41

Tangadan Fark Yaratan Bilkent’li.

Bir açık artırma sitesinde 31 YTL fiyatla satışa konan bir tanga 5 saat içinde 1.250 YTL edecek değeri bulur mu?

Hatta 50 bin YTL veren çıkar mı? Açık artırmanın olduğu sayfa üç gün içinde 85 bin ziyaretçi çeker mi?

Ve bu daha sonra da gazetelerde, radyolarda ve internette gündem olur mu?

Olur. Hem de nasıl…

10 gün önce Bilkent Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde okuyan bir öğrenciden mail aldım. Şunları söylüyordu;

“Bir gün kendi kendime, kendim için nasıl bir fark yaratabilirim, bunu nasıl ispatlayabilirim diye düşündüm. Amacım sadece ileride CV‘me yazabilecegim birşey yapmaktı. Mülakatlarda ‘Neden sizinle calışalım?’, ‘Yaratıcı mısınız?’ gibi sorulara cevap verecek bir şeyleri yine üniversite hayatımda yaptıklarımla göstermek istedim.

Ve aklıma ‘kullanılmış bir tangayı’ satışa çıkarmak geldi. Daha önce Türkiye’de yapılmamış birşeydi ve ünlü olmayan birinin tangasına hazırladığım pazarlama stratejisiyle ilgi çekebilir miyim diye düşündüm.”

Mail’inin geri kalan kısmında da bu stratejinin ileride hedeflediği faydayı sağlayacak biçimde şekillendirilmesi konusunda akıl danışıyordu.

Mütevazi yaklaşımı, samimiyeti ve tabii daha önemlisi “fark yaratma” odaklı düşünce şekli hoşuma gittiği için konuşmaya başladık. Beni en çok etkileyen yanı ise – fikirlerini sadece etrafta konuşmak yerine – uygulama cesareti göstermiş olmasıydı. Hem de henüz daha sadece 21 yaşında olmasına rağmen.

Daha sonra tanıdıkça gördüm ki; bu genç adamın beyninin çalışma şekli, yaratıcılığı, cesareti ve girişimci ruhu herkese ilham verecek türden. O zaman bu paylaşılmalıydı; ben de öyle yapmaya karar verdim.

Düşünce şekli ve yaptıklarıyla hayatında fark yaratmış kişileri konuk etmeye çalıştığım 20 Soruluk Söyleşiler‘de onun da yer alması doğal bir sonuç oldu.

Olası önyargıların geleceğini olumsuz etkilemesinden çekindiği için açık ismi yerine ‘PG’yi kullanıyor. Pazarlama adına yaratıcılığını test ettiği bu projenin, ahlak ve etik anlamda yanlış anlaşılma ve suistimal edilme riski var gerçekten. Az sayıda da olsa çıkan bazı yorumlar bu yönde olmuş bile. Ayrıca “Böylesi daha keyifli” diyor. “Bazı tanıdıklarım gelip bana ‘ya duydun mu tanga olayını?’ diye anlatıyor. Onları dinlerken ve hiç bilmiyormuşçasına sorular sorarken çok eğleniyorum. Daha bilgece geliyor gizli kalmak”. (Peki neden ‘PG’? İsminin baş harfleri olmadığını söyleyebilirim!)

Google’dan masumane bir tanga fotoğrafı… İçinde çok ironi taşıyan bir ilan metni… İmajı yanlışta olsa ilgi uyandıracak ve insanların dikkatini çekecek bir şey… “Üniversite öğrencilerinin yaptıkları dikkat çekiyor, o zaman onu kullanmak lazım…” diyor PG: “Kendi üniversitemin o dışarıdaki paralı tikiler imajı bu iş için çok uygundu. Herkes içerideki öğrencilerin çok paralı, servetini ortaya saçan, gerizekalı ordusu ve kızlarının ise hepsinin güzel olduğunu düşünüyor ama sonuçta hepsi yanlış. Ben de bunu alıp, popüler ve seksi ama parasını bitirmiş bir kızın tangasını satarak okuma yakarışı haline getirdim. Hani eskilerin ‘seni okutmak için gömleğimi bile satarım’ sözünü aldım ‘okumak için tangamı satıyorum’ modeline getirdim.

Ama yetmezdi, kendisi hakkında konuşulmasını sağlayacak bir kaç şey daha koymalıydım. Bu biraz da abartı olmalıydı, o yüzden giyilmiş halde kargoya verilmeli ve şu sıcak yaz günlerinde absürd bir şekilde iki gün giyilmeliydi”.

Bu şekilde ilan metnini hazırlamış ve özellikle de bunu erkek iç çamaşırı reyonuna koymuş. GittiGidiyor‘da açık artırma fiyatını “31 YTL”den açarak espri anlayışını da bizlerle paylaşmış! Kulaktan kulağa olması için ise ince eleyip sık dokumuş.

Reklam stratejisi için de “MSNden sadece bir arkadaşa ‘bak bir forumda ne buldum’ diye ilan sayfasının url’sini yolladım. Onun başkalarına yayacağını adım gibi biliyordum. Daha sonra ise çok az kişinin girdiği bir forum sayfasına ‘Bakın ilginç bir şey buldum’ diye ilanı post ettim.”

Bundan sonra da “sabah ola hayrola” diyerek gidip uyumuş. Ertesi sabahı ise şöyle anlatıyor: “Sabah uyandım, ilk iş olarak ilan sayfasına baktım. İlan sayfasına 10 bin küsür kişi bakmıştı ve verilen fiyat 100 YTL idi. Fiyat azar azar ama sürekli artıyordu ve dakikada 500 insan sayfaya bakıyordu. Ekşi Sözlük’ü açar açmaz sol frame’de “Bilkentliden kullanılmış tanga” başlığında bu konu hakkında harıl harıl entry girildiğini de gördüm. Bir anda düşündüğüm şey olmuş, kendi kendisinin reklamını yapar hale gelmişti ilan. Ben duyurmak için hiç uğraşmadım.”

Sonra bir sürü forumda bu konunun tartışıldığını görmüş ve fark etmiş ki bu ilan bir şeye de çok iyi dikkat çekmiş: “Cinsel açlığa!”

Evet, cinsellik ilgi çeker ama burada cinsellikten öte şeyler var. Ortada en çok satan tüm gazetelerin arka kapağında gördüğümüz seksi kız resmi yok, ancak bu ülkedeki fetişistleri de unutmamak gerek.

Yine de, satıcısının kız olduğundan bile emin olunmayan tangaya bu kadar talep olması ilginç. Fiyat birkaç saat içinde ciddi bir teklif olan 1.250 YTL‘yi buluyor. O zamana kadar talep eden kişi sayısı 32. Ondan sonra ise birkaç kişinin 50 bin YTL teklif vermesiyle iş çığırından çıkıyor ve site açık artırmayı durdurma kararı alıyor. Açık artırmanın durdurulmasına rağmen ilk üç günde 85 bin ziyaretçi incelemiş ilan sayfasını. Bu arada medyada patladı olay. Bazı okuyucular olayı dejenere olmakla suçlarlarken bazıları da yaratıcı bulmuştu.

Şimdi bundan sonrasının planını hazırlamış. Erkek olduğunu ilk günden beridir açıklamak aklındaymış. Ama ilanın etkili olması için Hürriyet’te çıkacak habere kadar saklamış erkek olduğunu. “Bu sırada her yerden röportaj teklifleri geliyordu; onlara erkek olduğumu açıklayınca daha da ilgilerini çekti” diyor. Zaten erkek olduğu öğrenilince bu olayın bir kat daha ilgi çekeceğini ve hafızalarda daha çok yer edeceğini planlamış. Sonrasında Esquire ve Hürriyet gazetesiyle anlaşmış. İsim ve yüz çıkmadan röportaj verme konusunda anlaşmışlar.

