Bilirsiniz; çocuklar hep “neden” sorusu sorarlar;
- Arabaların neden 4 tekeri var?
- Peki o zaman bisikletler neden 2 tekerlekli?
- Uçaklar kanat çırpmadan nasıl uçuyor?
- Baba ceketin kahverengi ise kahve ne renk?
- …
Çünkü çocuklar farkında olmadan bilgiye aç beyinlerini doldurma hevesindeler. Öğrenmek istiyorlar herşeyi.
Bu bir Çin atasözünü hatırlattı bana: “Bir çocuğun yaşamı başkalarının notlar bıraktığı bir kağıt parçası gibidir.”
Meraklı onlar. Yetişkinlerde olan çevre baskısı da yok onlarda. Korkmuyorlar aptal olmakdan, aptal gibi gözükmekten. Cesaretleri var çünkü, sorguluyorlar gördüklerini, taa ki akıllarına yatana kadar. (Ne oluyor da çocuklar daha sonra bu becerilerini kaybediyorlar; başka bir yazının konusu).
İşte biz de çocukların sorduğu “neden” sorularına veremiyorsak akıllı cevaplar; edemiyorsak onları ikna; geliştirilecek (veya öğrenecek!) birşeyler var demektir.
Her benzinciye girdiğimizde hatırlamaya çalışırız; depo kapağı hangi tarafta?. Hatırlayıp boşta bir pompa bulamadığımızda uzatılır o hortum uzak kapağa. Alttan geçmezse hortum, çizer de arabayı. Hem siz, hem pompacı tetikte. Neden arabaların her iki tarafında da depo kapağı yok?
- Neden CV’ler hep A4 kağıda yazılıyor?
- Neden arabalarda arka tekerleklere de (park ederken) ön tekerleklerdeki gibi yön veremiyoruz?
- Neden cep telefonlarının pili güneş enerjisiyle dolmuyor?
- Ayakla oynanan futbolda taç neden elle atılıyor?
Tıpkı; evde direksiyon konsolü ile araba yarıştırabiliyorsak, neden arabada zaten var olan direksiyonla oyun oynayamıyoruz sorusunu Nissan ve Xbox‘ın sorduğu gibi.
Farklı bakış açılarını yakalayıp, fark yaratacak yaratıcı fikirleri bulabilmek için; hergün etrafımızda gördüğümüz, olup biten (ancak kanıksadığımız) yüzlerce şeye cesaretle “neden” sorusunu sormak iyi bir başlangıç.
Yorumlar 11
Pingback: Tasarla ! » Nasıl yaratıcı olabilirim ?
Pingback: Bunları Bilmek Eğlenceli | Blogir.Net
Pingback: Gelecex
Çok hoş bir yazı olmuş, teşekkürler
Pingback: KendiniGelistir.Com » Yaratıcı Tasarım
Pingback: Fikir Atolyesi Yaratıcı Tasarım
Pingback: Yaratıcılık Başa Bela! | Fikir Atölyesi
Merhaba Fikir Atölyesi ve değerli site takipçileri….
Bildiğiniz gibi bu aralar ekranlarda çok sıkça mucit yarışmaları düzenleniyor ve heryaştan katılımcıları görmeniz mümkün, bilhassa bu yarışmalara ilkokul ve lise arasında diploması olan alaylı veya araştırmaktan haz alan insanlar katılıyor. Birçoğu bilemediğimiz nedenden dolayı yüksek tahsil yapamadan iş hayatına atılıyorlar.
Bu insanlara hayatı boyunca fırsat verilse kimbilir neler yapacaklar fakat kendi dar alanlarında fikir üretip bu yarışmalara katılıyorlar. Cahil cesareti dediğimiz bir örnek sergileyerek korkusuzca ekranana çıkıp kendi hayallerini ve buluşlarından bahsediyor ve arasırada olsa jüri üyelerinin yıldırıcı politikalarına karşı gögüs gererek milyonlarca insana hayalerini veya buluşlarını anlatıyorlar eğitim almayan bu insanlar.
Ülkemizde araştırmaya yönelik bir eğitim proğramı yapılsa çok mucit çıkacağına eminim! fakat nedense bizler üretmiyoruz? Yurt dışına bağımlı yaşıyoruz, kendimiz geliştirip satamıyoruz, hazırı tüketiyoruz?
Ben kozmetik işiyle uğraşıyorum, bu alandaki handikapları gördükten sonra kendi bitkisel masaj yağlarmızı üretmeye karar verdik. İnsan bedenine uyumlu olarak geliştirdik. Ben bir yerlerden başladığıma inanıyorum.
Kendime çok sordum fikirlerimi üretime dönüştürmem gerekiyordu ve emek harcıyordum; fikirlerimin karşılığını almam gerekiyordu. Gittikçe bu beni rahatsız etmeye başladı ve mesleki alanımdaki açığı gidermek için düşüncelerimi emin adımlarla çevremdeki insanların yıldırmalarına karşılık (eşim hariç) hayata geçirmeye başladım. O mutsuz hayatttan çıkıp kendim için çalışıyordum.
Artık dur demenin zamanı geldi; ülke olarak birşeyler üretmemiz gerekmiyor mu? Bir yerlerden başlamak. Bu bilgi olur, bilek gücü olur, önemli olan KENDİ İŞİNİZİN PATRONU OLMAKTIR. Beyin kıvrımlarınızdan geçen her düşünce çok önemlidir, bunu nasıl kullandığınızla doğru orantılıdır.
Yeterki yılmayın..!
Çalışmalar harika…. Bence Siz Buraya kadar GeLMişsiniz… Sağlam kararları verebilecek güçtesiniz… zamanı bekleyin ve gözlemlerinize ara vermeyin !..
Ben de Bir RekLam Firmasında çalışacağım… GüzeL Bir Geliri Var, yanlız pazarLarı fazLa mesayi yapabiliriz.. Yani Bir pazar çalışıyoruz Öteki Pazar TatiL.. Evet rekLam hakkında Bilgim var.. Neticede Tv İle Doğduk OnunLa Büyüyor İnternet Pc DünyasıyLa Sarmaş Dolaşız Nerdeyse :)
Herkes Düşünceleri ve KararLarı DoğruLtusunda Her Zaman En iyiyi Yapmak Zorunda.. neticede Hayat Bu.. Kiminin Gözünde Düşmeyi FırsatLayan Bir “Canavar” Kimilerininde Gözünde Umut ve Mutluluk Dağıtan Bir “Peri”
SeLam Ve Sevgiler.. Diyarbakır’dan Rizgaramed :)
Pingback: İnternet ve Yaşam
Başta bu siteyi yapan, tasarlayan ve hiçbir konusu gereksiz, hikaye türünde olmayan yorum yapan ağabeylerime-ablalarıma :) çok teşekkür ederim.
Ben özel bir şirkette “Satış Müdürüyüm” her ne kadar hala temizlik yapsam da :) Benim düşüncelerim yorumdan öte, sizler gibi değerli kişilerden yardım istemek olacak.
Şimdi çalıştıgım firma dayanıklı tüketim malları satan bir sektör ve ayrı ayrı farklı markalardan oluşan iki mağazası bulunuyor. Benim çalışmış olduğum mağaza daha açılalı 1 yıl oldu. Diğer mağazanın geçmişi ise nereden baksanız bir 25-30 yıl vardır.
Sorun ne diye soracak olursanız; firmamızın sağlam bir geçmişi olmasına rağmen yeni açılan bayimize müşterilerin (misafirlerimiz :) ) gelmemesidir. Bir de şöyle bi sorun daha var; bizden önceki şirket şu anda satmış olduğumuz markanın ismini bazı sebeplerden dolayı zedelemiş olmasıdır. Enteresan bi şey daha var; diğer bayimizde satmış olduğumuz marka benim sattığım markaya nazaran kalite olsun, ürün gamı olsun, diğer çalıştığımız markalar olsun biraz daha altında; tabi bu benim düşüncem. Ona rağmen benim cirom diğer markanın altında. Diğer mağazamızın en büyük avantajı ise emek verdiği 30 yıldır bence. Yani markanın kalitesi, pazarlamak için yaptığımız onca reklamlar, misafirlerimize vermiş oluğumuz hizmet kalitesi 30 yıllık tecrübenin yanında pek bi önemi kalmıyor, şirket aynı olsa bile.
Diyeceğim şudur ki; ne yapmalıyım? :)