Geçen gün üniversitede okuyan bir arkadaşımla sohbetliyoruz. – Sınırsız maddi imkanın olsa, nasıl bir hayat yaşıyor olurdun? – Bilmem… Hiç düşünmedim abi. – Tamam, düşün o zaman şimdi! [Bir iki dakika sonra…] – Sanırım bir sahil kasabasında kafa dinlerdim. – Bu yaşta ne kafa dinlemesi lan! Neyle meşgul olurdun, günlerini nasıl geçirirdin onu soruyorum. – Hmm… Evin bir odasını atölye …
Yedi şey!
Hepsi benle ilgili. Yaşadıklarımla. Belki ucundan işinize yarar. – Kararsız anlarda kendime şunu soruyorum: ‘Altı aylık ömrüm kaldığını bilseydim, neyi seçerdim?’ [Yeter ki o an bu soru aklıma gelsin. Karar nasıl olsa peşinden geliyor.] – Bunaldığım anlarda ise sorduğum şu: ‘Aradan iki yil geçse, ben bunu hala dert eder miyim?’ [Cevap hep hayır oluyor, ben de sokağa çıkıyorum.] – Sürekli …
Deneyim denen kaos!
Yaşanmışlık konsepti ilginç. Deneyim denen şey işte. Okuyarak, izleyerek veya dinleyerek çok şey öğreniyoruz da, neredeyse hiçbiri, biz onları yaşamadan bir parçamız olamıyor. Ne kadar okursan oku, yaşamadan aşkı tanımıyorsun. Veya, ne kadar macera filmi izlersen izle, yüksek bir kayalıktan atlamadan cesaretin ne olduğunu bilmiyorsun. Ciddi bir trafik kazası yapmadan, dikkatli araba kullanmayı pısırıklık saymak da aynısı. Yaşadıkça, bize öğretilenler …
Konforlu Uyuşukluk!
Çok uzun yıllardır ısrarla aynı iş yerinde çalışan bir arkadaşımla sohbetliyoruz. Kocaman gülen gözleriyle atlıyor lafa… – Geçen gün yürüyüşe çıkıp, sokak köpeklerini sevip onlara yemek verdim. Ne kadar mutlu oldum anlatamam. – Sokağa çıkmaktan mı, köpeklere mama vermekten mi? – İkisi de. – Sen kaç yıldır aynı şirkette çalışıyordun? – Yirmi altı. – İyiymiş! Peki söylesene bana, orada yaşadığın …
Abdülmelik Yalçın – Anarşist!
Yer: İstanbul Bayrampaşa’daki İsmail Erez Endüstri Meslek Lisesi. Konu: Okula dışarıdan yiyecek getirmek yasak. Getiren olursa yiyeceklere el konuyor. Tekel konumundaki kantin ise pahalı. Parası olmayan öğrenciler aç kalıyor. Ayrıca yemekler bayat ve lezzetsiz. Hatta öyle ki, öğretmenler bile kantinden yemiyor ve öğrencilere para verip dışarıdan yemek aldırıyor. Baş Aktör: Abdülmelik Yalçın. On yedi yaşında, lise 3 öğrencisi. Kendini ‘hakkını …
Harvard’ta alakasız bir bölümde okuyacağıma, çaycı olurum!
Dijital Video Teknikleri dersi final projesini bitirmek için dört hafta süresi olmasına rağmen, son üç güne kadar kılını bile kıpırdartmıyor! Sıkışınca da, evinin mutfak masasını film stüdyosu haline getiriyor. On liralık bir bütçeyle gazete baskıları, set fotoğrafları, buz, ip, cam fanus ve su kullanarak, henüz vizyona girmemiş bir film için konsept açılış jenereği hazırlıyor. İki günde çekiyor, bir günde montaj …
Günaydın, Sizi Seviyorum, Harika Bir Gün Geçirin!
Yer; Bermuda Adası. Başkent Hamilton’da yoğun bir kavşak… 25 yılı aşkın bir zamandır, aralıksız, haftanın beş günü her sabah saat 04 – 10 arası… Yanında ufak çantası, kafasında şapkası ve yüzünde kocaman gülümsemesiyle bir adam, yoldan geçenlere el sallayarak sesleniyor: “Günaydın, sizi seviyorum, harika bir gün geçirin!” Yaşı 88. Adası’nın delisi. Yerel halkın ve turistlerin sevgilisi… Adı Johnny Barnes. Çoğumuzun yanı …
27 Şubat Dünya FMK Günü!
Geçen sene bugünlerde; “Çok şeyin bir günü var; hadi gelin biz de ‘Faili Meçhul Kıyak‘ oyunumuzun başlangıç tarihi olan 27 Şubat’ı “Dünya FMK Günü” ilan edelim” demiş ve sonrasında heyecanımı dile getirmeye çalışmışım: İleriki yıllarda tüm kıtalara yayılmış bir 27 Şubat… İnsanların kendini belli etmeden, tanımadıkları kişilerin yüzünü gülümsettiği bir dünya oyun günü! Müthiş bir şey olmaz mı? Ufak şeylerle, …
Mutlu Olmak mı?
Yaşadığım unutulmaz anlara dönüp baktığımda, Gördüklerim neredeyse hiç değişmiyor… Yanımdaki mutlu insanlar. Kendisiyle dalga geçtiği kadar hayatı ciddiye alan, Samimi olduğu kadar karmaşık, Sevdiği kadar yalnız… Her sabah sanki silah zoruyla uyandırılmış gibi olan o sersem halleriniz beni benden alıyor… Ne güzel insanlarsınız. Sıkça duyduğum “abi sen nasıl bu kadar mutlusun” sorusunun cevabı sizde saklı! Sabahları uyanma nedeni olan hayallerinize …
Gelsin 2012, Bildiği Gibi Gelsin!
2006 yılından beri oynadığımız oyuna geldi yine sıra. Ne çabuk geçiyor değil mi yıllar? [audio:http://www.fikiratolyesi.com/wp-content/uploads/2006/12/03-Gelsin-Hayat-Bildigi-Gibi-feat.-Sezen-Aksu.mp3|titles=Gelsin Hayat Bildigi Gibi] Daha önce yorumlarınızla katıldıysanız harika, dönün bakın şimdi neler demişsiniz 2011 için, veya önceki seneler için… Olmadı, şimdi katılın. Bir sene sonra kendi yazdıklarınızı okumak epey şaşırtıcı oluyor. Üç soruyu birlikte cevaplandırıyoruz. 1.) 2011 denince ne hatırlıyorsun? Geçen sene bugünlerde, 2011’de kendimden …
Size bir söz yazdım bugün, yolladım rüzgarla!
Dün yazmam gerekiyordu bu yazıyı, gitmedi elim. Bugün İstanbul’daki yağışlı havaya uyanmam, rüzgara çıkıp üşümem, ıslanmam ve dönüp sıcak kahvemi yudumlamam gerekiyormuş. ‘Sana bir söz yazdım bugün, yolladım rüzgarla’ diyor Halil Sezai arkada. 22 Aralık Fikir Atölyesi’nin yedinci doğum günüydü. Gün mutlu, şarkı hüzünlü. Bilmem… Bu geldi işte bu sefer de içimden. Hüzünlü anlarımda bile tuhaf bir mutluluk duymaya başladım …
Fikir Atölyesi’nin doğum günü yazısını siz yazın!
Fikir Atölyesi basit bir blog olsa da, burası benim için hep girmeyeceğim sokaklara girdiğim, bilmeyeceğim yüzlerce insanla tanıştığım, belki de en önemlisi; değişen Tunç’la yüzleştiğim bir yer oldu. Olmaya da devam ediyor. Uzunca bir süredir üzerinde heyecanla çalıştığım ‘bir şey’ var. Ve bunu size anlatmamak için zor sabrediyorum. Ancak o’nun gün yüzüne çıkması için biraz daha zamana ihtiyacım var. Emin …
Hıyar heriflerin işi değildir aşk!
?Bilge dediğin hem fırlama olur, hem de puşt!? diye başlayıp, “Yemeğin tıkınmaya, sevişmenin düzüşmeye döndüğü bir çağda yaşıyoruz” ile devam eden Ahmet İnam yazı dizimizi üçüncü ve son bölümüyle tamamlayalım. – Hesabi insan. Hesabi insan, kendini aşma olanağının farkında olmayan insandır. Hesaplayamadığı hazinelerin farkında değildir. İnsan olmasını gerçekleştiremeyen bir varlıktır. Bir anlamda hesabi insan, insanın yüz karasıdır. Ama hesap, yaşamaktan …
Yemeğin tıkınmaya, sevişmenin düzüşmeye döndüğü bir çağda yaşıyoruz.
?Bilge dediğin hem fırlama olur, hem de puşt!? diyen Ahmet İnam yazı dizimizin ikinci bölümüyle devam edelim… – Keman çalabilecekken tembellik edip çalmıyorsan, çok ayıp ediyorsun. İnsanlık adına en büyük ayıp, olabileceği kadar olamamak, yapabileceği kadar yapamamaktır. Ben bundan daha büyük ahlaksızlık bilmiyorum. ‘Adam iyi bir adam da, tembel’ diyorlar. Tembel diye bir söz bilmiyorum. Bence tembeller ahlaksızdır, kötümserler de …
Steve Jobs… Haklı Çıktı!
?Başarı ve tükenişi uç noktalarda yaşamış biri olarak; gerekirse dünyanın sana sunduklarından vazgeç, hatta okula bile gitmeyebilirsin, ancak asla maceracı ruhundan taviz verme? diyen… Yakalandığı ilk kanserden dolayı ölümle burun buruna gelince de; ?Her gününü hayatının son günüymüş gibi yaşarsan, günün birinde haklı çıkarsın? deyişini kendi yaşamının parolası yapmış biriydi o. Ve haklı çıktı!