Bu arada bunun sürekliliğini sağlamak için bir yöntem düşünmüş: “Evet bu tarz şeyler ilgi çeker ve kendinden bahsettirir. Ama ben bunu başından beridir bir pazarlama projesi olarak düşündüğüm için bunu sadece burada bırakamazdım. Yani bu tarz haberler sabun köpüğü gibidir ve hemen unutulur. Bana göre pazarlama dikkat çektiği halde bunu satışlara yansıtmıyorsa, o kadar başarılı değildir. O yüzden tangayı değil ama başka bir şeyi satışa dönüştürebilir miyim diye düşündüm. Para kazanmak ya da ucuz yoldan köşeyi dönmek gibi bir gayem yoktu. Sadece bunu da iyi yönetebildiğimi kanıtlamak istedim” diyor.

“Ne kadar kopya olsa da aklıma ilk olarak Alex’in yaptığı piksel satışı geldi. Burada şu noktada kendi öz eleştirimi yaparak daha yaratıcı bir şey bulabilirdim diye düşünüyorum. Ama insanlar o zaman bu ilanı da para kazanmak için verdiğimi sanacaklardı. Fakat bu aslında bir kabiliyet testinden başka bir şey değil. O yüzden sadece pazarlamanın satışa dönüşmüş halini de göstermesi ve kanıtlaması açısından kare satışı mantıklıydı. Beklediğim kadar da satış oldu ve bu pazarlama-satış olayını kanıtlamaya yetti. Zaten kopya bir siteyle daha fazlasının kazanılmayacağını biliyordum.”

Cinsel açlık konusuna dönüyor tekrar: “Garip olan; ben Türkiye’de hep halı altına süpürülen bir şeyi de açığa çıkardım. Bir tanga parçasına 1.250 YTL teklif etmek ne demek! Hadi onu geçelim, site açık artırmayı durduktan sonra insanlar site üstünden mesajlarla tangaya talip olmaya devam etti. Hatta bazıları ahlaksız tekliflerle bile geldi. Hani cidden niyetiniz tanga satmak olsa orada alacak çok aç insan var. Sonuçta bir tanga nedir ki?! Acınacak halde hepsi” diyor.

Blog‘unda da bunlardan bahsederken bu tanga ilanını bir “tangalı mor inek” olarak görüyor. Bunun dejenere olmakla alakası olmadığını da söylüyor: “Televizyonda ve bir çok yerde zaten bu imajların birbirine kaynaşması olan bir şey. Tarkan’a kola içirmekten veya seksi bir kıza dondurma yalatmaktan farkı yok bunun.”

Şimdi gelin; çıkış amacı “fark yaratma” konusunda kendini sınamak ve aynı zamanda mezun olduğunda, özgeçmişine okurken gerçekleştirdiği yaratıcı projelerini yazabilmek olan bu 21 yaşındaki öğrencinin ‘tanga’dan çıkardığı pazarlama derslerini kendi ağzından dinleyelim:

  • İçinde cinsellik taşıyan herşey ilgi çeker. Bu bir bez parçası bile olsa, çağrışımı yetiyor.
  • Kulaktan kulağa iletişim stratejisini baştan belirleyip yönetmek önemli. Yapılan iş kendi başına arkadaş sohbetlerine girebilmeli.
  • İnternet; fikirlerin virus gibi yayılmasını sağlayan en hızlı buluş.
  • Üniversite öğrencilerinin yaptıkları herhangi bir kişinin yaptığından daha fazla dikkat çekebiliyor.
  • Ürünün içinde ironiler taşıması kendisinden bahsedilmesi için bulunmaz bir nimet.
    Ürün veya pazarlama stratejisi insanların kendi hayat görüşlerini, ahlak anlayışlarını, ideallerini dışarı vurmalarını sağlayacak bir zemin sağlarsa daha çok dikkat çekiyor.
  • Taklitler orjinalleri yaşatır. Tanga ilanından sonra buna benzer bir sürü ilan çıktı ama hiç biri tam manasıyla bakılmadı, konuşulmadı.
  • Gizem her zaman ilgi çeker. Eğer o ilanı gerçekte bir kız verseydi ve tüm cesaretiyle resmini oraya koysaydı aynı düzeyde ilgi göremezdi. Çünkü o tangayı satanı hayal eden kişiler kesinlikle hayallerinin kadınını gözlerinin önüne getiriyorlar.
  • Gittigidiyor sitesi kesinlikle fırsatları değerlendirme kapasitesine sahip değil. Satışı durdurmaktan ziyade satışı çok yüksek paralar vererek engellemeye çalışanları durdursaydı, hem daha çok dikkat çeker hem de kendi isminden daha çok bahsettirirdi. Şimdi televizyon reklamlarında onca ürünün içinde bir tanga fotoğrafı olsa, onlar için daha faydalı olur.
  • Forward mesajların gücüne inanmak gerek. İnsanlar arkadaşlarından gelen bu tarz mesajları daha ilgiyle ve fikri satın alarak okuyor.

İşte bunlar 21 yaşındaki bir öğrencinin bu sınavdan aldığı dersler.

Türkiye’de yaşı ve deneyimleriyle kendisinden kat ve kat daha fazla profesyonel pazarlama uzmanlarının, yöneticilerinin, girişimcilerin, hatta danışmanların durup şu sorulara kendileri için cevap aramaları gerekli.

Ben 21 yaşında; henüz okurken;

  • Derslerde istenen hayali projelerin dışında hayata geçirdiğim neler oldu?
    Kendi geleceğimi yine kendim yönetebilmek adına neler yaptım?
  • ‘Benzerlerimden farklıyım’ söylemini ne kadar söylem ötesine taşıyabildim?
  • Öngörü, stratejik düşünme, planlama, risk alma, uygulama alanlarında nasıl bir düşünce sistemine sahiptim?

Hatta; geçtim o yaşları; bugün bile sahip olduğum yaş, deneyim, konum ve yetki olarak bu alanlarda neredeyim?

Şimdi sıra 20 Soruluk Söyleşimizde.

İşte PG’nin verdiği cevaplar:

1. Herhangi bir kişinin en favori insanı mısın? Neden?

Şuan da birilerinin favorisi olduğumu sanmıyorum. Büyük işler yapacağıma da inancım sonsuz, o yüzden ilerde birilerinin favorisi olur muyum bilmiyorum. Ama olmak isterim tabii ki.

2. Şu anda yaptığın işin dışında (hayattaki tüm işler kanuni olsaydı) ne iş yapmak isterdin?

Şuan da öğrencilik yapıyorum. Öğrenmekten çok zevk alıyorum ama öğrenciliği pek sevmiyorum. İlerde çalışmak istediğim ana işin dışında yapmak istediklerimde var. Yalnız her şeyi bir kenara bırak ve tekrar hayata başla ve bir meslek seç deseler sanırım yönetmen olmak isterdim. Sinemanın büyüsüne ve artık tüm sanatları içine aldığına inanıyorum. Bir de insanları belli duygulara kanalize etmeye çok yetenekli bir alan. Duyuyorsun, görüyorsun ve hatta yönetmenin yeteneğine göre o karakterlerde yaşıyorsun.

