Bu aralar pek bir sosyaliz. Facebook, Twitter, Friendfeed, Msn derken, bir bakıyoruz saatler geçmiş ekran karşısında. Geçen vakit eğlenceli olunca, pek farkına da varmıyor insan. Değer mi; bağımlı mı olduk; sokaktan kopuyor muyuz soruları (biraz da geçenlerde bir seminerde yaptığım gevezelikten dolayı) beynimde fazlaca dolanınca, sizin de görüşlerinizi merak ettim. Bu yazı ondan. “Sosyal ağ” lafı artık neredeyse Facebook ile …
Özgelecek. Hem de En Özü!
Hani şu iş başvurularında firmalara CV veya özgeçmiş gönderiyoruz ya, bu aralar yine kafamı bir şeyler kurcalıyor. Tüm CV’lerin ortak noktası, hep ve sadece “geçmişimiz” hakkında bilgi vermesi. Nerede okuduk, nerede çalıştık, ne işler yaptık, hangi sertifikaları aldık… İyi güzel de, bizim geçmişte yaptıklarımız, girmek istediğimiz şirketin geleceğine katkısı ne? Hem olası katkımızı hesap etme işini nasıl bırakabiliriz ki başkalarına? …
Size bir şey sormak istiyorum.
Öldünüz. Aradan iki yıl geçti. Bir yerlerde adınız anılıyor. 1.) Adını ananlar kim? (Sadece eşin dostun mu, yoksa hiç karşılaşmadıkların da var mı?) 2.) Neredeler ve “ne” diyorlar? 3.) İki yıl sonra diyeceklerini, bugün de (sen hayattayken) duyuyor musun? 4.) O kişiler (tanıyorsan), “kendileri için” duymayı hayal ettiklerini, bugün “senden” duyuyorlar mu? Bu arada unutmadan… Sizi seviyorum!