78

Aç Kal, Budala Kal.

“Farklı düşünme, yaratıcı düşünce, yaratıcı tasarım.”

İşte Apple Macintoch ve iPod’un yaratıcısı Steven Paul Jobs‘un başarısındaki anahtar kavramlar.

“Liderle takipciyi birbirinden ayıran en önemli özellik yenilikçiliktir (innovation)” diyor Jobs.

Yakalandığı kanserden dolayı ölümle burun buruna gelince “Her gününü, hayatının son günüymüş gibi yaşarsan, günün birinde haklı çıkarsın” deyişini yaşamının da parolası yapmış.

Steve Jobs “Aç kal, budala kal” diyor gençlere.

“Stay Hungry. Stay Foolish.” Başarı ve tükenişi uç noktalarda yaşamış biri olarak gerekirse dünyanın sana sunduklarından vazgeç, hatta okula bile gitmeyebilirsin ancak asla maceracı ruhundan taviz verme önerisinde bulunuyor.”Yüreğinin ve sezgilerinin sesini dinle; onlar seni yanıltmaz. Neyi sevdiğini bul.” Aşık olacağın, büyük bir tutkuyla inanacağın işin sana zaten istediğin başarıları getirecek.

Evlenmemiş annesi 1955 yılında Steve’i doğurup evlatlık vermiş. Onu evlatlık alan anne üniversiteyi, baba ise liseyi dahi bitirmemiş. 17 yaşında üniversiteye başlıyor ancak ailesinin karşıladığı okul parasına değmeyeceğini düşünüp 6 ay sonra bırakıyor okumayı. Yani o da ailesi gibi üniversite mezunu değil. Hayatındaki birçok başarısını ise işte bu kararına bağlıyor.

Kısa bir süre Atari’de çalıştıktan sonra 20 yaşındayken arkadaşı Steve Wozniak ile ailesinin garajında Apple‘ı kuruyorlar. İlk sermayesi de eski VW minibüs ve hesap makinasını satarak kazandığı paradan oluşuyor.

Apple I, Apple II, Apple III denemelerinden sonra 30 yaşına bastığında Macintosh da çıkıyor görücüye. Apple’ın başkanlık koltuğu için “Ömrünün sonuna kadar sadece şekerli su mu satmak istiyorsun yoksa dünyayı mı değiştirmek istiyorsun ?” diyerek Pepsi Cola’dan (CEO) ayarttığı John Scully ile daha sonradan anlaşamıyor, herkesin önünde kavga ediyor ve kendi kurduğu şirketinden kovuluyor. Yıl 1985.

Steve Jobs ise “İyi ki kovmuşlar” diyor. NeXT Computers ve daha sonra da Pixar Animation Studios‘u kuruyor. Daha sonra Apple’da işlerin kötü gitmesi üzerine 1996’da danışmanlık yapmaya başlıyor. 1997’de ise ne yapıp edip Apple’ın NeXT’i satın almasını sağlıyor ve yeniden başkan oluyor kurduğu şirketine. Yıllık 1 dolarlık maaşıyla Guiness Dünya Rekorları’nda en düşük maaşlı CEO ünvanına sahip. Apple’daki hisselerinden aldığı yıllık 30 milyon dolar ve Pixar’ın bugünlerde Disney’e satışından aldığı 7.4 milyar dolar ile de geçimini sağlıyor!

Kişisel bilgisayar sektörünün kurallarını yeniden yazan iMac ve bugün dünyanın en ünlü markalarından biri iPod. Devamında iTunes, iCon, “i” ile başlayan her şey!

Mükemmellik, yenilik, yaratıcık ve kolay kullanıma yönelik tasarıma olan tutkusunun yanında astığı astık, kırıcı ve çok direkt olan iletişim ve yönetim tarzından dolayı ya çok sevilen, ya da nefret edilen bir dahi Steve Jobs.

Çok etkiliyeci bir konuşması var Stanford mezunlarına. Daha önce okuma şansınız olduysa önemli değil, bir kez daha okuyun.

Ben aklıma geldikçe okuyorum, her okuduğumda yeniden heyecanlanıyorum:

Siyah cübbenin altında kot pantalon ve sandaletleriyle Steve Jobs. Stanford Üniversitesi mezuniyet töreni. 12 Haziran 2005. Stanford Stadyumu; 4.662 mezun, 23.000 izleyici.

“Bugün dünyanın en iyi üniversitelerinden birinin diploma töreninde sizlerle birlikte olmaktan onur duyuyorum. Ben üniversiteden hiç mezun olmadım. Doğruyu söylemek gerekirse, mezuniyete en yaklaştığım an da bu an!

Sizlere hayatımla ilgili üç hikaye anlatacağım. Hepsi bu. Büyütülecek birşey değil. Sadece üç hikaye.

İlki noktaları birleştirmekle ilgili.

İlk 6 aydan sonra Reed Üniversitesinde derslere girmeyi bıraktım, ancak gerçek anlamda okulu bırakana kadar bir 18 ay kadar daha okulda kaldım. Okulu neden bıraktım?

Olay ben doğmadan başlamıştı. Biyolojik annem genç, evlenmemiş bir üniversite mezunuydu ve beni evlatlık vermeye karar vermişti. Beni üniversite mezunu bir çiftin evlatlık almasını çok istiyordu, sonunda da bir avukat ve karısı tarafından alınmam için herşey hazırdı. Tek sorun, ben ortaya çıktıktan sonra, beni evlat edinecek çiftin esasında bir kız çocuğu istediklerini anlamış olmalarıydı. Bir gece yarısı, bekleme listesinde olan müstakbel aileme bir telefon geldi: “Elimizde beklenmedik bir erkek bebek var, onu istiyor musunuz?”. Onlar da “tabii ki” diye yanıtladılar. Biyolojik annem, annemin üniversiteyi, babamın ise liseyi bile bitirmemiş olduğunu öğrendiğinde evlatlık verme işlemini tamamlayacak son kağıtları imzalamayı reddetti. Ancak birkaç ay sonra, ailemin beni üniversiteye yollayacaklarına dair söz verdikten sonra ikna oldu.

Ve 17 sene sonra üniversiteye başladım ama saf bir şekilde neredeyse Stanford kadar pahalı bir okul seçtim, ve emekçi ailemin bütün birikimleri benim okul parama gidiyordu. Altı ay sonra, buna değmeyeceğini farkettim. Hayatımla ilgili ne yapmam gerektiği konusunda hiçbir fikrim yoktu ve üniversitenin de bunu bulmam için bana nasıl fayda sağlayacağını çözememiştim. Ve orada durmuş ailemin hayat boyu biriktirdiği parayı harcıyordum.. Sonuçta okulu bırakmaya ve herşeyin yoluna gireceğine inanmaya karar verdim. O zaman çok korkutucu gelmişti ama geriye dönüp baktığımda hayatımda verdiğim en iyi kararlardan biri olduğunu görüyorum. Okulu bıraktığım an, zorunlu fakat gereksiz olan ve ilgimi çekmeyen tüm dersleri almama gerek kalmamıştı. Böylece sadece bana ilginç gözüken derslere girebilecektim.

Bu aslında hiç de romantik bir durum değildi. Yurt odam olmadığından arkadaşlarımın odalarında yerde yatıyor, kola şişelerinin 5 sentlik depozitolarıyla yemek alıyor, her pazar akşamı güzel bir yemek yemek için 7 mil uzaktaki Hare Krishna kilisesine gidiyordum. Çok güzeldi. Merakım ve sezgilerim sayesinde içine düştüğüm çoğu şey daha sonra benim için paha biçilmez deneyimlere dönüştü.

Bir örnek vereyim: O zamanlar Reed Üniversitesi muhtemelen ülkedeki en iyi kaligrafi dersini veriyordu. Kampüsteki her poster, çekmecelerdeki her etiket, çok güzel şekilde elle kaligre edilmişti. Okulu bırakmış olduğum ve zorunlu dersleri almak zorunda olmadığım için kaligrafi dersi alıp nasıl yapıldığını öğrenmeye karar verdim. Serif ve san serif yazı karakterleri, değişik harf kombinasyonları arasındaki boşluğu ayarlama ve harika bir tipografiyi harika yapanın ne olduğu hakkında çok şey öğrendim. Çok güzeldi; tarihsel ve sanatsal olarak o kadar inceydi ki bilim hiçbir şekilde bunu yakalayamazdı ve ben bunu muhteşem buldum. Bunların hayatımda pratik bir uygulama bulma olasılığı yoktu. Ama on sene sonra, ilk Macintosh’u tasarlarken, bir anda aklıma geliverdi. Bunların hepsini Mac’te kullandık. Mac güzel bir tipografiye sahip ilk bilgisayardı.

Eğer o derse hiç girmemiş olsaydım, Mac hiç çok yönlü yazı karakterlerine veya boşlukları doğru orantıda kullanan fontlara sahip olmayacaktı. Windows da Mac’ten kopyaladığına göre, hiçbir kişisel bilgisayarın bunlara sahip olmayacağı muhtemeldir. Okulu bırakmamış olsaydım, o kaligrafi dersine girmemiş olacaktım, ve kişisel bilgisayarlar şu an sahip oldukları o harika tipografiye sahip olamayabileceklerdi. Tabii ki üniversitedeyken noktaları ileriye bakarak birleştirmek imkansızdı. Fakat on sene sonra geriye dönüp baktığımda herşey çok ama çok berraktı.

Tekrar söylüyorum, noktaları ileriye bakarak birleştiremezsiniz; onları sadece geriye baktığınızda birleştirebilirsiniz. Noktaların gelecekte bir şekilde birleşeceğine inanmanız gerekiyor. Bir şeye güvenmelisiniz – tanrıya, cesaretinize, kaderinize, hayata, karmaya, herhangi bir şeye. Bu yaklaşım beni hiçbir zaman yolda bırakmadığı gibi hayatımı da bütünüyle değiştirdi.

İkinci hikayem sevgiyle ve kaybetmekle ilgili.

Hayatımın erken bir döneminde neyi sevdiğimi bulduğum için şanslıydım. Woz (Steve Wozniak) ve ben Apple‘ı 20 yaşındayken ailemin garajında kurduk. Çok yoğun çalıştık, ve 10 sene sonra Apple garajdaki iki kişiden, 4000 çalışanı olan 2 milyar dolarlık bir şirkete dönüşmüştü. En nadide ürünümüz Macintosh’u piyasaya sürdüğümüzde ben 30 yaşına yeni basmıştım.

Ardından kovuldum.

Kendi kurduğunuz bir şirketten nasıl kovulabilirsiniz? Şöyle: Apple büyük bir şirket haline geldiği için biz de şirketi benimle birlikte yönetebilicek, yetenekli olduğuna inandığım birini işe aldık ve ilk sene işler iyi gitti. Fakat daha sonra, geleceğe yönelik görüşlerimiz farklılık göstermeye başladı ve bir noktada koptu. Bu noktada yönetim kurulumuz onun tarafında yer aldı. Sonuçta 30 yaşında dışarıda kalmıştım. Hem de herkesin gözü önünde. Hayatımın odak noktası olan şey bir anda yokolmuştu, bu büyük bir yıkımdı.

Birkaç ay ne yapacağımı bilemedim. Bir önceki girişimci nesli yüz üstü bırakmış, rütbe tam bana teslim edilirken onu elimden düşürmüş gibi hissetmiştim. Dave Packard ve Bob Noyce’dan bu başarısızlığım için özür diledim. Fazla göz önünde olan bir başarısızlık sembolü olmuştum ve vadiden kaçmayı bile düşündüm. Fakat içimde bir şeyler uyanmaya başladı, yaptığım işi hala sevdiğimi farkettim. Apple’da olanlar bunu en ufak şekilde değiştirememişti. Dışlanmıştım ama hala aşıktım. Ve yeniden başlamaya karar verdim.

O zaman farkına varmamıştım ama Apple’dan kovulmak başıma gelebilecek en iyi şey olmuştu. Başarılı olmanın ağırlığı yeniden başlamanın hafifliğiyle yer değiştirmişti, hiçbir şey hakkında eskisi kadar emin değildim. Hayatımın en yaratıcı dönemine girmek üzere özgürleşmiştim.

Sonraki beş sene NeXT adında bir şirket kurdum, Pixar adında başka bir şirket, ve eşim olacak inanılmaz kadına aşık olmuştum. Pixar’da dünyanın ilk bilgisayar animasyon filmi Toy Story‘yi yarattık ve şu an dünyanın en başarılı animasyon stüdyosuyuz. İnanılmaz olaylar zincirinden sonra, Apple NeXT’i satın aldı, ben Apple’a döndüm ve Apple’ın yenilenmesinin kalbinde NeXT’te geliştirdiğimiz teknoloji yatıyor. Ve Laurence ile harika bir aile kurduk.

Apple’dan kovulmamış olsaydım bunların hiçbirinin olmayacağından son derece eminim. Tadı çok kötü bir ilaçtı, ama sanırım hastanın da buna ihtiyacı vardı.

Bazen hayat kafanıza bir tuğlayla vurur. Sakın inancınızı kaybetmeyin.

Devam etmeme sebep olan şeyin yaptığım işe olan aşkım olduğuna ikna olmuş durumdayım. Neyi sevdiğinizi bulmanız gerek. Ve bu aşklarınız için geçerli olduğu gibi işiniz için de geçerlidir. İşiniz hayatınızın büyük bir kısmını kaplayacak ve gerçek anlamda tatmin olmanın tek yolu harika bir iş olduğuna inandığınız şeyi yapmanızdır. Ve harika bir iş yapmanın tek yolu ise yaptığınızı sevmenizden geçer. Henüz bulamadıysanız, aramaya devam edin.

Durulmayın. Tüm gönül meseleleri gibi, onu bulduğunuz zaman anlayacaksınız. Ve her büyük ilişki gibi, seneler geçtikçe daha da güzelleşecek. Yani bulana kadar devam edin. Yılmayın.

Üçüncü hikayem ölüm hakkında.

On yedi yaşındayken, şöyle bir şey okumuştum:

“Her gününü, hayatının son günüymüş gibi yaşarsan, günün birinde haklı çıkarsın.”

Bu cümle beni çok etkilemişti ve o günden bu yana, yani 33 yıldır, her sabah aynaya bakıp, kendi kendime hep şunu sordum: “Eğer bugün hayatının son günü olsaydı, bugün (normalde) yapacağın şeyleri yapmak ister miydim?” Uzun süre art arda, “Hayır,” yanıtını verdiğimde, bir şeyleri değiştirmem gerektiğini anladım.

İnsanın kısa süre içinde öleceğini bilmesi, yaşantısına damga vuracak kararlar vermesi açısından büyük önem taşır. Çünkü her şey, tüm dış beklentiler, gururlar, küçük düşme ya da başarısızlık korkuları – tüm bunlar ölüm karşısında değerlerini yitirir, yalnızca ölümdür önemli olan.

Kaybedecek bir şeyler olduğu (tuzak) düşünceyi yok etmenin en iyi yolu insanın öleceğini hatırlamasıdır. Zaten çıplak ve savunmasızsın. Yüreğinin sesini dinlememen için hiçbir neden yok.

Bir yıl kadan önce bana kanser teşhisi kondu. Sabah 7:30?da girdiğim ultrasonda pankreastaki tümör bariz bir şekilde görünüyordu. Bense pankreasın ne olduğunu bile bilmiyordum. Doktorlar bu tip bir kanserin tedavisinin neredeyse imkansız olduğunu ve üç ila altı aydan fazla yaşamayı beklemememi söylediler. Bu, çocuklarınıza ilerideki 10 yıl içinde söyleyeceklerinizi birkaç ay içinde söylemeye çalışmak demekti. Bu, aileniz rahatı için gerekli herşeyin kısa zamanda yapılması demekti. Bu veda etmek demekti.

Bütün gün o teşhisle yaşadım. Akşama doğru biyopsi yapıldı, boğazımdan bir endoskop soktular, mide ve bağırsaklarımdan geçerek bir iğneyle pankreasımdaki tümörden birkaç hücre aldılar. Ben narkozla uyutulmuştum, fakat eşimin söylediğine göre doktorlar alınan hücreleri mikroskobun altına koyduklarında sevinç çığlıkları attığını söyledi. Benim kanserim ameliyatla tedavi edilebilecek bir türdenmiş. Ameliyat oldum ve şimdi iyileştim.

Beni ölüme en çok yaklaştıran olay budur ve umarım uzun yıllar boyunca bir daha bu denli yaklaşmam. Bu deneyimi yaşamış biri olarak diyebilirim ki ölüm faydalı fakat sadece entelektüel bir kavramdır.

Hiç kimse ölmek istemez. Cennete gitmek isteyenler bile, oraya gitmek uğruna ölümü göze almak istemezler. Oysa ölüm hepimizin ortak sonu. Şimdiye dek hiç kimse ölümden kaçamamıştır. Bunun böyle de olması gerekir, çünkü ölüm hayatın en güzel icatlarından birisi. Hayat’ın değişim ajanı. Yenilere yer açmak için, eskilerden kurtulmanın tek çaresi. Şu an için yeni sizsiniz, ama günün birinde, üstelik pek yakında siz de eskiyecek ve aradan çıkarılacaksınız. Bu kadar acımasız olduğum için üzgünüm, ama gerçek bu.

Zamanınız kısıtlı, bu yüzden başkalarının hayatını yaşayarak onu harcamayın. Başkalarının düşüncelerinin sonuçlarıyla yaşama dogmasına takılıp kalmayın. Başka insanların fikirlerinin gürültüsünün kendi kalbinizin sesini duymanızı engellemesine izin vermeyin. Ve en önemlisi kalbinizin ve sezgilerinizin yolundan gidecek cesarete sahip olun. Kalbiniz ve sezgileriniz ne yapmak istediğinizi bilirler. Bunun dışındaki her şey ikinci planda.

Gençliğimde, bizim neslin kutsal dergilerinden biri sayılan, The Whole Earth Catalog adında inanılmaz bir yayın vardı. Menlo Park yakınlarında yaşayan Steward Brand adında biri tarafından şiirsel bir tarzla kaleme alınmıştı. Size anlattığım bu olay, 1960’lardan kalma, masa üstü bilgisayarlardan ve bilgisayar destekli yayınlardan önce, yani bu dergi daktilolar, makaslar ve polaroid kameraların yardımıyla yapılmıştı. Google ortaya çıkmadan 35 yıl önce, dergi formatında bir Google gibiydi: idealistti, anlaşılır bilgiler ve harika görüşlerle doluydu.

Stewart ve ekibi bunun birçok baskısını yayımladılar ve dergi miyadını doldurduğunda son bir baskı yaptılar. 1970’lerin ortalarıydı, o zamanlar sizin yaşlarınızdaydım. Son baskının arka kapağında, sabahın erken saatlerinde çekilmiş bir yol fotoğrafı vardı, hani her maceracının kendini otostop çekerken bulabileceği yollardan biri.

Fotoğrafın altında şu sözler yer alıyordu: “Aç Kalın, Budala Kalın (Stay Hungry. Stay Foolish).” Aramızdan ayrılırken bize verdikleri veda mesajları buydu. Aç Kalın, Budala Kalın. Kendim için hep bunu diledim. Ve şimdi, sizin için de aynı dilekte bulunuyorum:

Aç Kalın, Budala Kalın.

Hepinize çok teşekkür ederim.”

Steve Jobs.

Güncelleme – 6 Ekim 2011: Steve Jobs? Haklı Çıktı!

Yorumlar 78

  1. Pingback: Reset Maceram Nasıldı? | Can Uzun | anymaa

  2. Abdullah

    Steve jobs un hayatı boyunca onu işten kovanlara şükretmesi gerekitiğini bizim kadar o da biliyordu.Çünkü kovuldukca azmedip apple takıntı haline getirip daha çok çalişip bir Anka kuşu gibi yeniden kendi küllerinden daha güçlü bir şekilde doğmuş ve bu dünyadan göç etmeden yapabileceğine inandığı ve ömrünün yettiği kadarıyla bu inandıklarını gerçekleştirmiştir.
    O aslında hepimize bir örnek temsil ediyor.Hayata ileriyi göremediğimiz için geçmişten haz alıp düzenlemelerimizi ona göre yapmamız gerektiğini bize bir daha hatırlatıyor.
    Sen benim en büyük idolüm oldun ve öylede kalacaksın.

  3. Pingback: Yüzyıl Sonra Dünyada Bambaşka İnsanlar Yaşıyor Olacak | Eğitim Kütüphanesi ? Kariyer Planlama

  4. osman

    insanlar istediği gibi yaşayamazlarsa yaşadıklarına inanmaya başlarlar…

  5. selda

    cesaretli ol,kalbinin sesini dinle vs. vs. ya bunları yapamayan insanlar varsa?hiçbir çıkar yolum yok ise,ne olacak?benim bir bitkiden tek farklı yanım ne olsun istiyorum biliyormusun T.;çiçeğe su verilir ihtiyacı ya olduğu için ya da kurumaya,solmaya başladığı zaman.ben ise kendi suyumu kendim vermek istiyorum.işte güzel bir icat kendi suyunu kendi versin bitkiler :))ama olmuyo olmuyo.güçlüyüm ama değişebilecek bişey yok,ruhun sıkışmışsa bir köşeye,çaresiz olunan durumlar vardır.aşılmıyor işte….saygılar…

  6. Semih

    Apple’ın açıklamasına göre Steve Jobs 5 Ekim 2011 hayatını kaybetti. Çok güzel bir dökümandı Tunç Bey. Teşekkürler.

  7. iş başvurusu

    steve jobs ve apple gelişimi ile ilgili bir kitap okuyorum ve nerden nereye dedim ve bitirdim kitabı. aç kal ama asla budala olma!

  8. Sdf

    Tamam çok güzel adam başarmış helal olsun. Buradaki en pesimist yorum benimki olacak sanırım ama ya yapmayın lütfen hiç mi şans yok bütün bu olayların düzeninde? Hayatımın öyle bir dönemindeyim ki yaptığım işten nefret ediyorum, bugünün son günüm olduğunu bilseydim yine aynı şeyleri yapar mıydım? kesinlikle hayır. Peki şuanda bunu yapmaktan başka şansım var mı ? hayır. Neden ? Çünkü para kazanmam lazım. Çünkü sorumluluk duygum ağır basıyor. Herşeye boşverip bir anda tamam bırakıyorum demek kolay değil. Belki bazıları için kolay çünkü donanımlı geliyorlar gerçekten yeryüzüne. Örneğin bakın Steve Jobs’ a şanslı ki gerçekten aşık olduğu işi bulmuş. Peki neden bulabilmiş? çünkü karakteri, aklı, beyni, karşısına gelen olaylar, belki arkadaşları vs vs herşey ve en önemlisi de yaratıcılık gücü bu adamın bu seviyelere gelmesine tek tek basamak olmuş. Peki bu donanıma sahip olmayan bir insan için bunları başarmak kolay mı sizce? Yanlış karar vermişim, şimdiki işimden çıkıp doktor olmak istiyorum demek bu kadar kolay mı örneğin? Herşeyi bırakıp tekrar ÖSS sınavına girip tıp mı okuyacak bunu düşünen bir insan? Birden bire birşeyler tasarlamaya başlamak, sermayenin sadece yaratıcılık olduğu bir işe birden bire başlamaya benziyor mu hiç?
    Evet çok güzel bir yazı ama insanı sadece biranlık gaza getirmekten başka bir durum içermiyor benim gözümde.

  9. Özgür

    “Bir önceki girişimci nesli yüz üstü bırakmış, rütbe tam bana teslim edilirken onu elimden düşürmüş gibi hissetmiştim. Dave Packard ve Bob Noyce?dan bu başarısızlığım için özür diledim.”

    “…İnanılmaz olaylar zincirinden sonra, Apple NeXT?i satın aldı, ben Apple?a döndüm”

    Rütbe ve iktidar hırsı yaptırmış ona ne yaptırmışsa!

    “Zamanınız kısıtlı, bu yüzden başkalarının hayatını yaşayarak onu harcamayın. Başkalarının düşüncelerinin sonuçlarıyla yaşama dogmasına takılıp kalmayın. Başka insanların fikirlerinin gürültüsünün kendi kalbinizin sesini duymanızı engellemesine izin vermeyin. Ve en önemlisi kalbinizin ve sezgilerinizin yolundan gidecek cesarete sahip olun.”

    Ne güzel konuşma etkilenmemek mümkün değil. Başkalarının hayatını yaşamayın diye telkinde bulunan adam bu dünyanın şirketleşmesinde marka olmuş bir isim. Biz kendimizi yaşayabiliyor muyuz? Yaşayamıyorsak bunun ilk sorumlularından biri kendisidir.

    Reklamlar bize sürekli bişeyler satın almamızı söylüyor. Şirketlerin ele geçirdiği medyanın ahlak anlayışı, kar eksenli insanı hiçe sayan anlayışı normalleşiyor. Biz de dünyadaki bir avuç zenginin ideolojisini yaşamak durumundayız. Her ne kadar istesek de kendimizi yaşamamız ne kadar mümkün?

    Bunları söyleyerek bu adam bizimle dalga geçiyor başka bişey değil. Biz hepimiz onu yaşıyoruz çünkü!! Her şeyin farkında zeki, bir o kadar da yalancı bir pislikten başka bir şey değil bu adam.

    “Aç Kalın, Budala Kalın.”

    Ben aç kalmaya devam edeceğim ama o telkinini yerine getirmemiş. O yüzden en çok da ona acıyorum.

  10. Pingback: Fikir Atolyesi Alphan Manas. Yatırımcı, Girişimci, Ejderha!

  11. Simge

    Yaşanılan hayatın sıradanlıktan, başkalarının düşüncelerine bağlı kalıp yaşamaktan, pes edip hayata küsmekten kurtarılmasının gerektiğini gösteren bir konuşma. Doğru, her insanın bilmesi gereken ve kendi hayatımızı kendimizin yaratması gerektiğinin bilincine vardıran sözler..

    Herkes kendi kaderini kendisi yazabilir. Yeter ki büyük bir şevkle büyük bir aşkla bağlansın yaptıklarına…

  12. Lida

    İşte örnek alınması gereken, hayatı okullarda ders diye okutulması gereken şahsiyet. Çok büyük bir ibrettir kendisi, intihar edenlere okutulsa vazgeçerler kanaatindeyim.

  13. tolga

    yazi cok etkileyeci .. gaza gelmek icin dusunmeye gerek kalmiyor.
    steve kendince mutlu olani bulmus,, darisi mutlu olabilecegi bi hedef koymaya kafa yoranlarin basina.

  14. SİNAN

    yazılanın tamamını okumadım ama özetle insanoğlunun yaradılışında var olan sadece bir özelliği ele almış. fakat kendimizi hiçbir zaman hafife almayalım hep ileriye dönük hedefler belirleyip bu yolda mücadelemizi yapalım. nihayetinde başamayacağımız hiçbir şey yoktur diye düşünüyorum.

    herkese yapamak istediği her neyse o konu için başarı sağlık ve kolaylıklar diliyorum sevgi ve saygılarımla…

  15. aycan saroğlu

    Bu yazıyı okumamalıyım, yaşamalıyım… Süper bir yazı…

    18 yaşında bu yazıyı okumuş olmayı dilerdim… Hadi canım yalan söylüyorum, eğer 18 yaşında bu yazıyı okuyup etkilenecek ruhum varsa, şimdi daha çok olmalı…

    Aslında başarmaktan neden bu kadar korkuyoruz ki? Kendimiz olmaktan….
    Sürüden ayrılmaktan…. Prangalarımızı kaybetmekten.
    Özgür seçimlerimizin peşinden gidebilmekten…

  16. osman andac

    Bu yazıyı 4 yıl önce üniversite 2.sınıftayken okumuştum keşke dediklerini harfiyen yapıp okuduğum gün okuldan ayrılsaydım. Şimdi yurtdışında yaşıyorum ve geriye bakarak noktaları birleştiriyorum.
    Anladım ki ben Steve Jobs kadar cesur birisi değilmişim. Şimdi diplomam benim için sadece bir kağıt parçası. Arkadaşlarımın hemen hemen hepsi öğretmen şimdi.

    Eğer bu yazının yorumlarınıda okuyacak kadar ilgiliysen ve maaşlı bir işte çalışmak istemiyorsan, boş üniversitelerin boş derslerinde vakit kaybetme.
    Ne kadar cesur ya da lidersin göster kendine kendini.

  17. Pingback: İnternet girişimcisinin seyretmesi gereken 10 film / burakbuyukdemir.com

  18. can kuru

    İlk başlarda sadece şanslısın demek geliyor.. Fakat bu kadar olayı şansla anlatmak, tesadüfle anlatmak imkansız.. İnsanın ufkunu açacak, hayal gücünün önemi anlatacak, gençleri eğitecek konuşmaları yapmayı ve uygulamayı çok iyi biliyorlar..

    Ben de tesadüfen gördüm yazıyı teşekkürler paylaşım için..

  19. Pingback: Serkan Kaan Uygur » Blog Arsivi » Şirketlerin Logo Evrimleri?

  20. ise yaramaz

    sevgili tunc abi.. emeklerin icin tesekür ederim. saatlerce oku oku,, bittikce daha ilginc konulara devam, yani bir seferde saatlerce okudum yazilarini. sanirim kendime rahat bir koltuk almaliyim :D

    sadece konulari degil, nerdeyse bütün yorumlari da okudum. keske diyorum gözlerim yorulmasa da hepsini bi seferde bitirip, bastan alsam.

    icimdeki atesi, tüm dünyaya duyurmak istiyorum…
    frankfurt serserisi…

  21. Üniversiteli

    Gercekten butun dedıklerıne katılıyorum. Bızm unıversıtelerımız ınsanları yasama ve ıs dunyasına hazırlamak yerıne ınsanların dusunme guclerını ellerınden alıyorlar. derslerı ezberle sınava gıt. gir kal yada gec…! Dusunulmesı gereken bı nokta bence.

  22. Farhad

    yuregi ve sezgilerinin sesini duyan, kulak veren ve yolundan gidenlerin ornegidir. cesaret verici…

  23. fatma

    “noktalari birlestirmek icin ileriye degil geriye bakin!” gercekten mukemmel…

    (Stay Hungry.Stay Foolish)

  24. Aziz Tuncer ATALAY

    Bu adam beni ve mesleğimi mahvetti. Mac icad oldu grafikerlik bozuldu. Eli rapido tutmayan Mac sayesinde grafik yapmaya ve damatör fikirlerini ucuza satarak piyasamızı düşürmeye başladı.

    Bırakın sanatımızın karşılığını almayı iş bulamaz olduk. Ama sonra Mac büyüsü yavaş yavaş aralandı dağıldı. Reklamveren bu işin sadece gönyeleme işi olmadığını reklamcıdan daha önce anladı. Şimdi harıl harıl kreatif insanları arıyolar ama malesef 1980 gençliğinin içinden çıkan önemli ve yaratıcı bir manuel-sayısal geçiş kuşağı kayıp. Sanırım bu sadece ülkemiz için böyle değil.

    Steven’e gelince tabiki onun asla tahmin edemiyeceği bir durum. Zaten felsefesine ters düşer böyle bir sorumluluk. Siz de az akıllıysanız benim kişisel yaklaştımı düşünüyorsunuzdur. Sakın yanlış anlamayın. Gelişmelere karşı olmadığımı da ben söyleyeyim. Ama yetenekli insanların azalacağını ve standartın düşeceğini zannediyorum. Ne ironik ki Steve kişisel patronaj başkaldırısının sonucunda “az para çok iş” tanrısına tapan bu etkili bir tarikatın hizmetinde kaldığını ancak kişisel düşünmezse görebilecek.

    Kimseye karşı değilim. Statükocu da değilim. Sadece son 20 yılda yaşadıklarımı özetliyorum. Öte yandan; herkezin yaratıcı ve kreatif olmasını istiyorum demem… ha ha bu yalan olur… Öte yandan hem sanatçı hem de savaşçı olmak yunan tanrılarına bile nasib olmamıştır. Steve’i alkışlıyoruz. Fakat “bu dünyada cenneti kurmak isteyenler eninde sonunda zulme ulaşırlar” diyen Hegel daha az ilginç ise, sizce kim haklı…!

  25. Mehmet

    Hayat tamamen koca bir oyun zaten. Gerçek başarı hayatını anlamlı kılmak.

  26. Pingback: Şirketlerin Logo Evrimi | Teknoloji Herşeyim

  27. denizgibideniz

    “Siz insanlar..! Neye inandığınızı bilmediğiniz sürece , inanmadığınızın kölesi olmaya muhtaçsınız..”

    videolardan hayat dersi çıkarılacak sözler dinledim.. Steve Jobs’un konuşma anında bile duruşunda ses tonunda bir kararlılık var.. çok etkilendim.. çok..!

  28. Pingback: Kaybetmenin verdiği huzur / Vaveyla.Net

  29. İsmail BAL

    Her gününü haklı yaşamanın bir sonucunu yaşıyor bu kişi. Çoğumuz ise bir günümüzün haklı olması için uğraşıyoruz, istemediğimiz şeyler uğruna. Yaptıklarımız yapmamız gerekenleri açıklamıyor ve her ileriye diye attığımız adım bizi yerimizde durmamızdan fazla ileriye götürmüyor.

    DÜŞÜNSENE SEN NE İSTİYORSUN? ŞU ANDA YAPTIĞINI MI? cevabı sende saklı…

  30. Kemal Kendirli

    Kaç kişi göze alabilir ki?

    Bu yazıyı okuduğumuzda çoğumuzun “evet olay budur!..” dediğine inanıyorum. Ancak gerçekte kaç kişi sıfırı göze alabilir.

    Belki de bu yazı ancak yüzde birimize hitap ediyor. Ama hayat umut dünyası. Okumakla olmuyor. İnanmakla oluyor…

  31. Maviyalniz

    İlk izlediğimde de çok heyecanlanmıştım şimdi de her izlediğimde çok heyecanlanıyor, duygu ve hırs doluyorum. Özellikle ölüm hakkında söyledikleri feylesofça…

  32. Pingback: SULTAN BEKMEZ KUZU » Blog Arşivi » stay hungry, stay foolish

  33. Yunus

    Teşekkürler böyle bize ders olacak adamın hayatını paylaştığın için.

    Yukarda ki yorumlara bakıpta gülmemek elde değil doğrusu. Bizim o kadar değerimiz var ki 640’lılardan 1923’lere kadar. Bu adamı övüp övüp bitiremediniz yahu peygamberimiz (sas) ölümü o kadar güzel anlatmış taaa 6.Yy da. Artık Bırakın Oyunu Oynaşı eğer inanansanız!

  34. Öykücü

    Geçen hafta iletişim ağımıza, İngilizce sözlü ve Türkçe alt yazılı olarak girdi ve hepimiz çok sevdik. Aslında “Zeki” koçumuz farkındalığımızı geliştirdi. Geçen sene de R.Sharma’nın İstanbul’daki sohbetinde de benzer bir yaklaşım vardı. Öyküler ve mesajlar özdeş.

    Kuşkusuz böylesi bir düzeye ulaşmak için önce kazanmış olmak gerekiyor. Ötesini öykülerle süslemek ve geçmişin acılarından, hatalarından para kazanmayı sürdürmek kolay. Hepimizin nice öyküleri var paylaşmaya değecek.

    Sağlıklar içinde kalın. Yolunuz hep aydınlık olsun.

  35. Sıradan bir okuyucu

    Yorumları okumak istedigimde steve’in pek anlasilmadigini ya da benim yanlis anlama ihtimalimi dile getirmek isterim.

    “Ac kal” derken, parayi isteklerin disindaysa alma, “Aptal kal” derken, baskalarinin fikirlerini gerektiginde elinin tersiyle it, demek istedigini dusunuyorum

    eee, steve’in fikirlerini elinizin tersiyle itemiyor musunuz? hele hele kizim cizgi filimleri izliyor onunla buyuyor filan aptal kalin tam tersini yapiyor.

    Bizler yillarca uzaklarda, amerikan ruyasi ile buyuyoruz. Arkadaslar uyanin, o fikirler orada gecerli, burada yapmak icin uyarlama yapmaniz lazim, icinizdeki sesi dinlemeniz lazim, bunu yapanlar var ve basarili. Okuldan cikmak ya da cikmamak sizin içinizde, steve’i dinleyip dinlememekte.

    Guzel konuşmus ama sonucta bir hikaye ve steve’a ait. Bizimki yazilmamis ve hic yazilmayacak belki.

    Steve’in yazilarini okuyup etkilenip bir seyler becerip ilerleyenler olurda buraya donerse 3-4 yil sonra anlatirsa sevinirim.

    Insanlari pesinden kosturanlar kazanir, birinin pesinden kosanlar degil.

  36. Pingback: cisday.org » Blog Archive » Bir hayalin sonu, yeni bir başlangıç mı?

  37. Pingback: Steve Jobs - Aç Kal, Budala Kal. | Adını Sen Koy

  38. Pingback: Tüm Gönül Meseleleri gibi, Onu Bulduğunuz Zaman Anlayacaksınız… | Fikir Atölyesi

  39. Engin Özkan

    Gerçekten mükemmel bir yazı.

    Şu son günlerde kendimi çaresiz (nedendir bilmiyorum) hissediyordum. Fikir Atölyesi’ni nasıl bulduğumu dahi hatırlamıyorum. Ancak 16 yaşında biri olarak sürekli okuma isteği uyandırdı bende. Daha çok konu olsa da daha çok şey okusam diye düşünmeye başladım. Günde 5-6 yerden haberleri okurdum hiç kaçırmadım sırası bile şaşmadan. Fikir Atölyesi’yle tanıştığımdan beri unutuyorum nerdeyse haberleri okumayı.

    Böyle güzel bir ortam oluşturduğunuz için teşekkürler. Eminim bol konulu bir forum bu site kadar olamazdı. Çünkü her forumda ille mesaj sayısıyla kendini tatmin etmeye çalışan konulara tek kelimelik cevaplar veren insanlar dolu…..

    İnadına hayat güzel! İnadına çalışmak lazım! İnadına sevmek!

  40. Mişel Aji

    Tek kelime ile harika bir yazı. Etileyici bir akıcılık ve doluluk kombinasyonu. Her sabah güne başlarken okunması gereken türde bir yazı.

    Hayatın aslında bir esnek bir oyun olduğunu, daha basit ve anlamlı yaşamak için biraz daha iç sesimizi dinlememiz gerektiğini düşünüyorum.

    “Başka insanların fikirlerinin gürültüsünün kendi kalbinizin sesini duymanızı engellemesine izin vermeyin.”

    Teşekkürler Fikir Atölyesi!

  41. Arvince

    Merhaba..

    Daha önce okumuştum ama yeniden burada okumak harika oldu. Şuan bulunduğum yerde buna gerçekten ihtiyacım vardı. Tekrar teşekkürler..

    Ben de hep kendime aynısını soruyorum;
    “Ne yapmak istiyorum” + “Neyi seviyorum” = ???

    Maalesef cevabı hala bulamadım. Sanırım aramaya devam etmek en iyisi… Birisi “bulanlar sadece arayanlardır” demiş..

    Sağlıcakla..

  42. zeynep

    Aşk… Hem heyecan veriyor, hem acı. Yine de yaşamaya değer o duyguları.

  43. lodoscu

    Jobs fazlasıyla özel biri, o nedenle hikayesi de özel tabii..

    “Noktaları ileriye bakarak birleştiremezsiniz; onları sadece geriye baktığınızda birleştirebilirsiniz. Noktaların gelecekte bir şekilde birleşeceğine inanmanız gerekiyor. Bir şeye güvenmelisiniz – cesaretinize, kaderinize, hayata, karmaya, herhangi birşeye.”

    Geriye bakmak için çok geç olmadan geçmişimi incelemeye karar verdim. Bu kez ne aradığımı da biliyorum… Bakalım ben ne kadar özelmişim?

    Sitenizi sık kullanılanlara ekleyeli çok oldu, iyi ki size rastlamışım.

    Teşekkür ederim.

  44. nurcan

    Çok etkileyici. Gerçek bir yaşam hikayesi…

    İçimizdeki ses herzaman doğruya götürüyor… Hayat ve yeni bir gün.. Hep bir süprizle karşımıza çıkıyor aslında. Minicik bir pırıltı engin denizlere ulaştırabiliyor insanı.

    Adım atmadan evvel inanmak ve inanmak… Önemli olan sadece bu. Korkuya yer vermeden, yüreğimizin derinliklerinden gelen o sesi duyabilmek. Zor diye birşey yok.. Anahtar, ne kadar istekli, ne kadar inançlı olduğumuzla ilişkili. Dar değil geniş çerçeveden bakabilmek… Hepsi bu.

    Kutlarım sizleri, site çok güzel. Yazılar ve hikayeler çok değerli. Herkes kendi payına düşen mesajı mutlaka alıyordur.

    Ben doyurucu buldum.. Ama hala açım. :)

  45. oğuzhan

    Beni bu kadar etkileyecek olan bir yazıyla karşılaşmadım. Şimdiki bizler hayata korkarak bakmayı, hep bir sığınacak liman bulmayı alışakanlık haline getirmişiz.

    Bu yazı beni derin bir uykudan uyandırdı…

  46. designer79

    Harika ya… Ama biraz da şans işte.

    Bu site de iyi ki var. Sevgiler herkese…

  47. kadir

    Tekrar söylüyorum, noktaları ileriye bakarak birleştiremezsiniz; onları sadece geriye baktığınızda birleştirebilirsiniz.

  48. davut

    Kelimeler yetmez anlatmaya. Hayatı bu kadar çalımsız geçip yaşayan bir insan için ne söylense azdır!

  49. ozan

    Denildiği gibi direkt konuşan ama bir şekilde kendine hayran bırakan bir şahıs Steve.

    Bilgisayar mühendisliği öğrencisi bir genç olarak onun yaşamından bir kesiti şu an kendimde yaşıyorum. Dost acı söyler derler ya, söylediği direkt ama hissedilir doğrular olduğu için kendisine teşekkürler.

    Son günün hiç gelmez umarım çünkü senin gibiler bu dünyaya her daim lazım …

  50. Yeliz Solmaz

    Öncelikle bizimle her zaman düşündürücü fikirleri paylaştığınız için teşekkürler. Ben sıradanlıktan oldum olası nefret ederim. İnanan ve inandığını somut hale getirebilen herkesin önünde saygıyla eğilirim. Steve Jobs bu kişilerden biri.

  51. dilek

    Selam herkese! Yazilanlar harika bence.

    Nerede olursak olalim yolumuza devam! Icimizdeki sesi dinlemek istiyoruz, ama su korkularimiz ve cesaretsizligimiz yok mu, of ya orada takiliyoruz iste! Ama yine pes etmek yok, etseydim ben ederdim!.. Ama asla cünkü; yasiyorum!..

    Hepiniz sevgiyle kalin!

  52. mehtap raca

    Tutkuları olan, ne istediğini bilen ve bunu gerçekleştiren insanları küçümseyen budalalara iyi bir örnek olmuş. Teşekkürler…

    Mehtap Raca.

  53. Oğuz

    Süper etkileyici biryazı ”bugünün yaşadığım son gün olduğunu bilseydim eğer şuan yaptığım hiçbirşeyi yapmazdım.” İşyerine gelmezdim, tek tek sevdiklerimi dolaşır onlara doya doya sarılırdım. Kesinlikle şuan yaptığım hiçbirşeyi yapmazdım.

  54. belma

    Sitenizi tesadüfen buldum, çok güzel… Sizleri tebrik ediyorum. Hikaye gerçekten etkileyici, insan “inandığı şeyin arkasından koşarsa elbet bir gün yakalayacaktır.” Steve Jobs da başarısına ve yapacaklarına gerçekten inandığı için şimdi bu noktada.

    Hepinize sevgiler. Çok teşekkürler.

  55. sevgi

    Bu yazı bir çok kişi gibi benim de dikkatimi çekti. Forumunuzu daha yeni keşfettim. Çok güzel yazılar, yol gösterici. Mesela bu yazıda “Her gününü, hayatının son günüymüş gibi yaşarsan, günün birinde haklı çıkarsın” sözünü hiç bir zaman unutmam. Başarmak için gerekli bir özellik. Bu forumu takip etmek güzel olucak…

    Bir de sezgi ve gözlemin girişimcilik üzerindeki etkilerini araştırıyorum, bana bu yazılarla da yardımcı oluyorsunuz, teşekkürler…

  56. Zeynepix

    Gerçekten çok güzel bir site, böyle güzel hikayeleri siteye taşıdığınız için çok teşekkür ederim. Bu siteyi pazarlama karnavalı sayesinde buldum ve sizi kutluyorum. Bir okuyucunuz daha oldu :)

    Ve çizgi film aşığı bir insan olarak, iyi ki Steve Jobs üniversiteden ayrılmış ve kendi açtığı işyerinden kovulmuş…

  57. orbit

    Keşke okullarda insanlara daha minicikken, içlerinin sesini dinlemeyi öğretseler, içimizde muhteşem bir güç var ama çoğumuz farkında bile değiliz. Ve ona ulaşmayı bilenlere ne mutlu.

  58. Onur ÖZYURT

    Bence bu site olabilecek en iyi site. Çok teşekkürler… Sürekli bilgi kazandığımı ve kendimi, yaratıcılığımı geliştirdiğimi hissediyorum…

  59. Murat Bişkin

    Icindeki sesi dinleyen birisini gormek cok guzel. hele bu kisi Steve Jobs olunca verdigi mesaj cok anlamli olabilir. bunu anlamak isteyenler icin. belkide icinde bulundugu zorluklar insani cok daha yaratici yapiyordur.

  60. didi

    aşk..ve her düştüğünde yılmadan tekrar ayağa kalkıp mücadele edilmesini gösteren en güzel örnek..

  61. onur yuksel

    Herşey böyle başlıyor. Fikirlerine aşık olacaksın. Aşk bitebilir ama asıl aşk bir daha aşık olabilecek cesarete sahip olmaktır.

  62. Nur Er

    Süper bir yazı. Uzun zamandır böyle bir yazı okumamıştım.

    Steve’in yarattığı tüm markalara hayranım. Kızımın da ona hayran olacağına eminim. 4 yaşındaki kızım toy story’i, nemo’yu defalarca seyrediyor. Şu anda aslında hayatındaki en önemli insanlardan birinin Steve olduğunu bilse kendisine binlerce kez teşekkür ederdi.

    Teşekkürler Refik, Mobilasyon aracılığıyla Atölye’ye eriştim.

  63. Emre Dölcel

    Ref’e katılıyorum. Bu adamı ve yaptığı işleri seviyorum…

    Bazen yaşamak zorunda bırakıldığımız şeyleri elimizin tersiyle itip, içgüdülerimizi takip etmeliyiz sanırım.. Niye mi?
    Bu adam yapmış ve başarmış. Herkes başarabilir…

    Abi güzel söylemiş!

  64. guenen

    Çok tesadüfi bir şekilde siteye geldim ve gözüme şu kısım çarptı;

    “Steve Jobs “Aç kal, budala kal” diyor gençlere. “Stay Hungry. Stay Foolish.” Başarı ve tükenişi uç noktalarda yaşamış biri olarak gerekirse dünyanın sana sunduklarından vazgeç, hatta okula bile gitmeyebilirsin ancak asla maceracı ruhundan taviz verme önerisinde bulunuyor.”

    Dikkatimi çekti ve okudum. Gerçekten süper bir yazı. Teşekkürler, saygılar..

  65. Anonymous

    Stanford konuşmasını duymuştum, deteylarına ve ölüm hakkında yazılanlara bayıldım. Tunc ve ekibine sevgiler. Krema!

  66. Refik

    Steve: “Okulu bıraktığım an, zorunlu fakat gereksiz olan ve ilgimi çekmeyen tüm dersleri almama gerek kalmamıştı. Böylece sadece bana ilginç gözüken derslere girebilecektim.” Bence hersey burada saklı. Bu adamın, diğer okulu bırakıp dolar milyarderi olan ünlülerden farkı bu cümlenin altında yatıyor.

    Steve Jobs’u, karizmasını ve yarattığı markaları (mac, apple, pixar) gerçekten seviyorum.

    3M ve Virgin ile birlikte kafamın bir tarafındaki inovatif üçlüyü oluşturuyorlar…

Düşünceni Paylaş!

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir