Bakın, adını tarihe yazdıran bazı ünlü kişilerin zamanında ettikleri laflara:
- ABD Patent Dairesi komisyoneri Charles Duell – 1899:
?Keşfedilecek her şey çoktan keşfedildi.? - Bir astronom; Simon Newcom – 1902:
?Havadan ağır nesnelerin uçması mümkün değildir.? - 1.093 adet patentin sahibi Thomas Edisson –1922:
?Radyo çılgınlığı… yakın zamanda son bulacak.? - TV tüplerinin mucidi Lee DeForest ? 1926:
?Yüksek adetlerde TV üretiminin ticari getirisi olmayacak.? - Warner Brothers Pictures kurucusu Harry Warner – 1927:
?Kim film izlerken aktörlerin sesini duymak ister ki?? - İngilltere Başbakanı Winston Churchill: 1939:
“Atom enerjisinin günümüz patlayıcılarından daha tehlikeli sonuçlar doğuracağını düşünmüyorum.” - IBM’in kurucu başkanı Thomas J. Watson – 1943:
?Sanırım dünyaya 5 bilgisayar yeter de artar bile.? - İngiltere başbakanı olmadan 10 yıl önce Margaret Thatcher – 1969:
“Bir kadının başbakan olması için daha çok zaman geçmesi gerek. En azından bunu görmeye benim ömrüm yetmez.” - Digitial (DEC) Başkanı Ken Olsen ? 1977:
?İnsanların evlerine bilgisayar satın alması için hiçbir sebep yok.? - Microsoft kurucu başkanı Bill Gates – 1981:
?640 Kb?lık hafıza herkese yetecektir.?
Bu gafları gerçekten yaptıklarına dair elde somut kanıtlar yok. Ancak gelecek hakkında büyük adamların dahi yanılgıları olabileceğine dair bize bir fikir veriyor.
Buradan hareketle diyorum ki, gelin bizler de kendi “büyük laflarımızı” edelim ve burada kayıta alalım! İster doğru, ister gaf; farketmez. Fikir Atölyesi yaşadığı müddetçe onlar da yaşar. Olmadı, Internet Archive tutuyor zaten web arşivini :)
Benim gafa geçmeden önce birkaç not.
Özellikle son iki yüz yıldır gerçekleşen bilimsel araştırmalar ve endüstri devriminin hayata sağladığı katkıya kimsenin şüphe duyduğu yok. Bilim adamlarının iyi niyetlerine de. Yoksa, Hiroshima ve Nagasaki’de toplam 220 bin can alacağını bilse, atom bombasını üretecek Manhattan Projesi’ne başlar mıydı Robert Oppenheimer?
Peki ya gelecek?
Beyine yerleştirilecek bir çip ile; örneğin fotoğraf makinası ve video kayıt cihazları tarih olabilir mi?
İçinizden “kayıt” komutu veriyorsunuz, gözlerinizden beyne düşen görsel iz aynı zamanda çipe de kayıt oluyor. Sonra “gönder” diyorsunuz, o resim bilgisayarınızda. Üstelik sesli!
“Gelecekte Neler Olacak?” yazımızda vardı. Aynı mantıkla cep telefonları da bitebilir mi? Yüksek sesle konuşmaya gerek yok, ‘düşünmek’ zaten bir yerde ‘içinden konuşmak’ değil mi?
O yazıdan iki maddeyi daha alalım buraya:
- Güncel haberler anında hafızamızda. Neyin süzgeçe takılmasını istiyorsak onlar takılıyor sadece. [“Süzgeç Danışmanlığı” diye bir meslek var artık!]
- İnsan görünümlü [duygusal zekası da olan] robotlar yakın arkadaşlarımız. Yapay zekaları da bizdeki doğalından kuvvetli.
Teknoloji o kadar ‘sindire sindire’ ve kendini ‘sevdire sevdire’ gelişiyor ki, alışkanlık ve bağımlılıklarımızın değiştiğini anlamıyoruz bile. Kendi elimizle yarattığımız o konfor alanının şimdiki baş aktörleri; robotik, genetik mühendisliği ve nanoteknoloji. Bu üç aktörün birlikte hareket etmesinin oluşturduğu en büyük tehdit ise “kendi kendilerine kopyalarak çoğalabilme” yetileri. İşte burası çok ürkütücü.
“Darwin Among the Machines: The Evolution of Global Intelligence” kitabında George Dyson der ki: “Bu hayat ve evrim denen oyun masasında üç oyuncu var: insanoğlu, doğa ve makinalar. Ben doğanın tarafındayım. Fakat öyle sanıyorum ki doğa makinelerin tarafında.”
Neyse; şimdi benim büyük lafı (!) yazalım:
“İnsanoğlunun makinalara kendi kararlarını verebilme yetkisini verdiği gün, kendi sonuna da karar verdiği an olacak. Ancak hayran olduğumuz o makinalar o kadar güçleniyor ki, bu yetkiyi nasıl olsa alacaklar.”
Kendi lafımdan kendim korktum!
Hadi, şimdi siz de yazın yorumlara kendi “tarihi lafınızı.” :) Teknoloji ile ilgili olmak zorunda da değil. Hayata dair içinizden gelen öngörü neyse o.
Veya Albert Einstein’in dediği gibi mi yapmak lazım?
“Gelecek hakkında hiç düşünmem. O zaten yeteri kadar çabuk geliyor.”
Yorumlar 104
Sağlam kaynaklara dayandırarak söylüyorum ki:
“Bir gün dünyanın sonu gelecek, insanlar sevapları ve günahları değerlendirilerek aldığı puana göre cennetin ya da cehennemin bir katına yerleştirilecek!”
Kaynak: Kur’an-ı Kerim, Hz. Muhammed
“Cennet bedava cehennem parayla!”
Kaynak: Cüppeli Ahmet Hoca
İnsanlar zaman makinası beklerken, Mark Zuckerberg bize zaman tünelini getirdi. Off Bill Gates off, “640 Kb?lık hafıza herkese yetecek? demiştin, haklısın.
Teknolojinin yan etkileri hat safhaya ulaştığında,
Yiyecekler son derece sunnileştiğinde,
İnsanlar tüm duygularını unuttuğunda,
Dünyaya bir reset gerecek,
ve bunu yine insanlar yapacak…
imkansızlık ve sınır diye birşey yoktur. insanlar düşünebildikleri ve hayal ettikleri herşeyi yapabilirler. (bilgi akımı.. asırlar sonra hayallerinizi gerçekleştirecek son kişiye ulaşacak.)
“gün gelecek öğrenciler bilgileri hafıza kartı gibi çipler takarak alacak,yani öğrenci kavramı olmayacak”
“gün gelecek insanlar dünyanın sanal olduğunu öğrenecek.muhtemelen başka bir dünyada yaşanılacak”(matrix)
Bir gün gelecek SU altından daha degerli olacak
Teknoloji hayatımıza o kadar hızlı girdi ki hızlanarak bizi kuşatmakta. teknolojiyi üreten firmalar, bizleri her geçen gün daha fazla yönlendiriyorlar. Çünkü teknolojiyi onlar yaratıyorlar. Bizler edilgen olarak sunulanı alıyoruz ve onların istedikleri gibi düşünmeye başlıyoruz. benimde büyük sözüm şu olacak : içindeki sese kulak ver, dışarıdaki seslerin hepsi aynı şeyi söyler oldu.
[…] kitaplarının birçok yayınevi tarafından reddedildiğini duymuşunuzdur! Gerçi Bill Gates de zamanında “640 Kb?lık hafıza herkese yetecektir? […]
sizle bir sır paylaşayım kimseye söylemeyin;)
Sinir sistemi bilirsiniz belki elektronların hareketi şeklinde (büyük çoğunluğu) olarak şekillenmektedir. bu da insanı bilgisayar şeklinde düşünürsek sinir sistemine bağlanan bir veri okuma ve yazma cihazıyla (bilim adamları çalışmaktaymışş 3 4 sene önce araştırmıştım şahsen onlar yapmayacak olsa ben yapardım :) ) herşey daha kolay olabilecek. nasıl mı?
düşünsenize yazma cihazıyla insan beynine bi film gönderilsin mesela. gözlerini kapattığında film oynamaya başlasa. hatta daha ilerlediğini düşünün bu teknolojinin. kol ve bacak hareketlerinin okunuşunu bu kopyalayıp tekrardan omiriliğe bu veriyi verseler beynimiz hareketleri yutar ve kendimizin yaptığını sanarak filmin içinde oluruuz.,
hatta biraz daha teknolojik bir şekilde bütün dünya dillerini bu kodla beynimize verseler (bu duruma özel corverter programlarıyla ) biz bütün dilleri biliyor oluruz. sonra wiriless (dünyanın her sokagında her yerinde olduğu bir durumda) aracılığı ile amazon ormanlarından asya içlerine kısa mesaj atabiliriz ya da arayabiliriiz düşünceler aracılığı ile. yani artık okul yerine bir bellek bağlamak yardımıyla ya da internetten erişimi yapmak vasıtası ile beynimizi çalıştırabiliyor olabileceğimizi.
hatta abartayım bir korsan gizlilik kodlarını kırıpta herkeze aynı anda sürekli yemek yediğini hissettiği bir kodu göndererek insanların hepsini 30 40 günden öldürdüğünü ya da susuzluktan 5 7 dün arasında. ya da dondurduğunu. hatta artık tarlaymış toprakmış uğraşanlar robotlar olacak ve biz düşünceler aracılığı ile o robotun içinde gibi olup iş yaptığımızı. bu şekilde iş yapmış olacak. sabah 8 de yataktan kalkmadan işe gitmiş olacaz. bu durumda wall-e deki gibi şişmanlarız diyenlere de şişmanlamayız çünkü bir kod aracılığı ile yemek yemiş hissettirilir…
Gün gelemeyecek
Yakın zamanda bilgisayarları kimse kullanmıyacak, keşfedilmesinde geç kalınan beyinlerimiz kullanılmaya başlancak. Bilgisayarların yapıpta beyinlerimizin yapamayacağı hiçbir işlem yoktur. Sanal ağlar beyin ağları olarak yer değiştirecek.
“nokta kadar menfaat için virgül kadar eğilme.”
Dünyada en güçlü silah, mürekkebi iyilik olan kalemdir.
istediğim işi ararken ve bulamazken insanlara anlatamadığım bi laftır bari burda yazılı kalsın belki tarihe geçerim.
“bir yerde başlamak değil, önemli olan istediğim yerden başlamaktır.”
Her şey o kadar hazırvari olacak ki, insanlar dahil. Gelecekte tek meslek ‘yaratıcılık’ olacak. Ölmeyecek tek sektör ise tabii ki ‘Sinema’!
Bozuk Paranın modası çabuk geçecek. Kim ister cebinde metal taşımayı?
birgün evlerimiz uçabilecek istersek deniz kıyısında istersek bi bozkırda olabileceğiz :)
Zaman makinesi icat edilemez! İmkansızdır…
Bu da benim büyük lafım:)
Pingback: Reddedilmek! | KendiniGelistir.Com
1. Birgün enerji sorunu diye birşey kalmayacak. Cep telefonu büyüklüğündeki nükleer reaktörler her türlü enerji ihtiyacını çözecek.
2. Enerji sonsuza yakın miktarda var olunca maddelerin foton olarak bir yerden bir yere ışınlanabilmesi mümkün olacak.
3. Otomobliler, uçaklar, trenler, gemiler vs… hepsi tarih olacak çünkü insanlar artık benim gibi sadece rüyalarında değil gerçekten uçabilecek. Süperman gibi.
4. İnsanoğlu beyninin tamamını kullanmaya başlayacak. O gün geldiğinde Fizik diye bir bilim dalı olmayacak.
Kararsız olduğumdan bile emin değilim
Pingback: Fikir Atolyesi Reddedilmek!
güç, yücenen fikirlerin doğrultusunda esir olmuştur.
Yükselme arzusu içinde yok olan fikirler insanı daima başarısızlığa iter.
yazılarınız için teşekkür ederim.
Faydalı, zevkli ve düşündürücü bir konu..
Sabahları isteksizce kalkarız yatağımızdan. Kahvaltıyı aceleyle yapıp, evden çıkarız. Çalışıyorsak iş yerine, öğrenciysek okulumuza ya da başka bir işimiz varsa; onu halletmeye gideriz. Sonra o koşturarak gittiğimiz yerden bir an önce eve dönmek için saatleri sayarız.
Çocukken büyümeyi, okulumuzu bitirmeyi, askerliğimizi yapıp bir işe girmeyi, evlenip çolluk çocuğa karışmayı, onların büyümesini bekleriz. Ve ölümü bekleriz.
Zamanlı zamansız, eninde sonunda gelir ölüm. Ömür kısa mıdır? Şayet kısa olsa günlerimizin bir an önce geçmesini bekler miydik? Ölmek beklentilerimizin bittiği an değil midir?
“Haksızlığın usülden sayıldığı yerde, usulsüzlük hak olur”
Babam hep tembih ederdi beni. “Haksızlık yapma ki sana yapıldığında usulden sayılmasın” derdi…
Ağzımızda kan tadı, benliğimizin kölesi olacağız.
Bir umman olmallı insan her ne ise meşgalesi. Onda saltanat kurmalı, onda gür çıkmalı sesi.
Efendi42
“İnsan bir küçük böcekten kendını ustun görüyorken, sonsuza kadar üstün oldugunu o böceğe asla anlatamayacak…”
“Gün gelecek ve bütün insanlar suretlerini yönetecek. Dışarı çıkmayı bile unutup yattıkları yerden bilgisayar yardımıyla suretlerine tüm işlerin hallettirebilicekler…”
( Bruce Wils – Suretler :Pp )
karşımdaki insanın ne düşündüğünü neler kurguladığını, beynine yerleştirdiğim küçük bi mekanizmayla herşeyi okucam… :))
Tunç Kılınç ve katılımcılar etohum hakkında ne düşünüyorlar? bu tip organizasyonlar (yarışma benzeri olan veya olmayan) projesi, fikri olan katılımcılar için sizce ne kadar faydalı olabilir? ya da sakıncalı olabilecek konular, durumlar nelerdir? nelere dikkat etmeliyiz? projenin , fikrin çalınması tehlikesine karşı ne yapabiliriz?
not: yazacak en yakın tarihli ve niteliksel olarak bir şekilde konuya uydurulabilecek bu konu sayfası olduğu için, bu soruyu buradan sormak zorunda kaldım. (Tunç eğer buraya konu hakkındaki düşüncelerini buradan yazmak istemezsen detaylı olarak e-postama bildirebilirsen çok sevinirim. ne de olsa aralık ayında başvuru tarihi bitecek. en kısa zamanda yorumlarını bejliyorum. )
insanlık gelişiminin en üst düzeyi, tüm ihtiyaçlarını hiç bir teknoloji/ya da teknoloji ürünü kullanmadan karşılayabilir duruma gelmesi ile olacaktır.
(konuda kastedilen bu şekilde bir söz değil ama, ben teknoloji deyince hep aklıma gelen düşünceyi söz olarak yazmak istedim.)
Zeki Müren’de bizi görecek :D
Bu konuyu okurken aklıma kehanet filmi geldi. İzlemeyenler için orda da 1969 yılında bir okul öğrencileri 50 yıl sonra neler olcak diye hayal edip yazı, resim yapıp, zaman kapsülüne koyuyorlar. 2009 yılında açıyorlar.
Eğer Allah ömür verirse 2059 yılında burda yazdıklarımızı okur gülümseriz :)
Teknoloji o kadar çok gelişcek ki, fabrikalar tasarruf amacıyla seri robot üretimine geçicekler. Makinalar kendi kendini yönetibilcek. Yeri gelcek bir fabrikaya 10 işçi çok gelicek.
Göçler, savaşlar, kıtlık, kuraklık birbirlerini takip edicek.
Son olarak bir gün herkes Fenerbahçe’li olacak :)
çok güzel bir site ve yazıların da çok anlamlı tunç.
bu arada ben de diyorum ki ”bir gün türkiye’deki emekliler de yabancılar gibi emekli maaşıyla dünyayı dolaşabilecek.
çok mu oldum ewet bence de abarttım.
çocuklarımız değil torunlarımız da görmez sanırım.
ancak sosyologların hakim olacağı bir dünya insanlığı kurtarır. filozof olmak yetmez.
“Ne için yaşadığımın farkındayım ama anlatamadım.” Sosyolog.
İşte insanların, yani herkesin buraya yazmak istediği tüm konuların ana sözleşmesi budur…
Anlatamazsın..
vaaay be, ne filozof ruhlu insanlar arasında yaşıyoruz?
Arkadaşlar fena uçmuş sayılmazlar ben de diyorum ki
bunların yüzde 99.9 olmıyacak çünkü 2021 kıyamet kopacak ve herşey yerlebir olacak
bu dediklerinizi biraz baltalamak gibi oldu. kötüyüm diyorum kenime :))
‘Kadınları asla tam olarak anlayamayacağız!’
; ]
hiçbir şey göründüğü gibi olmadı ve olmayacak…
Her insan ne için yaşadığının farkındadır ama ne kadar uğraşırsa uğraşsın anlatamaz.
gelecekte bence ben olmıyacam ama gelecekte gelecek onu biliyom ama şu anda dediğimi ben de anlamıyorum ama gelecekte robotlar bile anlamıyacak bence.
“Benden öncekiler! benden sonrakiler! bilin ki hepimiz aynı zamanda yaşıyoruz, zaman sadece harcadıklarımıza taktığımızbir isim….”
“Teknolojinin ilerlemediği gün, insanların yok olduğu gündür”
“CERN’de yapılan ATLAS deneyinin küçük veletlerin arabalarını çarpıştırmalarından farkı yok!…”
yersen :)
ne diyeceğimi bilmiyorum ama ben o kadar kötümser değilim.
sen bulsan da bulmadın, üretsende aslında üretmedin Ey Türk!
GÖKYÜZÜNDE YALNIZ GEZEN YILDIZLAR
nefret ediyorum herşeyden…
bir gün herşey yaratanın istediği gibi olacak.
hayatla dalga geçme dalga geçilen olursun.
Bir hafta önce, Antalya’da yaptığımı tatilden Ankara’ya donüyoruz. Dudağımda Aşık MAHZUNİ’nin şu dizeleri:
Sana hasret, sana deli gönlümü, Neredesin mavi gözlüm, nerde?.
BİR DAHA GEL, GEL SAMSUN’DAN Keşke gelsen! ah gelebilsen…
50 senesini yaşadığım ömrümün arda kalanını seve seve veririm.
Heyhat! Gelemezsin ki…
ŞİMDİ SIRA BİZLERDE.
Atam, nur içinde yat. Senin gösterdiğin ilk hedeften onurum üzerine söz veriyorum ki, ela gözlü, kır saçlı (Enver KEÇELİOĞLU) geliyor.
Bir çok insan özgür olmadığını, bazıları ise özgür olduğunu düşünür. Ancak çok az insan özgürlüğün gerçek olmadığını, sadece kötüye giden bir yoldaki en önemli araç olduğunu bilir ve bunu kendi yararına kullanır.
Özgürlük?
Mavi nurdan bir ırmak. (neden mavi?) Mavi, doğanın başat rengi olduğu için. YİTİRDİM BEN ARTIK, BÜTÜN RENKLERİ/ Hayallerim mavi, düşler masmavi. (şarkı sözü) ne yeşil, ne siyah, ne tozpembedir/ mavi dünyam benim ömre bedeldir./ denizle bir örnek, gökle bir renktir /mavi dünyam benim. ömre bedeldir.
sen tefal gibisin her şeyi düşünürsün repliği ve dolayısıyla esprisi gerçek olaçak..
gün gelecek insanlar gelecekten bunalacak ve geçmiş yaşantılara geri dönülecek…
yapılan her şey, üretilen her teknoloji gün gelcek kendi düşmanımız halini alacak buda insanların hiçbir zaman tanrı kadar yüce bir güce sahip olmadığını kanıtlıcak…
Bir gün Pardus dünyada en yaygın kullanılan işletim sistemi olacak. Daha sonra da Türkçe dünya dili olacak. Sonrasında da ABD ve Birleşik Krallık tarih olacak.
“Otobüs, dolmuş türevi araçlarla yapılan 2 saatlık yolculuğun aslında 2 saniyelik yolculuklar olduğunu bir gün göreceğiz.”
“Yapay robotlar hiç bir zaman insanın yerine geçemeyecek.”
“Bilgisayarın da son kullanma tarihi ver ve o gün gelecek.”
tanrı istemezse yavrucağağazim ne karınca yürür, ne çiçek açar, ne kuş uçar…
Gözlerime bir kere bak yeter, bu gönülün sevda pınarı, Seni sevgisiyle boğar,
Mavi nurdan bir ırmağa karışır,
Aşk denizinde sonsuza ulaşırız.
Ateşi su söndürür, Değirmeni yel döndürür, Beni yolumdan ancak, Bir güzel söz döndürür.
Nano teknoloji ile insanlar ölümsüz olacak.Çoğalabilen nanobot virüsler insanlara havadan bulaşacak ve istenileni yapacaklar.
Dünya, insanoğlunun milyonlarca yıl üzerinde yaşayıp geliştiği zamanları anlatan bir müze gezegen olacak.
İnsanoğlunun ikinci gezegeni Mars sonrakiler evrenin herhangi bir yerindeki gezegenler olacak ve seyahatlari ışık hızının üzerinde olacak.
Dünya da doğan her 3 çocuktan 2 si Türk olacak.
ben Avustralya’da yasiyorum 37 seneden beri. bir suru etnik millet var. ama hic bir azinlik bu ulkede buranin devletine benim dilim universitede olacak diyemez. benim bayragim degip ayrimcilik yapip baska bir bayragi kabul ettiremez, hatta sozu bile edilmesi mumkun olamaz. herkes cogunluga yasadigi ulkeye uymak, kurallari kabul etmek zorundadir. tabi ki istemezse memnun degilse bu durumda ulkeyi terkeder. tek bayrak, tek devlet, tek millettir. baska turlusu olamaz.
kendi televizyonlarini istiyorlar. ne demek bu ne bicim zorbalik. biz yabanci ulkenin vatandasiyiz.ama devlete bize televizyon acacaksiniz demek ne haddimize. biz ozel bir sirketin turkiye’den alip bize satmasiyla kendi vatanimizi gorebiliyoruz bunun icinde 65 dolar oduyorum her ay devletle hicbir ilgisi yok. bir de kurtler turkiye’de dogup buyuduler fakat o kadar nefret var ki onlar da turkceyi konusmuyorlar. tipki firansizlarin ingilizlerden nefret ettigi icin ingilizceyi konusmamasina benziyor fakat fransizlar birlikte veya ingiltere’de yasamiyorlar o luksleri var.
ben almanya’da yasadim almanca ogrendim 3 sene icin. avustralya’da 37 sene yasiyorum ve ingilizceyi ogrendim ve kendi dilimizi cekinerek konusuyoruz halkin icinde tabi ki aile arasinda. cunki avustralyalilar donup kotu bakiyorlar. yani dilimizi neden konusmuyorsun gibi bakis. ben turkiye’ye 1999 da geldim her telefon kulubesinde kurtce konusuluyordu hayretler icinde kaldim. bu insanlar baska bir ulkede mi yasiyorlar nedir. cok uzuldum icim acidi ulkeme hep istiyorlar her seyi istiyorlar. ama onlar ne veriyorlar ve ne aliyorlar turkiye’den.
verdikleri teror. kan olum ve aci analari aglatiyorlar. aldiklarican her gun haberlerde duymaktan usandim acisini duymaktan hasta oldum. sokaklarda teror estiriyorlar tas sopa mayinlar tuzaklar, bombalar. turkiye’nin ekmegini yiyiyorlar hastanelerinde bakiliyorlar bu ne nankorluk. politikacilari halkin parasini alip yiyiyorlar sonra da tororle beraber calisiyorlar bunlari haberlerde gormekten halk bikti, yeter artik bu kadar nankorluk bu kadar canilik kurt acilimi ne demek soruyorum bunlar turkiye’yi bolmek cabasindalar. ac kurt gibi bakislarla hedeflerine varmak istiyorlar.
turkiye turklerindir. tek bayrak tek devlet ve tek millettir. isine gelmiyenin yolu acik. halkin tahammulu kalmadi artik bu tur konulara. zorbalikla istediklerini almak icin cabaliyorlar. ama bu halk buna musade etmiyecektir.
“Dünya gezegeni insanoğlu için yaşanamaz hale geleceği için evrimin bir sonraki basamağına yakın zamanda geçeceğiz.”
İşte boyumdan büyük tarihi sözüm:):);
“Dünya yaşlanırken, insanlar ve onları yönetmekte olan düzen yozlaşıyor, insanlığın doğasına aykırı, doğruluğun, düşünmenin, inancın ve hoşgörünün önüne sarsılmaz kayalar koyan bir düzen halini alıyorsa, bu durumu değiştirebilmesi için yeryüzüne gönderilen AYDIN SORGULAYAN ÇAĞDAŞ İNSAN karakterlerinin CESARETLERİ büyüyor demektir…” Bildiğiniz TERS ORANTI…
İnsan hareket ve düşünceleri, teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin; önceden tahmin edilemiyecektir!
Bu da benim gafım olsun.
Bir gün gelecek dil, ülke, ırk,ayrımı kalmıyacak dünya tek dili konuşacak. Ve bu ayrımların yapıldıgı döneme yabani cag adı verilecek…
*Apo bir gün karşımıza bir siyasi parti lideri olarak gelirse hiç şaşırmayacağız…
*Eskiden her branşın ayrı bir hastahanesi yoktu…korkarım ki 10 sene sonra sağ elimiz için başka,sol elimiz için başka bir hastahaneye gideceğiz… :)
Efendim sol elimin baş papmağı için hangi hastaneyi tavsiye edersiniz? :):)
olmaz olmaz demeyin… :)
Bir gün savaşlar olmayacak barış ve mutluluk içinde yaşıyıcak dünya ve o gün geldiğinde sanırım ben hayatta olmayacağım:D
Bu da Albert abimizden gelsin ”Gelecek düşünmesekte gelecek” :D
Bir gün insanların çalışmak zorunda olmadığı, makinaların insanların emrinde her işe yetişebileceği bir dünya var olacak.
herşey aslına dönecek! doğruluğuna çoğunluğumuzun kanaat getirdiği bu tarihi lafın yaşanacağı gün geldiğinde milyonların ısrarla ispatına uğraştığı bir teori gerçek olacak. insanlar konuşmayacaklar. çalışmayacaklar. okumayacaklar ve yazmayacaklar. yüzümüz dahil heryerimizi kıllar kaplayacak, üremek için de yaşamak içinde kavga etmemiz gerekecek. ama yükseklerde olacağız. ağaç tepelerinde. maymun *muştuk* gene maymun olacağız (:
Tunç Abi, bir gafı unutmuşsun.
-Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan
Kriz bizi teğet geçecek.
(Ekonominin %13 küçülmesi, işsizliğin katlanması vs.vs.)
Büyük laf edilebilir ya da gaf larda yapılabilir, ama ya vaatler ne olacak. Günlük şahsi çıkarlar için siyasilerin verdiği balon vaatlere ne demeli? Hangisi en çok acıtır bizi?
Yukarıdakı laflara ya da gaflara bakınca suratımda bir tebessüm oluştu. Verilen vaatları da düşününce de insan gülüyor ama iki gülme arasında büyük fark var. Laf ve gaf ta geçerizde, vaatte eziliriz.
Okan Bayülgen’in bir lafı aklıma geldi. “Gün gelecek atmosferde sözlerimizi toplayan bir makina yapılacak ve ne kadar boş konuştuğumuz ortaya çıkacak” bu söz her aklıma geldiğinde bir kahkaha atıyorum. :D
Benim lafıma gelecek olursak.
“Gün gelecek hepimiz apartmanlarımızdaki asansör gibi uzay asansörüne binip yukarıya çıkacağız. Asansörün düğmeleri atmosferin katmanları olacak. Düğmeye basıp, Troposfer, Stratosfer, Ozonosfer, Kemosfer, Termosfer, İyonosfer, Ekzosfer de ineceğimizi biz belirleyeceğiz.”
Şaka gibi dimi :)
“Gun gelecek insanlar diger kimliklerinden siyrilip sadece insan olacaklar.”
Benimki İstanbul ile ilgili bir büyük söz
“Gün gelecek arabalara gerek kalmayacak çünkü metrobüz her yere gidercek”
Bilğisayarlar yorum yapabilecek ve köşe yazarı da olabilir.
an itibarı ile umudunu kaybeden, ruhlarındaki aydınlık günden güne azalan tüm dünya insanlığı için gelecek çok daha karanlık olacak.. günden güne çok daha beceriksizce ama çok daha büyük bir cüretle yalan söyleyen politikacılar ve dünyaya yön verenlere daha fazla boyun eğecekler.. yukarılardaki yorumlardan birinde bahsi geçen rfid çipleri ile insan sürülerine uygulanan kontrol ve izleme mekanizmaları, cendereyi kaçması imkansız bir şekilde sıkıştıracak.. umutsuzluk karamsarlık ve vazgeçmişlik dünyanın ortak baskın duygları olacak..
ancak ne olursa olsun ister şimdi ister bin yıl sonra, bir şeylerin yanlış gittiğini farkeden, kafasında soru işareti ile dolaşmaktan yılmayan insanlar her daim yaşayacak.. ve eğer bir şekilde birleşebilirlerse bu korkunç gelecek içinde kendilerine küçük vahalar yaratmaları mümkün.. ancak bu iyimser gerçeğe rağmen asla “mutlu yarınlar” hakim duygu olmayacak dünyaya..
umarım çocuğum ve çok daha ötedeki henüz tanımşmadığım torunlarım o “vaha”lardan birine erişebilirler.. yoksa kıyma makinasına giden robotumsu çocuklar sürüsü gibi çarkın dişlileri tarafından yok edilmeleri kaçınılmaz..
insanlığın geleceği için tek temennim irade ve inançtır.. ileride yaşayacakları, bıçak gibi keskin distopyalar içinde, kendi ütopylarını inadına yaşatabilmek için herşeyden çok bu ikisine ihtiyaçları olacak çünkü..
Dün izlediğim “savaş tanrısı” filminden sevdiğim bir sözü paylaşmak istiyorum;
“Hayatta iki büyük trajedi vardır; birincisi istediğine sahip olamamak, ikincisi olmaktır.”
Günümüzde ihtiyaç duyulana sahip olmak isteyen fakat sonuçlarından korkan insanları görmek mümkün olduğundan Albert Einstein‘ın dediği gibi yapmak lazım. =)
Koyunu kuzuyu klonladılar ama sıkıyorsa ruhumla beni veya bir insanı klonlasınlar :)
1. Deri altına yerleştirilecek bir çip ile o insanın tüm hareketleri izlenebilecek. Nerelere gidiyor şu anda nerede gibi bilgiler. Tüm kişisel bilgileri, banka hesapları o çipte. Eğer istenirse bir düğme ile çipi kapatılıp hayatına son verilebilecek. Tüm insanlık fişlenecek, özgürlüğün sonu. Heralde bu gerçekleşirse robotlara da pek gerek kalmaz değilmi?
2. Genleri değiştirilmiş gıdalarla beslene beslene iki veya üç nesil sonra 3 bacaklı 4 kollu iki başlı çocukların doğuyor olması.
birden çok sıralmak isterim :D hatta yüzlerce :D
1. tv internet mantığı iç içe olacak yani masaüstü pc kavramını internetli tv alacak.
2. domain fiyatları hiç bir zaman yükselmeyecek (aşırı bir şekilde).
3. fikiratolyesi ve vb.türevdeki bloglar türkiyenin en popüler siteleri olacak
4. klavyelerimizdeki tuşlar parmak ısısıyla çalışacak.
5. gelecekde sitelerde tıklayarak değil, gitmek istediğimiz sayfanın linkinin üstüne gelerek ilerleyeceğiz.
6. msn’nin yerine hiçbir rakibi geçemeyecek
7. Milli gelir asla yükselmeyecek.
8. Yakında kimse kimseyi tanımayacak, akrabalarımızı bile unutur hale geleceğiz.
..çoğaltabilirim :D
zevkli konu için teşekkürler.
X firma çikolatasının marka yönetimini yapacağıma; hele hele Y bankasının parasının derdine yanacağıma… ; Kendi adımı marka yapmaya ve kendi paramın derdine yanmaya karar verdim… :))
“3. Dünya savaşında hangi teknolojilerin kullanılacağını bilmiyorum. Fakat 4. dünya savaşında Bilgisayar, Internet ve Bill Gates olmayacak biliyorum.”
deus ex machina‘ya yancı oluruz biz de; sadrazam ül sol kashak. :s
Babamın parası olsaydı hayat bu kadar zor ama, bu kadar da yaşanabilir olmazdı.
?Darwin Among the Machines: The Evolution of Global Intelligence? kitabında George Dyson der ki: ?Bu hayat ve evrim denen oyun masasında üç oyuncu var: insanoğlu, doğa ve makinalar. Ben doğanın tarafındayım. Fakat öyle sanıyorum ki doğa makinelerin tarafında.?
bunu söylerken sanırım o zamanlar madencilik yoktu ya da syn darwin’in haberi yoktu çünkü makinelerin doğaya yaptıklarına sıradanlaşan bir çok örneğinden biri var şu linkte.
“Artvin?de siyanürle ?altın arama?da kullanılacak dinamitlerin patlatılmaları, ormanlık alanların içindeki canlı türleri ile birlikte yok edilmesi, orman içerisinde yeni yolların yapılması gibi müdahaleler heyelan tahlikesini MTA raporlarıyla sabit hale getirdi.”
Benim Sözüme Gelirsek:
“Elbet bir gün hepimiz aynı güneşle doğacağız ve bir gün savaşlar ve açlık son bulucak.”
TÜRKİYE İLK UFO ÜRETEN ÜLKE OLACAK, GALAKSİLER ARASI TRUSTİK gezi yapılacak”
(çok uçtum be:=) )
bütün türklerin sevdiği bir söz:
”Dünya Türklerin Kurallarına Uyacak”
“Gelecekde biz türkler de üretebileceğiz”
Birgün sanal sevgili icat olacak ve kadınlara gerek kalmayacak. :P
İnternet, reel güçlerin ortaya attığı 5 trilyon dolardan başka bir şey değildir :)
Singularity’den korkmayan taş olsun Tunç’um…
benim “büyük lafım” da şu:
“tüm zaman dilimlerinin üstüste yaşandığını anladığında, insanoğlu zaman makinasına takılmadan alttaki ve üstteki zamanlara geçebilecek…” (mesela şu anda çalışma masamın tam altına denk gelen katmanda belki de Hannibal fillerine start verdirdi…
olur mu olur…
Gün gelicek, yarın için büyük laflar etmeye çalışmaya bile vaktimiz kalmayacak. Bugünü kurtarmak o kadar zor olacak ki!
İnsana olan ihtiyaç gün geçtikçe azalacak, insana olan özlem gün geçtikçe artacak.
Bir çok yerde yazdığım cümleyi söyleyeyim.
“Teknoloji yüzünden gizlilik (privacy) lüks olacak” (Ağız tadıyla sevişmek için…)
Bu da teknolojik öngörüm:
” Gün gelecek insanlar birbirinden nefret edecek, çünkü tüm gizli fikirler teknoloji sayesinde anında deşifre olacak. ”
“Taklit etmeyi bıraktığın gün, takip edilmeye başlanacağın gün demektir.”
Tarihi laf olmayabilir ama ara sıra kullandığım bir sözümü yazmak istiyorum Tunç;
“İnsanlar web sitesi gibidir, arayüzlerini güncellemedikleri sürece kullanıcı sayısı azalır.”