Vermediğini bile bile istemek,
Almadığını bile bile vermek.
Reddedeceğini bile bile sormak,
İstemediğini bile bile kalmak…
Gururu bir kenara atıp,
Diğerlerinin sana yakıştırmadığı…
Kendini ‘değersiz’ hissetme pahasına,
Olabilir misin öteki?
Geçmişini söylemeden şu anki halinle tanışmak,
Bugünkü sen’i tanımak için…
Yazarı sen olsan da,
Unutabilir misin geride kalan zafer hikayelerini?
Yenilere yer açmak için,
Bugünkü seni sevmek için…
Aşağılanma pahasına,
Yok edebilir misin eskileri?
Yorumlar 25
‘bugünki seni tanımak için…’ eğer bu mısra olmasaydı ben de hayır derdim, mümkün değil derdim. ama bu mısra o kadar ikna edici bir etki yarattı ki.. bugunkü beni tanımak için unutabılırım..
Şimdiki aklım olsaydı öyle yapmazdım.. Öyle yapmasaydım şimdiki aklım olmazdı…!
Eskiler şimdiyi yaşamanı engelliyorsa bazı şeyleri silip atmalı insan bence.. Öyle yapmakla insan ‘ben’ini kaybetmez belki de silip atamadğı için kendi olamıyordur..
bu gece “mad men” ni ilk sezonundan seyretmeye basladim.
dizinin hem reklam sektorunde gecmesi, hem de bas oyuncunun gecmisini silip bugunku hayatinda nasil bir ic mucadale icinde oldugunu gormek bana bu yaziyi hatirlatti.. eskileri yok etmenin nasil dengeleri bozdugunu ama ayni zamanda ne cok da kapi actigini gormek ilginc.
hayat adil degil derler ya, iste oyle bir sey.
İnsan geçmişini nasıl yok eder? Yok etmeye çalışıp başarabilen var mı gerçekten? Daha dün düşündüğünü bugün reddediyor insanoğlu ya da dün reddettiği şeyi bugün benimsiyor.
Kim ne kadar denerse denesin başaramaz geçmişi silmeyi ne pahasına olursa olsun, çünkü bugün inandığın-inanmadığın sevdiğin-sevmediğin desteklediğin-desteklemediğin vs ne varsa geçmişin olmasa sahip olamazdın hiçbirine bence. insanın geçmişi deneyimleridir aynı zamanda…(iyi-kötü)
Bu siteyi, sizi yazılarınızı keşfettikten sonra daha farklı bakıyorum ben hayata mesela.. Başkası gibi düşünebilmek, sizin düşüncelerinizden yola çıkarak yorumlayabilmek güzel bi deneyim..
Teşekkürler…
Minicik bir yağmur taneciği olup caddenin kenarında akan sele kendini koyverip gitmek, ‘0’lamak belki her şeyi, bir süreliğine dahi olsa. Sonra belki o halini sever insan, kimbilir?
eskiden bunu başarabiliyordum, hem de bir şey başarmış gibi hissetmeden..
doğal olarak yapabildiğim bir şeydi. içinde yaşadığım an o kadar kıymetliydi ki, o anda bana refakat edecek duygular, anılar, düşünceler yeterince iyi değilse onlardan ne olursa olsun kurtulup güzel yeniliklere varacağımı bildiğim için. şimdiki anın güzelliğine, bereketine, mucizesine inandığım- onu yaşadığım için.
ama artık şimdiki zamanım yok ve kimseyi kendi yoluna gönderemiyorum (tercüme koktu:) şimdi ve buradan koptum. masalsı, mucizevi hayat da bitti.. büyüdüm.
Bir süreliğine belki evet, bir süre sonra balon fazla şişer ve patlarsın gibime geliyor. Doğuştan mı geniş ve esnek olmak gerek, yoksa sonradan öğrenilebilir mi??
Bunu kendi adıma bile cevaplayamıyorum, ahh bu gurur nasıl tatlı, nasıl ballı….
Hümeyra ne güzel söylemiş.. Tutsana Ellerimi.. Şiirlerle, şarkılarla tutunmaya çalıştığımız hayata ne demeli bilmem ki.. Önemsediğiniz birine tutsana ellerimi dediğinizde tekmeleneceğinizi düşünmediğinizden şaşırırsınız.. Şaşkınım, üzgünüm.. Ya da yas denen şiirdeyim, bilemiyorum.. Eskicileri duyan bir kulağım olsaydı daha mutlu olurdum herhalde.. Yolum yine antikacılar sokağına düşecektir:) İnanıyorum.. Siz de inanın, sevgiler..
bir başka kişiliğe bürünüp zafer kazanmaktansa, kendi kişiliğimle ölmek en onurlusu ve olurudur. zaten her daim bi yerlere gelmek için bi başkalarına özenmedik mi? değiştirmedik mi kendimizi?
kimi zaman kızların hayran kaldığı bi popüler genç olduk. o kalıba soktuk kendimizi, kimi zaman ise erkeklerin salyalarını akıta akıta baktığı kadın olduk aslında olmaya çalıştık. ama nedense biz biz olduğumuzu hiç kabullenemedik. başka kişiliklere , başka kalıplara bürüneceğiz diye de hep alay konusu olduk. her daim ortamlardan atılan itilen olduk.. ama biz aslında biz olmayı unuttuğumuzdan dolayı BİZ den olduk.
ben şuna inanıyorum. yorumumun başında da dile getirdim, önemli olan ben yaptım ben ettim diyebilmek için, ben olduğumu unutmadan ve BEN le gurur duyarak ve yaşatarak yaşamaktır.
saygılarımla..
yeni denizlere yelken açmak için limanı terketmeliyiz.. o güzelim rıhtımı, akşam sefası kokan caddeleri.. yeni bir hikayen olsun istiyorsan elindeki her şeyi verip, sefil kalmak pahasına, yeni bir yolculuğa çıkmalısın.. elindekilere sımsıkı sarılarak sadece avuçlarını terletirsin bir de, bir de.. zaten ölmüşsün demektir..
Andrey Tarkovski ? Stalker?dan çok sevdiğim şu sözleri paylaşmak istiyorum:
?İnanmalarına izin ver. Ve tutkularına gülmelerine izin ver. Çünkü, onların tutku dediği gerçekte duygusal bir enerji değil, ruhları ve dış dünya arasında bir sürtüşme. Ve en önemlisi, kendilerine inanmalarına izin ver. İzin ver çocuklar gibi çaresiz olsunlar, çünkü güçsüzlük muhteşem bir şeydir ve güç, hiçbir şey. İnsan doğduğunda güçsüz ve uysaldır, öldüğünde ise, katı ve duyarsızdır. Bir ağaç büyürken hassas ve esnektir, ama kuruduğunda ve sertleştiğinde ölür. Sertlik ve güç, ölümün refakatçisidirler. Uysallık ve güçsüzlük, varlığın canlılığının dışa vurumlarıdır. Çünkü katılaşan hiç bir zaman kazanamaz.?
Hayat gene bize oyun oynuyorsa; olabilir..
tunç abi çok güzel yazmış yine, tabi ki silemeyiz geçmişi aşağılanma pahasına bile. zaten zaten bugünümüze gelmek için geçmişin köprüsünü kullanmıyor muyuz, insan geçtiği köprüyü nasıl yıkar…
yenilere yer açmak için gerekli olabilir.
eğer eskilerden yenilere yer kalmama noktasına gelinmişse atılacak eskiler var demektir.
hemen at ve kurtul.
yenilere yar aç.
yeni yeniler çok kısa zamanda eski olmayacak kadar YENİ olmalılar yoksa bazı eskiler yenilerden daha değerli olabilir.
Hayır… (Çok az ve de öz)
Pingback: Tweets that mention Fikir Atolyesi Aşağılanma pahasına, yok edebilir misin eskileri? -- Topsy.com
Vermediğini bile bile istemek,
Almadığını bile bile vermek.
Almadan vermek güzeldir:)
İstemek için vermek? Hiç hoş değil…
Reddedeceğini bile bile sormak,
İstemediğini bile bile kalmak?
Kimseden bir şey isteme!
İstendiğin yere erinme, istenmediğin yere görünme:)
Gururu bir kenara atıp,
Diğerlerinin sana yakıştırmadığı?
Kendini ?değersiz? hissetme pahasına,
Olabilir misin öteki?
?
Geçmişini söylemeden şu anki halinle tanışmak,
Bugünkü sen?i tanımak için?
Yaptığın iyi şeyleri unut, kötü olanları unutma ve tekrarlama:)
Yazarı sen olsan da,
Unutabilir misin geride kalan zafer hikayelerini?
Zaten unutman gerek…
Yenilere yer açmak için,
Bugünkü seni sevmek için?
İyilikse ‘ yeni’ lerden kasıt yol açık ola… Ama yap ve unut yine:)
Aşağılanma pahasına,
Yok edebilir misin eskileri?
Kim tarafından? Neden eskileri yok edince?
hayatta tek sabit degisim, veya tek degişmeyen konstant degişim.
gecmisi gecmisde birakip, bugun gecmisin ne demek oldugunu anlamaya izin verebiliriz.
ve bu surecde degişimi nasıl yaşadığımız bize kalmiş? değişimi ya ölüm gibi hissederiz veya hayatta ikinci bir şans gibi.
bilimsel bulguların herşey kalıcı demesine rağmen, hayatta ikinci bir şansı kendimize verebilmek bizim elimizde:-))
Geçmişimizdeki övünülecek şeyleri yok etmek mütevazilik, övünülmeyecek şeyleri yok etmekse yalancılıkla bir tutulabiliyor.
Gururu bir kenara atmak, egodan kurtulmak gerek evet. Peki geçmişindeki hatalar yüzünden toplum tarafından sürekli yargılanma korkusuyla yaşayıp bunun üstesinden gelmek için de kötüleri saklayıp nispeten toplumun beğeneceği şeyleri ön plana çıkartanlar da yok mu?
Bunu en basitinden en ağırına kadar çeşitli suçlar için de söylüyorum. Egonun ağırlığından kurtulmak insanı daha ferah ve ikiyüzlülükten uzak bir yaşama taşıyacaktır elbette. Buna ilk önce kendimizden başlamamız gerektiği de açık.
İnsan kendini tanıdıkça, kendi düğümlerini çözdükçe başkalarını da yargılamayı bırakacak, bugünkü kendini sevdikçe de bugünkü “o”nu sevecektir.
.. ve yaralanma pahasına güvenebilir miyiz?
eskileri yok etmek onları hiç yaşanmamış sayıp bi köşeye atmak olmaz mı? aynaya baktığın zaman şu anki ‘ben’i, ‘sen’i vs. gördüğünde ben çok değiştim diyebiliyorsan bunları eskiye, geçmişe borçlu değil misin?
Sonuçta geçmişte de şimdi de özne ben, sen vs., özneyi değiştirmediğimiz sürece yaptığımız hatalardan, kazandığımız zaferlerden, üzdüğümüz insanlardan hepsinden ve her şeyden biz sorumluyuz ve bu yüzden yaşanmış ve yaşanılacak hiçbir şeyi ‘ben yapmadım’ diyerek kaçamayız… :)
derin girişmişsin kendine.
çıplak gezmeyi göze almak zor. eskiler güvenli gelir genelde.
karar öncesi, sormalı iki soru sanki…
gerekir mi? değer mi?
cevaplar “evet”se, yok etsen “iyi” edersin, ikisinden birinde tereddütün varsa “halt” edersin, “hayır”sa zaten denemeyi aklına bile getirmezsin. bence…
iyi bayramlar üstad :))
eskilerini yok etmek kolay bir noktada,
asıl önemli olan eskilerinle
kökündeki günahınla
geçmişindeki yıkıntılarınla
varolduğunu bilmek
en kötü sen’i sevebildiğin ve vicdanınla barıştığın kadar sen’sin çünkü.
Sezen de der ki:
Kendini seçemiyorsun,
Bırakıp kaçamıyorsun,
Yazmadığın bir hikayede,
Uzun ya da kısa vadede,
Az biraz keşfediyorsun.
Öteki olabilmeyi,
Yerine koyabilmeyi,
Geride durabilmeyi öğreniyorsun.
Zor, çok zor ama imkansız değil. Ego dan tamamen sıyrılabilmeyi gerektiriyor, müthiş bir “iç savaş”ı gerektiriyor. Uçurumun kenarında olduğunu farkedersen belki bir gayret ama günlük yaşam içinde buna enerji ayırabilmek çok zor.
edemezsin!
başka bir ruhu sokamazsın çünkü aynı bedene!