41

Alphan Manas. Yatırımcı, Girişimci, Ejderha!

Beş zengin ejder karşısında, girişimcilerin fikirlerine yatırımcı aradığı Dragons’ Den isimli bir televizyon programı var. Japon kökenli program 18 ülkede yayınlanıyor. Türkçede ‘Ejderhaların İni’ veya ‘Ejderlerin Mağarası’ anlamına gelen Dragons’ Den Türkiye de, Eylül’de, Bloomberg HT kanalında yayına başlayacakmış. Bu beş ejderhadan biri de, uzun yıllardır tanıdığım Alphan Manas. Ben de kaptım video kameramı, çaldım Alphan’ın kapısını. Hem uzun zamandır …

38

Paylaşmak İçin Yaşamak!

Konserin en güzel anı… Biz parmak uçlarında, önümüzdeki kafalardan sıyrılıp cep telefonu ile çekim yapma telaşındayız. Hep tanışmak istediğimiz o kişinin yanındayız… Merak ettiğimiz bir şeyi sorup sohbet etmek yerine, biz resim çektirme derdindeyiz. Muhabbetin en güzel yeri. Biz gelen sms’lere cevap yazıyoruz. Yemeğin en lezzetli lokması. Biz cep telefonundaki bilmem ne uygulaması ile lokasyon bilgisi girme peşindeyiz. Resim çekmekten …

34

Bir el atsanız!

Sunum ne kadar hoş olsa da, çok lezzetli bir şey yerken; konser performansı ne kadar etkileyici olsa da, o müthiş şarkıyı dinlediğimizde… Veya; öperken, koklarken, hatta sevişmenin en güzel anında… Neden kapanır ki gözlerimiz? —— Sonradan ekonomik refaha kavuşan, torunlarına bile yetecek kadar parası olan zenginler… Nasıl bir düşünceyle ‘sonradan’ cimrileşiyorsunuz? Eskiden çok daha cömert değil miydiniz? —— Şerefe derken, karşındakinin …

36

Duyuyorsunuz, değil mi?

Hep bir şeyler anlatıyor bana. Her defasında farklı. Hep bir öncekinden daha derin. Her defasında yeniden. İfade tek, dediği çok. Gözümü alamıyorum! Size de şu an dedikleri var. Duyuyorsunuz, değil mi? 1985 Haziran’ında National Geographic Dergisi’ne kapak olan, Afgan Kızı Şarbat Gula. Steve McCurry‘nin deklanşöründen.17 sene sonra tekrar bulunmasının hikayesi ise: Afghan Girl Revealed.

71

Kendini bir şey sanmazsan, kaybedecek şeyin de olmuyor!

Dokuz yıl önce Kaş’a yerleşen bir Hollandalı amca, ‘neden Kaş‘ soruma şu cevabı verdi: “Tembellik ve kolay hayat.” Gerçekten de insanın kalp atışlarının azaldığı, zaman kavramının anlamsızlaştığı, büyük şehir hayatından kaçıp yerleşenlerin bolca bulunduğu bir Akdeniz kasabası burası. Dolayısıyla herkesin en büyük meşgalesi konuşmak. Tanı tanıma, yanındaki kişilerle biranın köpüğü nasıl oluşuyordan başlayıp, dünyayı kurtarmaya giden bir muhabbet diyarı. Meydan’da …

36

Kimseden bir şey beklememek!

– Anlatacak ne çok şey var, dinleyense ne az. [Konuşan hep ben olsam!] – Sözümü kesme sakın! [Benim anlattıklarım daha değerli.] – Vallahi cin fikirleri olan, hayata farklı pencereden bakan biriyim. [Kimse anlamıyor, o ayrı!] – Nasıl oluyor da ben herkese destek olurken, ihtiyacım olduğunda herkes sırt çeviriyor? [Sıra bana da gelecek!] – Sendeki imkanlar şimdi bende olsa! [Nasıl biri …

31

Hayallerin Peşinde, Umutsuz Bir Boşluk!

Geçen sene “Hayallerin Peşinde” ismiyle vizyona giren, 2008 yapımı bir film vardı: “Revolutionary Road.” Hani şu Richard Yates’in aynı isimdeki romanından uyarlanan, Sam Mendes’in yönetip, Leonardo DiCaprio ve Kate Winslet’in başrollerini oynadığı, 1950’lerde geçen film. Fikir Atölyesi’nde sizlerle bir şey yapmak geçiyor içimden. Ufak bir oyun gibi. Ancak öncesinde, “Revolutionary Road” filminin bende bıraktıkları var: İstenmeden yaşanan, sıradan bir hayat… …

21

Aşk bu olsa gerek!

Çırılçıplak ruhlarına teslim olanlara… Okşayan eli değil, tekmeleyen ayağı itenlere… Delilah onlara. Hey there Delilah What’s it like in New York City? I’m a thousand miles away But girl, tonight you look so pretty Yes you do Times Square can’t shine as bright as you I swear it’s true

51

Yaşamak dünyada var olan en istisnai şey. İnsanların çoğu ise -artık- sadece çevrimiçi, hepsi bu!

Bu aralar pek bir sosyaliz. Facebook, Twitter, Friendfeed, Msn derken, bir bakıyoruz saatler geçmiş ekran karşısında. Geçen vakit eğlenceli olunca, pek farkına da varmıyor insan. Değer mi; bağımlı mı olduk; sokaktan kopuyor muyuz soruları (biraz da geçenlerde bir seminerde yaptığım gevezelikten dolayı) beynimde fazlaca dolanınca, sizin de görüşlerinizi merak ettim. Bu yazı ondan. “Sosyal ağ” lafı artık neredeyse Facebook ile …

38

Özgelecek. Hem de En Özü!

Hani şu iş başvurularında firmalara CV veya özgeçmiş gönderiyoruz ya, bu aralar yine kafamı bir şeyler kurcalıyor. Tüm CV’lerin ortak noktası, hep ve sadece “geçmişimiz” hakkında bilgi vermesi. Nerede okuduk, nerede çalıştık, ne işler yaptık, hangi sertifikaları aldık… İyi güzel de, bizim geçmişte yaptıklarımız, girmek istediğimiz şirketin geleceğine katkısı ne? Hem olası katkımızı hesap etme işini nasıl bırakabiliriz ki başkalarına? …

48

Size bir şey sormak istiyorum.

Öldünüz. Aradan iki yıl geçti. Bir yerlerde adınız anılıyor. 1.) Adını ananlar kim? (Sadece eşin dostun mu, yoksa hiç karşılaşmadıkların da var mı?) 2.) Neredeler ve “ne” diyorlar? 3.) İki yıl sonra diyeceklerini, bugün de (sen hayattayken) duyuyor musun? 4.) O kişiler (tanıyorsan), “kendileri için” duymayı hayal ettiklerini, bugün “senden” duyuyorlar mu? Bu arada unutmadan… Sizi seviyorum!

50

Bizler, Zenginlere Hizmet Eden Robotlarız.

Karel Capek ve Franz Kafka da benzer mesajlar vermiş zamanında. Hatta bakın Capek’in şu lafı, doğru olduğu kadar, ne kadar da acımasız: “Bilimi suçluyorum! Teknolojiyi suçluyorum! Kendimi suçluyorum! Hepimiz! Evet hepimiz suçluyuz! Büyüklük kompleksimiz uğruna, başkalarının kar etmesi uğruna, gelişme uğruna, bilmiyorum, büyük bir şeyler uğruna insanlığı öldürdük. Artık kendi büyüklüğünüz altında ezilebilirsiniz.” Hatırlarsınız, Patch ise bu “ezilmeyi” çok daha …

26

İnsan Bilincinin Optik Yanılgısı.

– Mesela tıp okullarında günde bir saatlik ders olsa ve arkanızda oturan arkadaşınız size masaj yapsa. Evet, masaj! İşte bu yüzden hastasının ayağına masaj yapan bir doktor göremiyoruz bugün. – Mesela hastaneler, hastaların ve çalışanların oylarıyla haftanın “en kaba, en huysuz doktorunu” seçip duvara kocaman bir resmini assalar. Hiçbir doktor bu oylamada “kazanan” olmayı istemeyecektir. – Mesela hastane koridorlarına şarkı …

46

Patch Adams: Anarşist Palyaço Doktor!

Çıkış noktası bulmakta zorlandığım anlarda konuştuğum, ufkumu genişleten “hayali kahramanlarıma” bir kişi daha eklendi. Reddedildikçe güçlenen kendine özgü hayat duruşu, hayalleri uğruna yaptıkları ve bugüne kadar başardıklarıyla ilham veren biri. Bir palyaço doktor! Henüz bir tıp öğrencisiyken evinde kurduğu, ufak ancak sıradışı sağlık merkeziyle, 15 binden fazla hastayı tek kuruş ücret almadan tedavi eden deli bir doktor. Herkesin eşit olduğu, …

67

Beni REDDettin!

Hadi bir oyun daha oynayalım. “Faili Meçhul Kıyak“tan sonra bu da ikincisi olsun, onun kardeşi :) Adı da “Beni REDDettin!” olsun. Veya “REDD Hareketi!” Hepimiz, her gün bir yerlerde reddediliyoruz. ‘Hayır’ diyor birileri bize, ‘olmaz!’ Kabul edilmiyor, istenmiyor, hatta dışlanıyoruz zaman zaman. Duymak istemediğimiz; bazıları büyük, bazıları ufak reddedilmeler bunlar. Kendimizi değersiz, eksik veya başarısız hissettiğimiz… Canımızın yandığı anlar. Bize …