24

Kurtlar Vadisi Kendi Terörüne mi Kurban?

Kurtlar Vadisi-Terör 8 Şubat Perşembe günü birinci bölümü ile Show TV’de yayınlanıp %48.3 gibi çok yüksek bir izlenme oranı (Türkiye’de her iki kişiden birisi) yakaladıktan sonra dün beklenen ikinci bölümü son dakikada yayından kaldırıldı!

13 Şubat’a kadar Kurtlar Vadisi-Terör dizisi ile ilgili RTÜK‘e yapılan 16.597 başvurunun %84’ü (13.953) dizinin yayından kaldırılmasını talep etmişti. Hürriyet de 14 Şubat tarihli haberinde dizinin yayından kaldırılması için Show TV ile yapımcı firma (Pana Film) arasında hukuki sorun olmadan bir çözüm arayışına girildiğini yazıyordu.

Bugün ise Show TV gelen baskılar yüzünden diziyi yayından kaldırdı. Ankara’nın devreye girmesiyle artık konunun ilgili kanalı ve yapımcı şirketi aştığı görülüyor.

Yapımcı firma Pana Film bugünkü bölüm öncesi yayınladığı bildiride; Kürt ve Türkün kardeşliğinden rahatsız olan önyargılı kişilerin Kurtlar Vadisini suçladığını ve yayını engellendiklerini; ya Kurtlar Vadisi yayından kalkacaktı ya da kanalın yayın izni iptal edilecekti diyorlar.

Kurtlar Vadisi, neresinden bakarsanız bakın -ister televizyonculuk, ister oyunculuk, ister halkın nabzını iyi tutma, isterseniz de reklam/ticari deyin- muhteşem bir başarıdır. Her nekadar her bir bölümü için (uzun metraj bir sinema filmi prodüksiyon bütçesine yakın) 1-1.5 milyon dolar ödendiği söylense de.

Aynı başarıyı “kendileri ile aynı düşünmeyen” kişilere karşı yürüttükleri iletişim (diplomasi ve halkla ilişkiler gibi) stratejilerinde ise gösteremedikleri ortada.

Şimdi isterseniz konuya farklı açılardan bakmaya çalışalım… Bakmaktaki amaç da dizi tümden yayından kaldırılsın demek değil elbette. Yasaklarla değil, özgürlüklerle işimiz.

Ancak ülkemizdeki eğitim seviyesi, kültür, milliyetçilik duyguları gibi (bazıları karın boşluklarımız olan) gerçekleri masa üstüne koyunca Kurtlar Vadisi’nin etki alanı basit bir televizyon dizisi olmaktan öteye geçiyor. Hele ki bu diziyi yayın günlerinde halkımızın yarısı izliyor, içimizden bazılarının özendikleri Polat Alemdar‘ı kendi hayatlarında da kahramanı olarak yaşatmaya kalkıyorlarsa…

Gerçek sorun bu gibi dururken, yapımcı şirketin sorunu Türk – Kürt kardeşliğini çekemeyenler seviyesine çekmesi düşündürücü. Ülkemizin geleceğini düşünen her vatandaşımızın bu konuda en az yapımcı şirket kadar duyarlı olduğunu söylemek bana düşmemeli.

“Elinde kumanda var, beğenmiyorsan izlemezsin” argumanı ise maalesef çok zayıf; çünkü konu zaten bilerek ve isteyerek seyreden kişilerin diziden nasıl etkilendikleri, karakterlere ve onların yaşamlarına ne kadar özendikleri ve tüm bunların doğurmaya başladığı toplumsal sonuçlar. Sadece gazetelerde ve televizyonda değil, kendi çevremizde bile Polat gibi giyinen, Polat gibi konuşan, Polat gibi kendi hukukunu (uğruna savaştıklarına sempati ile bakılabilse bile) genel hukuk düzenin üzerinde gören kişiler çoğalmadı mı?

Sormadan edemiyorum: Kurtlar Vadisi’nin bu denli başarılı olmasının altında dizi senaryosunun -Fazıl Oral’ın ?Sıfırdan Bir Hayat mı Yaratacağız, Yoksa Bir Hayattan Sıfır mı?? yazısında bahsettiği- insan beynindeki Amygdala‘yı tetikleme becerileri mi yatıyor?

Murathan Mungan da; “Kendilerine ve ‘niyetlerine’ ne ad verirlerse versinler, ‘Kurtlar Vadisi’ ekibinin, apaçık bir biçimde şoven milliyetçilik, ırkçılık yaptığını; hukuk dışılığı savunduğunu; her çeşit çeteleşmeyi, mafyalaşmayı özendirdiğini; benzerine Hitler Almanyası, Mussolini İtalyasında rastlanabilecek bir süreçle kimlik arayışındaki gençlere, şiddet yanlısı rol modelleri önerdiğini düşünüyorum. Herkesi bu konuyla ilgili sayısız gazete, televizyon haberini; yapılan araştırma ve anket sonuçlarını hatırlayarak hafıza tazelemeye çağırıyorum.” demiş bir yazısında.

Hayatı Ankara’da sigortacılık yaparken Osman Sınav‘ın kendisine Kurtlar Vadisi dizinde rol teklif etmesiyle değişen, Kanada’da eğitim gördükten sonra 6 yıl Amerika’da yaşadığı dönemden aldığı Yeşil Kart ile 28 günlük bedelli askerlik yapan Necati Şaşmaz ise kazandığı ünden ve insanların onu Polat diye çağırmasından çok memnun görülüyor.

Verdiği bir röportajda bakın neler diyor Necati Şaşmaz:

“Çok şaşırtıcı ve mutluluk verici. ‘Küba’da filminizi izledim’ diyen insanlarla karşılaşınca çok şaşırdım. Çin’de sokakta yürüyemeyeceğimi söylüyor gidenler. En son ailem Çin’i ziyaret etti ve bu bilgiyi teyid ettiler. Bu müthiş bir onur. Ama beni çok duygulandıran olaylardan birini ABD’de yaşadım. Dizinin Los Angales’taki çekimleri sırasında kullandığımız arabanın şoförü bana İngilizce olarak ‘Polat Alemdar’sınız değil mi?’ diye sordu. Sonra hemen birini aradı ve telefonunu bana uzattı. Karşımda çok güzel Türkçe konuşan yaşlı bir kadın sesi duydum…”

Kurtlar Vadisi-Terör dizisi ile ilgili olaraksa;

“Herkesin içinde olanı dile getiriyor Polat. Dolayısıyla duygu ve düşünceye tercüman oluyor. Bu dizinin ve Polat’ın gerçekleri, kurgu olduğu kadar gerçek de. Bu gerçekler bu milletin canının acıdığı noktalara temas ediyor üstelik.”

“Bu dizi, devlet tarafında, Türk tarafında, Kürt tarafında. Ama devletçilerin tarafında değil, Türkçü tarafında değil, Kürtçü tarafında değil. Necati Şaşmaz olarak ben de böyle düşünüyorum. Bütün ekip de böyle düşünüyor. Taraf olduğumuz yer de karşısında olduğumuz yer de çok nettir. Terörün ne acı bir şey olduğunu bu milletten daha iyi bilen kimse olamaz.” diyor.

Daha önceki Kurtlar Vadisi yapımlarıyla mafyayı kendi yöntemleri ile çökerten, Irak’da Amerikalılara dersini veren dizinin yapımcılarından ve senaristlerinden Bahadır Özdener’in “teröre karşı kayıtsız kalamazdık, dizi gerekiyorsa başarılı olmasın ama terör bitsin” tarzı söylemlerle çıtayı bu sefer belki de atlayabileceği seviyenin çok üzerine koymuştu.

Yazının başında bahsettiğim, yönetilmesi gereken iletişim stratejileri hakkında önemli ip uçlarıydı bunlar.

Akşam Gazetesi’nden Elif Aktuğ’a verdiği röportajlarda Bahadır Özdener bakın neler demiş:

Terör, dünyanın her yerinde, sinema yapan, televizyon işi yapan insanları cezbeden bir tema.”

“Başarılı olması için yapmamıştık. İnandığımız ve doğru bulduğumuz bir iş yapmaya çalışırken netice olarak başarı geldi. Bir amacımız var burada. Terörden bıkan, terörle yaşamanın kader olmadığına inanan genç bir kuşak olarak yola çıktık. Başarı dediğiniz şey bu ülkede insanların mutluluk içinde birlik beraberlik içinde yaşamasından daha önemli değil. Bu ülkede terör ortadan kalksın, sonsuza kadar terör olmasın da gerekirse başarısız olalım. Biz buna razıyız.”

Demokrasi hakkında da diyecekleri var Özdener’in:

“Bir gün bile pişmanlık duymadık. Kurtlar Vadisi projesi, seveniyle eleştireniyle ses getiren bir proje çünkü biz de böyle olmasını tercih ediyoruz. Demokrasinin temelinde de bu çok seslilik yok mu?”

Ancak daha sonra demokrasiye yorum da katıyor:

“Bir gazetenin işi rakip kanalda olan bir dizinin doğrularını ya da yanlışlarını söylemek değil. Herkes kendi doğrularına ve yanlışlarına bakmalı.”

RTÜK?e yapılan şikayetler gündeme geldiğinde ise izleyicilerden ricasını dile getirirken demokrasi yorumu daha bir renkleniyor:

“Bizim insanlarımızın çok güzel huyları vardır. Hani minibüslerin arkasında yazar ya, ‘şikayetlerinizi bize, memnuniyetinizi dostlarınıza bildirin’ diye. Bu defa şikayetlerini bize, memnuniyetlerini de gereken her yere bildirsinler. 444 1 178 RTÜK telefonudur, lütfen arasınlar.”

Sizle aynı düşünmeyen kişiler her zaman olacaktır, onları dinlemek, dersler çıkarmak gelişim adına, beslenme adına bulunmaz nimetler. Ancak bu kişilere karşı (onların takındıkları tavır, kullandıkları dil ne olursa olsun) kendi doğrularınızı nasıl yönettiğiniz savaşın en kritik stratejisi değil mi?

Örneğin, karşı görüşteki Fatih Altaylı ile son günlerde yaşanılanlara bakalım…

Beyaz Gölge’den Kurtlar Vadisi’ne başlıklı yazısında Altaylı;

“Hrant Dink’i öldüren, öldürten Kurtlar Vadisi değil elbet… Böyle planları olanlara ‘insan kaynağı”‘yaratan ve bu işlerde kullanılacak katillerin ‘fikri altyapısını’ güçlendiren şey Kurtlar Vadisi.

Türkiye’de bir nesil ‘Beyaz Gölge’ dizisiyle büyümüştü. Onlar basketbolde Türkiye’ye zaferler kazandırmaya başlayan nüveyi oluşturdu. Bir nesil de Kurtlar Vadisi ile büyüyor. Onların hangi nüveyi oluşturduğunu birlikte yaşıyoruz.”

Sonra Show TV’de yayınlanan ilk bölümde “Yaltakçı Yaltaklı” adıyla bir ima yer alıyor:

Hikmet: Yaltaklı yine bizi yazmış?
Polat: Ne diyor?
Hikmet: Her şey bizim yüzümüzdenmiş.
Polat: Peki sen ne diyorsun?
Hikmet: Bu yaltakçı yaltaklı bize mi özenip belinde silahlarla zamanında gazete basmış diyorum
Polat: Sabah sabah sinirimi bozma Hikmet, madem herifin ne mal olduğunu biliyorsunuz, okumayın olsun bitsin!
Hikmet: Bu yaltakçı tetikçi bi daha bize saldırırsa o zaman çok ağır konuşacağım, dua etsin bu sefer gündem başka!

Altaylı’nın tepkisi gecikmiyor:

“Geçen hafta yayınlanan bölümde adımı vermeden ama ima yoluyla beni hedef gösteren bir bölüm yer almış ve yazılarıma devam edersem bana haddimi bildireceklerini söylemişler. Vallahi işin doğrusu yıllardır ‘gerçek çakallarla’ uğraştım. Bu saatten sonra ‘dizi çakallarından’ korkacak halim yok. Tabii korkmuyor olmamız, bunlardan yargı yoluyla hesap sormamıza engel değil.”

Yapımcı Panafilm de sitesinde Fatih Altaylı’ya “Ağır Konuşma Zamanı; Çakal Yaltakçı Yaltaklı” başlıklı yazısı ile “seyretmediğine saldıran, bilmediğini yazan, yalan haber yapmaktan utanmayan, dün çalıştığı patronuna küfreden, dün küfrettiği patronunun himayesine sığınan müfteri Fatih Altaylı, yine köşesinde bize saldırmış.” diyerek cevap vermiş.

Altaylı da “Şehitlerin Kanı Mafyaya Mal Edilemez” başlıklı yazısında hem yapımcıların ne kadar vergi verdiklerini sorguluyor, hem de Genelkurmay’da diziden kaynaklanan ciddi bir rahatsızlık olduğunu öğrendiğini söylüyor.

Ne Fatih Altaylı’yı tanırım (tanımak gibi bir niyetim de yok açıkcası) ne de Pana Pilm çalışanlarını. Ancak karşılıklı takınılan seviye ve iletişimin ne kadar iyi yönetildiği hakkında yorumu şimdi sizlere bırakıyorum.

Terör” gibi bu ülkenin çok hassas bir konusuysa ele aldığınız, etki alanındaki herkese (sadece izleyiciler değil; Ankara, askeri çevreler, gazeteciler, sosyologlar, vs…) yönelik sağlam bir duruşunuzun olmasından ve akılcı ikna yöntemlerini uygulayabilmekten bahsediyoruz.

“Bu dizi, bu topraklarda yaşayan hiç bir vatandaşı birbirinden ayırmıyor, ayrımcılık yapmıyor. Hiçbir kültürle dalga geçmiyor, hiçbir değere saldırmıyor. Kurtlar Vadisi Terör, teröre dur diyen, bilinçlendiren, itidal ve akla davet eden bir dizi.

Terörün gözüken tarafını değil, gözükmeyen tarafını anlatmaya çalışacağız. Bu ülkede Türk-Kürt kardeştir. Biz böyle biliyoruz. Birileri bir kavga çıkardı ve bu ateşi söndürmemek için ha bire körüklüyor. Ezilenler ise bu ülkede yaşanan Türk ve Kürt ve diğer etnik kökenli insanlar. Artık oyuna gelmemek için gerçekleri deşifre etmek mecburiyetindeyiz.”

İşte bu söylemlerle böylesine derin ve hassas bir konuyu dizinizde sahipleneceksiniz, sonra da başınız sıkıştığında “Kurtlar Vadisi sadece bir dizi” diyeceksiniz!

“Kurtlar Vadisi?nin ilk serisi bir mahkeme sahnesiyle bitti. Polat ve adamları beraat ettiler. Bu final çok tartışıldı, ne diyorsunuz?” sorusuna Bahadır Özdenir’in verdiği cevap:

“Ben bir dizideki bir sahneye bu kadar tepki gösteren herkesi itidale davet ediyorum. Kurtlar Vadisi bir dizi. Sinema da televizyon dizileri de zaman zaman kurgusal olmanın özelliklerinden yararlanarak izleyicide çeşitli duygular yaratırlar. Bu duygu yaratılabilirse işiniz sağlam demektir. Biz bu duyguyu yaratabildik. Ama abartmanın da alemi yok.”

Kurtlar Vadisi dizi serilerinin üretimindeki en önemli gerçek ün ve güç sahibi olmanın yanında (her ticari kuruluşun olduğu gibi) ticari kaygılardır; yani para kazanmaktır.

Nitekim 90 dakikalık ilk bölüm aldığı 53 dakika reklam ile Reklamlar Arası Kurtlar Vadisi olmuş. Fırsatı en iyi değerlendiren de (MHP olacak sanılırken) 20 reklam filmi ile Cem Uzan’ın Genç Parti’si! Diğer en çok reklam verenler arasında 12. Adam Gazetesi, Turkcell, Coca Cola, Tav, Maximum Kart ve Telsim gibi markalar var.

Tahminim; Türkiye’nin (belki de tüm zamanların) en çok kazanan ve kazandıran dizisi Kurtlar Vadisi. Ticari açıdan bu ne denli büyük bir başarı ise, şu an dizinin yayından kaldırılması da (gerek Show TV, gerekse de yapımcı şirket açısından) o denli büyük ve şapkaların öne alınarak düşünülmesi gereken bir konu…

Üstelik çıkarılacak dersler tüm televizyon ve reklam sektörü için olmalı, paylaşılmalı…

Yoksa Reklamverenler Derneği Başkanı Hakan Uyanık’ın şiddet içeren haber programlarına gözdağı vermesine veya Murathan Mungan’ın Kurtlar Vadisi içinde reklam veren firmalarının ürünlerini satın almayalım‘a kadar gidebiliyor söylemler…

Oysa ticari kaygılar uğruna magazin ve şiddet içeren programlarla dolu kanalların ciddi toplumsal görev ve sorumlulukları da olmalı.

Bizler geleceğin Türkiyesinde çocuklarımızın hangi kahramanları örnek almasını istiyoruz?

İstemiyorsan kanal değiştir demek kolay. Kaç anne baba evde Kurtlar Vadisi’ni izlediği saatlerde, kimlik arayışının hakim olduğu gelişim çağındaki çocuğuna bu diziden daha iyi bir alternatif sunabiliyor?

Yorumlar 24

  1. ?????

    ß???? ?? ???????? ????????? ö?gü???? ?????? ÖrNeĞiN InKeNdErIn bIr gAzEtEcEyI ÖlDüRmEsI!ö?gü????? ???? g??ç?? ????????z???? ??? z?z???¢? ö??ü?ü??ü ????¢? ??? ???? ??ğ?? ?? ????¢? ??? ö????!BENİM SÖYLEMEK İSTEDİĞİM ŞEY BU FİLİMDE ÇOK KÖTÜ ÖRNEKLERE YOL AÇAN SEBEPLER VAR!??ş?? ??? ö????!?????? ???????? g?ç?? ???????? ??????? ???????? ç?? öz?????? ???? ????? ???? ???? ???????? ??????????? ???????? ö??ü??ü!

    TMM KURTLAR VADİSİ GÜZEL BİR FİLM AMA KÖTÜ ÖRNEKLERİN OLMAMASI DAHA İYİDİR FİLİMLERDEN GÖRDÜKLERİMİZ GERÇEK DİĞİL AMA BUNDAN ETKİLENEN KİŞİLER OLUYOR ONLARDA YAPMAK İSTİYOR????? ?ö?????? ??????ğ?? ??????? ????????? ??????????? ü?????? ¢?zz? ?????????!!!!!!!

  2. Emrah Özmen

    Helal olsun fatihcan, meseleyi özetleyip gereken cevabı en iyi şekilde vermişsin…

  3. fatihcan

    Hey gidi günler hey, Allah yukarıda olan her şeyi görüyor neden bahsediyor bu insanlar, şiddetmiş, bunlar ne ki ya, siz bunlara şiddet mi diyorsunuz?

    Biz kimseyi Kurtlar Vadisi izlesin diye zorlamıyoruz. İsteyen izler, isteyen izlemez. Eğer izleyipte kendini erkeklige vuran insanlara da şunu söylemek istiyorum; akıllı olun, uyanın uykudan; yapmayın Allahınızı severseniz. Filmle gerçegi ayırt edemeyecek kadar salak mı oldunuz?

    Uyanın ey Türk milleti, Kurtlar Vadisi Türkiye Cumhuriyeti’nin bu güne kadar gördüğü en muhteşem dizidir degerini bilin. Türkiye Cumhuriyeti’nin bugüne kadar olan ömrü kadardan daha fazla bir sürede artık böyle şeyler çıkmayacak. Artık o yıllarda şiddeti yatakta göreceksiniz. Hangi kanalı açsan öpüşme sahneleri. Erotik filimler olacak. Rtük önce bunlara el atsın, Kurtlar Vadisi’ni değil de gidip bunları mı örnek alsın? Yeter artık. Örnek alınacak bir şey yok, Kurtlar Vadisi bir dizi filimdir.

    Kurtlar Vadisi bu olanların yanında da olsa, karşısında da olsa, ben daima arkasındayım.

    Teşekkürler…

  4. Tunç S.

    Ilk olarak Kurtlar Vadisi?nin bir çok parçasini YouTube?den seyrettigimi ve bu filmi çok tehlikeli buldugumu söylemek isterim. Kürtleri, Yahudileri, Ermenileri vb hedef alan kisimlari var. Bunun yaninda filmin içinde zaman zaman tekrar edilen sloganlar var :

    1) Sonunu düsünen kahraman olamaz
    2) Namus, aile, vatan, …ne için ölmeye hazirsin ?
    3) Ölümden öte köy var mi ?

    Hatirlamak gerekir ki Goethe?nin 1773?te yazdigi ?Genç Werther?in Acıları? adli kitabi okuyan bir çok Alman genç önce roman kahramani gibi giyinmeye baslamis, sonra da genç Werther gibi intihar etmisti.

    TV?de sürekli siddet gösterilmesi (film veya haberler) insanlara siddetin bir yöntem olarak kullanilabilecegini gizlice ve sinsince kabul ettiriyor.

    Kurtlar Vadisi?ni seyreden herkesin katil olacagini sanmiyorum ama ?madem ki etrafimiz tehlikelerle çevrili o halde güvenligimiz için özgürlüklerimizden vazgeçebiliriz? tarzinda fasizme zemin hazirlaniyor.

    Bizim güvenligimizi saglamak için devlet telefon dinler, devlet iskence yapar, devlet köy yakar, devlet zorla göç ettirir.. seklindeki zihinsel duvarlarin yikilmasi gerek. Tabi devletin sansür yapmasi da bu özgürlük ihlalleri arasinda sayilabilir ama sinir konmasi geregi konusunda Suat Bey?le hemfikiriz.

    Hollanda?da ?yakinlarini sevme hakki? adi altinda sübyanciligin serbest birakilmasi için çaba sarfeden bir grubun varligindan söz etmistim. Henüz yeterince imza toplayamadigi için siyasi bir parti kuramamis olan bu grubun savundugu fikirler birer özgürlük olarak savunulabilir mi?

    Burada kisisel özgürlükler ile grupsal özgürlükler arasindaki bir çatismaya yaklasiyoruz sanki:

    1) Kurtlar Vadisi?ni seyretme özgürlügü,
    2) Siddetle beyni yikanmamis bir toplumda yasama özgürlügü.

    Hükümetin iyi oynadigi kanaatindeyim, anladigim kadariyla film yasaklanmadi, TV?de yayinlanmasi engellendi. Isteyen sinemada veya DVD kiralayarak seyredebilir.

    Bu gibi konularda orta yol en iyisi : Yas siniri koymak meselâ, veya yayin saatinin geç olmasini saglamak.

    Bu olgunca davranislar Türk medyasinda nadir görülüyor. Kamu yarari çogu gazetecinin umrunda degil. 11 Eylül saldirilarindan sonra kan revan içindeki Amerikalilari oto sansür ile göstermeyen Amerikali gazetecileri takdir etmistim. Tabi ayni saygiyi Irakli veya Filistinlilerin kani söz konusu olunca göstermiyorlar nedense.

    Gene de Türk gazetecilerin ABD?li meslekdaslarindan alacak dersleri çok. Bir trafik kazasi yüzünden kolu bacagi kopmus insanlari göstermenin okurlari birey olarak eglendirecegini düsünüyorlar, belki de haklilar ?abi halk bunu istiyor? derken. Ama kamu yarari güme gidiyor.

