Rakı balık sofrasında tanışıp, sabahlara kadar sohbetlemek istediğim ne kadar çok insan var… Prof. Dr. Ahmet İnam da eklendi şimdi o listeye! “Ben hep celep olmak istedim, ancak felsefe profesörü oldum. Şimdi bunu herkes yalan sanacak. Ama ben çok ciddiyim… Koyun çobanlığıyla başlayıp oradan da celep olmaktı hayalim” diyen Ahmet hocamıza, peki siz kimsiniz dendiğinde verdiği cevapsa şu: “Hıyarım. Türk?üm. …
Merak Ettiklerim!
Doğumdan sonra büyümeyen tek organımız ‘göz’müş. Bu iyi de, ey burun ve kulaklar, sorarım size… Ölene kadar genişlemeye devam ediyorsunuz, amacınız ne? İnsan vücudunun %97 mükemmellikte olduğunu düşünüyorum! Mesela, yokluğunda hiç özlenmeyen bademcikler neden var? İlerleyen yaşlarda kulaklarda neden kıl çıkar? Hıçkırık ne iş? Böbrekten, gözden, kulaktan ve akciğerden ikişer tane var… 20 tane de parmak varken; kalp neden tek? …
Sen kimseye kulak asmadan, rüzgara karşı uçabiliyor musun ona bak.
Yerine kimseleri koyamayacağını sanıp, belki de aldandığın kişiler olacak hayatında. Ve sen uslanmadan acı çekmeye devam edeceksin… İşte o zaman anlayacaksın yaşadığın şeyin aşk olduğunu. Sahiplenmeden seveceksin… Unutma ki, sen bile sana ait değilsin. Bakmayacaksın da öyle rengine, cinsine… Gözleri mesela… Yetecek onu deli gibi sevmene… Yolda yürürken kızmayacaksın mesela ona baktıklarında… Hem zaten dert de etme… Bulduğu müddetçe o …
Annenin karnından çıkıyorsun, çıktığın gibi de başlıyorlar tepene çıkmaya!
‘Beklenti’, bir şeyin gerçekleşmesini beklemek… Senin kendinden veya bir başkasından, sevgilinden, ailenden, devletten, dünyadan… Her kimden olursa işte, bir şeylerin olmasını ‘bekleme’ durumu. Bir de bizden ‘başkalarının beklentileri’ var. Ailen adam olmanı, hocan iyi not almanı, sevgilin ilgi göstermeni, eşin sadık bir eş ve iyi bir baba olmanı veya patronun iyi bir çalışan olmanı bekliyor… İçinde yaşadığın toplumsa din, ahlak …
Başım Gözüm Üstüne!
İki mektup… İlki Mardin’in bir köyündeki Esra öğretmenden Koray Kocabaş’a. İkincisi ise Koray’dan bana. ——- Merhaba Koray, Bundan yaklaşık 3 ay önce Mardin’in Savur ilçesine 186 mevcutlu Evren İlköğretim Okulu’na Rehber Öğretmen olarak atandım. Burayı biraz anlatırsam; Mardin?in Savur ilçesi merkeze 47 km uzaklıkta, yaklaşık 4 bin kişinin yaşadığı, bir dağın eteklerine yayılmş küçük bir ilçe, bence ortalama İstanbul’un 25-30 …
Ne Umursamazlar Gördüm, Gönlünü Kaptırdığında Köpek Olan!
Evrenin, dünyanın ve doğanın bizi ciddi anlamda ‘umursadığından’ olsa gerek ki, mucizevi bir şekilde yaşama göz açıyor ve bugün hala nefes alabiliyoruz. Peki ‘biz’ bu hayatta neleri umursuyoruz? Veya bizi kimler umursuyor? Neden? Uzunca bir süredir var kafamda bu ‘umursamak‘ konusu. Hal böyle olunca da denk geldiğim herkeste “bu kişi hayatında gerçekten neleri önemsiyor, neden?” sorularına yanıt ararken buluyorum kendimi. …
Oysa Yol Bile Artık Alay Eder Olmuştur Senle.
‘Sonu yok’ diyenlere güler geçer, Sen daha fazla basarsın gaza. Zarar görürsün, Canın yanar… Virajlı, engebeli ve tehlikelidir yol, Senin aşık olduğunsa ‘yol’un kendisidir. Anlamazlar. Sen de anlatamazsın zaten. Kendine bile… Oysa yol bile artık alay eder olmuştur senle. Sen duymazdan gelirsin. İnandığın, Gönül koyduğun, Mücadele ettiğin, Acı çektiğin…
Bizim Burada İşler Böyle Yürür!
Bir kafesimiz var, içinde de beş maymun. Kafeste hayatta kalmaları için yetecek miktarda ancak lezzetsiz yemek ve biraz da su. Kafesin tavanından ise iple sarkıtılan bir salkım muz, hemen altında da muzlara ulaşmak için kurulu bir merdiven. Muzu gören ilk maymun merdivenlerden çıkmaya başlıyor; tam alacağı anda, dışarıdan hortumla fışkırtılan buz gibi bir soğuk suya maruz kalıyor ve tek bir …
Hem sen kimsin ki, insanlar soydukları gururlarını senin ayakların altına sersinler?
Elinizdeki mallardan verdiğinizde çok az verirsiniz. Ancak canınızdan verdiğinizde gerçekten vermiş olursunuz. Oysa canınız gibi sakladığınız mallarınız gelecekte muhtaç olurum korkusuyla bekçiliğini yaptığınız nesnelerden başka nedir ki? Yarının ne getireceği belli mi? Kutsal kente doğru yol alan hacıların peşine düşmüş aşırı temkinli bir köpek, kızgın kumların altına bir kemik gömse, ne çıkar? Olur da bir şeylere muhtaç duruma düşerim korkusu, …
Taksim Muzurlukları :)
27 Şubat ‘Dünya FMK Günü‘ için beş arkadaş, Taksim’de 50-60 parça ‘Faili Meçhul Kıyak‘ yapıp, epey iyi vakit geçirdik. Bazı FMK’ları ise video’ya alma şansım oldu: Bir gece öncesinde evde yapılan hazırlıklarınsa keyfi başkaydı.
Benden başka herkes deli olduğu için, beni de deli zannediyorlar!
Aşağıda okuyacağınız yazı, tıbben şizofren olduğu bilinen bir kişi tarafından yazılmıştır. [‘Yazı okumak bana göre değil, video’su olsa da izlesem’ derseniz, yazının altına bakıyorsunuz.] “Ben deli değilim, benden başka herkes deli olduğu için beni deli zannediyorlar. İnsanın kendi olabileceği tek yer akıl hastanesidir sanırdım, yanılmışım. Delirmeye bile hakkınız yok burada. Tımarhane delirme hakkının kutsandığı mabed değil midir? Değilmiş! İnsan tımarhanede …
Başıma gelen hem en büyük şans, hem de en büyük felaketsiniz.
Bu, ?büyümü sancıları? içinde olan birinin, anne ve babasına hitaben yazdığı ikinci mektuptur. Tek amacı ileride kendisine hatırlatmaktır. Başka da bir amacı yoktur! (İlk mektupsa şu linkte.) “söylesene bana baba, annemle evlenirken hiç dedin mi, işte bu hatundan olsun istiyorum çocuğumu. söylesene bana anne, babamle evlenirken hiç dedin mi, işte bu adamdır çocuğumun babası. yoksa o günün şartlarında, siz birbiriniz …
En Çok Beğenilen FMK Fikrine Apple iPad!
Şu an duygularımı anlatacak kelime bulamıyorum! Aynen Has FMK!‘da olduğu gibi, “Faili Meçhul Kıyak” fikrine ilk günden beri gönülden inanan başka bir iş adamı beni arayıp, ‘27 Şubat – Dünya FMK Günü!‘nün bilinirliğini arttırmak ve toplumsal bir harekete çevirmek için ufak bir şey yapmak istediğini söyleyince… Evet itiraf ediyorum, bir kez daha nefesim kesildi. Şöyle bir oyun oynayalım, adına da …
27 Şubat – Dünya FMK Günü!
Çok şeyin bir günü var; hadi gelin biz de ‘Faili Meçhul Kıyak‘ oyunumuzun başlangıç tarihi olan 27 Şubat’ı “Dünya FMK Günü” ilan edelim :) Müthiş bir şey olmaz mı, 27 Şubat‘ın, ileriki yıllarda dünyaya mal olmuş, insanların kendini belli etmeden, tanımadıkları kişilerin yüzünü gülümsettiği bir gün olarak kutlanması? Hayali bile heyecan verici. Bugünden sonra da Faili Meçhul Kıyak’larımız tabii ki …
Daha fazlasını isteyip, daha az görürken… Uzlaşabilir miyiz sahi?
Bu, bugünün gerçekleriyle, bir aldanışın sonlanma mektubudur. Bu, kardeşten öte görülen bir kişiye, ileride okuduğunda, ‘nereden nereye gelmişim’ demesi umuduyla yazılmıştır. Bu, ben dahil, dostluğun ne denli zor kazanılıp, hakettiği değer verilmediğinde, ne denli kolay yitirilebileceğini hatırlatma amacıyla yazılmıştır. Bu, her şeyden önce, bana bir derstir. ———