3. Yalan söylemenin sence uygun olduğu durumlar nelerdir? Beyaz yalan söyler misin, ne söylersin?

Bana birisi ben beyaz yalan söylemem derse ona inanmam işte. Samimi bulmam. Büyük yalan söylemeyi sevmem ama beyaz yalanlara karşı değilim. Onları da yerinde kullanmak lazım. Gerçi son tanga ilanında etkili olsun diye büyük bir beyaz yalan söyledim =) Beyaz yalana ben birinin kalbini kırmak istemiyorsam ve gerçek onu sebepsiz yere çok incitecekse başvururum. Ama ileriki zamanda o iş geçtiğinde ve doğruyu söylemek eskisi kadar etkisini göstermeyecekse o kişiye bunu anlatırım, en azından aklımda kalmışsa bu.

4. En son “… özelliğinden dolayı senle gurur duyuyorum” lafını kime söyledin? Hangi özellikti o?

Çok sevdiğim birkaç dostuma sohbetlerimizin birinde (artık o kadar keyif alıyordum ki hayatımda olmasından) “Seninle tanıştığım güne ve seninle bu noktaya gelmemize vesile olmuş herşeye şükürler olsun” demişimdir. Bunu en son çok yakın bir arkadaşıma söyledim. Olayları algılayış biçimi ve beni anlaması hoşuma gitmişti. İnsanlara hak ettikleri ilgiyi ve sevgiyi göstermekten çekinmiyorum. Bunu sözlerimle de desteklerim. Ama çok sevdiğim ve beni samimi bulduğuna inandığım bir arkadaşım hoşuma gitmeyecek bir davranışta bulunduysa da “Şu davranışına gıcık oldum, biliyor musun?” derim.

5. Aynı lafı en son sen ne zaman duydun? Hangi özelliğindi göklere çıkartılan?

Tanga olayını bilen bir dostum “Oğlum helal olsun sana, çığır açtın! Durdun durdun, turnayı gözünden vurdun! Bekliyordum zaten ben böyle bir şey demişti”. Bu tavrı doğruyu söylemek gerekirse çok hoşuma gitmişti.

6. Yaşayamadığın için pişmanlık duyduğun ne var?

Mesela geçen hafta kankamla tatile gitmediğime yanarım şu birkaç günde. Adamlar çok eğleniyor yahu orada şimdi :) Onun dışında bir de genel olarak pişmanlık duyduğum, yurt dışında yaşadığım süre de oradan daha çok faydalanabilirdim eve tıkılmak yerine. Ayrıca tüm Avrupa’yı gezerken bir seyahatname yazabilir ve şimdilerde onu birkaç yayın evine verebilirdim. Ama içinde “ne gördüm?”den çok gördüklerimi nasıl algıladım, ben de uyandırdığı şeyler neler, onları yazabilirdim. Çünkü çoğu olayı ve nesneyi çoğunluktan farklı gördüğüme inanıyorum.

7. Lisedeki takma adın neydi? Adını sevmiş miydin?

Lisede takma adım yoktu. Takana takardım çünkü (Türkçe çok esnek bir dil, nereye çekersen =) Ama kısaltma kullanırlardı çağırmak için beni. Sevmezdim mis gibi adım dururken. Yalnız ortaokulda spor konusundaki beceriksizliğim yüzünden çok dalga geçildi benimle. Napıyım kardeşim oynayamıyorum basket, futbol.

8. Bir okul yaptırsan adını ne koyarsın? Neden?

İlerde çok para kazanırsam üniversite mantığında olan ama sadece İş İdaresi konusunda eğitim veren bir okul açmayı çok istiyorum. Üniversiteden sonra insanların master gibi okuyabileceği ama sınav yerine direk olarak istek ve genel beceriyle çok sınırlı sayıda öğrenci alan bir yer hayalim var. Hap bilgiden ziyade yaşayarak ve tecrübe ederek tamamen hayali şirketler üzerinden simülasyon programlarıyla eğitim aldıkları ve yeteneklerini sınama imkanı buldukları bir okul. Öğrencileri de mümkünse farklı insanlardan seçmek gibi bir isteğim var. Adını düşünmedim ama isimsiz de olabilir, isteyen istediğini koyar ki bu da onu sahiplenmelerini sağlar.

9. Ulaşamadığın biri ile tanışıp sohbet etme olanağın olsaydı bu kim olurdu? Ondan neler öğrenmek isterdin?

Daha eskilerden beridir karikatür, resim çiziyorum.Michelangelo’yla tanışmak ve elini öpmek isterdim. Leo’yu da seviyorum ama bu kadar çok insanın ona ilgi duyması bendeki ilgiyi ona karşı azalttı. Şımarırdı yaşasaydı adam =)

Johnny Depp’le arkadaş olmayı, Okan Bayülgen’le de rakı sofrasında muhabbet etmeyi çok isterim. Adamın kültürü ve zekası beni cezbediyor.

Bill Gates’le de mümkünse bir tartışma programına katılıp birbirinden gıcık sorularımla onun yüzünü kızartmak isterdim.

Steve Jobs’ı da Standford Üniversitesi’nde 2005 yılı mezunlarına yaptığı konuşmadan dolayı da tebrik etmek isterdim, yüzyüze.

10. Yaptığı işte mutlu ve aynı zamanda başarılı olan birisini tanıyor musun? Onu örnek olarak alıyor musun?

Daha öyle bir insan tanımadım. Kime dokunsam işi konusunda bin ah işitiyorum. Ama umarım tanırım. Şu aralarda zaten tek istediğim hem başarılı hem de mutlu olabileceğim bir işe sahip olmak ve gelecekte yataktan kalktığımda işime koşar adımlarla gidebilmek.

Yani bu soruyu ileride çevremdeki birisine sorarsan beni örnek göstersin yeter.

11. Hiçkimsenin göremediği bir özelliğin var mı? Varsa neden bugüne kadar gizli kaldı?

Ben karşımdakinin düşüncelerini okuyan bir mutantım. Kimse bilmez bunu mesela :)

Şaka bir yana olayları garip bir şekilde bütünüyle görüyorum sanırım. Mesela bir insanın bir şeyi yaptığını gördüğümde onun tüm duygularını birkaç salise içinde içimde hissediyorum. Bu çok nadir oluyor ama olduğu zamanda çok güçlü oluyor. Bunu kelimelerle ifade etmek çok zor ama bunu hiç unutmadığım bir örnekle pekiştireyim:

Yurtdışında yaşadığım sırada bir McDonald’s’da yemek yemiştim ve çıkarken kenardaki bir masada bir babayla oğlunu gördüm. Çocuğun önünde o bir euroluk hamburgerlerden tek bir tane vardı ve baba sanıyorum ki oğlunu mutlu etmek için cebindeki son parayla oğluna bu hamburgeri almıştı. Ama çocuk hayatında ilk kez öyle bir yerde yemek yiyordu ve babası oğluna kağıtta kalan ketçabı da yalatıyordu. O an için o gördüğüm şey ve babanın çocuğunun büyük boy menü isteğini ancak bir hamburgerle yerine getirme çabası beni çok üzmüştü. Eve, çevremdeki insanlara çaktırmamaya çalışarak ağlayarak dönmüştüm. Bunun gibi yaşadığım çok olay var.

12. Seni en çok ne kızdırıyor? Bu kızgınlıkla baş edebiliyor musun? Edemiyorsan, neden?

Kızdığım çok şey var. Beni en çok özellikle Türklerdeki atalet duygusu kızdırıyor. Bir de insanların daha denemeden ben yapamam, ben edemem olayı beni çileden çıkarıyor. Sürekli yıkıcı eleştirilerde samimi gelmiyor bana. Madem öyle daha iyisini yapmaya çalış sen de. Ama hayatında hiç bir şeyi başaramadan gelip de beni haksız yere eleştirme.

Biraz mükemmelliyetçiyim ve çok heyecanlıyım. Bir konunun üzerine düştüğümde heyecandan her şey hemen olsun, bitsin istiyorum ve o işi beraber yaptığım insanlardan aynı şeyi göremeyince çok kızıyorum.

Okul projelerindeki ‘free-rider’ dediğimiz, hiç iş yapmadan projede iş yapıyor gibi görünenlere ve sonunda herkesle aynı notu alanlara da çok kızarım. Bu kızgınlıkla baş etmek için susmaya çalışıyorum ama bu çok zor oluyor.

13. Bugüne kadar yaşadığın en büyük hayal kırıklığın ne? Tekrar yaşama ihtimalin var mı?

En büyük hayal kırıklığım yok çok şükür. Ama yaşadığım bir tanesi şimdilik büyük duruyor. Eski kız arkadaşım bana büyük bir yalan söylemişti. Aylarca o yalanı yaşadım, öğrendiğim zaman ise ciddi anlamda yıkılmıştım.

14. Hangi markalar sinirlerini bozuyor? Neden?

Sunduklarından daha fazlasına fiyat biçen markalar genellikle sinirimi bozuyor. Bir de müşteri hizmetleri iyi işlemeyen, “sattım, dönüşü yok bu işin” tarzı çalışan şirketlere uyuzum. Gerçi onlara ne kadar “marka” denir bilemiyorum. Ama onun dışında Telsim’e karşı bir antipatim var mesela. Cem Uzan’dan önce de vardı bu ve bana göre o şirketi bana sevdirecek olan pazarlama uzmanı/imaj maker gerçek bir dahi olur.

15. Hangi markalara tutkunsun?

Marka tutkum yok. Yaşıtlarıma göre de ben de hoşuma giden en önemli şeylerden birisi de bu sanırım. Seversem bir şeyi alırım ama baba parasıyla şu markaya tutkunum demem. Diyen yaşıtlarımı da komik ve gereksiz buluyorum zira kendi kazandığın parayla aynı şeyleri alabilecek misin de şimdi kendini böyle şartlandırıyorsun.

Babamın bana verdiği en büyük öğütlerden birisi de bu olmuştur: “Eğer benim sana sağladığım imkanları sen kendine ve ailene sağlayamazsan, yani daha azını elde edersen çok mutsuz olursun. Aynı kalırsan da mutlu olmazsın. Mutlu ve huzurlu olabilmen için beni imkanlar dahilinde geçmek zorundasın.” İşte bu noktada kendime diyorum ki, eğer şimdi babamın parasıyla en iyilerini arzularsam ilerde ne ile mutlu olacağım? Tabii ki insan hep en iyisini ister, ilerde kendi paramı kazanınca kendi paramla belki bazı markaları sahiplenebilirim ama şimdi bu hoşuma gitmiyor.

Fakat onun dışında internette tutkun olduğum markalar var. Mesela Google’a hayranım. İleride yapacaklarını düşündüğümde heyecanlanıyorum. Microsoft’un da yakında pabucunu dama atacağına inanıyorum (bkz: Google Spreadsheets). Ekşi Sözlük’ü yazar olmasam da okuyucu olarak çok doyurucu buluyorum. Son zamanlarda bazı yazarlar konsepti çok bozsalar da ilk başvuru kaynaklarımdan birisi.

İnternet dışında da şimdi aklıma gelen IKEA’yı söyleyebilirim. İlerde evimi IKEA’dan döşemek gibi bir düşüncem var.

16. On sene sonraki hayatında bugünden farklı neler olacak?

Belki bir çocuğum olur. Adı bile hazır şimdiden. Ama evli olur muyum bilmiyorum (evlenmeden de çocuk sahibi olabilirim). Burası biraz doğru insana bağlı. Ama yurtdışına tatile gideceğim, akşamları sarılarak kiraladığımız DVD filmi izleyeceğim ve saatlerce felsefe, siyaset ve diğer tüm acayiplikleri tartışabileceğim bir sevgilim olacak. En az benim kadar manyak ve farklı düşünen biri olması şart. En azından öyle umuyorum. Şimdikiler bu konuda biraz eksik kalıyor.

İş olarak da istediğim noktada olmak, haftasonları deliler gibi eğlenmek, belki denenmemiş tarzda bir kitap yazmak, kısa film çekiyor olmak, Güney Amerika’yı görmüş olmak ve birbirinden acayip ve değerli insanlarla takılıyor olmak istiyorum. Şimdiki dostlarımın yanımda olmasını, babamın, annemin ve kardeşimin benimle gurur duyuyor olmasını diliyorum.

Çok şey mi istiyorum, hayır!

17. Seni benzer yaştaki, benzer işi yapan, benzer konumdaki kişilerden farklı kılan ne var?

Olayları farklı görmem ve yaratıcılığım olabilir. Risk almayı ve takım çalışması yapmayı çok seviyorum bir de. Futbolu sevmiyorum bunu da ekleyeyim =)

18. Yakın bir arkadaşın kanunsuz bir iş yapsa polisi arar mısın?

Ne yaptığı önemli. Birileri çok ciddi zarar görmüşse onu polise gitmesi konusunda ikna ederdim. Kendi kendine halletmesini ve birileri onu ele vermeden, kendisinin teslim olmasını sağlardım. Ama imkanlar dahilinde ve onun haklılık payı varsa ülkedeki en iyi avukatı onun avukatı yapmaya çalışırdım.

19. Hangi filmdeki hangi karakterin hayatının senin hayatın olmasını isterdin?

Ben genelde izlediğim filmlerden çok etkilenirim. Zaten her filmi de izlemem, mümkün mertebe seçerek izlerim. Karakter derseniz ise X-men’deki Wolverine olmayı çok isterdim. İnsanın içtiği sigaranın dumanı daha ciğerlerden çıkmadan, ciğerlerin kendi kendisini onarması ne demek ya =) Adamın pençeleri ben de olsa önümde kimse duramazdı sanırım.

20. Bir film yapmaya karar versen adı ve konusu ne olurdu?

Konusu kesinlikle korku olurdu. Korku filmleri çekmeyi çok istiyorum. Öyküsü hazır bir tane var zaten yazdığım, adına ise daha karar vermedim.

Ülkemizde çekilen korku filmleri bana göre korkudan ziyade gerilim. İkisi çok farklı şeyler aslında. Yurtdışının filmlerinden de korkamadım bir türlü. Korkusuzum demiyorum ama bana göre bir filmden korkulması için o kişinin evine gittiğinde aynı şeyi yaşama ihtimalini düşünmesi gerekir. Burada yine gerilimle korku arasına ince bir çizgi çiziyorum. Cinayetler korku değildir. Cinler ve din öğeleri ise korkuyu körükler.

“Ghost” yada “hayalet” kelimesi ise başlı başına bir fiyasko çünkü çoğu insan için bu kelime komik. Çevrenizde göremediğiniz ve film boyunca da şeklini, cismini göremediğiniz bir varlığın eğer etrafınızda dolaştığını düşünürseniz işte asıl korku o zaman başlar. Bana göre cinler bu konu da kullanılabilecek en iyi şey. Şeytanın kendisi bile bu mertebeye erişemiyor çünkü hepimizin içinde zaten bir tane var ve bilinçaltımız bunu biliyor.

Bir de köşklerde ve büyük yerlerde geçen bu tarz hikayeler de yeterli değil çünkü adam sinemadan çıktıktan sonra üç oda bir salon evine gidiyor. Hikaye bir apartman dairesinde geçse o daha korkutucu olur. Kaçımız köşklerde, onbeş oda üç mutfak malikanelerde yaşıyoruz ki izleyen eve döndüğünde karanlık salona girerken ürpersin..

Yorumlar 41

  1. pınar

    Okuduklarıma inanamamakla birlikte, arkadaşın yaratıcılığını ve yaşına rağmen biriktirdiklerini de takdire şayan buldum. Bu olaydan haberim olmamıştı, çok şey kaçırmışım. O yıllarda gündemle alakam yoktuysa demek:) Aradan yıllar geçtiği için bir gizlilik takıntısı yoktur diye umarak istirham edeceğim. P.G. bu zaman zarfında ne yaptı, şimdilerde ne aşamada çok merak ettim, var mıdır bilen? Bir yerlerde yazar eder bir haldeyse okumak isterim. Ne bileyim blog olur, kitap olur, köşe yazısı olur. Hayır hala yazmıyorsa da yazmalı kanımca!

  2. Ersin

    Arkadaşı gerçekten kutlamak, yüzyüze muhabbet etmek isterim. Gerçekten kendime çok yakın buldum kendisini ayrıca pazarlama araçlarını ortaya çıkarmak istediği fenomene çok güzel uyarlamış. Tebrikler!!!

  3. kuzah

    3 yıl gecikmeyle.. zihnimde büyük bi yer edinip merakın ötesinde bi ilgi uyandırmış bi kişilik ve sadece ‘kişilik’ diyorum ki ne tanga mevzuundan haberim vardı ne bu yaratıcılıktan. yalnızca düşüncelerini okuyup (başkasının onun hakkındaki fikirlerini değil) takip etmek istediğim insanlardan biri oldu.

    20 sorunun cevabıyla ve o eleştiri niyetine yazılıp ‘yarım’ kalmış notların altına düştüğü yazıyla; insanda ‘altına imza atma’ isteyi uyandıran cevaplar..

    neyse şuan tek merak ettğim nerde ve ne yapmakta olduğudur… budur.. bu kadardır..

  4. alipazarcık

    sayfadan fırlamak için yapılmış bir deneyim. İster ahlaksız ister kalitesiz ne denirse densin. Yorumlar senin eylemin üzerine olduğu için bence Sayfadan fırlamışsın PG.

  5. ahmet

    bence bu fikir arkjadaşın kendine özgü fikri ise zeki bir cocuk ama bilemiyorum?.çünkü ben alman ebay.de yıllarca önce çok okumuştum böyle ilanları .sonuçta bu arkadaş yurt dışına çıkmış defalarca ve yabancı dilde biliyor ayrıca bence kızkardeşimin kullanılmış tangası deseydi şimdikinden daha çok rağbet görürdü türkiyede.ama her halükarda zeki bir çoçuk öyle yada böyle uygulamaya koymuş fikri ve ses getirmiş bir şekilde.

  6. ozcn

    Tipki tanga gibi bu roportajda hayal urunu olabilir , olsun ama ikiside guzeldi .

  7. Pingback: PainorGain » Blog Archive » Ağızdan Kulağa Yayılıma Çanak Tutmak

  8. çözüm

    Aslında üzerinden çok zaman geçmiş yazının ama ilk defa okudum ve düşüncelerimi paylaşmak istedim.

    Öncelikle cinselliği kullanmak çok yeni ve yaratıcı bir şey değil, sonuçta bu hayatımızın her alanında kullanılan bir şey ve çok tutuyor, çünkü cinsellik insanın doğasında olan bi olgu ama tabi ki buradaki sonuç bi sapıklık ve sapkınlık göstergesi.

    Ama kendisini tebrik ediyorum farklı olmaya çalıştığı, bunu düşündüğü ve hayata geçirdiği için. Ne kadar basit görünse de bişeyleri yapmak o kadar kolay olmuyor çünkü. Tabi bir de etkileyici pazarlamaya ulaşmış bence.

    Bunların arasında en önemlisi; kendini amacına ulaşmış ya da yaklaşmış hissediyorsa, yaptığından dolayı kendine güveni ve mutluluğu arttıysa sırf bunlar için bile yaptığı çok güzel ve köstek yerine destek olunması gerekir.

    Söylemek istediğim bir şey daha var konuyla çok alakalı değil ama demiş ki PG 10 yıl sonraki hayat tanımında ”…saatlerce felsefe, siyaset ve diğer tüm acayiplikleri tartışabileceğim bir sevgilim olacak. En az benim kadar manyak ve farklı düşünen biri olması şart. En azından öyle umuyorum. Şimdikiler bu konuda biraz eksik kalıyor.” evet bu ne yazık ki böyle ama NEDEN?

    Bu durumu engellemek için neden bişeyler yapılmıyor da aksine körükleniyor? ayrıca şunu da belirtmek isterim ki bu durum sadece şimdiki kızlara özel bi durum değil erkekler de de aynı durum söz konusu, evet kızlara göre daha az olsa da şimdiki erkekler de bu konu da çok eksik, lütfen sadece kızlar böyleymiş gibi bahsetmeyelim!

  9. Pingback: Tamam Pes! Farkı Tanga’da Yaratacağız : Neşeli Gençler

  10. Ayşegül

    Gerçekten çok yaratıcıymış arkadaş ve de cesur. Kaç kişi böyle bir işe cesaret edebilir ki, aklına gelecekte, bunu internette somutlaştırcakta…

    Düşünmeden bitirir insan kafasında, kendisi de diyor ya olaylara farklı açılardan bakıyorum diye, bundan dolayı olsa gerek beni en çok etkileyen baba ve çocuk anısı, ağlaması… Yazıyı ilk okuduğumda teknolojik düşünen farklı takılmaya çalışan zeki biri diye düşündüm ama o satırlara geldiğimde ağlamasını söylemesi yine de cesurca.

    İlginç bir insan onunla tanışmayı, muhabbet etmeyi isterdim.

  11. Efekan

    Bu cinsel açlık tek Türkiye’de değil dünyanın her yerinde bu böyle! Her erkek çoğu zaman aç doyuma ulaşmayanlar özellikle zaten böyle bir konuda doyuma ulaşma da yok aslında. Bence de çarpıcı değil gayet sıradan, tabii uğraşıpta bunu gerçekten bir pr harikası gibi sunuma hazırlamakta iş, tasarımla uğraşanlar bilir özellikle sebest çalışanlar bir söz vardır; iyi tasarım yoktur, iyi satıcı vardır, aynı o hesap!

    Bugün insanların fantazisini ateşleyecek bir konu bul ki bu çok kolay sen de erkeksin fantaziler genelde ortak, kendini ateşleyecek ve hayal gücünü etkileyecek bir konu bul ve bunu internette ilet, sonuç aynı değişen bir şey yok, burada zekice olan bir şey var onu da es geçemeyeceğim; iç çamaşırın sahibi için bir fotograf koyulmaması ve herkesin kafasında istediği bir Bilkentli oluşturması bu güzel, herkes kafasındaki için yarışıyor, “Seth Godin, zamanında sizin yorumuza güzel bir cevap vermiş, aktarmak istedim:

    “Eğer farklıysanız, bazı insanlar muhtemelen sizden hoşlanmayacaktır.” Ama ben seni sevdim şimdi ne olacak :) Belki kendi yaş sınırın içindekiler için iyi bir örneksin, umarım ileride bizleri de etkilersin, yine de kafandaki projeyi hayata geçirebilmen hoş.

