Geçen sene “Hayallerin Peşinde” ismiyle vizyona giren, 2008 yapımı bir film vardı: “Revolutionary Road.” Hani şu Richard Yates’in aynı isimdeki romanından uyarlanan, Sam Mendes’in yönetip, Leonardo DiCaprio ve Kate Winslet’in başrollerini oynadığı, 1950’lerde geçen film. Fikir Atölyesi’nde sizlerle bir şey yapmak geçiyor içimden. Ufak bir oyun gibi. Ancak öncesinde, “Revolutionary Road” filminin bende bıraktıkları var: İstenmeden yaşanan, sıradan bir hayat… …
Kendimi Hiç, Bu Denli ‘Hiç’ Hissetmemiştim.
“Tunç, hapiste seni saran en güçlü duygu ‘hiçlik.’ Kendini o kadar hiç hissediyorsun ki, normal hayatta bunu tadabilmek mümkün değil.” Bu laf, “Ben Hapisteyken!” yazımızda bahsettiğim, yaklaşık bir ay boyunca Bayrampaşa Cezaevinde kalan, hiçliği dibine kadar yaşayan o arkadaşıma ait. Bu da dizinin ikinci ve son yazısı olsun. Hapishaneleri dışarıdan gelecek tehditlere karşı asker, içeride ise cezaevi güvenlik görevlileri koruyor. …
Ben Hapisteyken!
Bir arkadaşım esasında cezaevine düşen? Askerlik anıları sık anlatılır ya, işte o denli ben merak edip o da anlattıkça, yaşamış kadar oluyor insan. Yine de dinlemekle yaşamak arasında çok ciddi bir fark olduğunu kabul etmek gerek baştan. Hem de çok ciddi bir fark! Yaklaşık iki sene önce, bir sabah saat 6’da uyurken baskın yapan polisler (açan olmazsa, kapıyı kırmak üzere …