    Bu arada bilgi için Fransa?da CSA (Conseil supérieur de l?audiovisuel = Yüksek medya konseyi) denen bir kurulus oldugunu ve tipki bizim RTÜK gibi isledigini söyleyeyim. Internet sitesi ise: http://www.csa.fr/index.php

    Il peut également, si une chaîne relevant de la compétence de la France diffuse des programmes contraires à l?un des principes fondamentaux posés par la loi (respect de la dignité de la personne humaine, du caractère pluraliste des courants de pensée et d?opinion et de l?ordre public, protection de l?enfance et de l?adolescence, absence d?incitation à la haine ou à la violence pour des raisons de sexe, de m?urs, de religion ou de nationalité, etc.), demander au Conseil d?État de faire cesser la diffusion de la chaîne.

    Serbest çevirisi: Eger bir TV kanali cinsel, geleneksel, dinsel veya etnik/millî farklari bahane ederek siddeti veya kini öven, kamu düzenine aykiri, insan onurunu çigneyici yayinlar yaparsa veya çocuklari gençleri korumazsa [kurumumuz] Danistay?dan yayinin kesmesi istenebilir.

    Konu seçimi konusunda isabetli davranan Tunç Bey?e tesekkürler.

    Dostlukla.

  5. emre

    En başta ben de cıvıttıklarını düşünmüştüm, ama yaptıkları ilk bölüm gerçekten güzel olmuştu. Bazı kişilerin bir taraflarına dokunduğu için yayından kaldırıldı bence. İşlediği konu çok iyiydi, insanları daha da bilinçlendirecekti ama olmadı. Neyse internetten devam ederiz…

  6. OrhanA

    Ne yani şiddeti hayatımıza Kurtlar Vadisi mi soktu?

    Yıllardır ev içi şiddet dediğiniz adamın karısını dövmesi sadece Yugoslavya’da olmuyor, elbette ki ülkemizde de oluyor ve çocuklar bunları banttan değil, canlı seyrediyor. Trabzon’dan çıkan katiller sadece televizyondan seyrettikleri bir dizide öğrenmiyor tabancayı, öyleki onlar Trabzonspor maçlarında stadın içinde bile tabanca sıkılırken maç seyrediyordu. 2-3 adamın siyasal düşünceden dolayı kavga etmesini Kurtlar Vadisi’nden çok önce 70-80’lerde gördü bu ülke ve biz onların çocuklarıyız. Rahmetli siyasetçilerimizden biri zamanında Türki cumhuriyetlerden birine nerdeyse bir servet değerinde silah ve askeri yardımı kendi şahsı adına yaptığını açıkladığında ortalıkda Kurtlar Vadisi yoktu..

    Bütün bu yaşananlar gerçek; tek farkı araya reklam almadan adam öldürüldü, hırsızlık yapıldı, terör oldu, gasp oldu ve kavgalar edildi.

    Kurlar Vadisi gerçeği yansıttığı için bu kadar konuşuluyor, bu kadar tartışılıyor. Aslında benim hoşuma gidiyor tartışılması çünkü insanlar ancak tartışarak çözüm bulmaya yaklaşabiliyor. Kurtlar Vadisi terörü suç oranını artırır mı? Olabilir belki ama eğer bir ülkede suçların artmasının sebebi sadece televizyonda izlenilen bir diziyse, o zaman o ülkenin hem emniyet teşkilatında, hem kültürel yapısında, hem de politik düzeninde çok büyük problemler var demektir! Bence asıl konu bu…

    Küçükken hepimize söylenmiştir; “Arkadaşın köprüden atlasa sen de atlayacak mısın?” diye.

    Artık büyüdüğümüz için mi bu sorulmuyor bize?!

    İnsanları kısıtlayarak, sınırlayarak biryerlere gelemezsiniz, madem gerçekten bir sıkıntı olduğunu bir problem olduğunu düşünüyorsunuz, o zaman dizi yasaklamak yerine emniyet teşkilatınızla, ordunuzla, mahkemelerinizle, meclisinizle savaşın bunlarla.

  7. GulsahS

    Öncelikle çocukları şiddete özendirip kişisel gelişimlerini olumsuz yönde etkilediği ve Polat Alemdar karakterini şiddete eğilimli milletimize örnek olarak gösterip buna bağlı suçların artmasına katkıda bulunduğu için -her ne kadar bazı gerçekleri ortaya serse de- Kurtlar Vadisi dizisinin yayınlanmasını onaylamadığımı belirtmek isterim.

    Fakat ilk versiyonu ile izlenme rekorları kıran ve izleyenleri bu konuya karşı birleşmeye iten bu dizinin, ülkemizin en önemli sorunlarından biri olan terörü konu edinen yeni bölümünün yayından kaldırılması bana pek mantıklı gelmiyor. Bu konu hakkındaki gerçeklerin de halka yansıtılması ve birlik olmaya çağrılması gerekirdi.

    Belli ki gerçeklerin açığa çıkması ve milletin uyanmasından çıkarları zarar gören birileri var. Sonuç olarak böyle insanların olmasını ve düşüncelerini engelleyemeyiz fakat halkımızı bilinçlendirirsek amaçlarına ulaşmalarını engelleyebiliriz…

  8. Emrah Özmen

    Bana göre yapılan bir iş, bir çalışma ne olursa olsun bütün olarak ele alınmalı. Öncesi, sonrası ve aynı süreç içerisinde yapılan diğer çalışmalar irdelenmelidir. Ama halkın sesi olarak kendini nitelendiren kişi ya da kurumlar, olaya sadece “parça” olarak bakmakta, bütünü incelememektedir.

    Yani inceleme yapılan yer ya da parça sonucu etkileyen bir süreç değildir. Bu şuna benzer; yolda kalan bir aracın hakkında bir inceleme yapılır. Bu araç niye yolda kaldı diye. Herkesin incelemek istediği kısımlar farklıdır. Kimi makineciler; aracın mekanik aksamı, motor bloğu ile ilgilenir. Kimi elektrik-elektronikçiler; aracın ateşleme sistemi, akü şarj ünitelerini inceler. Kimileri lastiklerini, kimi ekonomi ile ilgililer aracın yakıtını, kimileri yol durumunu, v.s v.s.

    Ve nihayetinde bir inceleme yaparlar sırasıyla aracın yürüyen aksamında problem yok; araç, akü tam şarjlı değil ama gidebilir, sağ tekerin havası az, yakıt kirli tekleme yapabilir ilerlemesi sakıncalı, yol durumu araç için uygun değil… gibi açıklmamalar yapılır. Her kesim kendince haklıdır, doğru tespitler yapılmıştır. Ama aracın devam etmesi için bu kriterler başlı başına yeterli değildir (Nitekim araç arıza nedeni ile değil polisin şikayet var parka çekecez demesi üzerine yolda kalmıştır!).

    Yapılan incelemeler sadece parça parça işlenmiştir. Yani araç bir bütün olarak ele alınmamıştır. Örneğin motor sistemi incelenirken ateşlemenin zamanında yapılacağı, temiz yakıtın motora pompalanacağı, lastiklerin mekanik aksamı etkilemeyecek düzeyde, seviyede olduğu varsayılır (?). Şu varki araç şu hali ile ilerlemesi mantıklı olabilir. Ama diğer aksamların birlikte incelendiği bir yapı ortaya çıktığında aracın 100 metre sonra yakıttan dolayı tekleyeceği, o teklemede motorun ateşlemesi kesileceğinden motorun durması, sonucunda tam şarj olmayan akünün motoru tekrar çalıştırmak için kullanılması, motorun çalışmaması tekrar tekrar denenmesi sonucu akünün bitmesi, yolun düz olması yani uygun olmaması nedeniyle aracın düzkontakla çalışmaması ve yardıma ihtiyaç olacağı (?) bütün olarak incelendiğinde görülebilir.

    Şimdiye kadar yapılan incelemelerde bana göre parçaya göre yapılıyor. Belirlenen 2 kriter arasına bakılıyor. “bu dizi gençleri kötü etkiler” v.s açıklamalar yapılıyor. İyi belki bir kesim gençleri kötü etkiler diyelim. Geneli ne yapacağız? Ortayaşlara veya ilerisine hitap etmiyecek miyiz? Veya aklı başında gençlerin ufuklarına değişik bir bakış açısı getirmeyecek miyiz? Ülkemiz ile diğer ülkeler arasında ne tür sorunlar çıkabilir, bunlar üzerinde ufakta olsa bir senaryo çizilemez mi? Senaryonun doğru olması şart mı, belki yanlıştır ama problemler sadece mantıklı olanla cözülmez, ters mantıkta yürütmek gereklidir.

    Kısacası bütün olarak problem incelenmeli ve neden sonuç ilişkisinde karar verilmelidir.

    Ben kendi adıma yayınlanması taraftarıyım. İçerdiği mesajlarından çok filmde sonradan yaşanacakları, ancak filmden bir bölüm önce veya sadece film içinde birkaç dakika önce anlayabiliyorsunuz. Diğer dizilerde ne olacağını herkes aşağı yukarı kestirebilir. Ya biri kaçacaktır, ya biri ihanet edecektir, ya da ya bu karaktere n’oldu uzun zamandır ön planda değildi, bu bölüm kesin onun başına bir iş gelecektir gibi tahminler yapılır. Çoğunlukla da hepsi tutar. O yüzden bu dizi beni şaşırtıyor ve severek izliyorum…

    Neyse biraz değişik bir anlatım oldu fazla uzatmamak için burda bitirsem iyi olur… İyi günler…

  9. ^^lucifer^^

    Bence kurban olduğu kesin ama kendi terörüne mi, hala içinde bulunduğumuz kapitalist teröre mi, orası tartışılır.

    Bu ülkede bazı konular henüz açık açık konuşulacak kadar gündeme gelmezken, insanların gözüne sokmak ve karşı tarafı direk hedef almak biraz tehlikeli.

    Yanlış bir yolla da olsa olayların üstüne gidilmesi, tepkisiz kalınmaması iyi bir olay aslında. Önceki Kurtlar Vadisi yanlış bir olaydı ama belki bu biraz daha yumuşak olsaydı, mesaj gitmesi istendiği yere giderdi diye düşünüyorum :)

    İyi akşamlar.

  10. nurcan

    Açıkcası ‘Kurtlar Vadisi’ beni ilgilendirmiyor.. Ne oyuncuları, ne de konusu.. Beni tek ilgilendiren gerçekler..

    Gerçek şu ki.. Biz ciddi anlamda terörle mücade ediyoruz.. Masum, sivil ve askerimiz, ülkemizi bölmek isteyen hainler tarafından sinsice, pusu kurularak katlediliyor.. Teröre dur diyemiyoruz.. Önünü nedense kesemiyoruz..

    Ülkemizde gözü olanlar, dost gibi görünerek bizi arkamızdan vurmaya, içte ve dışta yüzümüze gülüp kuyumuzu kazmaya, birlik ve beraberliğimize göz koyarak ellerini kollarını sallayarak içimize sızmaya devam ediyor..

    Terörle mücadelede, bize söz vererek bu işin kökünü birlikte kazıyacak olanlar nerede? Asıl biz bunun peşine düşmeliyiz.. Yoksa bu tür dizilerle terörizme zemin hazırlamış oluyoruz..

    Gerçek canımızın yandığı nokta “terörizm.” Mücadelemiz, tek dileğimiz artık kimsenin katledilmemesi..

    “Kurtlar Vadisi” ülkemizin can alıcı noktasını çok iyi biliyor.. Konuyu insanların gözüne gözüne sokarak bir anlamda kendilerini gündeme getiriyor.. Bunu yaparken de kendi elleri ile insanları ölüme itiyor.. Bir kahraman sıfatı ile slogan.. “Kurtarıcınız Polat Alemdar”.. Terörizmin de kökünü kurutacak!

    Oturduğumuz yerden sadece diziyi izleyerek terörizmin önüne nasıl geçeceğiz? Ailece yuvarlak masanın etrafında oturarak savaş ve intikam planları mı yapacağız? Terörizmin kökünü devlet kazıyamadı, hadi ailece biz kazıyalım mı diyeceğiz.. Ya da, ben tek başıma terörizmin üstesinden gelirim.. Yok mu bana katılan diyerek ertesi gün sokağa dökülüp, Polat Alemdar naraları atarak gerçekle-sanalı ayırt etmeden, o ruh hali ile neler yapabilecek.. Bir düşünün… Bir düşünün ortaya çıkacak manzarayı ki dizinin başladığı ilk zamanlar okulda dahi öğrenciler birbirini bıçaklandı.. Kendini haklının yanında görerek, en kötüsü de bir kurtarıcı-Polat Alemdar olarak..

    İnsanlar ölüme meydan okuma ve öldürme dürtüsü ile cesaretlendiriliyor dizi sayesinde.. Dizi, terörizme bir adım daha atmaktır.. Hiçbir artısı yokken götürüsü daha fazladır.. Bu ışık tutmak değildir.. Örnekleri gazelerde manşet oldu, haberlerde görüntü..

    “Polat Alemdar” dizide haklının yanında, haksızın boğazını kesmekte..

    Sözde, dikkatleri terörizmin üzerine çektiğini söyleyen oyuncular.. Dizi yapımcıları..

    Bence hayır.. Gerçek sadece yapımcıların, oyuncuların ve diziye destek veren bazı medya mensuplarının banka hesaplarında..

    Bu tür diziler çocuklara ve gençlere iyi örnek teşkil etmemekte.. Özentiden ve vahşetten başka hiçbir işe yaramayan, saçma sapan bir dizi ile gündem boşu boşuna meşgul ediliyor.. Eh, işin kaymağı da bu sayede yeniliyor..

    Tartışılan tek şey, dizinin sayesinde onca insanın daha zarar görmesi olmalı… Hiç yoktan öldürülmesi..

    Biliyoruz ki gerçek sadece bulunduğumuz şu dakikada.. Gerisi sadece hayal dünyası..

    Terörizmin önüne, sadece bu tür işlere prim vermeyerek geçebiliriz.. Fırsat vermeden.. Öbür türlü terörizmi evlerimizin içine kendimiz davet etmiş olmuyor muyuz?

    Kazancımız ne? Kocaman bir sıfır.. Ama kaybımız ortada..

  11. Salih

    Aşağıdaki “Başarı Öyküleri” isimli sitede okuduğum bir yazı. Görüşlere katkı sağlamak amacıyla paylaşmak istedim:

    “Kurtlar Vadisi Terör dizisi yayınlanacağı akşam, hiç izlemediğim halde merak ederek beklemeye başladım. Nedir bu insanları televizyon karşısına çeken şey diye.. Ama bu tarz yani özellikle Kurtlar Vadisi gibi dizileri izlememeye söz vermiştim. Ancak zannedersem sözümü tutamayacaktım. Çünkü herkes diline Kurtlar Vadisi Terör’ü dolamıştı. Çünkü çocuğuma izletmediğim bu diziyi benim izlemem de çelişki yaratıyordu. Ve terör de iyi bir kelime değildi.

    Tüm bunları düşünürken dizinin yayın süresine baktım, 120 dakikayı buluyordu. Sonradan düşündüğümde çocuğuma ve onun okul hayatına hiç zaman ayırmadığımı düşündüm. İşte o anda herşey saçma geliyor insana. Kararımı bir anda değiştirdim ve diziyi izlemeyip çocuğun derslerine yardımcı olup onunla ilgilenecektim.

    Ve Kurtlar Vadisi Terör başlamadan yarım saat önce ders ve okuldaki durumu hakkında ayrı bir odada konuşmaya başladık. Bu konuşma esnasında hiç bilmediğim bir yönüne şahit oldum ve onun çok iyi satranç oynadığını öğrendim, ne kadar büyük bir eksiklikti bir baba için. Ertesi gün gelişmesine yarayacak bir satranç kursuna kayıt ettirdim ve 3 gün içinde eğiticiler de taktir etti başarısını.

    O diziyi (Kurtlar Vadisi Terör) izlememe kararım çocuğuma yeni bir dünya yarattı. Bir de öğrendim ki, dizi o akşam yayınlanmamış. İzlemek için bekleyenlerin yüzlerini tahmin edebiliyorum. Esenlikler…..”

  12. Arda

    Kurtlar Vadisi ilk bölümünden beri Türkiye’nin gerçeklerine ışık tutuyor, bundan rahatsız olan kesimler de heryerde bunu fazlasıyla dile getiriyordu zaten bu iş sadece insanların tepkisi değil. Madem bu kadar insan tepki gösteriyor niye izlenme rekorları kırıyor, mantıklı mı?

  13. asd

    Ben o cümleleri sizin için kurmamıştım. Bir yanlış anlaşılma olmuş galiba. ;)

  14. Begüm

    Yorumlara göz gezdirmek için baktığımda yenilerini gördüm ve açıkçası belirtmek isterim ki ben kimsenin özellikle birilerinin laflarını cımbızlayıp merkez haline getirdiğini düşünmüyorum. Yoruma açık bir yerde farklı fikirlerin olması son derece doğal. Kaldı ki düşünceleri değiştirmek gibi bir niyet de söz konusu değil.

    Deniyor ki buna benzer birçok dizi, ekranlarda çok sayıda anlamsız ve kötü yayın var; çok doğru zaten bunu da tasvip etmiyoruz. Ama kabul de etmemiz lazım sağ duyulu bir toplum değiliz. Beyinlerimiz, hislerimiz o kadar uyuşturulmuş ki ancak donuk birer seyirci olabiliyoruz. Bu konuda sanırım hepimiz hemfikiriz.

    Tartışmanın merkezine bu dizinin oturması çok sayıda kötü yayın olmasına rağmen son zamanlarda büyük bir kesmin bu diziyi izlemesi ve bununla doğru orantılı olarak etki yaratmasıdır. Sonuçta olay 1 ise düşünce 99’dur ve gündemde bu dizinin olması, ivme kazanarak izlenme oranın artması süreçleri ve sonuçları etkiledi. Yoksa kimsenin söylenenlere muhalif bir durumu olduğunu zannetmiyorum. Karşıt durumlar olsa bile bunun bizleri ileriye götüreceğini düşünüyorum.

    Yazı aracılığıyla bu platformda tartışıyoruz ve bunu olması gerektiği gibi yapıyoruz, saygıyı yitirmeden. Herkes fikrini söyledi, kimisi sebepleri üzerinde durdu, kimi sonuçları üzerinde. Hepimiz farklıyız ve hepimiz için de vurgulanması gereken şeyler farklı.

    Dünyayı algıladığımız şekilde gelişiyor her şey. Kavramlar, olaylar, etkileri hepimizde farklı izler bırakıyor.

    Özetle bence çoğumuz aynı şeyi farklı şekillerde anlatmaya çalışıyoruz. Güzel olan da bu…

  15. Zeynep Mercan

    Genel olarak her yazınızda olduğu gibi konuyu iki taraflı, objektif olarak eleştirmiş, düşüncelerimizin hangi yöne akacağını görmek istiyorsunuz.

    Herhangi bir ürün çok fazla sevilmesi ya da istenmemesi düşüncelerimi bu konuda yoğunlaştırır. İnsanları iten ve çeken şeyler nelerdir, bu konular hep dikkati çekmiştir.

    Diziye pazarlama açısından bakarsak çok fazla özgün buluyorum, bu tarz bir dizi daha önce yapılmamıştı. Toplum açısından bakarsak insanların çoğunun içinde olan dürtülerin ortaya çıkması ve dolayısıyla her iki kişiden birinin izlemesi, ama nasıl izleme… Birinin izlemesi sonra diziyi unutması, ötekinin diziyi izledikten sonra neredeyse hayata bakış açısının değişmesi, içinde bulunduğu kimlik çatışmasına dizideki karakterlerle yol vermesi.

    Bazılarının bilipte bilmezden geldiği, bazılarının ise durumdan bihaber olduğu bıçak sırtı konular vardır. İşte bana göre bu konulardan biri Kurtlar Vadisi.

    Günlük gülistanlık yaşadığımız hayatın karanlık yönündeki karanlık oyunlar. Ve Kurtlar Vadisi Irak… Yirmi birinci yüzyılın vahşetini konu alan tek Türk filmi. Eleştirmenlerin çoğu dört kişinin tüm Amerikalı askerlere karşı gelmesini saçma, bir o kadarda komik bulmuşlardı ama ana tema bu değildi herhalde o filmde. Bana göre bakmak istedikleri yönden baktılar ve eleştirdiler. Bu filmde anlatılanlar oradaki yaşanılanların yüzde beşi bile değil. Filmi izledikten sonra herşeyi, bakış açısı değişen insanlar tanıyorum, hangi film insanların böyle derin ve ince bir noktadan yakaladı ve sarıldı? Cevap yok, çünkü korkuyoruz, bıçak sırtı konular bizi tedirgin ediyor, olağan olan proğramlara, dizilere yeni versiyonlarıyla halkın önüne sunuyoruz.

  16. asd

    Sözleri istediğiniz gibi kullanmayı ne kadar iyi beceriyoruz. Cımbız gibi çekiyoruz lafları. Orada bir çok konudan bahsettim ama siz sadece bir konuya odaklanmışsınız.

    Evet Kurtlar Vadisi davranışlarda bozukluğa yol açabilir. Bunu inkar eden yok. Ama ben diyorum ki bu dizi bir günah keçisidir. Sadece bu dizi her kötülüğün sebebiymiş gibi gösteriliyor. Sadece bu dizi bütün gençliği zehirliyor değil mi?

    Ben kendimi bildim bileli internet kafelerde şiddet oyunu oynanır (hayatımda hiç oynamadım) ama çocukların gelipte ben teröristtim diye bağırarak kafelere girdiğini hatırlıyorum. (Bu olay olduğunda lisedeydim ve böyle bir dizi yoktu galiba). Bunun gibi yığınla tv programları var.

    Bir çok insan bahsettiğimiz (Angels in America) diziden de rahatsız oldu ama bu kadar yoğun tepki görmedi. Dizideki Polat denilen şahıs Türkiye’nin rambosudur :)

    Kurtlar Vadisi de çığrından çıkmış bir dizidir. Bunu inkar eden yok zaten. Ama benim anlatmak istediğim şey şu: hangi tv programı çığrından çıkmamış ki?

    Ana haber bültenlerini de ele aldım, gündüz yayınlanan programları da, ama siz sadece bir noktaya odaklanmışsınız. Genel ile konuşmak yerine bir noktaya takmışsınız. Bu yazıyı yazarken çok büyük kitlelere hitap eden bir haber sitesini açtım şimdi. Ana sayfadaki haberlerden bazılarını yazayım hemen:

    Cüretkar sütyenler, Beyaz Şov’da tanga krizi, *** Spears’tan olay fotoğraflar, Votka çıplak elle köpek balığı tutturuyormuş, *** seks diyetinde, vs. vs. vs.

    Bunlar ana sayfada dikkatinizi çekerim.

    Bu geceki ana haber bültenlerinden bahsedelim hemen: *** eşinden ayrıldığı için depresyonda, Kuzey Kore’nin süper başkanı, yaz sezonundan defile, bilmem ne moda günleri başladı zart zurt.

    Böyle haber sitesi, kanalı yayını mı olur?

    Kaçımız Çin’de Uygur Türklerinin öldürüldüğünden haberdarız? Kaçımız Afrika’daki insanların nasıl iç savaşlarda gereksiz yere öldürüldüğünden haberdarız? Kaçımız ülkemizde lösemi veya başka kanser türlerine yakalanmış insanlara yardım eden derneklerden haberdarız? Parlamentonun Bush’a yönelttiği eleştirilerden haberdarız? Bu konulara ne kadar ana haber bültenlerinde yer veriliyor? **şar’dan çok daha az süre verildiğine adım gibi eminim.

    Cümlelerimi tek tek ele alıp bütünden ayrı yorum yapmayın.

    Madem böyle bir işlem yapıldı (Rtük inkar ediyor, yapımcı şirket yaptı diyor), uyarı alması gereken her program uyarısını alsın. Günah keçisi seçmenin anlamı yok.

    Ben Vadi’nin destekçisi değilim, ama tv’de yayınlanan diğer herşey mükemmelmiş gibi sadece bu diziye karşı böyle bir harekette bulunması bana göre çok saçma…

    İyi akşamlar…

  17. Begüm

    Bir konuda farklı fikirlerin olması bu fikirlerin düşünmeyi tetiklemesi güzel ve yazanlara, yazılanlara saygım var. Fakat bu yorumların çoğunun kendi içinde çelişkiye düştüklerini söylemeden geçemeyeceğim. Yorumu yapanlar ya ilimden habersiz ya da içinde yaşadıkları ülkenin şartlarını bilmiyorlar veya hafife alıyorlar.

    Hayat; düşüncelerimiz, tepkilerimiz edindiğimiz deneyimlere, farkında olmasak da gördüklerimizle, duyduklarımızla şekillenir ve zamanla “biz”i oluşturur. Genetik yapı bir temeldir ama eğilimler, önyargılar yaşarken edindiğimiz bilgilerle, duyumsamalarla şekillenir, boyut kazanır.

    Hepimiz farklıyız ve aynı noktaya farklı gözlerle bakabiliyoruz çünkü bir olay sende olan yapının yanısıra aldığın eğitimle, aile yapısıyla, çevrenle ve çevrenin ya da şartların sende yarattığı izlenimlerle şekillenir.

    Örneğin bir kişide suç eğilimi olabilir ama yetiştiği ortam, aldığı eğitim vb şartlar onda kuralları uygulamayı kolaylaştırırken diğer kişide kişisel adalet yöntemini benimsetebilir. Hal böyle olunca ki özellikle ülkemizdeki eğitim düzeyine, ekonomik şartlara bakacak olursak zor yaşam koşulları ve ahlaki anlamda çöküş bu tarz kişileri daha da sivriltecektir.

    Ayrıca evet basında bu dizinin yanısıra çok sayıda anlamsız ve kötü malzeme var ama bunların çoğu balon gibi sönen haberler, magazindeki saçma olaylar bir kişiyi silaha özendirmeyebilir ya da olasılığı daha azdır ama demin de bahsettiğim durumlar bu tarz yayınlarla desteklenirse sonuç hepimizin şu günlerde şahit olduğu gibi sonuçlanır.

    Bir şeyi eleştirirken savunduğumuz diğer şeyleri de gözden geçirmekte fayda olduğunu düşünüyorum. Mutlaka ki çok sayıda beyni, ruhu kirleten unsur var ama söz konusu şiddet vb konularsa ve karşımızda düşünmeyi bilmeden konuşmayı öğrenen bir nesil yetişmeye başlıyorsa bu olaya irade unsurunu gösterip “istemezseniz izlemezsiniz” gibi bir vurdumduymazlıkla yaklaşamazsınız.

    Ayrıca neden güzel fikirleri pekiştirmek varken bu tarz şeyleri körüklemeye gerek var diye de düşünüyorum. Evet dizi ülkemizin bir gerçeğinden yola çıkıyor ama gerçekleri savunmanın daha güzel ve daha münasip yolları da vardır. İnsanlar bu gerçeği dizilerde başarılı insan profilleyile de verebilir ya da eğitim, azim vb şeyler vurgulanabilir ama çoğumuz silah görmeye bu kadar meraklıyken eğitim hikaye kalır.

    Çoğumuzun gözleri o kadar körleşmiş ki ne verilse kabul ediyor.

    Hepimize idrak, vicdan ve gören gözlerle bakmayı diliyorum… Sevgiler.

  18. Kenan

    Televizyonda kadın kılığına girmiş erkek gördü diye, ya da Angels in America gibi gaylerden öte insanı anlatan yapımları izledi diye eşcinsel tercihleri olan insanlar yetişeceğini düşünmek başlı başına cahilliktir. Eşcinsellik genetik kaynaklı bir durumdur. Nedense bu tür yapımların eşcinselliği özendirici kılmaktansa, toplumsal sindirilebilirliğini arttırdığını düşünmüşümdür hep.

    Kurtlar Vadisi ise tamamen farklı bir durum. Polat Alemdar gözünü kırpmadan insanları öldüren, meşruluğu olmayan şeyleri belirli kalıplara sokarak meşru kılan, ne yazık ki bir nesilin özendiği bir karakter.

    Kurtlar Vadisi anlatmak istediklerini yanlış yollara saparak anlattı en baştan ve artık misyonunu tamamlaması gerektiğini düşünüyorum.

  19. gaye

    Çok güzel bir yazı olmuş Tunç. Tüm durumu tarafsız bir şekilde incelemişsin.

    Bana gelirsek ben diziyi sevmiyorum; buna rağmen dizinin kaldırılması için bu kadar gösterilen çaba da bana anlamsız geliyor. Yapılan her şey dizinin daha fazla dikkat çekmesini sağlamaktan öteye gitmiyor.

    Aslında mafya temalı filmleri seviyorum; Godfather, Carlito?s Way gibi filmlerde mafya yaşantısına ve kişilerin karakterlere tanıklık etmek, olayları onların gözünden görmek güzel. Ortada gayet güzel işlenmiş senaryolar ve ödüllü oyunculuklar var.

    Ama Kurtlar Vadisi?nde yapılan şey bu değil. Polat Alemdar?a ve mafya içinde yaşadıklarına değil ?intikamlarına? tanık oluyoruz. Neyin intikamını almaya kalkıştığını anlamadığım gibi, birisinin benim adıma intikam almaya kalkmasını da anlamıyorum.

    Eğer bir problemimiz varsa bununla gerçek hayatta yüzleşebilmeliyiz. Kurgu karakterlerin bizim adımıza yaptıkları ne yazık ki gerçek hayattaki sorunları çözmüyor.

  20. asd

    Bence dizinin kaldırılmasındaki bahane (şiddet eğilimli çocuklarımız etkileniyor) pek gerçeği yansıtmıyor. Çünkü tv karşısına geçerseniz şiddet de var, insan davranışlarını etkileyecek diğer unsurlar da.

    Rtük’ün yayını durdurmakla tehdit ettiği ve dolayısıyla yayının durduğu iddia ediliyor. Tv sektörünü denetleyen kurumlar, bireyler sadece Kurtlar Vadisini görüyor olsa tonla sakıncalı program mevcut.

    Tv dizilerine bir bakın (özellikle komedi) nedense bir çoğunda kadın kılığına girmiş erkek göreceksiniz. Geçen sene cnbc-e de yayınlanan ve dizide “cinsel anlamda erkek olmayan” Angels in America çok mu olumluydu birey gelişimine?

    Veya Sibel Can’ın mayolu, Hülya Avşar’ın havuzda üstsüz görüntüleri, buzda dans kameramanlarının yarışmacıları çekmek yerine yarışmacıların vücutlarının belli bir bölgelerini çekmeleri, Mehmet Ali Erbil’in programında insanların iç çamaşırsız sahneye çıkmaları, bütün insanların izlediği ana haber bültenlerini sadece mayo defileleri ile doldurmak, nerede abuk subuk haber varsa görüntülemek, ciddi haberleri örtbas etmek… Sabah programlarını da hepimiz biliyoruz. Meriç, Ajdar, zart zurt… Bunun gibi yüzlerce örnek verilebilir.

    Kurtlar Vadisi’ne sözü geçen kurum müdahele etti madem, eşit davranılsın bence. Yayını durdurulmasın demiyorum ama madem böyle bir olay var (temiz ekran) her program denetlensin ve gerekli önlemler alınsın. Bazı programlara hiç birşey denmeyip, bazı programları günah keçisi ilan etmek bence yersiz.

    Rtük’e gelen binlerce yayından kalksın başvurusunun altında da birşeyler var bence. Sadece bir komplo teorisi ama ben bu işi koordineli olduğunu düşünüyorum. Aklıma da dizinin yayın hakkını kaybeden tv kanalının işi olduğu gelmiyor değil…

  21. Fatih

    Yazını okudum abi, çok güzel yazmışsın öncelikle tebrik ederim..

    Bu ülkede birşeyler dönüyor ama kimse birşeylere tepki gösteremiyor.. Kaldırdılar yayını, doğru dürüst bir böyle kötü birşey yokken. Sorarım size, ülkemizde bir kişi öldürülüp haber konusu olduğunda, 1 hafta boyunca haberlerin tamamında 1 saat boyunca gösterilmesine tepki koymuyoruz ama bizim gerçeğimiz olan terör ile ilgili bir yayın olunca tepki gösteriyoruz, bu ne yaman çelişkidir?

    Şikayet aramaları zaten bilindiği üzere, diğer kanalların, çekemeyenlerin vs. vs. Neden? Dediğin gibi Kurtlar Vadisi gününde hangi aile kendine uygun bir dizi bulabiliyor? Veya bütün hafta boyunca ne öğretici şeyler izliyoruz ve izletiyoruz ki, Kurtlar Vadisi yayınlandığı gün şiddet vs. diye tepki koymaya çalışıyoruz?

    Medya’mız 1 saatten fazla haber bültenlerinde ölen kişiyi gösterirken, neden terör yüzünden doğuda şehit olan askerimiz 10 saniye gösterilip geçiliyor? Malum gazeteci-yazar (ne gazeteci, ne yazar deği lde işte) hangi köşe yazısında detaylı olarak terör olayına değinmiş ki, değinen bir diziye taşlama yapıyor?

    Önceki arkadaşımızın yorumunu okudum ve katılıyorum, emniyetten dosyalar istendiğinde neden o zaman Polat Alemdar adı geçmiyor suç vak’alarında diye uzar gider bu sorular…

    Bu ülkede bu sorulara çözüm bulunabilirse zaten gelişmişiz, aşmışız demektir; konuşmanın anlamı yoktur.

    Ülkemizin, bizim ülkemizin, sorununa değiniyorsa ve bu dizi istenmiyorsa, üstüne üstlük kanalın yayın hakkı iptali gibi tehdit unsuru ediliyorsa, demek ki yurduna değer veren fazla bir Türk kalmamış ne yazık..

    Anca bu kadar sorunun altına güzel herşeyimizi tarif eden bir slogan ekleyebiliriz:

    “Hepimiz Ajdar’ız, Hepimiz Hiperstarız.”

    Konuya değindiğin için teşekkürler ve saygılar abi.

  22. dilek

    Tunç bey çok akıllısınız, değneğin iki ucu da beni ilgilendirmiyor diyerek konuyu çarşaf gibi yaymanız ilginç, baya ilgilenmiyormuşsunuz; size inanamıyorum çok başarılı bir pazarlamacısınız.

  23. NAd.

    Gerçekten gündemimizi en çok etkileyen ve herkesin konuştuğu Kurtlar Vadisi… İşin açıkçası bir diziyi bu kadar gündeme getirmek doğru mu, bunu tartışmak gerekir ilk önce. Tabi bununla ilgili birçok söylenti geçiyor. Ben de bu dizinin bu kadar abartılmasına hatta yayından kaldırılmasına karşıyım. Türkiye’nin özgür düşünceler ülkesi olmasını istiyorsak, bu dizi yayından kalkmamalıdır. Bu da düşüncelerin görsel medyada yayınlanmasıdır bir nebze.

    Sadece geçen 2 hafta önce Cengiz Semercioğlu’nun Tv programından bir anektod aktarmak istiyorum. Konu yine Kurtlar Vadisi ve başarısı, konuk ise Bahadır Özdener.

    İnsanların bu diziden çok etkilendiği, birçok gencimizin Polat Alemdar olduğu ve emniyet kayıtlarındaki ifadelerinde “Polat Alemdar’a özendim” şeklinde ifade ettikleri belirtiliyor. Dizinin senaristlerinden Bahadır Özdener ise bunun üzerine bir araştırma yapmış ve bu tarz suç işleyenlerin ifadelerini tek tek emniyet müdürlüklerinden istemiş. İlginç olan bu ifadelerin hiç birinde Polat, Kurtlar Vadisi ya da özenti kelimeleri geçmiyor. Bunu üzerine gidilmesi ve tekrar düşünülmesi gerekir bence…

    Saygılar.

  24. CTHEGREAT

    Tunç abi öncelikle çok önemli bir konuyu gündeme taşıdığın için teşekkürler. Benim yorumumu beğenmeyenler çıkabilir, çok normaldir.

    Öncelikle Kurtlar Vadisi’nin ilk versiyonunun halkımızı kötü yönlendirdiğini, çeteleşme mafyalaşma gibi olguları tetiklediğini, silah kullanımını özendirdiğini düşünenlerdenim. Fakat yeni Kurtlar Vadisi oluşumunu ilk bölüm itibariyle gözlemlediğim kadarıyla, yapımcı şirket şiddet dürtüsünü kan olgusunu azaltarak, hatta vurulma sahnelerini bile minimize ederek daha önceki yaptığı yanlışa düşmeme gayretini göstermiş.

    Değindikleri konu ülkemizin yıllardır çözemediği bir sorun ve kanayan bir yara. Bu konunun üstüne gidip böyle bir misyon üstlendikleri için ben onlara teşekkür ediyorum. Çünkü birçok medya devi günümüzde tv ekranlarında magazin adına ahlaki çöküntülere sebep olurken, sanki halkın en büyük sorunu Hülya Avşar?ın gayrı meşru ilişkisi ya da Sibel Can?ın denize girerken verdiği frikik gibi konuları memleket meselesi yapanlar varken onlar ülke gerçekleri ve halkımıza unutturulmaya çalışılan, arkamızdan oynanan oyunları gündeme taşımaları bence onlar adına bir övünç meselesidir.

    Kurtlar Vadisi Terör bu ülkenin gerçeğidir. Hollywood’da her yıl kahramanlık filmleri çekilip sanki dünyanın tek hakimi onlarmış gibi gösteren yapımlar hep izleyici rekorları kırmış olmasına rağmen ülke kendi sorunlarını gündeme çıkaran yapımları hep eleştirmişizdir. Bu ülke Emret Komutanım gibi saçma salak dizilerle uyutulmaya alıştırılmıştır. Halbuki bu yapımcılar Kurtlar Vadisi Irak diye bir film çekmişler, yine baskılardan korkmadan dünyanın gözünü Irak?a çevirmiş ve orada yaşanan soykırım ve mezalimi gözler önüne sermiştir.

    Kurtlar Vadisi Irak?ta Kerkük ve Musul elden gidiyor diyenlere abartı diyenler filmden bir yıl sonra uyanabilmişlerdir. Şimdi de Kurtlar Vadisi terör dizisini eleştirenler, onun yanından kaldırılmasını sağlayanlar, kötü örnek olduğunu düşünenler ekranlardaki gerçek kirliliklerden haberdar değiller mi? Tv de görüp ünlü olmak adına sahte dünyalar hevesiyle evlerinden kaçan kızlar sonra intihara kadar sürüklenirken ve bu ucuz şöhret haberleri gazetelerin 3. sayfalarını süslerken bu insanlar neredeydi merak ediyorum.

    Sonuç olarak ben terörün gerçekten ne demek olduğunu ve bu ülkenin yıllardır neye karşı savaş verdiğini açıkça görmek ve bir bakıma ülkemizdeki terör bilincini kuvventlendirmesi adına bu diziye bir şans verilmesi gerektiğini düşünüyorum.

    Hepinize iyi günler dilerim.

Düşünceni Paylaş!

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir