidicek bunlar burçlarını okumadan iş gününe başlamayan kitle için diyecek hiç lafım yok.. (yapılan araştırmada özellikle işadamları bu çoğunluğun içinde) biz ne istiyoruz ya da beklentilerimiz neler diye sormamız gerekiyor içimizden birilerinin çıkmasımı hayatımızın biranda değişmesimi yoksa yol gösteren kişilerin peşlerine takılıp kendimizden geçmek mi?
peki Kendimiz kendi çabamızla ne yapıyoruz?
Her türlü yaşam koçluğu, yoga, plates, özlük iksirleri dersleri verilir:) Türk lirası geçerlidir:) Kendimize gelmek umudyla:) düşündümde benim bir sırrım yok:) Aklım yetiyor duygularımda:)
sır kesinlikle vardır ve ben de bunun öğreticisiyim, isteyene istediği platformda ispatlarım.
Teşekkürler saygılar.
ne mi çektim her şey, pişman mıyım asla çünkü bu benim sırrım. çekim yasası kitabı çıktı sırrı sevenler onu alın ön yargısız okuyun sırrın olmadıgını diyen insanlar sırlarını bildikleri için öyle derler by
alivero
merhaba ,
Secret kitabından önce videosunu seyretmiştim ve büyük bir heyecanla kitabını var mı diye bakınırken kısa bir süre sonra kitap piyasaya düşer düşmez hemen aldım. Bunu bu kadar heyecanla beklememin sebebi belki de o dönem hayatın zorluklarıyla başa çıkmaya çalışırken bunun motivasyon veya destekleyici olacağını düşünmüştüm.
Kitabın özünde bahsedilen “umutlarınızı kaybetmeyin, hayallerinizden vazgeçmeyin, yılmayın ve buna benzer sözlerdi. Aslına bakıcak olursak bunlar herkesin her zaman ihtiyacı olan cümleler..
Bizler bu sözleri zaten biliyoruz ve duyuyoruz. Kimi zaman arkadaşlardan kimi zaman ailelerimizden. Fakat bildiklerimizi sıkıntıya düştüğümüz anlarda unutup kendimize oluşturduğumuz kocaman kara deliklerin içerisinde kaybediyoruz. Birileri bunu ticarileştirdi ve milyonlarca sattılar.
Ne yazık ki benim bundan anladığım birçok bireyin bu buna ihtiyacı var. Yaşamıyoruz, boğuşuyor savaşıyoruz.
İnsanın istediğini alması diye bir şey yok. Hiç şahit olmadım. Fakat ne yapacağını bilen ve olacağına inanan bir insanın söylediği şeyleri yaptığını ve olduğunu çok gördüm. Başarılı dediğiniz herhangi birisine bakın, yaptıkları şeylerin arasında istemek yoktur. Bugün çok zengin olan birisi öncesinde zengin olmak istememiştir. Sadece başarıyı planlamış, odaklanmış ve harekete geçmiştir.
Nutuk’u okuyun. İçerisinde 1 tane bile istemek, istiyor olmak, dilemek geçmez. Hep planlar, odaklanma, ileriyi görüş, inanç, kendine güven vardır.
Çekim yasası, secret, dua, NLP, beyin gücü, hayal gücü, adına ne derseniz deyin. Olay istemek değil. Hedeflemek ve harekete geçmek sadece.
Bir önceki yorum için. Tabiki insan sürekli olumsuz şeyleri düşünüp onlara odaklanırsa, eh başına onların gelmesi de çok doğal. Bisiklet sürerken sürekli düşüceğinizi düşünürseniz, çok geçmez düşersiniz. (Not: bu yorumun aynısı başka bir siteye de bırakmıştım. Aynı konu diye buraya da kopyaladım)
süper bir kitap secret okudum we bayıldım we gerceklesdıde hayatımda
The secret i okuyorum ve beğendim hatta bir ev kadını da değilim.
OK “Bilimde ne böyle bir yasa var ne de böyle bir evren vizyonu!” diyorsunuz ona bakılırsa bilimde Tanrı da yok :) eleştirip diyeceğiniz laflarda karşıtının olabileceğine de bakmanızı öneririm. Gerçek olmasa da abartılmış olsa da insana olumlu düşünmeyi öğreten bir kitap. Umutsuzluklardan arınıp umut etmeyi öğretiyor bu kitap. Zararı ne? Aksine faydası var.
Sürekli ya yarın ölürsem, ya deprem olursa, ya fakir kalırsam, ya şöyle olursa, ya böyle olursa demektense inşallah güzel olacak ilerde mutlu olacağım neden olmasın ki mutlu olanlardan ne farkım var diyebilmek lazım. Aksi taktirde umutsuzluğa düşüp felaket bekleriz.
Ben şahsen bu kitaptan önce sürekli felaket bekleyen her an başıma bir felaket gelecek diye düşünen bir insandım. Fakat şuan bu saçma felaket düşüncelerimden arınmaya başladım.
Sizin bu yazınız hoşuma gitmedi kusura bakmayın ama insanlar bu kitabı okuyup mutluluğa erişebileceklerini hissetmeye başladıklarından sonra bu sizin yazdığınızı okuyup tekrar ikileme düşecekler. İlle de herşeyi eleştirmeniz mi gerekiyor???? Bırakın insanlar kendilerine inansınlar biraz. O kadar umutsuz bir dönemdeyiz ki bunu okuyup birşeyler olabileceğine inanmak varken neden daha felaket olursa naparım diye düşünsünler ki???
Ne mutlu bu kitabı okuyup da umutsuzluklardan arınan insanlara…. Abartılmış olsa da ana konu inanmak… Fazlasıyla muhalefet olmuş durumdasınız….
İyi günler.
”The Secret”
Siz SIR’I yanlış yorumluyorsunuz. SIR Bir gerçek arkadaşlar aslında bu bir sır değil size bazı unuttuğumuz yönlerimizi hatırlatan bir önder aynı zamanda quantum teorisine göre düşündüğümüz ne ise onu yaşarız yani düşümceleriniz sizi yönlendirir ve şartları hazırlamaya başlarsınız…
elbette oturduğu yerden kimse zengin olamaz bu bir nevi outo gaz motivesi… izleyenler bilir… yazar kitabı için 1.000.000$lık banknot yapmıştı ve her gün yatarken bunu düşümdü duşta iken 1.000.000 dolar kazanmanın yolunu aniden bulmuştu o istedi beyni o düşünceyi ona verdi şartlar olgunlaştı ortamlar kuruldu ve istediği için o ortamda bulundu toplantıda yeni insanlar tanıdı sosyal hayata karışıp kendini gösterdi ve isteği oldu ama çalışarak kitabını satarak oldu…
karamsar beyinler düşünemez karamsar beyinler çalışamaz ve Düşünmeyen beyin hiçbirşey elde edmez hayatta asalak gibi yaşayan kişi fatura borçları altında ezilir… kitap ve dvd bunu anlatıyor çekim yasası doğru bir olay… bir bayanı etkilemek için kendi öz güveniniz olmalı kendinizi aşağlık biri sanıp ben yapamam derseniz negatif yayarak herkezi itersiniz arkadaş grubunuz sizi istemez ve arzuladığınız duygulara paranız dahi olsa sahip olamazsınız…
Evrende sonsuz imkanlar bizi bekliyor aşk para sağlık mutluluk hepsi sizin elinizde!
Düşünün şükür edin… o günü hayal edin ve yorulmaz bir beden haline gelip o gün için çalışın, ben farkında bile olmadan hayallerinize ulaşacak ve SIR o zaman sizin için gerçek olucak… ben sırrı izlediğim an kendimi buldum herşeyim var ve bunlar benim hayal ettiklerimdi yaşadığım üzücü olaylar ölümler ise dünyanın kuralı Yüce Adalet Yaradan Cenab-ı Hakkın Allah’ımın taktiri idi.
secret bi zırvadır diyebilirim… (tek cümleyle)
Kitabın her sayfasını dikkatle okumuş biri olarak, büyük çoğunluğun bu kadar acımasız eleştirilerini hak ettiğine inanmıyorum. Başka din yaratılmak isteniyormuş, tamamen ticari bir kitapmış, insanları bedava emek vermeden para kazanmaya itiyormuş vs..(bakın yine olumsuz düşünceler)
Bence kitabın içinde insanların özellikle de şu zamanda çoook ihtiyacı olan ve gördüğüm kadarıyla bir çoğunluğunda üzerinde hiç durmadıkları güzel bir olgudan bahsedilmiş, sevgi ve şükran yasası.
Ben bu düşüncenin çok güzel bir tarafını daha keşfettim, diyor ki kişi kendinden sorumludur, iyilik yaparsan, iyi düşünürsen mükafatını alırsın, kötü düşünürsende yine cezasını sen çekersin. Senin davranışın sadece ve sadece seni ilgilendirir. Dinin temelide bu değil midir? Seveceksin, zarar vermeyeceksin ve şükredeceksin…
Yazar bize, gidin oturun, sorumsuz davranın sadece isteyin, inanın ve olsun demiyor ki hayat aksiyonu sever, elbette emek vereceksin burdaki önemli nokta, emeğinin sana pozitif döneceğine inanacaksın. Bu kitabın çok üzerinde durmadığı bir takım şeyleri yine aynı düşünce gücünden bahseden ve daha da detaylı anlatan yazar “NİL GÜN’ün ÇEKİM YASASI” kitabını da tavsiye ediyorum.
Arkadaşlarım, şimdiye kadar hiçbir negatif düşüncemden ve olumsuz davranışımdan fayda görmedim, kimsenin de göreceğine inanmıyorum.
Sırrı önceden bilmeden yaşıyormuşum, şimdi bilerek yaşıyorum. Önce diliyorum, sonra olacağına inanıyorum ve tabiki de emek veriyorum.
Sevgiler..