Yer; Bermuda Adası. Başkent Hamilton’da yoğun bir kavşak… 25 yılı aşkın bir zamandır, aralıksız, haftanın beş günü her sabah saat 04 – 10 arası… Yanında ufak çantası, kafasında şapkası ve yüzünde kocaman gülümsemesiyle bir adam, yoldan geçenlere el sallayarak sesleniyor: “Günaydın, sizi seviyorum, harika bir gün geçirin!” Yaşı 88. Adası’nın delisi. Yerel halkın ve turistlerin sevgilisi… Adı Johnny Barnes. Çoğumuzun yanı …
Mutlu Olmak mı?
Yaşadığım unutulmaz anlara dönüp baktığımda, Gördüklerim neredeyse hiç değişmiyor… Yanımdaki mutlu insanlar. Kendisiyle dalga geçtiği kadar hayatı ciddiye alan, Samimi olduğu kadar karmaşık, Sevdiği kadar yalnız… Her sabah sanki silah zoruyla uyandırılmış gibi olan o sersem halleriniz beni benden alıyor… Ne güzel insanlarsınız. Sıkça duyduğum “abi sen nasıl bu kadar mutlusun” sorusunun cevabı sizde saklı! Sabahları uyanma nedeni olan hayallerinize …
Hıyar heriflerin işi değildir aşk!
?Bilge dediğin hem fırlama olur, hem de puşt!? diye başlayıp, “Yemeğin tıkınmaya, sevişmenin düzüşmeye döndüğü bir çağda yaşıyoruz” ile devam eden Ahmet İnam yazı dizimizi üçüncü ve son bölümüyle tamamlayalım. – Hesabi insan. Hesabi insan, kendini aşma olanağının farkında olmayan insandır. Hesaplayamadığı hazinelerin farkında değildir. İnsan olmasını gerçekleştiremeyen bir varlıktır. Bir anlamda hesabi insan, insanın yüz karasıdır. Ama hesap, yaşamaktan …
Başım Gözüm Üstüne!
İki mektup… İlki Mardin’in bir köyündeki Esra öğretmenden Koray Kocabaş’a. İkincisi ise Koray’dan bana. ——- Merhaba Koray, Bundan yaklaşık 3 ay önce Mardin’in Savur ilçesine 186 mevcutlu Evren İlköğretim Okulu’na Rehber Öğretmen olarak atandım. Burayı biraz anlatırsam; Mardin?in Savur ilçesi merkeze 47 km uzaklıkta, yaklaşık 4 bin kişinin yaşadığı, bir dağın eteklerine yayılmş küçük bir ilçe, bence ortalama İstanbul’un 25-30 …
Patch Adams: Anarşist Palyaço Doktor!
Çıkış noktası bulmakta zorlandığım anlarda konuştuğum, ufkumu genişleten “hayali kahramanlarıma” bir kişi daha eklendi. Reddedildikçe güçlenen kendine özgü hayat duruşu, hayalleri uğruna yaptıkları ve bugüne kadar başardıklarıyla ilham veren biri. Bir palyaço doktor! Henüz bir tıp öğrencisiyken evinde kurduğu, ufak ancak sıradışı sağlık merkeziyle, 15 binden fazla hastayı tek kuruş ücret almadan tedavi eden deli bir doktor. Herkesin eşit olduğu, …
Köpek Kadar Olamamak!
Gerçek bir hikayeden esinlenilen, belgesel havasında bir film izledim geçenlerde. Türkçeye ‘Kutup Macerası’ olarak çevrilen; “Eight Below.” Bırakın yakınlarımızı, en can arkadaşlarımızdan, hatta bazen ailemizden göremediğimiz bir bağlılık, sevgi, dostluk ve tutkuyu yaşatıyor film. Hem de köpeklerden… Sonradan anlıyorsunuz ki burun direğinin sızlama nedeni esasında filmdeki kareler değil; kendi yaptıklarımız. Veya yapmadıklarımız… İlginçtir, ‘Eight Below’ bana üç sene önceki “Geride …
Çırılçıplak Ruhuma Teslim Olasım Geldi.
orada olasım, fransızca öğrenesim, çocuk olasım, sarılasım, savaşanlara lanet edesim, avazı çıkana kadar bağırasım, ağlayasım geldi doya doya… o sahnede, o şaşkınlıkta, o duygu selinde, boğulasım…
İçimdeki Serseri
Bir arkadaşımla konuşuyorum bayramda. Evlenmeyi düşünecek kadar seviyor bir kızı. Bir sevgilide aradığı her şey var kızda. Zekası, insanlığı, enerjisi, duruşu, fedakarlığı, dürüstlüğü, samimiyeti, teni, kokusu… Ona karşı gizlemediği bir tutkusu var her şeyden önce. Bizimkinin de ona. Sevgi; ‘sevgili’ yapmış onları. Birlikteyken vaktin nasıl geçtiğini anlamadıkları, yanında değilken özlediği… Kaybetme korkusu yaşadığı biri olmuş onun için. Ancak (arkadaşımın tabiri …
Sabahları Yanınıza Gelebilir miyim?
“Hangi Yönünü Çok Seviyorum Biliyor musun?” ile duyurup, “İlk Cinsel Deneyim” ile başladığımız yazı dizimize devam ediyoruz. Hatırlarsınız; konumuz bir anne. Anne ilk eşinden boşandığında erkek çocuk henüz bir yaşında. 6 yıl sonra gelen ikinci eş bir yabancı ve Türkçe bilmiyor. Evlendiğinde çocuk 7 yaşında. (Bu sıralarda o geceleri halen annesi ile uyumaktan büyük keyif alıyor.) Anne, evlilik kararına vardığını …
İlk Cinsel Deneyim.
Ben “süper bir anne değilim” demesiyle başladığımız sohbet, zaman yetmediğinden yarım kaldı. Geçenlerde “Hangi Yönünü Çok Seviyorum Biliyor musun?” yazısı ile duyurduğumuz bu konuya şimdi başlıyor ve ilerleyen günlerde de devamını getiriyoruz! “Kimse benim kendimi mükemmel bir anne olarak gördüğüm fikrine kapılmasın. Böyle bir mükemmellik yok. Bir şeylere ciddi emek vererek yapmaya çalışan ve sonuçlarını alan bir annenin deneyimleri bunlar …
Hangi Yönünü Çok Seviyorum Biliyor musun?
Bir anneyi dinledim bu gece. Saatlerce hem de. İlk kocasından bir erkek, ikinci kocasından bir kız çocuğu sahibi. İş kadını, halen üst seviyelerde lider bir yönetici. Hem iş kadını, hem bir anne… Canım kadar sevip bu sevgimi yeterince gösteremeden kaybettiğim annem geldi sık sık gözümün önüne. Babam geldi; şu an evinde emekli hayatı geçirip, hayatının geri kalanını dinlenerek geçirmeyi tercih …
Derdin mi çok? Benden de mi çok?
Sorun ettiğimiz şeyler, onları kafamızda büyüttüğümüzden. Etmediklerimiz ise onların küçük kalmasını biz öyle tercih ettiğimizden… Trafikte çıldırmak örneğin. “Sinirlen” komutunu beyne veren yine biz değil miyiz? Her ne kadar dış etkenler bizi kışkırtsa da; “ben bunları daha önce de gördüm, sonuç değişmiyor; salla” diyebilmek çok mu büyük bir beceri istiyor? [Adım adım ilerleyen trafik, esasında kendimizle baş başa kalabildiğimiz ender …
Amsterdam?dan Canli Kucak!
Su siralar 2006 yilinin ilk tatilini yapiyorum. PSV – Galatasaray macini bahane ederek Amsterdam’a geldim. Meger ne guzelmis tekrar uzaklara kacabilmek, bir haftaligina bile olsa… Tatildeyken internet cafe’de bir bilgisayar karsisina gecmemi saglayan ise “Free Hug” [Bedava Kucak] olayi. Hani ilk kez sevgili Mehmet Dogan’in blogunda okuyup da gecenlerde Fikir Atolyesi’nde “Yorum Paylasim” ile altini cizdigim konu… Okumaya devam etmeden …