  12. PG

    Ne olursa olsun, ilgilenip okuyan, yorum yapan herkese teşekkürü bir borç bilirim. Kaleminize sağlık.

    Öncelikle bu kadar çok ve farklı yorum olması, olay gündemde olmayıp da üzerinden altı ay geçmesine rağmen hala bazı insanların kafasını meşgul etmesi, reklam ve pazarlama açısından düşündürücüdür.. Bu düşündürücü durum ise, benim lehimedir.

    İlk yorumumda Seth Godin’in “?Eğer farklıysanız, bazı insanlar muhtemelen sizden hoşlanmayacaktır. Farklı olmanın tanımı budur. Hiç kimseye övgüler gökten zembille inmez. Bir korkağın en çok umduğu şey fark edilmemektir, çünkü eleştiriler göze çarpana gelir.? sözüyle cevap vermişim. Burası pek anlaşılmamış, zira cümle aralarında bir çok yoruma cevabı kendi içinde taşıyor bu.

    Fakat özellikle son yorumların gözden kaçırdığı durum şu.

    Ortada kullanılmış bir tanga yok. Eğer yazıyı dikkatle okurlarsa göreceklerdir ki bu projede imge değil, altını çiziyorum, imgenin imgesi verildi.

    Her toplumda, her devirde ahlaksızlık vardır ve olacaktır. Benim veya sizlerin bu olayın ısrarla dışında kalması bu olayı değiştirmeyecek, aksine körükleyecektir.

    Yani porno sitesi açılmadı, zavallı kızlarımız birilerinin kucağına atılmadı. Sadece ama sadece çağrışım yaptırıldı. Reklamın veya pazarlamanın özü olan “çağrışım” vurgulandı. Evet başarılı bir şekilde yapıldı ki, bazıları gerçekten kullanılmış tanga satıldığına çok inandı, hala inanıp olayın özünü kaçırmaktalar. Ama olayın özü olan “çağrışım” ve sonrasında gelen dikkat çekme ve olayı sadece ama sadece reklam satışıyla sonlandırma denemesiydi. (www.tangasinisatanhatun.com) Başarılı da oldu.

    Dikkat çekmeye neden bu kadar uğraşıldı? Çünkü ortada üniversiteyi bitirmesine az bir süre kalmış olan PG’nin bu konuda kendi başarısını sınama arzusu vardı.

    Kaldı ki ben cinsellikten para kazanma amacıyla yola çıkmadım. Eğer öyle bir amaç olsaydı, bu kadar uğraşılmaz, o sizin bakarken rahatsızlık duyduğunuz porno sitelere bir yenisini daha eklerdim. Hem de hiç dikkat çekmeden.

    Ama ben kendimi birşey yapabileceğime inandırarak çıktım bu yola. Amaç, tekrar ediyorum, cinsellikten para kazanmak değil, senelerdir neredeyse tüm reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yöntemini kendi becerimle şekillendirip, bu yolla dikkat çekmekti.

    Cinselliğe olan çağrışım ahlaksızlık ise eğer, biraz çevrenize bakmanızda yarar var. Calvin Klein’dan tutun da, Levis’a kadar her türlü ürün reklamında cinselliğe orasından burasından gönderme yapıldığını göreceksiniz.

    Siz hiç reklamda oynatılan çirkin bir bayan gördünüz mü? Onlar da size bunları çağrıştırıyor. Evinize aldığınız spor aletleri bile daha seksi olmanın
    dayanılmaz çekiciliğini fısıldıyor kulağınıza reklamlarında.

    Eğer biraz gözlemlerseniz, kısacası dünya markalarının, prestij markalarının cinselliği ne şekilde kullanıldığını ve bunların pazardaki yerini anlarsınız. Eğer bu da yetmiyorsa meramımı anlatmaya, cinselliğin kapitalist sistemde kullanılması çok geniş bir araştırma konusudur. Bunun üzerine yüzlerce kitap bulabilirsiniz.

    Hatta tavsiye edebileceğim kaynaklar, hemen kitaplığıma bakarsam eğer;

    1) Baştan Çıkarma Üzerine – Jean Baudrillard (Bölüm I: Cinselliğin Tutulumu)”
    2) Jean Baudrillard, Tüketim Toplumu (Bölüm 3: kitle iletişim araçları, cinsiyet ve boş zaman etkinlikleri, En Güzel Tüketim Nesnesi: Beden)
    3) David Harvey, Postmodernliğin Durumu, (Başlık 23:”sermayenin dönüştürücü ve spekülatif mantığı”)

    Hayır ben bunların hiç birini kabul edemem, bana illa ki “peynir”i lanse et derseniz, pazarlama ve reklamcılığı baştan reddedersiniz ki size ancak yarın sabah pazarlama ve reklamın olmadığı bir dünyaya uyanmanızı ümit etmekten başka birşey kalmaz.

    Size bir örnek vermek isterim.

    Usta bir ressam ile çırağı varmış. Çırak yaptığı resimleri ustasına gösterip nasıl bulduğunu sorunca ustası, resmi kalabalık bir meydana koymasını ve yanına koyduğu kırmızı kalemle de yanlışlarını insanlardan işaretlemesini rica eden bir afiş hazırlamasını söylemiş. Çırak yapmış, akşam olduğunda kırmızı işaretlerden resmin hiç bir yeri gözükmüyormuş.

    Ustası resmi bir daha yapmasını ve bu sefer işaretledikleri yerlerin yanına daha doğrusu neyse onu yazmalarını rica eden bir afiş hazırlamasını istemiş. Akşam olmuş ve resimde tek bir kırmızı işaret olmamış.

    Bu hikaye bile kendi içinde çok şey anlatır bu durumda. “Beğenmiyorsan, daha iyisini yap. Yap ki ilerleyelim.”

    Ayrıca Tunç Bey’i bu yozlaşmışlıkları(!) objektif olarak yansıtmasına rağmen onu bunları pohpohlamakla suçlarken, asla ama asla tiksinmediğimiz milletimizi yabancı birinin değil de, sadece bizim incelememizin ve tartışmamızın gerektiğini unutmayalım. O milleti bizler oluşturuyoruz diye araştırmayalım, haber etmeyelim tavrı birşeyleri düzeltmez, ancak üzerini örter.

    Bu olaya gösterilen ilgiden rahatsız olduğumuzu defalarca ahlaksızlık suçlamasıyla dile getirirken, kendimizi ilginin bir parçası yapmak da ayrı bir konu olarak ele alınabilir pek tabii.

    Sözlerimi okumanızı tavsiye ettiğim kitaplardan birinden alıntıyla bitirmek isterim.

    ?Cinselliğin özgürleşme evresi, aynı zamanda onun belirsizleştiği evre halini aldı. Artık ne yokluk var, ne yasak, ne de sınır: Bütün gönderim ilkeleri yok oldu. İktisadi aklın tek dayanağı kıtlıktır ve hedefine ulaştığı, yani kıtlık hayaleti ortadan kalktığı an bu akıl da buharlaşır. Arzunun da tek dayanağı yokluktur. Bütün varlığıyla talebin içine sokulduğunda, hiçbir kısıtlama olmaksızın kendini işlemselleştirdiğinde bütün gerçekliğini yitirir; çünkü imgelemi olmayan arzu her yerde, ama aynı zamanda da genelleşmiş bir simülasyon ortamındadır. Arzunun hayaleti, cinselin ölü gerçekliğine musallat olur. Cinsel her yerdedir, cinsellik hariç (Barthes).” J.Baudrillard, Baştan Çıkarma Üzerine, Ayrıntı Yay., s.13,14

  13. zafer

    Ahlaksızlıkların çağımızda ilgi çektiği zaten sır değildi. Bu farklı bir hikaye ve araçla ispatlanmış sadece. Yukarıda yazılmış pazarlamadan çıkarılan dersler ise, internet kullanan ufak tefek gündemi takip eden ve çok küçük çapta satış ile ilgilenmiş herkesin bildiği şeyler. Bu tür olayları sitelerde, dergilerde, gazetelerde haber yaparak ahlaksızlığın gelişimine çok büyük katkı sağlıyorsunuz, sağlıyorlar.

    Bahsi geçen kişinin geleceği maalesef parlak çünkü bu tür ahlaksızlıklar çok para yapıyor. Eğer gerçekten pazarlama konusunda kendini geliştirmek istiyor ve referans göstermek istiyorsa, kullanılmış tanga gibi her erkeğin erişemediği bir ürün yerine günlük hayatımızda kullandığımız daha gerçekçi peynir, cep telefonu vb. ürünler üzerinde çalışmalar yapsın. Değersiz bir şeyi reklam yaparak duyurmak daha anlamlı olur.

    Mankenler, playboylar sizin başvurduğunuz ahlaksızlığı çok daha önce keşfetmişler. Kadın bedeni ve cinselliğinin günümüzde para ettiği bilinmiyor olsa milyonlarca porno sitesi açılır mıydı? Aciz kızlarımız kendilerini satarlar mıydı? İnternette en çok para kazanan sitelerin porno siteler olduğunu da herkes biliyor. Eee?

    Basit düşünmeyin. Bu olaylara ilgilerinden dolayı tiksinerek bahsettiğiniz, hor gördüğünüz o milletimizi oluşturan sizlersiniz, bizleriz. Bu konuyla ilgili bu kadar haber yaptığınız zaman sizin onlardan ne farkınız kalıyor?

  14. nurcan

    Girişimci ruh böyle mi olmalı? İnsanları kandırarak biryerlere gelme çabasında olanlar bir-iki sıçramada aynı yerde top sektirmeye devam ederler…

    Evet ciddi anlamda cinsel açlık var ülkemizde ki bu tür haberler anında dikkat çekiyor; “giyilmiş kadın tangası.” Böyle bir ilanı cinselliğini açığa çıkaramamış, gizli saklı yaşamaya çalışan, kendine güveni olmayan, ya reddedilmiş ya da aradığını bulamamış fantazi düşkünü, fetişist bir ruh dikkate alabilir.. Ve böyle kimliğe sahip o kadar çok insan var ki.. Hemen hemen hergün gazete haberleri bu tür insanların sapıklıkları ile dolu..

    Çıkan haberlerin birinde evine hırsız giren bir kadın vardı. Sadece iç çamaşırlarının çalındığını söylüyordu. Yakalanan hırsızın cebinden bir yığın kadın iç çamaşırı çıkmıştı.. Bu tür insanlar varoldukça bu tür ilanlar da hiçbir zaman boş kalmaz..

    21 yaşındaki üniversiteli arkadaş onca zaman boşuna okumuş.. Bir düşkünlüğü bence çok iyi gözlemlemiş, analiz etmiş ve kafasında ampul yanmış.. “Buldum, buldum” diye bağırarak vermiş ilanı.. Sonuç ortada.. Oltaya gelenler de giyilmiş kadın iç çamaşırı fantazisine kayıtsız kalamamış.. Adamlar cinselliğe o kadar aç ki, giyilmiş bir kadın çamaşırına tenezzül edebiliyor.. Bu çok mide bulandırıcı sapkınlık…

    Arkadaşa tavsiyem cin fikirlerini, insanlığa gerçekten faydası olacak işlerle buluştursun.. Bu tür hareketler buluş değil, sapık ruhlu insanların ekmeğine yağ sürmek ve onların da anlayışına ortak olmaktır..

  15. Erdal C.

    Yalandan kim ölmüş… Ayrıca tangasını satan bilge motifini ben görmüştüm diyesim geldi birden, zira bilge erkek ve tanga giyiyor, hem de bayan modeli niyeyse :D

    İşim gırgırı bi yana, satış ve pazarlama bu, her türlü yalan bu bölümde geçerlidir, fezaya çıkmadığı sürece bir sorun yok ki çıkmış, site açık arttırmadan kaldırmış.

    Ama ya gerçekten bir kız bunu yapıyor olsaydı? Bu durum gerçekte Türkiye’nin son derece düzelmiş ekonomisinin aslında enflasyon canavarı tarafından çoktan gübre haline getirilmiş olduğunu göstermez miydi? Gerçi şu anda olana katılmıyorum, tanga kullanılmış ve bu kadar pahalı bir fiyat… Yok canım Japonya’da otomatları varmış bunların :D

    Yapana, düşünene, başarana helal olsun. İyi stratejiymiş de, işin içinde cinsellik varsa mutlaka tutar Türkiye’de. Hele ki internette erkek çocuklarını ben kızım diye kandırıp buluşmaya çağırdıktan sonra, onları taciz ederken kamera ile çekip şantaj yapacak kadar düşmüş insanlar varsa bizde bu tip şeyler daha çok görülür… Umarım bir gün internette gençlerin ne yaptığını an olarak anlatan bir haber dizisi yapılır da ben de izlerim….

    Arkadaşı tebrik etmek gerek, isteğini yapmış ve hem cv’sine yazacak enteresan bir deneyimi olmuş, hem de bize bizi anlatmış…

  16. bilkentli

    Ben de bi Bilkent’li olarak, kardeşlerime hak veriyorum vardır böyle bi olay, işin ehli olarak…

  17. İSmail

    Bu makale çok işime yaradı. Düşünme sistemime +1 puan ekledi ve ben de ders almayı başardım.

    Çok güzel, çok teşekkürler…

  18. MERAKLI

    Gerçekten ilginç bir yaklaşım ve başarı. Ama benim merak ettiğim gerçekten iş hayatına atılınca ne yapacağı?

    İş hayatında 2 taraf da kazanma kaygısı içindedir, buna kurtların savaşı da diyebiliriz. Burada 2 taraf da yaralanmadan çıkamaz, anlaşma sağlanamaz ama arkadaşımızın burda yaptığı savunmasız bir kuzuyla kurdun kapışması, ancak zekice kapışması.

    Tabii ki cinsellik hisseleri bizim milletimizi cezbeder ama ya büyük düşünen iş dünyasını…

  19. khan

    Son derece başarılı buldum – dikkat çekmek için basit bir enstruman olsa da cinsellik, satmak için bir ürün niteliği önemli degil bu safhada – ama en önemlisi bunun ticaret ile buluşturulması. Pek çok proje – fikir iyidir ama – satmaz. Tersi de mümkün.

  20. ayaamı ye!

    Ben de bir aralar ayaamı ye!’yi yapmıştım, blog tartışmalarıyla ilgili olarak. İlk saatlerde diğer bloglara 10 civarında yorum yazdıktan sonra gidip uyudum. Ve on iki saat sonrasında 180 tekil ziyaretçiyi gösteriyordu istatistikler. Hiçbir yerden kalıcı bağlantı almadan ilk 3 günde 1000 sayfa gösterimi de alınca dikkat çekmenin aslında pek de zor bir şey olmadığını anladım. 24 eylüldeki bırakma yazısından bu yana hiçbir şey yazmıyorum, hala günde 20 civarında tekil ziyaretçi geliyor siteye.

  21. deniz

    Bence harika bir röportaj. PG’yi tebrik ederim. Ne kadar acınacak hale geldiğimizi gözler önüne seren bir durum. Bir tanga için neler yapılabilir… :)

  22. Ahmet Turkcan

    Bu arkadaş bence pazarlama yeteneğini sınamaktan çok, bastırılmış çarpık cinsellik tercihlerini sınamış. Neticede şişinmesi, pazarlamacılığından değil, cinsellik anlamındaki çarpıklığına serpilmiş sudan geliyor…

  23. ayşegül

    Kendini zeki sanan bu arkadaşımız şunu fark edememiş, o da bu şekilde insanlara cinsel dürtü ve sömürü aşılıyarak yapılan ilgi çekme anlayışını her kendini zeki sanan denemiştir. Sonuçta bu yaratıcılık degil, cinsel sömürü sadece. Pazarlamacının kalitesi bence müşteri kitlesinin kalitesi ile ölçülmeli, bence bu sapık ruhlu insanlarda var olmaz asla.

  24. öğrenci, eskişehir

    Evet asıl amacı olan ilgi çekmeyi başardı. Röportajdaki cevaplarında da bence samimi. Keşke bu ülkedeki herkesin hayalleri de onunkiler kadar açık ve gelişebilir olsa, genç beyinlere yapamasan bile özgün ol, önce dene, çabuk vazgeçme mesajı verse ve keşke mutluluğu, hayal gücü bir bez parçasına sıkışıp kalan bu insanlara 21 yaşındaki bir üniversite öğrencisinin bir hayat tokadı olsa…

  25. iyi oku

    PG’nin yaratıcılığı çok iyi ama ciddi anlamda yozlaşmanın kanıtı ve yozlaşma duvarındaki tuğlalardan biridir. Öte yandan, yukarıda “aferin diyorum kıza” diyen kişi dikkatimi çekmedi değil, hem metni okumamış hemde üstüne bir de, yurdum sapıklarına hakaret etmiş. Aferim sana, metni asla okuma, bodozlama yorum yap.

  26. İşletmeci

    Yozlaşmanın etkisiyle ortaya çıkmış bir davranış olarak görüyorum. Herkes dünyaya eşit şartlarda gelmiyor. Zihnin fikir üretebilmesi için cebin dolgun olması gerekiyor. PG’nin beni en çok etkileyen yanı ilginç fikirleri ya da zekası değil. (11.soruya verdiği cevapta samimiyse) duygusallığı etkilemiştir.

  27. NCM

    Kendi adına yaptığı başarılı bir çalışma ama Türkiye gibi bir ülkede aşırı tepki alacağı kesin. Çünkü insanların duygularıyla oynanan bir ülkede yaşıyoruz maalesef. Ayrıca bu tür olaylar, yani tangasini satıp okumak isteyen bir kıza (SADECE :) ) yardım etme amaçlı :) yaklaşan o kadar zengin Türk genci var ki içler acısı. Sayın abiler ablalar, bu tür şeylerin yaşanması güzel, çünkü insanları sınıflandırmada kolaylık sağlanıyor…

  28. kopilak

    Söyleşide bahsettiği amaçla değil de sadece hınzırlık amacı ile de başlamış olsa, PG başladığı işi kendine göre başarılı bitirmiş. Kendine göre diyorum, çünkü başkasına göre saçmalık olabilir. Ama önemli olan PG’nin hınzır girişiminin sonucunun onu tatmin etmesi ve ileride yararına kullanabileceği bir deneyim olarak görmesidir. Bence de son derce başarılı.

  29. tarii

    Genç bir delikanlı, hatunun, parasal popüleritenin alıp götürdüğü ahlak birikiminin yanısıra, fetişist veya sapık kimliklerin site gizlilik esasları dahilinde bu tür sapkınlıklar yaşamasında gergedan kişiliklerin rezil olamamasında önemli bir rolü derim.

    Acaba tekstil sektörünün bu gergedanların tatmin olmasında payı var mıdır?

    Ülkede onca konunun içerisinde başrolü kapmak zor bir iş… Ama dostumuz kapmış helal.

  30. Anonymous

    evet gerçek bir yaratıcılık..
    ama dikkat çekmekten başka bir şeye yaramamış sanırım. vermek istenilen, aslında anlatılan neydi bir Bilkent li genç kızın okumak için tangasını sattığıydı. evet tangaya alıcı çok ama, tanganın çağrıştırdıklarının gölgesinde bir pazar yaratmış sanırım.
    yorumum bu.
    teşekkürler.

    denizveay

  31. Anonymous

    Birde böyle bir girişimcimiz vardı bir zamanlar

    search/google/meyza

  32. Anonymous

    Tek bir başarı elde etmiş olsada körüklenmesi gerek? sanırım unutmuş olmalısınız şunu; körüklemezsen ateş olmaz..

  33. tricky

    Netice itibarı ile 21 yaşında bu tip hayallerini gerçekleştirmek isteyen onlarca genç var aramızda. Amaca ulaşmak için yola çıkan ve yönlerin, yönlendirmelerin büyüsüne kapılarak sonuca ulaşan o kadar az ki.
    Bu bir sonuç mu tartışılır, yöntem; eleştirilebilir.
    Ne yaptığımı ve yapacağımı bana sorgulattı mı? Burda hepimiz kısık sesle de olsa evet dedik.
    Biraz da tepeden değil deniz kenarından seyretmeli olanları.

  34. PG

    Seth Godin, zamanında sizin yorumuza güzel bir cevap vermiş, aktarmak istedim:
    ?Eğer farklıysanız, bazı insanlar muhtemelen sizden hoşlanmayacaktır. Farklı olmanın tanımı budur. Hiç kimseye övgüler gökten zembille inmez. Bir korkağın en çok umduğu şey fark edilmemektir, çünkü eleştiriler göze çarpana gelir.?*
    * Mor İnek, Sayfa 68.

  35. seneliso

    tek bir “başarı!” elde etmiş bir insanla röportaj yaparak onun egosunu körüklemişsiniz. ben verdiği cevaplarda yapmacık mütevazılık içinde, sürekli şişinen bir insan gördüm. sadece farklı olduğunu göstermek adına zorlama cevaplar veren bir kişilik. bu insanın popülariteyi kaldıramayacağına inanıyorum.

  36. Seher

    Ben sevdim söyleşiyi… Belki öğrenci olmamdan kaynaklanan bir taraf tutma da denebilir buna ama farklı bir çıkış noktası yakalamış… Övgüyü hakediyor !

  37. destan

    Tunç, uzun zamandır keyifle okuduğum bir post yoktu. Sen geleneği bozdun:) Çok güzel olmuş ve bu arkadaş biraz büyük olsa, kaçırmazdım. Sevgili motifime uygun. Ben de onunkine:))

  38. gul

    Kıza aferin diyorum : ) Çamaşır için birbirini yiyenlere ise Türkçemizde uygun kelime bulamadım : )

Düşünceni Paylaş!

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir