49

İnternet: Zaman Değerlendirmeden Çok, Zaman Geçirme mi?

Son bir iki aydır gençlerin bilgisayar ve internet kullanım alışkanlıklarını öğrenmek gibi bir hevese kapıldım. Herkes kendini genç hissetsin de, benim gençten kastım 16-20 yaş arası. Oturunca bilgisayar karşısına ilk ne yaparlar, interneti hangi amaçla kullanırlar, beklentileri veya heyecanları neler…

Konuştuğum kişi sayısı belki 30’u geçmez (ve erkek ağırlıklı), o yüzden burada bilimsel bir araştırma sonucu yok. Okuyacaklarınız sadece benim bire-bir gözlemlerim ve yakalayabildiklerim. [Ancak siz “yok ben illa da bilimsel bir şeyler okumak isterimderseniz bir ara google abiye sormakta fayda var!]

Onlara sordum: “Sıradan bir günde bilgisayarı açtığında ilk ne(ler) yapıyorsun?”

– Önce msn açıyorlar.
– Ardından winamp ve müzik.
– Varsa mail onu okuyorlar (pek olmuyor.)
– Sosyal arayış siteleri :)
– Online oyun.
– Vakit kalırsa nette biraz gezinmece.

Genel anlamda internet kullanımına göre ikiye ayrılıyorlar: online oyun oynayanlar ve oynamayanlar. Bunun pek arası da yok. Yani arasıra oynayana pek rastlanmıyor. Çünkü bu oyunlar bağımlılık yapıyor. Başladıysanız devamı geliyor. O oyundan bıkarsanız, başkası var sırada. Oynamayan da hiç oynamıyor.

1. Online oyun oynayanlar:

Evlerinde internet bağlantısı olanlar dahi internet cafe’leri tercih ediyorlar. Çünkü bu oyunlarda ekip ruhu önemli. Üstelik aile baskısı yok, hesap verilecek bir telefon faturası da. Burada vakitlerinin;

– çok büyük kısmı oyun,
– biraz msn,
– biraz da internette gezinme ile geçiyor.
– kulaklıklarda ise ya oyunun sesi açık, ya da müzik dinliyorlar.

2. Online oyun oynamayanlar:

Ağırlıklı olarak evlerinden bağlanıyorlar internete. Vakitlerinin;

– önemli bir kısmı msn,
– online chat (mirc),
– nette gezinme,
– müzik ve film indirme (limewire tarzı paylaşım programları),
– ve arka tarafta winamp açık oluyor.

>> msn kullanımı:

– ilk açıldığında, o anki ruh haline göre bir mesaj yazılıyor. Hem isim kutusuna, hem de kişisel iletiye :)
– avatar resmi önemli. O da ruh halini gösteren bir imaj. Kendi resmi olmak zorunda değil.
– msn kişi listesini sürekli tam ekran açık tutanlar var. Arka plan resmi gibi. Bu, uzun kişisel iletilerin daha rahat okunmasını da sağlıyor.
– çok sık değişmese de, hoşunuza giden bir font kullanıyorsunuz. Arial gibi o kadar kolay okunabilir bir font olmuyor bu. Ancak kimse şikayetçi değil.
– msn’in kendine has (konuşur gibi) bir yazım dili var. Önemli olan hızlı yazmak, karşı tarafı sıkmamak. Herkes herkesi bir şekilde anlıyor nasılsa!
– konuşma pencereleri ya tam ekran, ya da tama yakın. Aynı anda çok sayıda kişiyle konuşmak sorun değil. Pencerede bir hareket oldu mu, altta belirtisi çıkıyor ve ona geçiliyor.
– kişisel iletiden tutun, kullandığınız fonta; seçtiğiniz tema’dan, yazım şeklinize kadar msn, sizin dışarı çıkarken giydiğiniz kıyafetleriniz gibi. ‘Kişisel algı yönetimi’ bunun adı.

>> mail:

– hotmail kullanımı uzak ara önde. mynet ve gmail sonra gelenler olsa da hotmail’e yaklaşamıyorlar.
– günlük mail’lere bakmak gibi bir zorunluluk hissedilmiyor.
– gelenler genelde abuk subuk nitelenen, gereksiz veya spam mail’ler.
– mail güncel bir iletişim aracından çok, resim veya link paylaşmaya yarayan bir araç.
– sık kullanılanlar pek kullanılmadığı için, sonradan bir site adresini hatırlamak için de kendilerine mail atanlar var.

>> sosyalleşme siteleri:

– konuştuklarımın hepsinin (istisnasız) Facebook hesabı var. Ancak en fazla vakit geçirilen yer facebook değil! netlog ve hi5.
– netlog ve hi5 karşı cinsten yeni insanlarla tanışmak için kullanılıyor. Resmini beğendiğinize ya yorum yazıyorsunuz, ya da mesaj. Bunu o kadar çok kişiye yapıyorsunuz ki, illa ki birilerinden geri dönüş alınıyor :)
– sonra amaç bir an önce msn adresini alabilmek. Çünkü msn daha özel!
yonja ve gayet.net gibi siteler ücretli olduğu için daha az tercih edilir olmuş.
– profilde gerçek isim neredeyse sadece facebook‘da veriliyor. Şimdilik facebook hala “düzeyli!”

>> online chat:

– mirc’de zurna, muhabbet.net, sohbet.net gibi çok sayıda kanal var. Bunlara mirc dışından kendi sitelerinden girmek de mümkün.
camfrog bunların görüntülü chat versiyonu. Sadece kanal isimleri değişik.
– kimse gerçek adını vermiyor. Farklı duruşlarını takma isimlerinde (nick name) gösteriyorlar.
– buralarda da amaç bir an önce msn’e geçebilmek.

>> oyun:

Knight Online veya Counter Strike gibi online oyunlar, onlar için olmazsa olmaz.
– genellikle internet üzerinden kendi arkadaşlarıyla oynuyorlar.
Pro Evolution Soccer (pes) ve Need For Speed serisi (bunlar daha çok nete bağlanmadan oynanan oyunlar olsa da, son yıllarda online versiyonlarına ilgi artıyor.)
– yaş biraz ilerleyince (22+) tavla veya okey tarzı oyunlar daha fazla öne çıkmaya başlıyor.
– saatlerin nasıl geçtiği anlaşılmayan, büyük haz aldıkları bu oyunlar çoğu için bir ‘bağımlılık.

>> nette gezinmece (arkadaş arama siteleri dışında):

– oynadıkları oyunların açıklarının anlatıldığı forum siteleri (forumtr gibi.)
– cinsel içerikli siteler.
– tuttukları (genelde futbol) takımların site ve forumları.
– google’da birbiriyle alakası olmayan şeyleri (fenomen, yaratıcı fikirler, resim,  ilginç haberler, enterasan olaylar, komik ve tabii ki cinsel içerikli kelimeler) aratıp geziniyorlar.
– ödev araştırmaları (genelde son gün!)
– yaş biraz artınca gazete siteleri ilgi odaklarına girmeye başlıyor.

>> Bu ufak araştırmam esnasında ilgimi çeken başka konular da oldu:

– bilgisayar açıldığında ilk yapılan hareketlerden biri (kimseyle görüntülü konuşmadığı halde) kamerayı açtığını söyleyen az sayıda kişi oldu. Amaç webcam’in ayna görevi görmesi :)
– klavyede bildikleri kısa yolların sayısı bir hayli fazla. Klavye üzerinde ne kadar az tuşa basarsan bilgisayarı o kadar iyi kullanıyorsun demek.
– internette gezinme şekilleri ilginç. Bakacakları sitenin adresini bilseler bile adres kutusuna yazmıyorlar. Önce google açılıyor (çoğunun açılış sayfası) ve orada sitenin adı aranıyor. Böylece daha az klavye kullandıklarını ve daha hızlı erişim sağladıklarını düşünüyorlar. Bir de .com .net gibi uzantıları akıllarında tutmaya gerek kalmıyor.
– bir sitenin yasaklanmış olması onların o siteye girebilmek için her türlü (proxy, dns değiştirme, registry düzenleme gibi) yaratıcılıklarını gösterme konusunda hırslandırıyor.
– tam ifade edemeseler de “blog” nedir biliyorlar. Çoğunun blogu yok ama açmayı düşünüyorlar.
– blog açanların internet kullanım alışkanlıkları da değişmeye (oyun vs gibi şeyler de azalma) başlıyor.
– Windows Live Space (resim ve müzik paylaşma ve kısa yazı denemeleri açısından) blogger’dan blog açmaya nazaran şimdilik daha fazla tercih ediliyor. Space’e msn’den direkt ulaşabiliyor olmak da önemli bir avantaj.
– (kendi blogu olmayanlar arasında) rss nedir pek bilen yok.

“Bir ay bilgisayarın olmasa en çok neyi özlersin?” sorusuna herkesten gelen ilk cevap “msn.”

Hitwise isimli internet takip şirketinin 10 milyon internet kullanıcısı arasında yaptığı bir araştırmaya göre, özellikle 18-24 yaş arasındaki kullanıcılar arasında eskiden internet aramalarında birinci sırada olan porno siteler yerine, artık sosyal ağ sitelerinde vakit geçirmeyi yeğliyormuş.

>> Peki kızlarda durum farklı mı?

İki cinsiyet arasındaki farklılık internet kullanımında da ortaya çıkıyor. Evet, onlar online tarzı oyunlara pek takılmıyorlar. E-mail onlar için daha önemli. Müzik dinleme, film izleme, sosyalleşme ve bilgi edinme daha fazla öne çıkıyor.

Akşam Gazetesi’nden Mine Akverdi, Pew Internet & American Life Project isimli şirketin 6.000 internet kullanıcısı ile yaptığı araştırma sonuçlarına dayanarak “Erkekler Mars?ı kadınlar Venüs?ü tıklıyor” diyor:

“Erkekler interneti deneyim ve bilgiyi sunan bir kaynak olarak, kadınlarsa bir iletişim aracı olarak görüyor!

Erkekler internette yalnız olarak dolaşıyor, haberleri okuyor, borsayı ve hava durumunu takip ediyor, müzik download ediyor ve işiyle ilgili araştırmalar yapıyor. Zevk ve görsellik amaçlı kullanım da yüzde 70 gibi bir oranla erkeklerde son derece yaygın. En favori siteleri ise chat odaları, müzayede siteleri, online borsa alım satımları ve elbette porno siteleri.

Kadınlar ise interneti en çok e-mail göndermek için kullanıyor. E-mail kadınlar için hikâyeleri, olayları paylaştıkları, dedikodu yaptıkları, problemleri çözdükleri, akrabaları ve arkadaşlarıyla iletişimi sürdürdükleri, kısacası sosyal hayatı canlı tuttukları sağlam bir araç. Bunun yanında kadınlar interneti haritaları incelemek, sağlık, fal ve spritüel konularda daha detaylı araştırmalar yapmak ve diğer insanlarla iletişim kurmak için kullanıyorlar.

Sonuçta bu araştırma bir kez daha iki cinsiyetin arasındaki en temel farklılıkları sanal aleme de yansıttığını söylüyor: Erkekler yalnız kalmayı, kadınlar sosyalleşmeyi seviyor. Erkekler mantıklı, kadınlar duygusal. Ve erkekler seks, kadınlar ise sevgi ve şefkat peşinde. İlkçağ?dan teknoloji çağına kadar geçen bunca zamanda hayat inanılmaz ölçüde değişse de erkekler ve kadınlar hiç değişmiyor.”

Sanal alemde web 1.0 denen kullanıcının pasif olduğu bir dönem var. Sadece okuyan veya bir şeyler indiren. Web 2.0 ise kullanıcının sadece içeriği tüketmediği, aynı zamanda içerik ürettiği ve aktif bir internet profiline dönüştüğü dönem. Facebook gibi sosyal ağ siteleri veya bloglar buna iyi birer örnek.

Almanya’da yapılan Timescout adlı araştırmada gençliğin internet kullanım alışkanlıklarının değiştiği ve internette “web 2.0” olarak adlandırılan devrimin kitlesel bir fenomen haline gelmeye başladığı ortaya çıkmış. Timescout’ın sonuçlarını değerlendiren Bernhard Heinzlmaier, “Kullanıcıların çoğunluğu artık internet ortamının tasarımına ve içeriğine katkıda bulunmak istiyor. Kendi tasarımını ve içeriğini sergileyenler, aynı zamanda diğerlerinin içerikleriyle de etkileşimde bulunmak istiyor.” diyor.

Bu yaşlar arasındaki kişilerin çoğu için internet “zaman değerlendirme”den çok ?zaman geçirme.? Eleştirmek için söylemiyorum, bu sadece bir tespit.

Aslında internet hepimize bilgiye ulaşma, teknolojiyi kullanma gibi alanlarda deneyim kazandırırken; zihinsel, sosyal, akademik ve birçok konuda olumlu katkı sağlayabilir. Peki neden gönlümüzden geçtiği oranda sağlamıyor?

Ne ekersen onu biçersin diyelim. Veya; “ne kadar ekmek, o kadar köfte!”

Takip edenler bilir, gelişmiş ülkelerde web 2.0’dan web 3.0‘a geçiş hazırlıkları yapılıyor. Benim anladığım kadarıyla web 3.0: yapay zeka yardımıyla bilginin anlam ve değer kazanması, yani anlamsal web.

Ülkemiz ise bence “henüz” web 1.5 gibi bir ara dönemde!

Türkçe içerikli Web 2.0 site sayısı her geçen gün artsa da, daha yolun başındayız. Bunu görmenin en iyi yollarından biri, belki de; kaliteli içerik üreten ve biz okuyucuların katkıda bulunabildiği kaç tane sitenin (bugün) müdavimi olduğumuza bir bakmak.

Gençleri anlayan, heveslerini yaşayan, duygularını hisseden, beklentilerini karşılayan, eğlendirirken onlara bir şeyler katan kaç tane site var? Varsa hangileri onlar?

Gençleri suçlamak en kolayı… Eleştirme konusunda üstad da çok. Peki bu durumu değiştirmek için ‘biz’ neler yapıyoruz? Hem de aileleri veya eğitim sistemini suçlamadan?

Yorumlar 49

  1. Pingback: Yaşamak dünyada var olan en istisnai şey. İnsanların çoğu ise -artık- sadece çevrimiçi, hepsi bu! « Şevket ERER

  2. Pingback: Facebook, Twitter, Friendfeed, Msn ve Sosyallaşme… « …OKUYANLAR ÖZGÜR OLMALI…

  3. Pingback: Yaşamak dünyada var olan en istisnai şey. İnsanların çoğu ise [artık] sadece çevrimiçi, hepsi bu. | Blogir.Net

  4. Pingback: Yaşamak dünyada var olan en istisnai şey. İnsanların çoğu ise -artık- sadece çevrimiçi, hepsi bu! | Türk Kaynak

  5. Pingback: Fikir Atolyesi Yaşamak dünyada var olan en istisnai şey. İnsanların çoğu ise -artık- sadece çevrimiçi, hepsi bu!

  6. Taner

    Çok güzel bir inceleme, dogru kararlar, elinize sağlık.
    Ben bir şeye katılmıyorum, alışkanlık olayına, belki de çok yönlü olmamdandır. Ben istemedikten sonra hiçbir şey alışkanlık yapmaz….
    Saygılar, yazılarınızın devamını bekleriz.

  7. onur

    ben de daha önce aşırı derecede bir online oyun müptelası olarak söylediklerinizin her satırına katılıyorum..

  8. erdal fendoglu

    Ellerıne Saglık kardesim Cok guzel ßir paylaşım yapmıssın cok etkıleyıcı bır yazı Tesekkurler Eline Saglık

  9. tuğçe sevinç

    internet bir şey arayıp başka bir şey bulduğumuz yerdir lafına ben pek katılmıyorum.. çünkü ne bulmayı istersen onu ararsın.. bu sebeple oturursun pc başına.. şu olur, öğrendiğin bilgi dışında daha pek çok şey de öğrenirsin.. birini görünce bişey daha gelir aklına çünkü…

    ben oyun anlamında satranç tercih ediyorum.. face hesabımı kapattım çünkü insana bişey katmıyor.. msn de hakikaten güzel bi sohbet edebileceğim fikirler paylaşabileceğim bana bişeyler katabileceğine emin olduğum mizah yetneği olan arkadaşlarımla konuşuyorum.. laf olsun diye muhabbetler etmiyorum..

    bu tarz fikir yazılarının olduğu siteleri arıyorum genelde.. yeni çıkan albüm film vs onlara bakıyorum.. kesinlikle harcadığım zamana pişman olmamalıyım çünkü zaman dediğin öyle geri dönüşüm kutusunda beklemiyor:) geçiyor… akıllı olmak lazım:)

  10. Zıvana

    mükemmel…
    Tek kelimeyle taktir etmek ne kadar doğru bu eleştiri ve ön yargı dünyasında ama yine de yaptım bir kere pişman değilim=)

  11. kadircan

    Arkadaslar internet bence sade sekildeyken yani bos bos dolasırken anlamsız ve zaman kaybına yol acar. Bence internette zamanı degerlendirmek istiyorsanız para kazanma yolları arayın.

  12. sehinsah

    Çok anlamlı ve güzel bir yazı olmuş, teşekkürler. Bende sitede yayınlamak istedim eğer iznin olmazsa kaldırabilirim.

  13. BeyazTavsan

    Web 1.5 tespiti oldukça doğru, hatta daha çok 2.0 görünümlü Web 1.0 kullanıyoruz, Doğan görünümlü Şahin tadında.

  14. Internetagentur München

    Benim icin internet sadece eglenmek veya cabuk bilgi edinmekten ileri gidiyor. Bu senenin baslangicindan beri almanyada internet hizmet sirketi kurdum. Rekabet almanyada on sene öncesine göre cok artti – amma internete ilgide cok artti. Hemen hemen tüm 10 kisiden fazla calistiran sirketlerin internet sitesi almanyada var. Oradan information hizmetleri veriyorlar. Umarim yakinda türkiyedede internet sektörü daha büyüyecek.

  15. Bekir

    Genel olarak bilinçsiz tüketimi yaşam tarzı haline getirmiş bir toplumuz, yazıya konu olan yaş grubuyla da sınırlı değil üstelik bu durum. Az gelişmiş ülkeler sınıfına dahil edilen tüm coğrafyalarda gözlemlenen bir gelişme(!) şekli bu. Küresel ölçekteki bir oyunun kuralı bu çünkü, varoluşun giderek türlü metayla özleştirildiği ve yoğun biçimde bu illüzyonun bireylere empoze edildiği bir çeşit oyunun.

    Ortaya çıkan ürün/içeriğin bunca sığ olması da çok şaşırtıcı değil, eğitim sisteminden tutun da aile içinde aldığımız temel eğitime, çevremizle olan etkileşimimize kadar, “sistem” tarafından yönlendirilen ve yönetilen güzergahlar üzerinde ilerlemeye baskılanıyoruz, bireyin kendi yeteneklerini ve bunları çeşitli şekillerde yaşamını kendince daha anlamlı ve kendisi için daha keyifli hale getirebilecek şekilde kullanmasını öğretebilmekten ziyade. Bu yüzden de içinde bulunulan dönemin sözde trendleri büyük talep görüyor, Facebook’ta profil sahibi olmak, güneş gözlüklü spor araba önü fotoğrafları çektirmek, kitap cümleleriyle konuşmak, belli bir tarz müziği dinlemek, öyle giyinmek, belli başlı ve içi büyük oranda boşaltılmış kavramlardan beslenen etiketlere sahip olmaya çabalamak, kabaca bir tanımla aslında bilmemek ama biliyormuş gibi davranmak ve dahi -mış, -miş gibi yaşamak…

    İnsanlık tarihinde bilgiye ulaşmak için bu kadar çok yola sahip olup da bu kadar bilgisiz olduğumuz başka bir dönem olup olmadığını merak ediyorum kendi adıma. Öte yandan şu an bu kelimeleri üzerine yazmakta olduğum web sitesi ve arkasındaki bir kişi bile bence hala bişeylerin düzeltilebileceğine olan inancı korumaya yeterli. Büyük devrimlerin olmasını sağlayanlar da parmakla sayılabilicek kadar az sayıda insanlardı :)

  16. ismail bolat

    Merhaba, araştırılan konu çok iyi, insanların zamana ve teknolojiye karşı tepkisi ortaya çıkmış.

    Günde çalışma pc de 10 saat başındayım ve sürekli ar ge veya vb. geziyorum. İnsanların rağbet ettiği ve buna sosyalleşme dedikleri ve genelde belaltı muhabbetin döndüğü facebook hi5 vb. bunların çoğunluğunda hesabım yok ve çevremde söylediğimde insanlarla çok daha sağlıklı ve çok keyifli vakitler geçiriyorum.

    Bonuskızın dediği yerli yerinde; “İnternetten illa bişeyler alabilmeliyim; okuduğum, baktığım şey beni eğlendirirken düşündürmeli, ilham vermeli ki bir işe yarasın, harcadığım vakit için pişman olmamalıyım.”

    Herşey tadında güzel. Anlamlı yerinde istekli olmak dileğiyle.

  17. entropi

    gerçektende çok önemli ve gündemde olupta hiç kimsenin görmediği (ve ya görmek istemediği) bir konu. gayet de iyi tespitlerde bulunulmuş.

    aslında ben bu konu hakkında sebep bu veya şu demenin pek de doğru olmadığını düşünüyorum. tabi temel sebeplerin en başında eğitim sisteminin geldiği de göz ardı edilmez. şu da var ki aynı sistemden geçmiş bir çok doğru (doğruya yakın demek daha iyi olur) örnek de çıkabiliyorsa, burda birazda gençlerin (konu daha çok gençler üzerine olduğu için) kendilerini diğerlerinden ayrı tutup bireysel olarak öz eleştiriye açık tutmaları ve toplumun genel yapısının ardına saklanmamaları gerektiğini düşünüyorum. Bu noktada çok da eğitim sisteminin yanlışlığı etkeni etkili olmaz.

    ben de 22 yaşında bir internet kullanıcısıyım ve bölümüm gereği de internetle çok haşır neşir olmam gerekiyor. etrafımda pek çok örnek (ben kendimin de çok doğru bir internet kullanıcısı olduğumu düşünmüyorm, ama bağımlılık düzeyine de henüz gelmedim) var yakından görebildiğim. Gerçekten de boşa laptoplara pclere paralar harcanıyor dedirtecek kadar ileri boyutta.

    Kaynakların olmaması konusunda da, bizim bi kere baştan zaten peşinde olduğumuz şeyler farklı, ingilizce terimler zaten içimize girmiş durumda, ingilizca bir site içeriğini %60 oranında anlamak için çok üst düzey dil bilmeye gerek yok. kısacası isteyen anlarda, gerekeni de kapar.

    Birçok genç kullanıcı da şuan için kişisel web sitesi yapabilir durumda, kendi düşüncelerini, isteklerini, duygularını ve ya paylaşmak istedikleri bilgileri birçok kullanıcıya ulaştırabilecek imkanları varken, çoğu (istisnalar var tabi ki) farklı amaçlarla (kendini gösterme, kişisel özelliklerini pazarlama, herkes yapıyor, benim neyim eksik mantığı ile vb..) bu elindeki fırsatları harcıyorlar.

    Oyun konusu zaten apayrı bir vakka. Diğer gereksiz konularda da olduğu gibi bunda da bizim milletimiz sınır tanımıyor:) Ölçü nedir bilmiyor. Kısacası bağımlılığa yatkınlık söz konusu gibi geliyor bana. İnternet olmasa başka bir şey de olabilirdi bu. Televizyon izlerken bile, ki tv bir hayli geçmişte kalmış bir icat, program seçmeyi beceremiyoruz. Sanki silah dayıyorlarmış gibi gereksiz bir çok programı bilinç altımıza yerleştiriyoruz, sadece bir düğmesine basmamızın yeterli olacağını unutuyoruz, ki internet apayrı, çok geniş yelpazeli ve habire yenilenen bir buluş olarak karşımızda.

    Artık birşeylerin üzerinde düşünülmesinin, herşeye balıklama atlamamanın, kendi zevk ve becerilerimizin farkında olma zamanı geldi de geçiyor, belki de topluca terapi görmemiz gerek :D

  18. Bonuskız

    16-20 (17) arasındaki genç ve bayan olarak…

    Kendimi 2 kategoriden 1 ine koyamadım bence 1 kategori daha açılmalı “interneti zaman değerlendirme olarak gören bilgiye aç gençler” için fakat bu kategoriye giren nadir kişiler olacak sanırım belki de ben göremiyorum. Çevremdeki gençlerin çoğu gördüğüm kadarıyla aynı çizdiğiniz profil..

    Yorum yazma amacım araştırmanıza katkıda bulunmak:)

    – Önce msn açarım: fakat çevrimiçi yapmam, öylece durur kendileri ya da muhabbetşinas biriyle konuşmak, fikir paylaşmak için açarım.. Msn diliyle yazışmam doğru türkçe ile yazışmaya gayret ederim.
    – Maillerime gelen varsa bakarım. Önce Hotmail sonra da Gmail-Reader den Rss ile blogları, güncel siteleri takip ederim.
    – Oyun hiç ama hiç oynamam.
    – Online chat yapmam, bir aralar takıldım kendim gibi fikirleri olan, akıllı genç arkadaş bulunamadı:) Hepsi boş, beleş muhabbet…
    – İndirme kıstaslarım: İşime yarayacak program, keşfetmek için müzik, e-book-dergi vs.
    – Facebook, hi5, netlog’ta hesabım yok; gereksiz ve vakit kaybı…
    – İnternette takip ettiğim sitelerin içerikleri genelde; teknoloji, güzel sanatlar (grafik tasarım, drawing, fotoğraf vs.), edebiyat, makale, mizah gibi..
    – İnternette aktif birşeyler yapmıyorum, bloğum yok. Çünkü kendimi yeterince bilgili görmüyorum, belki de güvenim yoktur..
    -İnternetten illa bişeyler alabilmeliyim; okuduğum, baktığım şey beni eğlendirirken düşündürmeli, ilham vermeli ki bir işe yarasın, harcadığım vakit için pişman olmamalıyım.
    – Gençler için yapılmış site çok var ama bunlar vakit geçirmek için yapılan siteler. “Vakit değerlendirmek” için yapılmış malesef yok ya da ben bilmiyorum.. Fakat bu benim için sorun değil yetişkin siteleri takip ediyorum :)
    – Fakat gönül ister ki kendi yaşıtlarımın da bilgiden faydalanmasını, sorgulamasını, tartışabilmesini.. Bu biraz da kendinle alakalı birşey aile, çevrede sorun olabilir ama böyle diye kendini ağaca mı bağlayacaksın? Herşey kendi kafamızda başlar, sorgularız, farkında oluruz. 2 tarafta da çaba olmalı… Fakat yine de büyükler “büyük” olduğu için kaderimiz onların elinde.. (bkz. eğitim sistemi, hocalar, meb vs.)

    Faydalı yazı, umarım ben de bir fikir verebilmişimdir. Siteyi bugün keşfettim ve takipteyim.

  19. hacerdivitli

    Teşekkürler Tunç Bey… Kısacık bır okumayla böylesine net bilgilere ulaşmak beni mutlu etti. Hepimizin yerine düşünmüş, araştırmış, analiz etmiş ve güçlü iletişim becerinizi kullanarak yazmışınız. İnternetin beni en çok etkileyen yanı böyle dost paylaşımlar sanırım… Sevgilerimle…

  20. wime77

    Türkiyede sadece internette değil her konuda bilinçsiz kullanım mevcut. İnternet bunun en büyük örneği ve sorunu çok güzel tanımlamış ve gözlemlemişsin Tunç, teşekkürler.

    Adresi bildiği halde google’da arama yaptırarak o adrese ulaşma konusu eminim google’ın da aklına gelmemiştir. Böylece adını bildiği halde google’da arama yaptırarak girdiği pornografik içerikli sitelerinde arama rekoru bu yüzden bizde.
    Yoksa Türklerin bu konudaki merakı diğer dünya ülkeleri insanlarınkinden fazla olduğu için değil. Kaldı ki porno endüstrisi Türklerin değil ABD ve AB ülkelerinin elinde..

  21. Samet Kaygısız

    30 kişilik grup cok dogru tespitler yaptirmis aslinda. internete girdiğimiz gibi msn facebook ve maillere bakiyoruz. ama artik yavas yavas interneti artik daha olumlu kullaniyoruz. belki hep yaptigimiz seyleri yapmaktan sıkılmıdıgımızdandir tam olarak bilmiyorum ama sonuc olarak bu iyi haber. ama bende baska bi arastirma gormustum: internet kullananlarin %42 si pornografik sitelere giriyormus. neredeyse yarisi yani.. bu baska bi gercek

    kızlar ve erkeklerin net kullaniminda da tespit cok dogru gercekten cunku arastirmaninda da dediği gibi erkekler mantikli kadinlar duygusal.

    sunu da itiraf edeyim :) bi ara ben de online oyuna sarmistim hatta ismini de vereyim ‘ogame’. yalnız o oyunda ben bisey gordum ki bu oyunu genclerden cok masa basi isi yapan kisiler oynuyordu. hatta en cok internet kafeciler ve genel mudurler denk gelmisti bana. gercekten cok ilginc bi nokta daha var ki bu adamlar oyle vakit ayiriyolardi ki bu oyunlara hep ust sıralarda oluyorlardi :) sonuc olarak cok gereksiz, zaman kaybi ve sosyal hayati bitiren oyunlar oldugunu anladim. tek kazancı orada kurdugum arkadasliklar oldu, cunku orda arkadaslık cok onemliydi.

    internetin en sevdigim tanimi su aslinda ” internet birsey arayip baska birsey buldugumuz yerdir.” biraz dogru sanirim.

  22. Hüseyin ÇELİK

    Bu makaleyi paylaşan arkadaşa teşekkürlerimi sunar ve tebrik ederim böyle güzel ve günümüz çağında ciddi bir konuya değindiği için.

    Bu tür internet tuzakları oyunlar (knight v.b.) Chat siteleri v.s. Türk insanın Türkiye’nin gelişmesini istemeyenlerin hazırladığı bir tuzaktır. Ne alakası var diyeceksiniz? Her şeyin bi menfaati olduğu gibi bu tür tuzaklarında bir menfaati vardır. Bu gün Türkiye’de yararlı olan Müslümanların yazdıkları kitapları Türkiye’de okunmayıp amerikada bir ders haline gelmiştir. Çünkü o kitapta ilim vardır. (Bu konuyuda yeni tanıştığım bir Hocam bahsetti.) Beynimizin yıkanmasına izin vermeyelim.

    Ayrıca Mehmet Selim’in de yaptığı yorum çok hoş.

  23. Mehmet Selim

    Öncelikle çok doğru bir analiz olmuş, şuan ki kısmen 16-20 yaş arası genç insanların bilgisayar başında böyle vakit geçirmeleri gerçekten dışardan bakıldığında da çok saçma geliyor. Sanırım Teknoloji ve interneti bilinçli kullanmayı kısmen 16-20 yaş insanlar bilmiyor sadece zevk için şehevi duygularına sürüklenip boş bir sonuca çarpıyorlar.

    Durum böyle ama neden?

    Elimde olan bir e-book’dan yararlanarak size kısa bir paragraf yazacağım ;

    “Kendi Kendini yönetme yetenekleri geliştirilmediğinde, tepkiler şehevi duygular, heyecanlar ve tutkular tamamen serbest dolaşım ve salınım halinde olurlar. Bundan dolayıda akıl tepkisel, rahatsız, duygu ekseni ve düzensiz bir şekilde işler.”

    Gençler kendilerini geliştirme yeteneği bulamadığı için veya belli bir yere kadar bulamadıkları için diyelim, çünkü ülkemizde eğitim sistemimiz yanlış olarak devam ediyor. Okula sadece not için gidiyorlar çoğunun içinde öyle bir korku bazıları takmıyor öyle böyle sınıf geçiyor. Bazıları çalışsa da yine içlerinde korku ilkokul lise böyle bitti diyelim ama bitmiyor, genel olarak lise 2 oldu mu dur bakalım üniversite okumaycak mısın? Okumak isterim evet, ee o zaman çalışman gerekiyor başka dershaneye git okula git test çöz farklı işlerle uğraşma çünkü onlar sonraki iş veya yetişkinlere göre sizin adınıza karar vererek boş iş oluyor. Tamam çalıştı etti kazandı veya kazanamadı öss’yi üniversiteyi de okudu meslek sahibi oldu;

    İş Bulamıyorum?

    Baktık inceledik ilkokul ve liseyi dediğim gibi bitirdikten sonra hiç bir öneri yok bişey yok sadece dersine çalış sonra öss için çalış ve son olarakta üniversiteni oku. İş yok değil inanmıyorum buna ömrünün yarısını çürüttükleri için iş bulamıyorlar. Aslında insan ilk okul zamanından sevdiği işi belirlemeli başlamalı belki çok erken diyebilirsiniz, ama biliyorsunuz ki erken olması lazım yoksa 20 ve daha yüksek bi yaştan sonra mesleğe daha da aşina olmak zor veya da kafa başka işlerle dolu olduğu için zor geliyor.

    Sonuç ne peki?

    Sonuç yok ortada çünkü ilk baştan sistem yanlış sistemi düzeltmeye çalışmayıp daha da yangına körükle giden yetişkinler. Sonuç yok.

    İnternet Ve Teknoloji Kullanımı mı?

    İnternet ve teknoloji her yönde çok başarılı bir şekilde kullanılabilir ve kullanılıyor da ama işte ilk başta eğitim sisteminden bunalanlar ve çevresine bakarak hayatının yarsınını çöpe atıyor. Yoka interneti kullanmak isteyip de kullanan kişi %100 faydalanır. Gençler bilinçli olmayınca bir bilgi de ortaya çıkmıyor hep aradan çıkan 2-3 insan bunlarında bi yere kadar bilgisi işleri o yüzden belki de böyle internet’i bilinçsiz kullanıyor gençler?

    Ben de 17 yaşımdayım ve Lise 3’e gidiyorum kendime göre belki bazı şeylerden sıyrıldım farklı bakabiliyorum ama şuanki makale gibi tepeden bakınca çoğu şeyi görüyorum. Ben internetten ve bilgiden çok iyi yararlanıyorsam ve doğrusu buysa öbür arkadaşlarım neden yararlanamıyor, demek ki bir yerde bir eksiklik var, onlarda değil sorun?

  24. Fatih Küçükbaltacı

    Çok iyi bir yazı ve çok güzel bir analiz olmuş. Eminim 30 kişiyle değil de 130 kişiyle konuşsaydınız, hatta anket yapsaydınız, gene aynı sonuçlara ve çıkartımlara ulaşırdınız.

  25. Serhat TAŞ

    Saydığınız maddeler gerçekten de çoğunluk için doğru ama arada istisnalar da yok değil kadın, erkek farketmez :)

    İşim internet. Yazılım Uzmanıyım. Bizim amacımız sizleri bunların başına oturtmak ve kaldırmamak. Ve bunu başarıyoruz :)

  26. Erkan

    Oyun konusunda Volkan Yılmaz’a katılıyorum. Online oyunlar çok tehlikeli, daha okumayı yeni öğrenmiş 3. sınıf bir öğrencisi bu oyunlardaki sanal odalarda 30 yaşındaki insanlarla dialog kurmaya çalışıyor. Piskolojik boyutunu bilmiyorum ama zararlı olduğu belli.

    Knight online oynayanların meşhur sözü vardır:

    “Knight online, hayat offline.”

  27. ebru uygun

    Çok güzel bir yazı olmuş tunç, ben de kendimi gördüm okurken:-) Gerekli ve gereksiz çok vakit geçiriyorum gerçekten internette. Yazını okuduktan sonra biraz daha dikkat etmeye karar verdim, umarım uygulayabilirim.

  28. Abdullah Mahmut Sami Dikmen

    uzun zaman beklediğimize deymiş, hep de değer gibi geliyor. eline yüreğine sağlık.

  29. Tamkarışık

    Evet bu belli başlı saydığınız siteler ve alışkanlıklar. Ama işin kötü tarafı dediğiniz gibi “ne kadar ekmek, o kadar köfte!” yani zaten bu saydıklarınız var ve doğal olarak onları tüketecek de internet kullanıcısı var. Yani sanki mükemmel eksiksiz bir uğraşı sunuldu da insanlardan iyi birşeyler bekleniyor.

    Artık dünya para ve egoist duygularla dolu (aslında “ego” kelimesi “egoist” kelimesiyle aynı anlama gelmiyor ama öyle deniyor bizde öyle diyelim). İnsanlar özgür olma peşinde. İnternet de bunu gayet rahat bir şekilde karşılıyor.

    Açıkçası saydıklarınız içinde sadece nette bilgi arama, msn (açık olarak kalması bile yetiyor) ve blogum. ne sosyalleşme arayışındayım ne de başka birşey. sırf ortama ayak uydurmak diyelim. (gerçi başlarda hepimizin düşündüğü şey ayak uydurmak).

    İnternet…Girdin mi çıkamıyorsun :P

  30. hüccet

    İnternet: Zaman Değerlendirmeden Çok, Zaman Geçirme mi?

    Gerçekler acı. biberler acı. gerçek=biber. Öyleyse; biber=internet: zaman geçirme :)

    “Eyvah; aldandık! Şu hayat-ı dünyeviyeyi sabit zannettik. O zan sebebiyle bütün bütün zayi ettik. Evet;şu güzeran-ı hayat bir uykudur, bir rüya gibi geçti. Şu temelsiz ömür dahi bir rüzgar gibi uçar,gider.”

  31. ahmet sinan Demiray

    tunç abi yazdıkların o kadar doğru ki, şunun şurasında eksik kalmış ya da şöyle değil bu şekilde gibi bir şey demek mümkün değil..
    ve bu yazıda kendimi gördüm, gördükçe güldüm, emeğine sağlık.

  32. Yusuf Ozan TAŞDEMİR

    Yine ben ve yine hislerimi dile getiren yazılarıya abim…

    Gerçekten yaşıtlarımın böyle birşey yaptığına anlam verememek beni çok üzüyor şahsen.
    Vakti zamanında sokakta top oynadığım arkadaşlarım, ben şimdi iş-güç peşinde koştururken onlar askerlik arefelerinde bile soluksuz (eklemek istedim) “Travian, Silkroad Online” gibi oyunlar oynuyorlar. Onca vakit ve nakitlerini harcayarak. Öğrencilik dönemlerinde, yaşanan sıkıntının farkında olsalar bile icraatte sıkıntı yaşıyorlar, evet bu bir hastalık. Konuyla ilgili, defalarca tartışmalara yol açmıştı bunlar ama nafile.

    Katılıyorum ki;
    Ülkemiz ise bence ?henüz? web 1.5 gibi bir ara dönemde!”

    Kalemine sağlık, Koç.

  33. Aras

    Çok fazla kişiye sorulmamış belki ama elde edilen sonuçlar 30 değil 300 kişiye sorulsa da pek değişmezdi.

    teşekkürler.

  34. samedus

    çok güzel bir araştırma olmuş. Ben bu konu üzerine bir tez çalışması yapmıştım. ben 500 kişilik bir grup üzerinde çalışmıştım. ki hala internette bir yerde anketim duruyor. fakat nerede olduğunu tam hatırlamıyorum.

    günümüz dünyasının en önemli kitle iletişim araçlarından biri olan internetin sosyal yaşam üzerindeki etkilerinin ne derece fazla olduğu burda da yaptığım araştırmada görebilmekteyiz.

  35. Aytaç

    Ellerine, düşüncelerin sağlık Tunç gerçekten güzel gözlemleyip güzel yorumlamışsın…Göze çarpanların dışındakilerede değinmen hoş olmuş tekrar ellerine sağlık.

  36. Volkan Yılmaz

    bu online oyunlar gerçekten çok tehlikeli ve gençlerle sınırlı değil. tanıdığım 10 kişi kadar insan var, hepsinin iş gücü var ailesi var, genç sayılmazlar orta yaşlı insanlar ve bu oyunların pençesindeler.

    inanılmaz diyaloglarla karşılaşabiliyorsunuz, örneğin birlerine filolarını vs. gibi telefonda saatlerce anlatan bir arkadaşım var. kendisi bir oteller zincirinin genel müdürü, yani dışarıdan baktığınızda takım elbisesiyle bir yönetici ama (: anlamadığım terimlerle oyun arkadaşları ile konuşuyor. çok tehlikeli bu online oyun olayı, içine girmeyince anlamakta güç.

    eski türk filmlerindeki at yarışı bağımlıları için yapılan filmlerdeki gibi online oyun oynayanlar da bu bağımlılara benziyor. para da kazanıyor bu arkadaşlar. hesaplarını çok yüksek fiyatlara satanları biliyorum.

    açıkçası bence bahsettiğiniz yaş grubuna yönelik ülkemizde pek doğru siteler yok.

  37. Besim Dönmez

    Yazıda aktarılan tespitler ve onlara ilşkin yorumlar gayet yerinde ve önemli Türk web pazarı açısından. Çünkü, gözlemlediğim kadarıyla Türkiye’de yatırımcısından girişimcisine herkes yatırımın teknik kısmıyla daha çok alakalı olup, Internetin en fazla gelişmekte olan sosyal ve interaktif yönünü geri planda bırakıyorlar.

    Kanımca, (semantik) web 3.0’a geçişimiz sosyal yönümüzü geliştirmeye bakıyor ve ileri düzey karşılıklı etkileşim teknikleriyle bir yerlere gelebiliriz diye düşünüyorum.

    Oldukça faydalı tespitler. Devamını dilerim. Tebrikler!

  38. Cenk KARAKAN

    Araştırma yaptıgınız yaşta olan birisi olarak ben de fikirlerinize katılıyorum.

    Online oyun eskiden zamanımın nerdeyse %70 ini kapsıyordu %30 uyku, düşünün ne kadar zamanımı bu oyunlara harcıyormusum.Yaklaşık 1 senedir oynamıyorum, internet benim açımdan artık daha farklı gözükmeye başladı. Daha degişik sitelere giriyorum, msn de daha cok arkadaslarımla konusuyorum, googleden oyun hakkında degıl de canım sıkıldıgında cok farklı yazılar okuyorum, hatta ınternet uzerınden kıtaplar bıle okuyorum…

    Alt kısımlarda vurguladıgınız gibi internette ingilizce yerine türkçe içerik olan internet siteleri daha fazla olsaydı (ben ingilizce bilmiyorum) belki de online oyun kitlesi azalacak (ciddi 1 oran olmasada) ve türkçe içerekli siteler rağbet görecekti… Şunu da anlatmak istiyorum sürekli gelişmekte olan bir toplum oldugumuzdan bahsedilmiş ama hiçbir şekilde gelişimlerimiz bize gösterilmemiş. Ben türkçe yazıların oldugu 1 site olarak en çok sizin sitenizde eglenceyi ve bilgiyi görüyorum başka bu tarz eglenceli 1 site göremedim (veya ben onları bulmakta zorlanıyorum diyelim) varsa da herhangi 1 internet sitesine girdiginde sagda veya solda hatta konu başlıgının üzerinde çok alakasız reklamların oldugu görünmekte. Ailen yanındayken ciddi mantıklı 1 konu araştırsan bile o sagda ve solda ki reklamlar sayesinde o site cinsel içerek yayınlıyormuş gibi 1 hale gelebiliyor ve ailende bunu senin pornografik siteleri ilginin oldugunu sanabiliyor…

    Evet… Uzun zaman önce Online oyunları oynamayı bıraktım ama şimdi yeniden Counter Strike oyununa geri dönecegim şuna eminim ki zamanımın bu sefer %50’sini oyuna ve %20’sini degişik (bilgi, eglence, bilim tarzı) sitelere harcıyacagım, kalan %30 da zaten uyumak olacaktır…

    Belki ciddi 1 oran degil ama gördügünüz gibi zamanla gelişicez sanırım… Benim açımdan internet “Ne kadar köfte, o kadar ekmek!” :))

  39. Tuncay Tuncer

    Her zaman birebir iletişim ile sözlü soru cevapla insanın ağzından alınan doğrudan bilgi, en kıymetli veridir. Çok bilimsel olmasa da, ki olmasına da çok gerek yok, oldukça faydalı bir araştırma yapılmış.

    Araştırma da, yazısı bu kadar keyifli birisinin elinden dillendirilince çok keyifli ve faydalı oluyor tabi:)

    Teşekkürler bu güzel paylaşım için…

  40. Yalçın Pembecioğlu

    Tunç, incelemen de, yazın da çok etkileyici. Uzun zamandır okuduğum en şaşırtıcı yazıydı. Eline sağlık ve teşekkürler.

    Sosyolojik olarak bakarsak incelemenin hedef kitlesinin yaşı, sosyal çevrede kabul görme, itibar sahibi olma öneminin tavan yaptığı yaşlar. Galiba her an iletişimde olmak onlara bir kendi itibarları üzerinde bir kontrol duygusu veriyor. Eğlencenin yanısıra zorunluluk olarak da sosyalleşilen bir yaştalar. Kimse gruptan bir adım geride kalmak istemiyor, popüler ya da eğilim belirleyici olmak, belli oyunlarda yüksek skorlara sahip olmak önemli.

    Sevgiler.

  41. Çilekli Süt

    Başarılı bir analiz olmuş, keyifle okudum, o kadar doğru ki her bir satırı..

    Özellikle şu satıra bayıldım:

    “erkekler seks, kadınlar ise sevgi ve şefkat peşinde. İlkçağ?dan teknoloji çağına kadar geçen bunca zamanda hayat inanılmaz ölçüde değişse de erkekler ve kadınlar hiç değişmiyor.?

  42. Jnbn

    Ellerine sağlık abi….

    Keşke bu konuyla ilgilendiğini bilip daha önceden bir şeyler paylaşabilme, konuşabilme imkanımız olsaydı. İçinde bulunduğum kuşağı gözlemlemeyi çok seven ve bir o kadar anlamaya çalışan biri olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki “Her satırı doğru“…

    Yazmayı düşündüğüm yazılar arasındaydı, biraz hızlandırmaya çalışacağım.

Düşünceni Paylaş!

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir